30 Eylül 2014 Salı

Maç Günlüğüm # 125 / Kocaelispor'un Amatör Mücadelesi


20 sene öncesinden başladı benim Kocaelispor hikayem. O zamanlar 6-7 yaşındayım. Tabii doğal olarak o seneler babam ve ablam ile beraber gidiyorduk. Ama ne gitmek, evde köfte ekmekler hazırlanıyor, sular konuluyor, çekirdekler, adeta maça değil de pikniğe gidiyoruz. Tabii o zamanlar babamla gittiğimden Numaralı tribüne giriyoruz. Açımız şekil. Etrafta bir sürü tanıdık. Herkesle muhabbet. Artık her maç aynı tribüne girdiğimizden herkesin yüzüne aşinayız. Kombine alsak bu kadar birlik beraberlik sağlanamaz. Tabii o zaman tezahurat anlamında etkili değiliz. Sadece karşılıklı tezahuratlarda ve gollerde yerinden kalkan bir tribün. Kısacası ‘’Çekirdekçi’’ tribün. Koltuğa gazete serdiğimiz, maçtan önce tüm tribünlere konfeti dağıtılan günler. Kocaeli esnafının her maç öncesi tribünlere yiyecek dağıttığı günler. Ve tüm stadın ‘’ateşini yolla bana, kor alevler içindeyim bilmesen de…’’ şarkısını tezahurat olarak söylediği günler. Kısacası Kocaelispor’un efsane olduğu ve 3 büyüklere kafa tuttuğu günler. Ardından büyümeye başlıyorum, Fenerbahçe sevdamız tabiî ki de var ancak tribün olarak İstanbul’a gitme durumumuz yok, mahalleden otobüse atlayıp stada gitmek çok kolay. Gidiyorum ve tribünün en ateşli yerinde, zaman zaman davulun başında, zaman zaman setin altında, zaman zaman da en ateşli kitlenin arasında bu kez susmadan 90 dk tezahuratlarla Kocaelispor’un yanında oluyorum. Okuldan kaçıp da kupa maçına gittiğim günler, arka sırada Kocaelispor tezahuratları söylediğim günler. Tarih hocamızla Kocaelispor konuştuğumuz günler ve onun gazıyla defter sayfalarından konfeti yaptığım, sınıfa attığım ve ardından hocanın tek tek o konfetileri toplattığı günler. Ardından biraz daha büyüdükten sonra kombine ile her maça gittiğimiz ancak bu kez oturarak sadece bazı anlar tezahurat yaptığımız günler. Kendi açımdan asla unutamadığım Kocaelispor günleri.

Aradan geçen yıllardan sonra Kocaelispor alt lige de düştü, tekrardan süper lige de çıktı. Türkiye kupası zaferi, 3 büyük takıma karşı alınan galibiyetler, Uefa maçları, İzmir’de şampiyonluk… Ve ardından yanlış yönetimler sonrası gelinen malum nokta.

İnişler, çıkışlar derken 2014’ün Eylül ayında Kocaelispor kent takımlardan Çınarlıspor ile ilk kez seyircisinin karşısına çıkacaktı.  Yıllarca Süper Lig, 1.Lig maçlarına gittiğimiz efsane İzmit İsmetpaşa Stadyumu’na bu kez amatör lig maçı için giriyordum.

Passoliglilerin giremediği, kağıt biletin satıldığı ve sağanak yağmurlu bir günde stada giriyorduk. Önce Maraton, ardından Hodrimeydan’ı karşıdan izlemek için – biletim onların tribündendi – sahanın içinden geçerek kale arkası tribüne oradan da devre arası yine sahanın içinden Numaralı tribüne geçtim. Amatör Lig’de sahanın içinde dolaşmak serbest. 


Amatör Lig = Konuk takım futbolcularının 20’li dakikalarda yanımızdan geçerek tribünde tuvalete gitmeleri, ardından tekrar sahaya dönmeleridir.

Tribünler her geçen dakika daha da doldu. Yoğun yağmura rağmen yaklaşık 5 bin kişi. Ya da daha az. Böyle tahminlerle aram iyi değildir. Ancak coşkulu bir kitle. 90 dk susmayan, takıma tezahurat yapan Hodrimeydan grubu. Arada karşılıklı tezahuratlar ile tüm stadın coştuğu anlar.

Tam ‘’Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda… ‘’ tezahuratının uyduğu gün.

İnanılmaz kötü bir zemin, fotoğraflardan gözüküyor. Sahada bu kötü zemine rağmen futbol oynamaya çalışan 2 takım. Kocaelispor’da İzmir’de alınan şampiyonluk kadrosunda da bulunan Hamza Mutlu 41 numaralı formasıyla kaptanlık yapıyor. Kalede yine şampiyonluk senesinden 37 yaşındaki Kılıçarslan Kopuz. Ve yine eski Kocaelispor oyuncusu Emirhan Önder. Onun dışında tamamı tanımadığım oyuncular.
Futbolcuların sahaya lisanslı Kocaelispor atkıları ile çıkmaları ve tribünlere dağıtması net dilenilecek olay.

Yoğun yağmur, tarla gibi saha, gol olması mümkün değil gibi gözüküyor. İlk yarı golsüz bitiyor. 2.yarıya her iki takımda formalarını değiştirerek başlıyor. Kocaelispor Çınarlıspor’dan daha iyi takım olduğunu 2.yarı her geçen dakika kanıtlıyor. 81.dk kazanılan penaltı vuruşu sonrası tribünler bayram yeri. Herkes golü bekliyor. Ve Gökhan Şahin Kocaelispor’un ilk amatör lig golünü atarak tarihe geçiyor. Golün daha anonsu yeni yapılırken bu kez kaptan Hamza Mutlu ortasahadan aldığı topu, bu berbat zemine rağmen müthiş taşıdı kalecinin üzerinden klas bir vuruşla ağlara yolladı ve Kocaelispor’a 2.golü getirdi ve maçın skorunu belirledi.

Mücadele sonrası futbolcuların galibiyet sevinçleri görülmeye değerdi.

Yaklaşık 5 bin kişi, kötü hava ve zeminde alınan bir galibiyet her haliyle güzeldir.

Ben de yıllarca Kocaelispor tribünlerine gitmiş biri olarak Kocaelispor’un ilk amatör lig galibiyetini, ilk golünü, İsmetpaşa’da ilk izlediğim amatör lig maçını çocuklarıma anlatırım.

Kocaelispor evinde ilk maçını 19 Ekim’de Ergene Velimeşe Spor ile oynuyor.  Hava da güzel olursa tribünler daha da dolu olur, ben de daha büyük keyif alırım. O maçın günlüğü ile tekrardan burada olurum.

Son söz ; Size göre dilencilik, bize göre futbol sevdası. 

27 Eylül 2014 Cumartesi

The Boy in the Striped Pyjamas


Hayatımda izleyip de en çok etkilendiğim filmlerden birisi. Yahudi soykırımı, Nazilerin işkenceleri bu kadar net, bu kadar sade şekilde daha iyi anlatılamazdı. Hiçbir şey yazmaya da gerek yok daha fazla. Mutlaka hemen izleyin. Bruno ve Shmuel... 

Kaptan


Birden gecenin bir saati aklıma geliyor. Açıyorum bir kaç videosunu, mest oluyorum. Sahada asistleri, pasları, çalımları, golleri. Neymiş be diyorum. Yaşadığımız sürece üzülüyorum. Alex, sahada yaptıklarını özlediğim tek futbolcu. Belki de Alex sonrası hiç kimseyi bu kadar özlemle beklemeyeceğim. Kaptan çok başkaydı be.

25 Eylül 2014 Perşembe

Minorca


İspanya Minorka'dan nefis iki fotoğraf. Minorka İspanya'ya ait Akdeniz'deki Balear adalarının bir parçasıdır. 82 bin nüfusu vardır. Kocaeli'den 3279 km. Tekneyle de gidilir. Belki bir gün yolumuz düşer hayali ile susalım.
 

Akıllı Hayran

Sahaya giriyorsan bir hedefin olacak. Bu fotoğlardaki çocuğun da hedefi var. Lampard'a sarılmak, fotoğraf çekilmek. Sahaya atlamış, fotoğraf çekilmiş, Lampard'a sarılmış, Lampard'ın da ona aynı şekil karşılık vermesi güzel detay. Sonra dünya yansa umrunda olur mu? Olmaz. Olmamış da, güvenlik görevlilerin elindeyken bile etrafa gülücük saçiyor. Hayatının anısı. Alex varken böyle bir şey yaşamayı isterdim. Biz cesaret edemedik, edenlere saygı duymakla geçelim.




23 Eylül 2014 Salı

Maç Günlüğüm # 124


Futbol konusunda kendini yetkili sanan, ülke futbolunu her geçen gün daha da çekilmez hale getirenler ve siyasetçilerin adımları ile başlayan, ancak başladığı günden bu yana hiçbir faydasını görmediğimiz Passolig saçmalığı yüzünden boş tribünler ile başlayan bir Süleyman Seba sezonu.

Kadıköy'de Pazar günü son şampiyon sahaya çıkacak ama etrafta maç havası yok. Passolig yüzünden maça bilet satılmıyor. Sadece kombine sahipleri yönetim tarafından verilen geçici kombine kartlarla maça girebiliyor. Evet Fenerbahçe yönetiminin Passolig konusunda direnmesi, imza atmaması güzel detay ama imza atmıyorsan bilet satabilecek adımları atacaksın ve ligin 3.maçında Kadıköy'de dolu tribünlere oynayacaksın.  Ayrıca şimdiye kadar iki maç kaçtı, madem Passolig'siz başladın bu saatten sonra da imza atma, kendi çözümünü bul. Passolig istemiyoruz diye net bir duruş koymaya devam et. Takdir etmeye devam edelim.


Passolig'in girmediği Yoğurtçu Parkı'nda yine dostlarla keyifli sohbet. Passolig olmayan yerlerde huzur var. Yoğurtçu Parkı o yerlerden birisi. Gelen herkes mutlu.  

Parka kombine çıksa alacak arkadaşlarım var. Ben de alırım.

Semt bizim, takım bizim, park bizim.

Tribünlere girerken inanılmaz rahatlık var. Ancak bu yapılan düzenden değil, Passolig'den kaynaklanıyor. Çünkü cidden Okul Açık tribününe giren kimse yok. Zaten tribünlerde 250-300 kişiydik.

Migros boş, Okul açık boş, kombine biletin ağırlıkta olduğu Maraton ve Fenerium tribünleri biraz daha dolu. Yine de boş tribünlere oynandı desek yanlış olmaz.

Okul Açık üst katta 25 kişiyiz. Yanlış değil, 25 kişiyiz. Ne set var, ne bağıran kitle. Passolig ve Fenerbahçe yönetiminin sayesinde Okul Açık boş. Neden Fenerbahçe yönetimi diyorum, çünkü Genç Fenerbahçeliler kombine almasın diye üst katın kombinelerini bu sezon öncesi satışa çıkarmadılar. Tabii yönetim demek ne derece doğru bilmem, Aziz Yıldırım & Genç Fenerbahçeliler kavgası tribünleri boşalttı.

Mücadele'yi bana göre penaltı olmayan bir penaltıyla 1-0 kazandık. Emre'nin golü. 
Gökhan Gönül'ü çok seviyordum, yine de seviyorum ama 2 sene öncesiyle arada uçurum var. 2 sene öncesinde Alex sonrası 2.sıraya yazardım. 


Yine de boşta olsa tribünlerden bahsedelim. 34.dk Ali İsmail Korkmaz tezahuratları çok iyiydi. Ve maçın en güzel anları 2.yarı ortalarında başladı. Maraton Üst önderliğinde başlanan ''
yenilsen bile maçın sonunda, sırılsıklam olsun o forma.'' tezahuratları ile beraber tribün en azından iyi bir seviyeye geldi. Ağızlara sağlık.


Mücadele 1-0 bitti ama kimsede eski coşku, heyecan yok. Ve bana göre eski sevinç de yok kimsede. Bu nereye kadar gidecek bilmem de tribünleri hızla bitirdiği gerçeğini yetkililer de bir an önce görür umarım.

Fenerbahçe için maçlara gitmeye, buraya bir şeyler karalamaya devam.


19 Eylül 2014 Cuma

Golcü


Mevcut futbol ortamında dilendiğimiz, izlemekten keyif aldığımız bir sürü takım ve oyuncu var. Ancak geçmişten bir isim söyleyeceksek bu kesinlikle Ronaldo olur. Doyamadık desek yeridir. Sakatlıklar yüzünden sekteye uğrayan bir kariyer.

Računajte Na Nas


Yugoslov Partizan marşı. Melodisi mükemmel. Sözlerinin tam anlamını bilmiyorum. Sadece güzel müzik diye dinliyorum. Son 10 saat içinde 50 kere dinledim. Dinledikten sonra gaza gelmemek mümkün değil. Partizan ve Kızılyıldız tribünleri gerek bu marşı gerekse bu melodiyle kendi yaptıkları tezahuratları tribünlerinde söylüyor. Fenerbahçe tribünlerinden de birileri bu melodiye beste yapsa gayet güzel olur. Hastası olduk. Youtube'da bir çok versiyonunu bulabilirsiniz ama en güzeli bu.

17 Eylül 2014 Çarşamba

We Are Liverpool

 2009'da oynanan Fiorentina maçından sonra ilk Şampiyonlar Ligi maçı. Benim için Şampiyonlar Ligi'nin olmazsa olmaz takımlarından birisi. Şampiyonlar Ligi'ne net çok yakışıyorlar. İlk maçlarında Ludogorets'i 2-1 yendiler. Balotelli ve Gerrard'ın golleri gelirken Ludogorets kalecisi Borjan uzatma dakikalarında maçı resmen hediye etmiş. 



15 Eylül 2014 Pazartesi

Yaz Bitti



















Son yılların en iyi yaz dönemini geçirdim. 13 Haziran ile 14 Eylül arasında Demtaş Koygun, Ağustos sonu ile Eylül başında 6 gün Kemer. Bloga da geri dönüş yapalım. Fotoğrafı da yazın ortalarında bir zaman ben çektim, herhangi bir filtre yok.