29 Temmuz 2010 Perşembe

Young Boys 2 Fenerbahçe 2


Fenerbahçemiz için 2010/2011 sezonu dün gece oynanan ilk maçla başladı. Şampiyonlar Ligi 3.ön eleme maçında Young Boys deplasmanına çıktık. Mücadele öncesi hazırlık maçlarından oynanan futbol ve alınan skorlardan dolayı herkeste bir çekingenlik vardı. Genel olarak etrafta herkeste Fenerbahçe çok iyi takım, isterse rahat kazanır, bence bu maç kendilerine gelecekler görüşü hakimdi. Ancak işler böyle gelişmedi. Mücadele'ye Volkan, Önder, Bekir, Bilica, Santos, Stoch, Cristian, Emre, Kazım, Alex ve Gökhan Ünal ilk 11'i ile başlıyorduk. Mücadele başlar başlamaz Young Boys atakları ile yüzyüze kaldık. Ancak güzel paslaşmalar sonucundan Emre ile beraber 5.dk 1-0 öne geçiyorduk. 2-0 olması gereken ilk 5 dk 0-1 oluyordu. Bu golden sonra da değişen birşey olmadı. Young Boys gümbür gümbür geliyor ve Fenerbahçe bu atakları savuşturmaya çalışıyordu. 18.dk bu ataklar artık meyvesini veriyor ve Young Boys Dudar ile beraber golü buluyordu. Mücadele'de goller oluyor ancak Young Boys'un ve Fenerbahçe'nin oyun planında en ufak bir değişiklik olmuyordu. Young Boys'u daha önce iddaa oyunundan biliyorduk. Her maçı üst bitiyordu. Nedenini öğrendik. Çünkü defans yapmıyorlar. 2 kişi defansta kalıyorlar.  Gerçekten çok ilginç bir oyun yapıları var. Ve Fenerbahçe bu defansı yakalamışken 42.dk yeni transfer Stoch'un attığı harika golle 2-1 öne geçiyordu. Bu golden 2 dk sonra Kazım'ın yaptığı anlamsız hareket'ten dolayı 10 kişi kalıyorduk ve ilk yarı 1-2 sona eriyordu. 2.yarı da Young Boys üstünlüğü ile başlyordu ve öyle devam ediyordu. Direkten dönen toplar, çizgiden çıkan toplar ve forvetlerin beceriksizliği sonucu skor 1-2 şeklinde devam ediyordu. Tam maç bitecek derken hakemin bedavadan verdiği penaltı sonucu Costanzo golü atıyor ve maçın skorunu belirliyordu. 2-2. Maçı izleyen her Fenerbahçeli bu skora sevinmiştir çünkü normalde bu maçın 10-2 8-2 falan bitmesi lazımdı. Resmen Play station oyunu gibiydi. Hatta bu kadar atak Play station'da olmuyor. Takımımızda Volkan, Stoch ve Gökhan Ünal dışında bütün futbolcular etkisizdi. İyice gömüldüğümüz 2.yarıda ise Bilica ve Bekir iyi gibi gözükse de iyi oynadılar diyemeyiz. Önder Fenerbahçe'nin futbolcusu değil, Cristian Emre'nin yanında oynayacan bir ilk 11 oyuncusu değil, Kazım desen ciddiyetsiz. Kazım'ı benim ve herkesin illah yaşadığına inandığım sınıf arkadaşlarına benzetiyorum. Çok çalışkan, bütün sorulara parmak kaldırıyor, bütün soruları çözüyor ancak çok konuşuyor ve şımarıklık yapıyor ama zeki ve çalışkan olduğu için öğretmenler de müdür de birşey diyemiyor. Kazım işte böyle bir futbolcu. Oldukça yetenekli ancak şımarık ! İnşallah kendisini düzeltir diyorum ! Stoch daha 1 ay olmadan gelmesine resmen 40 yıllık Fenerbahçeli gibi oynuyor ve çok faydalı oluyor. Attığı golde vuruşu harikaydı. Gökhan Ünal 2 asist ile oynadı ve bana göre iyiydi. Zaten top kaç dk ileride kaldı ki Gökhan 'dan birşeyler bekleyelim. Santos orta , Alex kötü, Selçuk kötü, Semih kötü ve Deivid kötü oynadılar. Sonuç olarak bu kadar pozisyon verdiğimiz bir maçtan sonra, bu kadar kötü oynadığımız bir maçtan sonra, orta sahada bu kadar boşluk verdiğimiz maçtan sonra, kanatlardan atak, ortadan atak verdiğimiz bir maçtan sonra aldığımız 2-2'lik skora diyecek tek şey '' Futbol Tuhaf Oyun '' cümlesidir. İnşallah ilerleyen günlerde çok daha net şekilde birşeyler söyleyebiliriz. Bilica gitmelisin artık !!! Gökhan Gönül, Mehmet Topuz, Özer Hurmacı ve alınacak yeni forvet 25 milyon Fenerbahçe taraftarı sizi 4 gözle bekliyor... 

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Saldır Fener / Young Boys - Fenerbahçe Maçı Öncesi


Fenerbahçemiz için 2010/2011 futbol sezonu bu akşam saat 21:15'te oynanacak Young Boys maçı ile beraber resmen başlıyor. Yeni sezon öncesi yapılan teknik direktörlük değişikliği sonrası camia'da oluşması gereken hava bir türlü oluşamadı. Herhalde yıllardır gelmesine alıştığımız yıldız bir transfer'in bu sene gerçekleşmemesinden dolayı camia havaya giremedi. Stoch, Dia, İlhan Eker takıma katılırken geçen sezon ki kadrodan Deniz, Ali ve Vederson ayrıldı. Geçen sezon genelde forvet dışında iyi bir kadroya sahip olan Fenerbahçemiz o bölgeye daha bir isim alamadı. Yine de geçen seneye göre kadromuz daha iyi. Stoch ve Dia gibi 2 tane ilk 11'e direk girecek oyuncu gelmesi takımın performansını arttıracaktır. Bu akşam ki Young Boys maçına Volkan Demirel, Bekir, Bilica, İlhan, Santos, Stoch, Selçuk, Cristian, Kazım, Alex ve Gökhan Ünal ilk 11'i ile çıkmamız bekleniyor. Hadi bakalım Fenerbahçe geçen sezon yaşadığımız son hafta kabusundan sonra yeni sezona güzel bir galibiyet ile başlayalım. Saldır Fener...

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Fenerbahçe 2010/2011 Sezonu Formaları



Fenerbahçemizin 2010/2011 sezonunda giyeceği formalar dün gece yapılan lansman ile beraber taraftarlara tanıtıldı. Formalar genel olarak güzel. Tv'de ve nette gözüktüğünden çok daha güzel. Efsane Çubuklu formamız 9 ince çubuktan oluşurken, Kanarya forma diye adlandırılan formamız beyaz formamız ve bu formamızda yer alan kabartmalı Fenerbahçe logosu oldukça güzel. Fenerbahçe Güneşi formamız ise mavi formamız ve bana göre en güzel forma. Mavi olarak tetra mavisi kullanılan formayı her Fenerbahçeli almalıdır. Palamut formamız ise Yeşil renkte ve ortasında bana göre abartılı bir şekilde palamut deseni yer alıyor. Ben en çok Fenerbahçe Güneşi formamızı beğendim ve bugün gidip 89 Tl vererek formayı aldım. Formaları nette değil de gidip mağazada görün. Çok daha güzel bulacaksınız. 

23 Temmuz 2010 Cuma

2010/2011 Sezonu Fenerbahçe Fikstürü


Turkcell Süper Lig 2010-2011 sezonu fikstürü çekildi. Fikstür avantajı veya dezavantajı diye bahsetmeyeceğim çünkü geçen sene avantajı net şekilde gördük ! Bir taraftar olarak ilk lig maçına 5.hafta gidiyorum. Beşiktaş maçı. 9.Hafta Kadıköy'de Galatasaray'ı ağırlırken, 2.hafta Trabzon deplasmanı var. Gideceğim - bir aksilik çıkmazsa - maçlar kalın yazılmıştır. Fikstürün tamamı ise şu şekilde ;

1.Hafta ; Fenerbahçe-Antalyaspor
2.Hafta ; Trabzonspor - Fenerbahçe (D)
3.Hafta ; Fenerbahçe - Manisaspor
4.Hafta ; Kayserispor - Fenerbahçe (D)
5.Hafta ; Fenerbahçe - Beşiktaş
6.Hafta ; Kasımpaşa - Fenerbahçe (D)
7.Hafta ; Fenerbahçe - Gençlerbirliği
8.Hafta ; Konyaspor - Fenerbahçe (D)
9.Hafta ; Fenerbahçe - Galatasaray
10.Hafta ; Bursaspor - Fenerbahçe (D)
11.Hafta ; Fenerbahçe - Eskişehirspor
12.Hafta ; Gaziantepspor - Fenerbahçe (D)
13.Hafta ; Fenerbahçe - Bucaspor
14.Hafta ; Büyükşehir Bld.Spor - Fenerbahçe (D)
15.Hafta ; Fenerbahçe - Karabükspor
16.Hafta ; Ankaragücü - Fenerbahçe (D)
17.Hafta : Fenerbahçe - Sivasspor

Fenerbahçe İşin Tadını Kaçırdı


FENERBAHÇE çok kötü bir şey yaptı.
İki takım arasındaki maçların önemini azalttı. Biz Galatasaraylıları rahatlattı.
Şaka yapmıyorum.
Galatasaray-Fenerbahçe dostluk(!) maçını Galatasaraylılar Derneği’nde izledim.
Selçuk oyundan atıldığında Galatasaraylıların yorumu şu oldu: “Bunlar bizi 10 kişi ile bile yenerler.”
Nitekim öyle oldu.
Galatasaray tek kale oynadığı maçı kaybetmeyi başardı.
Ama ilginçtir, Galatasaraylılardan hiçbiri üzülmedi.
Şaka yapmıyorum.
Kimse umursamadı bile.
Bundan birkaç sene önce olsa, Galatasaray, Fenerbahçe maçını kaybetse, millet yemeden içmeden kesilir, yemekler masada kalır, ortalığı derin bir keyifsizlik, tatsızlık bürürdü.
Ama bu kez öyle olmadı.
Maç bitti. Millet biraz Galatasaray’a kızdı. Sonra herkes muhabbetine döndü.
Çünkü Fenerbahçe’ye yenilmek, Galatasaraylılar arasında vakayı adiyeye dönmüştü.
Hep olan ve pek de önemsenecek bir şey değildi.
Eve döndüğümde ben bile maçı hatırlamıyordum.
Normalde uykum kaçar, sinirden uyuyamazdım.
Hiç öyle olmadı.
Yattım uyudum.
Sabah da hiç sinirli uyanmadım.
Fenerbahçeliler bile benimle dalga geçmediler. Çünkü onlar da artık sıkıldılar bizimle dalga geçmekten.
Yazık oldu.
Ben Fenerbahçe’nin yerinde olsam, arada bir Galatasaray’a yenilirim.
Çünkü böyle olunca işin tadı kaçıyor.
Gerçekten.

Fatih Altaylı tarafından 23 Temmuz 2010 tarihinde yazılan bir yazı. Habertürk'ten.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Fenerbahçe 2 Köln 5


Hazırlık maçı olsa da insan ister istemez birşeyler görmek istiyor. Futbolun futbol olmadığı günlerden biriydi. Yakışmadı. İleriye umutla bakamıyoruz...

15 Temmuz 2010 Perşembe

Fenerbahçe 0 AZ Alkmaar 2


- Yeni sezon öncesi Fenerbahçe antrenmanlarına Belçika'da devam ederken ben de Karamürsel ile Yalova arasında yer alan yazlığımızda tatile devam ediyorum. Ayrıca haftaiçi deniz otobüsünde staj yapıyorum. - gemi makinaları okuduğumdan - . Neyse bu bilgileri bırakalım da Fenerbahçe'ye bakalım. Normalde Dünya Kupası maçlarını bile bazen zorlukla seyretmeme rağmen işin içinde Fenerbahçe olduğunda bütün engelleri aştım.

- Normalde saat 20:00'da başlaması gereken maç aşırı yağmur ve fırtına nedeniyle saat 20:45'te başladı. Mücadeleye Volkan Babacan, Önder, Bilica, Caner, İlhan, Emre, Selçuk, Kazım, Cristian, Deivid ve Semih ilk 11'i ile başlayan Fenerbahçe mücadele boyunca pek iyi oynayamadı. Yine baktığımızda kalitesini belli eden isimler aynı isimler. Emre her zaman ki gibi hazırlık maçı da olsa pres yapıyor, olumlu pas atıyor tek olumsuz yönü bu maçta bile agresif olmasıydı. Deivid Caner ile beraber iyi anlaştı, zaman zaman yaptığı güzel hareketler ile maça renk getirdi. Kazım oldukça kaliteli, topu iyi tutuyor, iyi paslaşıyor ve rahat adam geçiyor. Ancak sorunlu. İnşallah düzelir. Düzeldiği taktirde olumlu işler yapabilir. Onun dışında diğer oyuncularımız hep aynı. Selçuk aynı Selçuk, Önder bildiğimiz Önder ve ayrıca dün 10-15 arası bariz pas hatası yapmıştır. Volkan Babacan Fenerbahçe'nin kalesini koruyacak kapasitede biri değil. Semih Guiza'nın yarısı olamaz. Düşünün Guiza'nın. Yeni transferler arasında en iyi görüntüyü herhalde Stoch vardı. Dünya kupası nedeniyle kondisyonu yerinde olan Stoch 2.yarı da oyuna dahil oldu ve topu alışı, verişi, çalımları ile etkili olabileceğinin sinyallerini verdi. Ancak Türkiye'de sert bir futbolun oynandığını düşünürsek gayet etkisiz bir Stoch'ta izleyebiliriz. Caner Erkin savunmanın solunda oynarken iyi olmamasına rağmen açık oynadığı zaman gayet etkili olabilecek biri. Dün ki maçta da zaman zaman ortaları çalımları ile gelecek adına umut verdi. İlhan Eker alındığında onu eleştirinlere bekleyin bir maçta görelim demiştim ve gördük. Fenerbahçe'nin ilkj 11 futbolcusu değil.

- Sonuç olarak 1 hazırlık maçı ile takımı yerden yere vuramayız ancak bu şartlarda ve bu kadroyla seneye işimiz oldukça zor olur desem de Gökhan Gönül, Özer, Santos, Lugano, Alex ve Mehmet Topuz'un takıma katılacağını düşünürsek yorum yapmak için biraz daha beklemeliyiz.

- Ve Bilica. Dün akşam yine yaptığı hareketler ile beraber kendisine duyduğumuz sevgiyi doruklara çıkardı ! Gerçekten Aykut Kocaman ve Fenerbahçe yönetimi birazcık futboldan anlıyorsa bu adamı göndermeli. Yakışmıyor. Hele yediğimiz 2.gol var ki Bilica'nın hatası akıllara zarar. Fenerbahçe'den gitmelisin Bilica.

- Fenerbahçe antremanlarına Belçika'da devam ederken 2.hazırlık maçı 17 Temmuz günü Anderlect-Köln maçının mağlubu ile olacak.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Şampiyon İspanya


Turnuva öncesi çoğu kesim tarafından favori gösterilen, mükemmel bir kadroya sahip olan, turnuvaya yenilgiyle başlayan, daha sonra toparlanan ancak yine de gerçek kimliğine bürünmeyen, Almanya karşısında işte İspanya bu dedirten ve final maçında etkili oynayıp kazanan İspanya kupayı sonuna kadar haketti. Mücadele boyunca oldukça sert oynayan Hollanda ise keşke finale çıkmasaydı dedirtti... Paul da ölmeyi haketmiyor...

9 Temmuz 2010 Cuma

Çeyrek Finaller & Yarı Finaller


Dünya Kupasında çeyrek finaller ve yarı finaller oynanırken ben de güneşin yazın zevkini yaşıyordum. Ayrıca Pazartesi günü itibari ile stajımın başlaması da blogumu unutmamı sağladı. Yine de Dünya Kupasını takip etmeye devam ettim. Çeyrek Finallerde ilk maç Hollanda-Brezilya arasında oynandı. Favori tabikide Brezilya. Mücadeleye aslında Brezilya çok iyi başladı hemen maçın başında Robinho ile 1-0 öne geçti. İlk yarı oynanan oyundan sonra herhalde herkes bu Brezilya kesin yener derdi. Ancak daha sonra 2.yarı işler değişti ve Hollanda kendine geldi. Sneijder 2 tane salladı ve Hollandayı yarı finale taşıdı. Brezilya'nın yenik durumda yaptığı çirkinlikler, sertlikler ise tarihteki yerini aldı. Çeyrek finalin diğer müsabakasında ise Uruguay Gana ile karşılatı. Mücadele de Gana üstün oynayan taraftı. 45.dk Muntari 35 metreden ağları bulurken ilk yarı da bu skorla sona eriyordu. 2.yarı Uruguay daha iyi oynuyordu. 45.dk Forlan klasik dünya kupası golünü attı ve durumu 1-1'e getirdi. Karşılaşmanın kalan dakikalarında başka birşey olmadı ve maç 1-1 sona ererek uzatmalara gitti. Uzatmalarda 2 takımda fazla kasmadı. 120.dk ise tarihte yerini aldı. Suarez kalecilik yaptı, kırmızı kart yedi ve sevindi. Neden olduğunu herkes biliyor. Gyan topu direğ nişanlayına maç penaltılara kaldı. Penaltılar da ise Uruguay rakibini 4-2 yenerek yarı finale yükseldi. Suarez ise tarihte yerini aldı tıpkı Henry gibi ! Çeyrek finalin diğer müsabasında ise Almanya-Arjantin ile karşılaştı. 100 tane maç oynasalar bu taktik ve oyun anlayışı ile 100 tane galibiyet alır diyeceğimiz Almanya Arjantin'i 4-0 geçti ve yarı finale yükseldi. Klose(2), Friedrich ve Muller skoru belirleyen isimler oldu. Maradona ve Messi ise üzgün bir şekilde evlerine döndü. Messi kupayı golsüz tamamladı. Duyurulur. Çeyrek finalin son maçında ise İspanya Paraguay ile karşılaştı. Mücadelede ilk yarı özellikle Paraguay İspanya gibi İspanya Paraguay gibi oynadı. 2.yarı ise mücadele de tarihi anlar yaşandı. 59.dk Cardozo ile Paraguay 62.dk Alonso ile İspanya penaltı atışlarından yararlanamadı. 83.dk David Villa golü atarken top ağlarla buluşmadan önce 3 kez direğe çarptı. İspanya çok iyi oynamadan yine de yarı finale yükseldi. Yarı final heyecanları ise Uruguay-Hollanda maçı ile başladı. Mücadele uzaktan atılan 2 gole sahne oldu. Önce Van Bronckhorst daha sonra Forlan uzaktan şahane goller attı ve ilk yarı 1-1 sona erdi. 2.yarı ise Hollanda oyuna iyice ağırlığını koydu ve önce 70.dk Sneijder 3 dk sonra Robben skoru 3-1 yaparken tur Hollanda'ya geliyordu. Uzatmalarda Pereira'nın attığı gol ise sadece skoru belirledi. Yarı finalin diğer ayağında ise İspanya Arjantin ve İngiltere'ye 4 gol atarak geçme fırsatı yakalayan Almanya'yı sahadan sildi. % 51 topla oynama, 13 şut, 39 dakika topla oynama ve 700 küsür pas yapan İspanya resmen bu maçı beklemiş. İnanılmaz zevk aldık. Müthiştiler. Golün Puyol'dan gelmesi ise ilginç oldu. İspanya bu kadroyu ve bu yapıyı koruduğu taktirde her dünya kupasına ve her avrupa şampiyonasına favori çıkar. Lineker'in zamanında söylediği söz '' Futbol 22 kişinin oynadığı ve sonunda Almanların kazandığı bir olaydır '' sözü ise geçerliliğini kaybetti. Dünya Kupasında heyecan yarın ve pazar günü oynanacak 3.lük maçı ve final maçı ile devam edecek. Ahtapot İspanya dedi tıpkı benim gibi...

2 Temmuz 2010 Cuma

Kısa Kısa Notlar İle Dünya Kupası # 5




Dünya kupasında heyecan devam ediyor. 8 çeyrek finalist belli olurken favoriler yollarına devam ediyor. Hollanda Slovakya karşısında, Brezilya Şili karşısında, İspanya Portekiz karşısında ve Paraguay Japonya karşısında favoriydi. 


İspanya-Portekiz maçına bakarsak. Mücadele İspanya'nın ciddi anlamda üstünlüğü şeklinde geçti. David Villa'nın attığı gol ile de 1-0 kazananan İspanya çeyrek finale rahat çıktı. Özellikle öne geçtikten sonra İspanya'nın yaptığı pas trafiği inanılmazdı. Sahada öyle bir görüntü vardı ki sanki İspanya istese 90 dk Portekiz'e top vermeyecek. İspanya'da David Villa, İniesta, Xavi ve Puyol oldukça başarılı oynadı. Portekiz'de ise artist Ronaldo! Her noktadan kaleye vurmaya devam ederken net bir görüş çıktı ortaya ; Ronaldo hiçbirşey yapamadan kupaya veda etti.


Brezilya-Şili maçına bakarsak yine bariz bir üstünlük görüyoruz. Brezilya öyle bir rahatlıkta oynuyor ki net bir görüş ortaya çıkıyor. Maçı Brezilya kazanacak. Bu maçın 1.dksı belli oluyor. Brezilya çok rahat oynadığı maçta Şili'yi Fabiano, Juan ve Robinho'nun golleriyle 3-0 yendi. Bu maçtan daha çok konuşulması gereken birşey var. Brezilya turnuva öncesi ben dahil birçok kesim tarafından 1 numaralı favori seçilmedi ancak bence hatalı yorum yapmışız. Brezilya bence her turnuvaya favori çıkıyor. O forma yarı final oynar. Sahada paslaşmalar, defansta mücadeleler, kalecinin kalitesi derken resmen izlemekten zevk alıyoruz. Türkiye yoksa Türkiye'de Brezilya...


Hollanda-Slovakya maçına bakarsak yine Hollanda oynuyor Slovakya sadece kendi sahasında bekliyor ya da kendi sahasında anlamsız pas yapıyor. Bu arada Robben ile güzel bir gol bulan Hollanda 2.yarı da Sneijder ile bir gol daha bulup maçı 2-0 getiriyordu. Son dakikada Vittek'in penaltıdan attığı gol maçın skorunu belirliyor ve Vittek'i Slovakya'nın en golcü futbolcusu yapıyordu. Hollanda rahat bir şekilde çeyrek finale çıkarken özellikle Van Persie, Robben, Sneijder gibi futbolcuları izlemek gerçekten büyük keyif. Ayrıca Fenerbahçe'nin yeni transferi Stoch ise pek etkili bir oyun sergileyemedi.




Paraguay-Japonya maçına bakarsak 90 dk + uzatmalarda gol sesi çıkmadı. 2 takımda kontrollü oynadı. Japonya beklenenin aksine daha iyi oynadı ve daha çok gol pozisyonuna girdi. Penaltılarda ise Paraguay Barreto, Barrios, Riveros, Valdez ve Cardozo ile skor bulurken Japonya Endo, Hasebe ve Honda gol atarken   Komano penaltıyı direğe nişanladı. Çok fazla zevkli olmayan, pozisyon olan bir maçtan sonra yine favori yine galibiyet.

Dünya Kupası çeyrek final müsabakaları ile beraber devam edceek ve  2 Temmuz 17:00 Hollanda-Brezilya 21:30 Uruguay-Gana ve 3 Temmuz 17:00 Arjantin-Almanya ve 21:30 İspanya-Paraguay maçları oynanacak.