30 Eylül 2013 Pazartesi

Dirk Kuyt ve Son 10 Sezon Başlangıcı


Fenerbahçe'nin Hollandalı yıldızı Dirk Kuyt sezona bomba gibi başladı, sezonun ilk 7 maçında 5 gol attı, 6 lig maçında 5 golü var. Fenerbahçe'nin topladığı 15 puanda katkısı büyük. Kuyt hakkında söylenecek çok şey var, 89.dk defansın önünde pres yapması da, atakları kötü şekilde bitirmesi de uzun uzun konuşulur.

Kuyt nasıl bir oyuncu?
Teknik mi? Değil.
Çalım atma yeteneği var mı? Yok.
İyi bir bitirici mi? Çok iyi olduğu söylenemez.
İyi kafa vurur mu? Vuramaz.

Peki Kuyt bu olumsuz istatistiklere rağmen nasıl oluyor da yıllardır Liverpool ve Fenerbahçe gibi üst takımda forma giyiyor.

Kuyt çok zeki futbolcu, Kuyt koşmasa, mücadele etmese, futbolu sevmese asla buralara gelemeyeceğini biliyor. Nerede duracağını, topların nereye gideceğini iyi biliyor. Ve yıllardır gol ve asist konusunda iyi istatistikler elde ediyor.

Fenerbahçe forması ile ilk sezon 14 gol atan Kuyt, bu sezon 7 maç sonunda 5 gole ulaştı. Kuyt son 10 sezon Eylül aylarını nasıl tamamladı? Bakalım ; 

2012/2013 sezonu Fenerbahçe'ye geldiği ilk sezon, Kuyt Eylül ayı biterken 6 gole ulaşmıştı, yine sezona müthiş başlamıştı diyebiliriz.

2011/2012 sezonu Liverpool forması ile son sezonu, Eylül ayını bitirdiğimizde Kuyt'ın sadece Lig Kupası'nda attığı tek gol vardı.

2010/2011 sezonu Kuyt Eylül ayını sadece 2 golle tamamlarken, attığı bir golün de Şampiyonlar Ligi play-off maçında Liverpool forması ile Trabzonspor'a olduğunu hafızası iyi futbolseverler hatırlayacaktır.

2009/2010 sezonu Liverpool forması ile sezona iyi başlamış Kuyt, Eylül ayını 4 golle tamamlamıştı.

2008/2009 sezonu Eylül ayını Kuyt sadece 1 golle geçiyordu.

2007/2008 sezonu Kuyt tamamı Avrupa kupalarında olmak üzere 3 gol atmıştı.

2006/2007 sezonu Kuyt 2 golle başlamıştı.

2005/2006 sezonu Feyenoord forması ile kariyerinin en iyi başlangııçlarından biri yapıp Eylül ayını 6 golle geçmişti.

2004/2005 sezonu yine Eylül ayını 6 golle geçmişti.

Ve 2003/2004 sezonunu Feyenoord forması ile 3 golle geçmişti.

Kuyt sezona iyi başladıktan sonra nasıl devam edecek, bunu göreceğiz? Yalnız gerçek olan bir şey var; Kuyt mücadele etmeye devam edecek.

29 Eylül 2013 Pazar

Gençlerbirliği 0 Fenerbahçe 1 / Şampiyonluk İstiyoruz


Çok iyi oynadık mı? Hayır ama çok iyi mücadele ettik ve Kuyt'ın golüyle Gençlerbirliği'ni 1-0 yendik ve 15 puanla liderliğe yükseldik.

Kuyt çok başka adam, çok param olsa ve takım kursam Kuyt'ı almayı düşünmem ama alırsam da bana gol, asist, mücadele garantisi verir, yani çok pis - iyi anlamda - bir adam. 5 golle gol krallığında ilk sırada. Bu akşam 89.dk defansın önüne koşup top çalıyordu. Yaşını söylemeyelim, nazar değmesin.

Meireles-Alper-Mehmet Topal Fenerbahçe'nin ideal ortasaha üçlüsü oldu bile, Meireles bu maçta sakatlanarak oyundan çıksa da yeri garanti olan oyuncumuz, Salih zorlar aslında da onun da tekrardan özgüvenini kazanması lazım, bir Kadıköy golü kendine getirebilir.

Volkan 2 maç öncesine kadar çok kötüydü, 2 maçtır kalemizde pozisyon vermememiz avantaj, Volkan'ın da tekrardan güveni yerine gelmiştir. İki gol yemeden bitirilen maç.

Caner çok iyisin, tüm duran topları o kullandı, hepsini de idare eder şekilde kullandı. Orta konusunda Fenerbahçe'nin en iyi, ülkenin bir kaç futbolcusundan birisi.

Gökhan Gönül çok kötüydü, inanılmaz pas hataları yaptı, atakları öldürdü. Zaten Gökhan Gönül genel olarak istikrarı olan bir oyuncu değil. Arada top performans sergilese de arada böyle dibe düşebiliyor. Trabzonspor maçı iyi oynar.

Sow ve Webo iyi, gol kaçırıyorlar çok. Atsalar farka gidecekti maç, hele 1-0 sonrası Emenike de eklenince 0-3, 0-5 bitecek maçı 0-1'e bağladılar. 

Emenike Salih veya Alper'e pası verse çok temiz bir gol olacaktı.

Emenike'nin depar atıp aşırtma ile bitirmeye çalıştığı pozisyon gol olsa nefis olurdu.

Alper Potuk'a nazar değmesin, çok iyi. Yalnız her maç sarı kartlık faul yapıyor, o biraz sıkıntı yaratabilir.

Mehmet Topal ligde en çok direkten topu dönen oyuncu olabilir mi? Bu maçta da nefis bir şutu direkten döndü.

Ne kadar övünsek az Ankara deplasman sayılmaz. Fenerbahçe taraftarları klasik olarak iyi bir Ankara tribün performansı sergiledi. Galibiyette payları var. Tribünler bir olsun, cümle alem tribün görsün.

Alper 11.328, Topal 11.043 km koşmuş, 7 oyuncu 10 bin km üstü koşmuş, çok iyi rakam.

Ersun Yanal'ın gol sevinci çok iyi değil mi? Senin, benim gibi seviniyor.

Takım maç sonunda taraftarlarla beraber '' Dilimde şarkıların gündüz gece, deli gibi aşığız Fenerbahçe, bu dünyayı yakarız senin için, şampiyonluk gelince '' tezahuratı yaptı. 6.haftadan havaya girmemiz nefis.

#gamsıznerede?

15 puandayız. Lideriz.

Haftaya Trabzonspor maçını da iyi oyun ve iyi skorla kazanırsak işler iyice rayına oturacak.



Yeni Beste ; Boşver Sen Kupaları Bizim İçin Savaş


Ultras Fener yapmış, nefis yapmış...

Aşkının tarifi yok inan ki Fener , 
Seni her gördüğümde bak yüzüm güler, 
Haykırırken adını gözlerimde yaş , 
 Boşver sen kupaları  bizim için savaş ..

23 Eylül 2013 Pazartesi

Büyük Tehlike ; Bölünen Tribünler


Gezi Parkı ile başladığı sanılsa da Alex gittikten sonra hatta daha da önceye varan bir mevzu ; Fenerbahçe tribünleri bölündü, Fenerbahçe tribünleri sahadaki oyundan çok, çoğu zaman tribünde yapılan karşılıklı atışmalara konsantre oluyor.

Bir süre önce -Alex'li Fenerbahçe- dönemi ve öncesinde her gidilen deplasman tüm taraftar grupları bir araya gelip '' tribünler bir oldu, cümle alem göt oldu '' tezahuratlarını yapar, tribün grupları birbirlerine tezahurat yapar, tribünde herkes kardeşler gibi sadece Fenerbahçe'yi desteklerdi ama artık öyle değil.

Gezi Parkı ile başlayıp, Aziz Yıldırım ve Cas kararı ile giden süreçte Fenerbahçe tribünleri iyice bölündü, iyice kendini kaybetti. Bu olayların Fenerbahçe'ye zarar verdiğinin daha da büyük olaylar yaşanmadan farkına varmak lazım.

Fenerbahçe stadında Fenerium tribünü '' Her yer Taksim, her yer direniş '' tezahuratları yapıyor, anında kale arkasından özellikle Genç Fenerbahçeliler'in ne yazıkki o tribünde bulunanlara aşırı tepkisi oluyor, son maçta bu tezahurat sonrası Türk Telekom alt katta bulunan Sol Açık grubuna saldırmaya kadar gitti, bunu tüm herkes gördü. Bu olayın bir yüzü, bir de diğer yüzü var ; 

Yönetim istifa diyen Türk Telekom üst tribünü varken buna karşılık Maraton üst tribününe anında tepki koyan bir Fenerium tribünü. Hatta bu hafta daha da ileriye gidip '' Satılmış köpekler '' tezahuratı bile yaptılar.

Taksim diyene o tribündekiler, yönetim istifa diyene Türk Telekom tribünündekiler saygı göstermezse Fenerbahçe tribünleri en kısa sürede büyük olaylar ile karışabilir ve istenmeyen sonuçlar doğurabilir.

34.dk bir grup, diğer dakika diğer grup saygı gösterse, o 1 dakika tezahuratın bitmesini beklese hiçbir şey olmaz, herkes daha sonra maçına konsantre olur.

Genç Fenerbahçeliler'in bu tribünlerin 1 numaralı taraftar grubu olduğunu seven ya da sevmeyen herkes söyler, bu yüzden de Genç Fenerbahçeliler'in lideri Sefa Kalya'nın, Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım'ın, tribünlerden sorumlu yöneticilerin, tribünün eski abilerinin, Fenerbahçe futbol takımı kaptanlarının artık bu olaya bir el atması lazım.

Fenerbahçe tribünlerinin sadece takıma konsantre olup, isteyenin Taksim diye bağırdığı, isteyenin yönetim istifa diye bağırdığı şekle gelmesi tüm camia için önemlidir.

Artık herkesin birbirlerine saygı göstermesi ve ilk amacın Fenerbahçe olduğunu  hatırlaması gerekir ; Fenerbahçe hepimizin, başka Fenerbahçe yok beyler...

Daha 19 Yaşında


Beste müthiş, melodi müthiş, uzun süre dinleyince etkisi büyük oluyor. Daha 19 yaşında...

21 Eylül 2013 Cumartesi

Arsenal 2013/2014


Nefis fotoğraf, zaten her maçını izliyorduk, Mesut da geldiğinden bundan sonra Arsenal'e dilenebiliriz. Tek eksik şu forma. Onu da aldık mı tam dilencisi olurum.

16 Eylül 2013 Pazartesi

14 Eylül 2013 Cumartesi

Maç Günlüğüm # 109


Fenerbahçe-Sivasspor maçı için Karamürsel’den yola çıkarken maçın bu kadar güzel olacağını beklemiyordum, yine kısır bir Fenerbahçe maçı olur, ‘’ neden böyle oynuyoruz, neden takımdan zevk almıyoruz? ‘’ soruları ile beraber döneriz diyorduk. Öyle olmadı ve Fenerbahçe son zamanların en akıcı futbolu ile beraber Sivasspor’u 5-2’lik skorla rahat yendi.

Maç öncesi yine sevdiğimiz dostlarla beraber Türkiye’nin en güzel parkı olan Yoğurtçu Parkı’nda keyifle sohbetimizi yapıyor – hoş konular pek keyifli değil, Cas süreci, Aziz Yıldırım vs. – maçın başlamasını bekliyorduk.

Stada girişler rahat, polis ve güvenlik mantıklı hareket yaptığı takdirde içeriye rahat giriyoruz. Bu maçta da böyle oldu. Türk Telekom tribünü girişinde sıkıntı olmadı.

Mücadele’yi her zaman olduğu gibi üst katta H blokta izledik.

34.dk yine Taksim tezahuratları yaptık, buna herkesin saygı duyması lazım. Ama insanların birbirlerine saygısı yok. İsteyen Taksim, isteyen Recep Tayyip Erdoğan tezahuratı yapsın. Saygı duyduktan sonra sıkıntı olmaz.

Mücadeleden büyük zevk aldık, 7 gol izledik.
21:45 maçları benim açımdan zor oluyor, eve dönüşte sıkıntı oluyor diyeceğim de Uğur’un sayesinde öyle olmuyor, ilk maç Harem’e, bu maç Topçular iskelesine bıraktı.

Maç sonrası hayatımda ilk kez eve – Karamürsel çıkışında yazlık - arabalı feribotla döndüm. Topçular’a feribotla geçtim, formalı şekilde bindiğim için görevlilerin ‘‘ maç ne oldu? ‘’ soruları geldi ve tabii bu muhabbetler derken para vermedim, arabaların yanından geçtim girdim. Normalde arabasız müşteriler kaç para ödüyor bilmiyorum. Yalnız ev Allah’tan Topçular’a yakın, oradan da babam aldı ve 5 dakika içinde evde oldum.

Karamürsel-Harem otobüs bileti 18 TL, biraz fazla gibi.

Yeni sezon formalarına ilgi var diyen herkes yalan atıyor, yıllardır maça gidiyorum, ilk kez bu sene bu kadar az yeni sezon forması görüyorum. Çevremde alan yok.

Kutay Ersöz Fenerbahçeli olmalıydı.

Kuyt büyük oyuncu, çok seviyorum. Yalnız kötü hali hiç çekilmiyor. Kadıköy’de seyirci gazı mı bilmiyorum da çok başka oynuyor.

Maç öncesi = Maç. İlk kez.

Elazığspor maçı günlüğü ile burada olurum.


Doktor

Kaptanın doğum günün kutlu olsun, iyi ki doğmuş, iyi ki Fenerbahçe'ye gelmiş. Çok seviyoruz be, nice yıllar.


13 Eylül 2013 Cuma

Fenerbahçe Cumhuriyeti


'' Fenerbahçe taraftarları ülkeyi bölüyor, ne o öyle Fenerbahçe Cumhuriyeti falan. '' cümleleri kuranlara cevap niteliğinde pankart. Yapanın, düşünenin ellerine sağlık.

9 Eylül 2013 Pazartesi

İyi Atıyor


Alex'in Fenerbahçe'de kaç frikik golü attığını tam bilmiyorum ama Alex Coritiba'da daha çok ve daha net atıyor gibime geliyor. Vurduğu topların çıkma şansı yok. Coritiba Sao Paulo'yu 2-0 yenerken diğer golü de Alex attı. Alex'i unutanın kalbi kurusun.

5 Eylül 2013 Perşembe

Maç Günlüğüm # 108


Yine boş bir maç günlüğü. Sivasspor maçı günlüğü normal günlüklere dönecek, bu maçın öncesi yine maçtan daha güzeldi, kazanmak güzeldi, bu arada iyi olan Eskişehirspor ve Bursaspor tribünleri acaba tarih boyunca Kadıköy'de deplasman tribününü doldurabilecek mi? Çok merak ediyorum.

1 Maç, 2 Frikik Golü


Atletico Minerio sahasında Fluminense ile 2-2 berabere kalırken, Ronaldinho 45+2 ve 82.dk attığı iki nefis frikik golü ile takımını kurtarmış. Tarihin gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından birisiydi. 2014 Dünya Kupası'nda Brezilya milli takımına çağrılırsa nefis olur.

4 Eylül 2013 Çarşamba

Bayram Tatili


Bodrum taraflarına gitmeyeli uzun zaman olmuştu, Bodrum değil tatile gitmeyeli uzun zaman oldu. Yazlık alındıktan sonra ailecek tatile gitmeyi bıraktık. Kendim de gitmek istemeyince bir türlü o tarafları göremiyorduk.

Her zaman ‘’ 3 ay yazlık > herşey dahil 10 gün tatil ‘’ demişimdir, yazın 35 derece sonrası gelip eve kapanmaktansa 5 sene tatilde harcayacağım parayla yazlık alır, her gün deniz ve havuz keyfi yaşarım. Ancak yine de her sene 10 gün Bodrum taraflarına gitmek işin bonusu olur. 

Bodrum’a gitme fikri birden, alkol masasında çıktı. Babamlar restoranda içerken, ben evde olaylardan habersiz maç izliyordum. Eve gelip ‘’ Hadi Bodrum’a gidiyoruz! ‘’ dediklerinde önce inanmamış ancak daha sonra bavulların hazırlandığını görünce inanmıştım. Yaklaşık 1 saatlik hazırlık sonrası yoldaydık, istikamet ; Bodrum.

Yollar yapılmış, yollar güzel, akşam 24:00 gibi yola çıktığımızdan yollar boştu. Yolculuk gayet iyi geçmiş ve yaklaşık 7 saat sonunda Bodrum’da olmuştuk.

Bodrum’un denizi diye bir gerçek var, Marmara’ya gire gire Ege’nin nasıl bir deniz olduğunu unutmuşuz, zaten Bodrum girişinde denizi görür görmez durup bakmamız da bunun göstergesidir.

Plansız, programsız olduğu için sabah 7’de orada olmuş, otel arayışlarına başlamıştık, bayram nedeniyle her yer doluydu, en sonunda Gümbet’in merkezinde bir apart otel bulmuş,  yerleşmiş ve daha sonra kendimizi saat 09:00 civarı denize atmıştık.

Turistleri şimdi anladım, biz daha önceleri tatile gidince öğleye kadar uyur, günün yarısını bitirirdik, turistler ise erkenden gider, günü dolu dolu yaşarlardı, biz de öyle yaptık, saat 09:00’da inince gün bitmek bilmedi, yüzdük, yemek yedik, güneşlendik, gezdik, yüzdük… saate baktık henüz 14:00, gün bitmiyordu, dolu dolu yaşamak tam olarak buydu, belki de biz sadece 2 gece kalacağımız için bu kadar dolu dolu yaşadık.

Gündüz Gümbet sahilinde takıldıktan sonra gecesi Bodrum merkez’e gidecektik. Gümbet’ten sürekli kalkan otobüsler ile 3 TL’ye ya da 20-25 TL vererek taksi ile Bodrum’a kısa zamanda ulaşmak mümkün.

Bodrum’un merkezi çok kalabalık ama güzel, tabii ben klasik olarak ilk iş marina’yı ve tekneleri inceliyordum,  nefis tekneler var.

Bodrum marinası diye bir gerçek varmış, mekanın adını unuttum ama bir canlı müzik yapan yer vardı, ben böyle eğlence görmedim, biz kahveleri içerken – starbucks mı, kahve dünyası mı unuttum – onları izledik, yabancı müzik ile insanlar orada eğlenirken biz de uzakta eğleniyorduk.

Gece kulübüne gitmedik mi? Gittik. Vittoria’ya gittik, pahalı ama eğlenceli. Bir bardak votka 30, bir bira 25, bir maden suyu 25, orada şişe açtırmadığımız için şişe fiyatlarını bilmiyorum. Gece 3’e kadar takıldıktan sonra otele dönmüştük, ilk gün bitti.

2.günümüz ve son gündüzümüz ise tekne turu yapacaktık, madem az kalıyoruz, dolu dolu yaşayalım. İlk gittiğimiz günün sabahı  tekne turu için kaporaları vermiştik zaten, tekne turu her şey dahil  - içecek – bira, şarap, kola, fanta – yemek – köfte, makarna, salata -  50 TL.

Saat 10:00’da gümbetten hareketle tekne turuna başladık, üst katta nefis yerimiz vardı, tüm gün elimde bira – bedava olduğu için – müzik ile beraber nefis Bodrum denizi ve nefis koyları gezdik. Akvaryum’u olsun, diğer koyları olsun  ‘’ gerçek deniz buymuş. ‘’ dedirtti.

Teknenin üst katından nasıl atladığımı hâlâ bilmiyorum, iyi cesaret varmış. Hoş balıklama atlamak yemedi de neyse…
2.günün akşamı da bu sefer merkeze değil Gümbet barlar sokağında takılalım dedik ve Posh adlı mekana girdik, burada kalabalık olduğumuz için şişe açtırdık, bir şişe Absolut 400 TL’ye açılıyor. Votka’nın etkisi, DJ’in iyi performansı derken ilk akşamdan çok daha fazla eğlendim, cool takılan insanların ‘’ Ankara’nın Bağları ‘’ çaldığında nasıl coştuğunu, ‘’ Hayde gidelum ‘’ çaldığında nasıl kendinden geçtiğini net şekilde gördüm.

İlk kez gittim Posh adlı mekana ama rahatlıkla söyleyebilirim, eğer Gümbet’e giderseniz mutlaka bir akşam uğrayın, iyi eğlence var. 

Posh > Vittoria.

Bodrum’da çok güzel kızlar var.

Tekneler, ah o tekneler… Belki bir gün Bodrum’a İzmit’ten hareketle tekneyle gideriz, al fava...

2 gece kaldıktan sonra Pazar günü babamın erken gidelim demesi yüzünden – akşam çıkm fikrimizi kabul etmedi – 7 saatte gittiğimiz Bodrum’dan 15 saatte döndük,  şöyle diyeyim, biz sabah 09:00’da çıktık, gece 2’de evde olduk, bizimle beraber gelen aile akşam 20:00’de çıktı, gece 3’de evde oldu, hayatımızın kazığı.

Tatile giderken hevesle arabayla, otobüsle gidilir, sıkıntı yok ancak dönüşte uçakla dönmek çok mantıklı, öyle yapanlar var mı bilmiyorum da gayet ideal ulaşım.


Bodrum çok güzel, denizi güzel, eğlencesi güzel, kızları güzel ama Demtaş Koygun daha güzel…