30 Mart 2024 Cumartesi

Oyları Bölmüyorlar


Yarın sabah 08:00'de oy kullanmaya başlayacağız ve saat 17:00'ye kadar oy vermeye devam edeceğiz. Bizleri 5 yıl boyunca yönetecek belediye başkanlarını, meclis üyelerini ve muhtarları seçeceğiz. Elbette herkes her partiye oy vermekte özgür ancak lütfen artık yıllardır devam ettirdiğiniz ve oldukça anlamsız cümleleri kullanmaktan vazgeçin.

''Oyları bölüyorsunuz'' dediğiniz yerde yıllardır bizi işlevsiz muhalefet partilerine mahrum bıraktığınızı nasıl unutuyorsunuz? Daha çok kısa bir süre önce Mayıs 2023'te söylediğiniz bu cümleler yüzünden Deva, Gelecek, Saadet partisi gibi partilerin sizin listelerinizden vekiller çıkardığını ve sonra hiçbir şey olmamış gibi mecliste grup kurup hayatlarına devam ettiğini bilmiyor musunuz? Sırf bu sebepten Türkiye İşçi Partisi'nin bazı şehirlerde vekil kaybettiğini bilmiyor musunuz? Toplumsal olaylarda hareketsiz kalan partileri bilmiyor musunuz? Şehirlerde milyonlarca lira harcayıp da şehirlerin hâlâ sıkıntılar içinde olduğunu bilmiyor musunuz? Rant uğruna atılan imzaları bilmiyor musunuz? 

O yüzden 2024 yılında bir kez daha aynı hataya düşmeyin ve sizleri mecliste temsil edecek, sizlere kusursuz belediye başkanlığı yapacak isimlere oy vermekten çekinmeyin. Yıllardır mecliste Sera Kadıgil, Erkan Baş, Ahmet Şık ve Barış Atay gibi isimlerin yaptığı muhalefetin bir benzerinin kendi şehir meclislerinizde de yapılmasını istiyorsanız sarı pusulada çekinmeden, oyları böldüğünüzü düşünmeden Türkiye İşçi Partisi'ne oy verin.

Son olarak Genel Başkanımız ve Gebze Belediye Başkan adayımız Erkan Baş'ın söyledikleriyle nokta koyayım. ''Bilirim, yarın diye bir şey var. Çeliğin su katılmamış yanı. Irmakların, geçilecek fırtınaların dinecek. Bir yanı var ömrümüzün. Belki bir gün gülecek. Ağız dolusu gülüp, kucak dolusu sarılacağımız günlere olan inancımla umutla selamlıyorum hepinizi.'' 


27 Mart 2024 Çarşamba

Oylar Türkiye İşçi Partisi'ne


Pazar günü Türkiye bir kez daha seçime gidiyor. Bir kez daha oy kullanacağız ve verdiğimiz oylarla bir şeyleri değiştirebileceğimizi hayal edip buna göre adım atacağız. Elbette bu ülkede uzun bir süredir hayalini kurduklarımıza oy vererek ulaşma ihtimalimizi görmüyor ancak yine de çalışmaya, sokakta olmaya devam ediyoruz. 1 Nisan sabahında da devam edeceğiz. Sokakta olacağız, fabrikalarda olacağız, grevlerde olacağız, limanlarda olacağız. Nerede bir haksızlık görürsek karşısında olacağız. Türkiye İşçi Partisi'nde siyaset yapıyor olmamın nedenlerinden birisi de bu. Herhangi bir seçim sonucu bizim yolumuzu değiştirmiyor.

Kocaeli'de parti olarak ilk kez seçime giriyoruz, ilk kez kendimize oy vereceğiz. Kocaeli Büyükşehir, İzmit, Gölcük ve Çayırova'da belediye başkan adaylarımız ve tüm ilçelerde meclis üyesi adaylarımızla beraber pusulalarda logomuz ve adımızla yer alıyoruz.

Fotoğrafta en yakından gördüğünüz kişi Mahmut Hakan Koçak. Kendisi Türkiye İşçi Partisi'nin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi başkan adayı. 1970 doğumlu. Hayatı boyunca çeşitli sendikalarda eğitim, örgütlenme, koordinatörlük ve editörlük görevlerinde bulundu. 2016 yılında ''Bu suça ortak olmayacağız'' başlıklı bildiriye imza attığı için KHK ile Öğretim Görevlisi olarak çalıştığı Kocaeli Üniversitesi'nden ihraç edildi. Yıllarca işçi hareketleri konusunda yazılar yazdı, kitaplar çıkardı, çalışmalarda yer aldı. Adaylığı açıklandığı ilk günden beri Hakan hocayı parti önlüğü ile beraber sokakta görüyoruz. Diğer parti adaylarının aksine kendisi insanlarla temas etti, iletişim kurdu. Gündüz bildiri dağıttı, gece afiş astı. Nasıl bir parti olduğumuzu belediye başkan adayımızın tutumundan bile anlayabilirsiniz.

Fotoğrafın en arkasında duran  ve stanta tutunan ise İzmit Belediyesi başkan adayımız Çiğdem Kandemir. Kendisi 1981 İzmit doğumlu. Kocaeli'de eğitim hayatını tamamladıktan sonra çeşitli fabrikalarda kalite kontrol departmanlarında çalıştı. Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi'nde 5 yıl boyunca Mali Sorumlu olarak çalıştı. Hakan hoca için söylediklerimi Çiğdem abla için de söyleyebilirim. Sabahtan akşama kadar tüm çalışmaların içinde yer alıp, partimiz için elinden geleni yaptı.

Elbette bu sayfada benim görüşüm objektif değerlendirilmeyebilir ama keşke Hakan hoca ve Çiğdem ablayı Belediye Başkanı olarak görme ve yapacakları olağanüstü işleri hep beraber takip ediyor olma şansını yakalasak.

Fotoğrafta ortada gözüken iki kişi de partimizin tüm çalışmalarında yer alan, kendi özel hayatlarından vazgeçen, hiçbir menfaat beklemeden parti için çalışan Yağmur ve Sinem. Partimizin onlarca çalışkan üyelerinden ikisi. Sabah parti için çalışmaya başlıyor ve akşam parti çalışmasından evlerine gidiyor. Üstelik bu günlerdir böyle devam ediyor.

Türkiye İşçi Partisi gücünü üyelerinden alıyor. Üyeleri bildiri dağıtıyor, üyeleri afiş asıyor, üyelerinin yaptığı bağışlarla kirası ödeniyor, afişleri hazırlanıyor, elektrik, su faturaları ödeniyor. Yani biz parti olarak tamamen çıkarsız ve tamamen gönüllü bir şekilde siyaset yapıyor ve ülkede bir şeyleri değiştirmeye çalışan insanlarız. Sizler de Pazar günü sandığa gidip sizin sesiniz olacak, sizi temsil edecek, her saat ulaşma şansınız olan insanların yer aldığı Türkiye İşçi Partisi'ne oy verip bize güç verebilirsiniz. Bu ülke Türkiye İşçi Partisi'nin meclislerde, başkanlıklarda olduğu bir düzende çok daha yaşanabilir olacak. Bir oyla çok şey değiştirebilirsiniz.

16 Mart 2024 Cumartesi

Konferans Ligi Çeyrek Finali: Olympiakos-Fenerbahçe


Fenerbahçe 1963/1964 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek finale çıktığında henüz Türkiye'de internet diye bir şey yoktu. 2007/2008 sezonunda Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline çıktığımızda ise ben henüz bu blogu açmamıştım. Mayıs 2008'den beri buradayım. 2012/2013 sezonunda ise Okul Açık kombinesiyle beraber her maç stada gitmiş, her maçı buraya yazmış, tarihi yolculuktan bir sürü güzel anı biriktirmiştim. Aradan geçen yılların ardından Fenerbahçe tarihinde 4.kez bir avrupa kupasında çeyrek finale çıkma başarısı gösterdi.

Öncelikle şunu yazayım kurulduğumuzdan bu yana Fenerbahçe'nin avrupadan kupa getirme ihtimalinin en yüksek olduğu sene ve bu yüzden Konferans Ligi şampiyonluğunu her şeye tercih ederim. Çeyrek final kuraları dün çekildi ve Olympiakos ile eşleştik. Ortada bir tur. Hatta 51'e 49 biz öndeyiz. Yarı finale çıkarsak da Aston Villa-Lille maçının galibi ile oynayacağız. Onu sırası geldiği zaman konuşuruz.

Kişisel olarak Fenerbahçe'nin bu kupada başarılı olmasını çok istiyorum. Olympiakos maçı şimdiden büyük bir merakla beklediğim maç. Umarım 11 Nisan deplasmanda ve 18 Nisan Kadıköy'de istediklerimizi alır ve yarı finale yükseliriz.

Avrupadan kupa kazanmamız için sadece 3 rakip ve oynayacağımız 5 maç kaldı. Ve 5 maç sonunda istediklerimizi yapabilirsek tarihi bir başarı elde edeceğiz.

Son olarak kişisel not; 18 Nisan 2024 Perşembe günü Kadıköy'de 22:00'de oynuyoruz. Güneşli bir Nisan günü maç öncesinde Yoğurtçu Parkı'nda biramı içerek maçı bekleyeceğim. En son 4 Nisan 2013'te Lazio maçı öncesi ve 25 Nisan 2013'te Benfica maçı öncesi parkta, stat çevresinde sevdiğimiz dostlarımızla beraber büyük bir heyecanla maçın başlamasını beklemiştik. 18 Nisan eski günleri analım...

11 Mart 2024 Pazartesi

Fenerbahçe 4 Siltaş Yapı Pendikspor 1


Fenerbahçe Süper Lig 29.hafta maçında sahasında Pendikspor'u 4-1 yendi. Kısa kısa notlarla maçı yazayım.

Öncelikle ülkede her şey pahalı olduğu gibi maç biletleri de pahalı. En ucuz biletin 700 TL olması bana göre kabul edilebilir bir şey değil. Ayrıca deplasman tribünü bilet fiyatlarının neden olduğu anlamsız şekilde birden 910 TL'ye çıktığını da anlamış değilim. Eskiden taraftar grupları buna sesini çıkarır pankartlarla protesto ederdi ancak şimdi herkes yönetimler tarafından alınan tüm kararları sorgusuz şekilde kabul ediyor. Ülke muhalefet etme gücünü kaybetti. İnsanların fiyat algısı değişti. Neyin pahalı, neyin ucuz, neyin normal olduğunu anlayamaz duruma geldi.

Maçın hakeminin Fenerbahçe'yi bitirmek için bu maça verildiğini düşünmüyorum. Hakemler her maç kötü, her maç skandal kararlara imza atıyor. Bu ülke futbolunda düzeleceklerini düşünmüyorum.

Bir hakem bu kadar çok düdük çalmamalı, bir takım bu kadar çok yerde yatmamalı, oyuncular bu kadar çok hakemle oynamamalı. Eğer gerçekten bir şeyleri değiştirmek istiyorsak kendimizi değiştirmek zorundayız. Henüz 20.saniye verilen bir faul kararına 3-5 futbolcu gidip itiraz etmemeli. Herkes kendini düşünüyor, kimse ''biz nerede hata yapıyoruz?'' demiyor.

Fenerbahçe 0-1'den 4-1 kazandı. Oyunu bu kadar çirkinleştiren bir takım karşısında kazanmamız elbette daha çok mutlu etti. Mert Hakan'ın nefis golü, Batshuayi'nin o dakika gayet soğukkanlı şekilde kullandığı penaltı golü, Ferdi'nin hazırlanış bakımından şahane golü ve İrfan'ın bir klasik haline gelen ceza sahası dışı golü. 

Hakem kararları, seyirci baskısı, oyunun soğuması gibi sebepler üst üste eklenince Fenerbahçe'nin futbolu düşüyor. İsmail Kartal bunu biraz daha kontrol altında tutmalı. Bu maçta bir şekilde kazandık ve lig yarışına devam ediyoruz ancak ya kazanamazsak?

Tribünler yaşanan gerginlikten dolayı hep sıradan hale geliyor. Tribün takımı değil, takım tribünü maça çekiyor. Artık tribünlerin istediğim gibi olacağına inanmıyorum.

Hafta içi Perşembe günü 20:45'te Union Saint-Gilloise maçının rövanşı var. 0-3'ün avantajını kullanıp çok zorlanmadan çeyrek finale çıkmalıyız.

Pazar günü 19:00'da ise sezonun final maçlarından birisi var. Trabzonspor deplasmanına gidiyoruz. Doğal olarak Trabzonspor bizim şampiyon olmamamız için canla başla mücadele edecek. Bu çok normal. Sakin kalıp, tahriklere kapılmadan kazanarak dönersek yarışı son maça kadar taşırız. Aksi sonuçta lig yarışı büyük yara alır.

Sıkıcı ve kaos dolu ülke futbolunda sadece saha içi rekabete konsantre olmayı ve böyle yaşamayı seviyorum.