24 Ocak 2021 Pazar

Nomadland

 


Bazı filmleri herkese önermek istemiyorum çünkü benim yaşadığım ruh halinden ya da durumdan dolayı beğendiğimi düşünüyorum. Bu film onlardan birisi oldu. 60'lı yaşlarındaki Fern şehirdeki ekonomik sıkıntılardan dolayı etkilenir ve kendisine bir karavan ile bir yaşam tercih eder. Bu sırada ufak karavanında gezen Fern kendisi gibi olan insanlarla yakınlaşır. Özellikle filmin en etkileyici sahneleri birden değişen anlar. Gece ateş başında coşkuyla yaşanan anlardan sonra birden kamera sabaha döndüğü zaman gördüğümüz bir çölün ortasında tek başına bir karavan ve Fern bizlere çok şey anlatıyor. Çevresi çok olup tek olan insanlar, yalnız kaldığını düşünen insanlar, tüm dertleriyle tek başına boğuşmak zorunda kalan insanlar... Herkese hitap etmeyen ama içine girdiğin zaman çok şey anlatan filmlerden birisi. İyi ki izledim.

Bu arada filmin müzikleri kusursuz. Hayatımda izlediğim ve müzikleri en iyi olan filmlerden birisi. Şunu açın dinleyin. 

15 Ocak 2021 Cuma

Bir Veda; Wayne Rooney

 


2002-2004 Everton 77 maç, 17 gol, 2004-2017 Manchester United 559 maç, 253 gol, 2017/2018 Everton 40 maç, 11 gol, 2018/2019 DC United 52 maç, 25 gol, 2019/2020 Derby County 35 maç, 7 gol ve 2003 ile 2018 yılları arası İngiltere milli takımı forması ile 120 maçta 53 gol.

Manchester United ile şampiyonluklar, kupalar, büyük başarılar, rekorlar. Bizim açımızdan da önemli bir detayı var. Manchester United kariyerinin ilk maçını da çok iyi ve yakından hatırlıyoruz. 28 Eylül 2004 tarihinde Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe'ye karşı ilk kez United formasıyla oynuyor ve 3 gol, 1 asistle rüya gibi başlangıç yaparak adeta gelecek günlerin haberini veriyordu. Fenerbahçe'nin sahaya çıkan ilk 11'ine baktığımız zaman Alex, Nobre, Hooijdonk, Tuncay gibi oyuncuları görüyoruz. Tuncay'ın 4-2 yapan golünde tribünlere sus işareti yapması, Rooney'in frikik golünde Rüştü'nün kurduğu baraj bugün bile unutmadığımız detaylar. Rooney'e geri dönersek kariyeri boyunca hırsıyla, mücadelesi ile, bitiriciliği ile adeta bu kariyeri sonuna kadar hak etti diyebiliriz. Gol sevinçlerindeki hırsı bile görülmeye değerdi. Her zaman o United'ı da, Rooney'i de izlemekten büyük keyif almış hatta belki de hayatımda Old Trafford'da maç izlemeyi en çok istediğim dönemleri yaşamıştım. Kariyerinde attığı gollere baktığımda da herhalde en unutulmazı 2010/2011 sezonunda daha sonra Fenerbahçe'ye gelecek olan Nani'nin ortasında Manchester City karşısında attığı goldü. 253 gol ile Manchester United tarihinin, 53 gol ile İngiltere milli takımının en golcü futbolcusu olarak futbola veda etti.




Bloga gelip neden bir şeyler yazıyorum konusuna gelirsem gerçekten bana futbol anlamında en çok keyif veren oyunculardan birisiydi. Ronaldo, Giggs, Ferdinand, Scholes, Neville kardeşler, van Nistelrooy, Vidic, Nani, Evra gibi oyuncularla bir arada oynadığı yıllar bana United kadar keyif veren çok takım yoktu. Bundan sonra ise şu an Derby County'nin başında ve ilerleyen yıllarda Manchester United'ın başında nasıl bir teknik direktörlük performansı sergileyeceğini de çok merak ediyorum. Futbol sahalarından büyük bir iz bırakarak Wayne Rooney geçti.

10 Ocak 2021 Pazar

Karakomik Filmler & Karakomik Filmler 2


Şu hayatta en çok sevdiğim ünlü isimlerden birisi Cem Yılmaz'dır. Her akşam yayınlanan haber programlarına konuk olsun izlemeye çalışıyorum. Bana çok büyük bir keyif ve mutluluk veriyor. İçinde bulunduğu her şeyi görmek istiyorum. Bu filmleri ise geldiği zaman yaşadığım iş temposu nedeniyle sinemada izleme şansı bulamamıştım. Ancak izleme şansı bulamamak benim şansım olmuş. Karakomik Filmler 2 Arada ve Kaçamak isimli iki filmden oluşuyor. Birinci film feribotta çalışan Ayzek'in başından geçenleri anlatıyor. Elbette hayattaki her insanın yaşadıklarını anlatıyor ama o kadar. İkinci film Kaçamak. Haftasonu kaçamağı için bir spa merkezine giden 4 arkadaşın yaşadıklarını anlatıyor. Bazı anları güzel olsa da genel olarak bu da sınıfı geçen bir film olmadı. Karakomik Filmler 2 ise Deli ve Emanet isimli iki filmden oluşuyor. İlk film Deli. Taksi şöförü Güven'in başından geçenleri anlatıyor. Güven hepimiz gibi her an bir suça karışma potansiyeli taşıyan bir vatandaş. İnsanın başına her an bunun gelmesi muhtemel. Sonuçta Türkiye'de yaşıyoruz. İçerdiği mesaj ve Özkan Uğur'un iyi performansı ile beraber 4 film arasında en çok beğendiğim oldu. Son film Emanet ise amatör dansçı Birol'un meşhur olma yolculuğunu anlatıyor. Ancak bu yolda yaşadıkları hayatımızda her zaman karşımıza çıkan gerçekleri gözler önüne seriyor. Bazı anları güzel olsa da bu da olmamış.

Sonuç olarak Cem Yılmaz her zaman olduğu gibi yine farklı bir şeyler yapmak istemiş ama olmamış. Elbette insanların düşündüğü gibi de düşünmüyorum. ''Sen Cem Yılmaz'sın güldürsene bizi'' yaklaşımını da sevmiyorum. Elbettebu bu tarz filmler yapmaya kendisi karar verir ama bu filmler her sahnesinde mesaj içermesine, her sahnesinde sokaktan izler taşımasına, kendimizi görmemize, çevremizi görmemize rağmen olmamış. Yine de Cem Yılmaz'dır, desteklemeye, izlemeye devam edeceğim. Ancak olmadığı zaman da olmamış diyebilmek lazım. Bu arada filmleri Netflix'ten izledim. Sinemaya gidip para vermiş olsam daha çok üzülürdüm.

The Game


Geçtiğimiz ay Netflix'ten David Fincher'ın Mank filmini izlemiştim. O filmden bahsedince arkadaşlar David Fincher'ın diğer filmlerini önerdi. Gone Girl, Fight Club, Se7en, The Curious Case of Benjamin Button filmlerini daha önce izlemiştim. İzlemediğim 2-3 filmi kalmıştı. The Game onlardan birisi. Açıkcası gerilmek demeyeyim de filmin her geçen saniye sonunu görmek istedim. Acayip merak ettim nereye varacak bu yaşananlar. Çok basit bir doğum günü hediyesi veriliyor ve daha sonra gelişmeler başlıyor. Michael Douglas'ın şahane bir oyunculuğu var. Deborah Kara Unger oldukça güzel. Ama yazının sonunda 2021 yılında 1997 yapımı The Game izleyin demiyorum. Hadsizlik olur.
 

Succession

 


Twitter'da uzun süreler adını gördüm, övüldüğünü gördüm, ödül aldığını gördüm ancak açıp ne diye bakmamıştım. Ancak başladığım an ile bitirdiğim an arası acayip keyif aldım. Son zamanlarda izlediğim tartışmasız en iyi dizi ve hayatımda izlediğim en iyi dizilerden de birisi. Bir medya imparatorluğunu yöneten bir ailenin nasıl bir ilişki içinde olabileceğini bizlere çok net şekilde gösteriyor. Başrolünde 80 yaşındaki Logan Roy, çocukları Roman Roy, Shiv Roy, Kendall Roy ve Connor Roy. Açıkcası herhangi bir spoiler vermemek için çok şey de yazmak istemiyorum ama dileyenle dizi hakkında saatlerce konuşabilirim. En çok sevdiğim karakter sorusuna da 2 sezon, 20 bölüm izlemiş olmama rağmen bir cevap verebilir miyim emin değilim. Zaman zaman Shiv, zaman zaman Kendall, zaman zaman Roman en sevdiğim kişi olabiliyor. Bu arada beni yıllardır tanıyan ve bu diziyi izlemiş olanlar 20.bölüm tekne sahnelerinde neler hissettiğimi çok iyi anlamıştır. Ağzım açık izledim. Hele bir finali var ki akıl almaz... BeIN Connect üzerinden izleyebilirsiniz. 3.sezon gelecek... Ciddi şekilde tavsiye ediyorum.

1 Ocak 2021 Cuma

2021


Acaba 2021'in 2020'den daha kötü olma şansı olur mu? Elbette bu ihtimal var ama 2020 herhalde bir çok insan için hayatının en kötü yılıydı. 2021'den sağlık dışında bir dileğim yok. Fotoğraf İskoçya'nın başkenti Edinburgh'dan. Herhalde 2021'den bir şeyler dilerken sokakların tüm dünyada tekrardan hareketlenmesini de dileyebiliriz. Herkese iyi yıllar.