Planlar ani yapılınca daha da keyifli oluyor ve aksilik çıkmadan ya da insanlar vazgeçmeden gerçeğe dönüşüyor. Saat 14:00 civarı arkadaşım telefon etmeden önce aklımda ne maça gitmek ne de bu maç vardı. Ancak bir an telefonda konuşurken ''Maça mı gitsek?'' cümlesi gelince ister istemez farklı şehirde bir spor müsabakası da olunca ''Evet'' cevabını veriyorum. Yıllar önce bir gün sohbet programında konuşurken de karar verip 1 saat sonra kendimi otobüste bulmuştum ve Beşiktaş maçına gitmiştik.
Planı yaptıktan sonra hemen internete girip biletleri aldık. Gayet güzel bir açıdan bilet 40 TL'ydi. Normalde maç günü biletler gişeden satılır diye biliyordum ancak herhalde maça gidiyoruz diye şans yanımızdaydı.
Müthiş bir havada saat 18:30'da ancak Kocaeli'den yola çıkabildik. Neyse ki artık yollar gayet iyi ve rahat şekilde Bursa'ya ulaşım var. 45 dk sonra kendimizi Bursa'da salonun yanında bulduk.
Maç Tofaş'ın 3 sayıyla yenmesi gereken bir Eurocup maçıydı ancak taraftar açısından büyük hayal kırıklığına uğradım. Ben Bursa gibi şehirde böylesine önemli bir maça gelecek daha fazla kişi olacağını tahmin ediyordum. Tribünler 20 TL'ye satılan bilet fiyatlarına rağmen boştu. Acaba tribünler tamamen dolu olsaydı maçın sonucu farklı olur muydu? Bence olabilirdi.
Tofaş mücadeleye iyi giremedi, tutuktu. Zaten sezona bomba gibi giriş yapan takımlar sonradan düşüyor. Tofaş da öyle oldu. Ligde 2 mağlubiyet alarak liderliği verdi, avrupa'da üst üste 4 yenilgi alarak elendi.
Morgan 21 sayı, Mejia 21 sayı, 9 ribaund, Kadji 15 sayı ve Barış Ermiş 10 sayı, 6 ribaund ve 8 asistle oynadı.
Tofaş zaman zaman etkili savunma yapsa da bunu maçın tamamına yayamadı. 19 top kaybını maçın inanılmaz kritik bölümlerinde yaptı. 3.çeyreğe bomba gibi girdi öne de geçti aslında ama o bölümde de yapılan kritik hatalar Zenit'i galibiyete götürdü.
Zenit maç boyunca kendinden emin, daha kararlı ve daha istekli oynadı. Özellikle Drew Gordon ne zaman basket atmak istese attı. Maçı da 27 sayıyla tamamladı. Ayrıca çok kritik anlarda Reynolds ve Simonovic'in üçlükleri de salonu sessizliğe gömdü.
Tony Crocker hiç maça giremedi. Sadece 2 sayıyla oynadı.
Orhun Ene maçta bir türlü uygun beşi bulamadı.
Salonda genç ağırlıklı bir kitle vardı. Kadınlar ve çocuklar bir hayli fazla. Basketbol açısından güzel kitle. Salon da güzelmiş. Giriş ve çıkışlar acayip rahat.
Basketbol maçlarını alt kattan izlemek büyük keyif.
Bursa'da salon anonsçusuna Fenerbahçe maçında çok bağırdığı için biraz uyuz olmuştum bugün de fazla bağırmadı. Bence o kişi Galatasaray'lı ve Fenerbahçe'den nefret ediyor. O maç ekstra kendini paraladı. Ya da yanılıyorum.
Mücadele 22:00 gibi gitti ve yemekleri de yedikten sonra saat 00:30'da evde oldum.
Kusursuz bir basketbol gününün tek eksi tarafı maçın geç bitmesi veya bizim erken saatte Bursa'da olamamamız. Bu yüzden iskender yemeden bir gün geçirdik. Bir kez daha gidersek telafi ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder