30 Kasım 2009 Pazartesi

Manchester'ın Yedekleri # 1

Son günlerde bloglarda, gazetelerde ve televizyon kanallarında tartışılan konu Manchester'ın yedekleri. Manchester Beşiktaş maçına da 5 sene önce 8 Aralık 2004'te oynanan ve Fenerbahçe'nin 3-0 kazandığı maça da yedek kadroyla çıkmış. Yoksa Beşiktaş'ta Fenerbahçe'de Manchester United'ı yenemezmiş. O maçta kadroda yer alan Fenerbahçeli ve Manchester United'lı futbolculara bir bakalım ;

Rüştü Reçber : O maçtan sonra Fenerbahçe'de bir süre daha oynadı ve daha sonra 2007 yılında Beşiktaş'a geçti. 3 lig şampiyonluğu - 2'si Fb, 1'i Bjk ile - yaşadı. Hala Beşiktaşta oynuyor. Milli takımın 2 numaralı kalecisi.

Fabio Luciano : 2006 yılının sonuna kadar Fenerbahçe'de kaldı ve daha sonra Köln'e oradan Flemengoya geçerek futbol yaşamına son noktayı koydu.

Servet Çetin : Galatasaray'da oynuyor. Milli takımın vazgeçilmez oyuncularından.

Ümit Özat : 2007 yılına kadar Fenerbahçe forması giydi. Daha sonra Köln kulübüne gitti. Rahatsızlık geçirmesinin ardından futbolu bıraktı.

Önder Turacı : Hala Fenerbahçe forması giyiyor. Ancak kendisine ilk 11'de yer bulamıyor. Son dönemlerde milli olmaya başladı.

Mehmet Aurelio : Real Betis'e gitti, Milli oldu, hatta milli takımın vazgeçilmezi oldu. Şu an sakatlıklarla boğuşuyor.

Alex : Belki de kendisini en çok geliştiren futbolculardan. Gol krallıkları, asist krallıkları, şampiyonlukları, kupalar kazandı. Hala Fenerbahçede oynuyor. Milli formaya uzak.

Selçuk Şahin : Kendisini bir türlü geliştiremedi. Zaman zaman kadro şansı bulsada ilk 11'in devamlı bir futbolcusu hala olamadı. Milli formayı giyemiyor.

Serkan Balcı : Trabzonsporda oynuyor. İlk 11'e girmekte zaman zaman zorlanıyor. Milli formayı giyemiyor.

Tuncay Şanlı : Fenerbahçe'nin en iyi futbolcusuydu. Daha sonra Middlesbrough kulübüne gitti. 2 sezon oynadıktan sonra küme düşmesi sonucu Stoke City'e transfer oldu ve orada ortalama 7 dk süre alarak forma giyiyor.

Mert Nobre : 2006 sezonu sonuna kadar Fenerbahçe'de kaldı. Fenerbahçedeki parlak günlerinin ardından geçtiği Beşiktaşta bekleneni bir türlü veremedi. Şu anda ilk 11'e girmekte zorlanıyor.Türk oldu ama milli formayı giymiyor.

Mehmet Yozgatlı : 2007 yılına kadar Fenerbahçe forması giydi. Daha sonra Beşiktaş'a gitti. Bekleneni veremedi ve şu anda Gaziantepspor'da forma giyiyor. Milli formayı giyemiyor.

Serhat Akın : Manchester maçından sonraki sezon Anderlect'e geçti, sonra kiralık olarak Köln, sonra tekrar Anderlect ardından Kocaelispor, Konyaspor formaları giydi. 28 yaşındaki futbolcu şu anda Karlsruher forması giyiyor. Milli olamıyor.

Daum : 2006 yılına kadar Fenerbahçe teknik direktörü olarak görev yaptı. Daha sonra 2006-2009 arası 3 sezon Köln teknik direktörlüğü yaptı ve daha sonra yine Fenerbahçe'ye geri döndü.

Yazının uzun olmaması için, Manchester'ın yedeklerinin ne halde olduğunu daha sonra yazacağım.

Everton-Liverpool Maçından Fotoğraflar







Everton-Liverpool maçından taraftar fotoğrafları.

29 Kasım 2009 Pazar

Barcelona 1 Real Madrid 0

Barcelona-Real Madrid maçı beklenenden kötü geçti. Tüm sporseverler daha çok gol, daha çok gol pozisyonu bekliyorlardı. Yine de Kaka, Ronaldo, Messi, Xavi, İniesta ve İbrahimovic'i Ntv'nin altında canlı ibaresi olarak izlemek yeter. Mücadeleye Real Madrid iyi başladı. Kaka'nın iyi futbolu ile pozisyonlara giren Real Madrid geçen sene Drenthe'nin ayağından kaçırdığı gol pozisyonundan sonra bu sene aynı şekilde Ronaldo ile gol pozisyonundan yararlanamadı. Ve bana göre maç o an döndü. Barcelona bildiğimiz paslarını pek yapamadı, gol pozisyonlarına giremedi ama maçı aldı. İlk yarısı 0-0 biten maçta . 2.yarı başladıktan kısa süre sonra İbrahimovic'in girmesi işleri değiştirdi - o an arkadaşlarım İbo çok rahat oynuyor kesin gol atacak mesajları yolluyorlardı - Alves'in yaptığı ortaya gelişine iyi vuran İbrahimovic yine kalitesini ortaya koydu ve Barcelona'yı 1-0 öne geçirdi. Bu golden 7 dk sonra busquets'in atılması barca tarafında tedirginlik yaratsada hiçbirşey olmadı. Real Madrid'de ise 89.dk Diarra atıldı. Messi'de son dakikalarda Ronaldo'ya özenip boş pozisyonda golü yapamayınca maç 1-0 bitti ve liderin adı belli oldu. Barcelona! Mücadelede ön plana çıkan oyunculara bakarsak tartışmasız Puyol. İnanılmaz kritik müdahaleler yaptı. Onun dışında Kaka, İbrahimovic, İniesta diğer dikkat çeken oyunculardı. Mücadeleyi stadyumda izleyen 97.138 kişi, evlerinde maçı izleyen bizler daha iyi bir maçı tercih ederdik. Ama yinede lideriz ulan...Son sözüm ise taraftarlara ; sahada milyon dolarlık yıldızlar, iyi mücadele, geçen sezon alınmış birçok kupa ve ezeli rakibinizle oynuyorsunuz ama ölü gibi maç izliyorsunuz. Gerçektan bağırın ulan azcık. Bi dale yapın, bitmez tükenmez aşkını yapın, milyonlarca yapın, yapın kardeşim birşeyler...

İddaa Kuponum # 30




Az oyna öz oyna hep oyna sloganımız devam ediyor. Para için iddaa oynamadığımı bu 4 kuponda görüyorsunuz. Özellikle tv'de izleyeceğim maçlara iddaa oynamaktan zevk alıyorum. Umarım bu 4 kupondan 1'i tutar :) Bol şanslar.

28 Kasım 2009 Cumartesi

Fenerbahçe 1 Kasımpaşa 3

Tribünlerde reklam pankartları, seyircisiz bir maç, sahada Fenerbahçe forması giymiş kendini Fenerbahçeli sanan futbolcular, karşısında böyle bir Fenerbahçe görünce sürekli daha da iyi oynayan Kasımpaşa, kötü oynayan Alex, Volkan, Gökhan, Mehmet... , tüm Fenerbahçelilerin artık izlemekten sıkıldığı Carlos, kenarda ilginç değişiklikler yapan Daum, tribünde bana göre 52 bin kişi maçı izleyemiyorken o maçı izlemeyi haketmeyen yöneticiler vs alınan 3-1'lik yenilgi...

Üstündeki çubuklu forma
Nasip olmaz öyle her kula
Mehmetçik Basri Lefter Can gibi
Layık olun bu taraftara

Not : Gs maçında sahaya birşeyler atıp ceza almamızı sağlayan insanlara saygılar !!!

El Classico'ya Doğru

Yarın akşam saat 20:00'da Barcelona-Real Madrid maçıyla beraber tüm dünyadaki sporseverlerin gözü bu maçta olacak. Ercan Taner'in anlatımı ile beraber daha da güzelleşecek. Geçen sezon Barcelona'nın inanılmaz bir üstünlüğü vardı ve Nou Camp'ta 2-0 Barnebau'da 6-2 - tavşan harekatı- kazandı. Bu sezon ise daha Real Madrid transferleri yaptığı gün tüm herkeste ortak görüş vardı; Barcelona-Real Madrid maçı ne zaman oynanacak? Barcelona'nın alt yapıdan kazandırdığı oyuncular mı ? Yoksa Real Madrid'in parayı vererek aldığı yıldızlar mı? Xavi İniesta mı ? Alonso Diarra mı ? - saçma bir soru - Kaka mı Henry mi ? Benzema mı İbrahimovic mi ? Ronaldo mu Messi mi ? Casillas mı - sormuyorum tamam :) - Tüm bu soruların cevabını yarın akşam saat 21:50 civarı almış alacağız. Gözler Nou Camp'ta. 1.70 oranıyla Barcelona banko diyorum ve safhımı net bir şekilde belli ediyorum.

Saldır Fener / Fenerbahçe-Kasımpaşa Maçı Öncesi

Fotoğraf Kasımpaşa'nın ligde mücadele ettiği 2007-2008 sezonundan ve 3-0 kaybettikleri maç öncesinde sahaya bu pankartla çıkmışlardı. Kasımpaşa ile dostluğumuz var. Tribünlerde bulunan çoğu insan Kasımpaşalı veya Kasımpaşada oturuyor. Kasımpaşa'nın efsanesi Pepe Metin abinin Kasımpaşalı olması da bu dostluğun büyümesinde bana göre önemli bir rol oynadı. Bu akşam ki maça bakarsak. Bir önceki postta söylediğimi tekrar söylüyorum. Alex'i bizden ayıranlar utansın! Fenerbahçe bu mücadeleyi mutlaka kazanmalıdır. Kazanırsa en yakın rakibimizle puan farkını en az 4 yapacağız. Geçen hafta oynadığımız çok kötü Bjk maçından sonra bu hafta o oyunu oynamayacağımızdan eminim. Emre, Bilica, Kazım ve Guiza kadroda yer alamayacaklar. Takımımızın sahaya Volkan, Gökhan, Önder, Lugano, Carlos, Mehmet, Cristian, Özer, Selçuk, Alex ve Semih ilk 11'i çıkması bekleniyor. Maçtan beklediğim ise Alex'in veya Semih'in gol atması, Özer'in ilk 11'de sahaya çıkıp 90 dk oynaması, rakibe pozisyon vermememiz, 90 dk mücadele etmemiz ve bayramda takımımızın taraftarına bir hediye vermesi. Kasımpaşaspor son haftalarda Yılmaz Vural ile beraber bir ivme yakalasa da Fenerbahçe var karşısında. Rakiple aradaki puan farkını arttırmak için, iç sahadaki galibiyet serisine-6'da 6 bu sezon- devam etmek için, dışarıda toplanacak- Gfb olarak organizasyon düzenliyoruz, ayrıca diğer gruplarda katılacaktır eminim- taraftarlarımıza bir hediye vermek için, sahaya pet şişe atan taraftarları utandırmak için! ve son olarak şampiyonluk için saldır fener ! 20:00'de gözler Kadıköy'de.

27 Kasım 2009 Cuma

Alex'i Bizden Ayıranlar Utansın

Sahaya pet şişeyi atanlar, sahaya pet şişe atanlara göz göre göre engel olmayanlar ve hemen böyle bir olayda 2 maç ceza verenlere yazıklar olsun! Alex'i izlemek başta olmak üzere Carlos'u, Semih'i, Özer'i izleyemeyecek olmanın üzüntüsünü taşıyorum. Bayramda 100 km yol gidip Fenerbahçemizi görmek ve bizim için bayramın Fenerbahçe olduğunu göstermek isterdik. Fenerbahçe Kadıköyde seyircisiz oynadığı maçlarda şu ana kadar 3 galibiyet 2 beraberlik almış. 2002-2003 sezonunda Adanaspor ile 1-1, 2005-2006 sezonunda Diyarbakırspor ile 2-2 berabere kalan takımımız, Kayseri Erciyesspor'u 4-2, İnegölspor'u 6-0 ve Gençlerbirliğini 2-1 mağlup etti.

Herkese İyi Bayramlar

Blogu okuyan okumayan, yorum yapan yapmayan, Fenerbahçeli olan olmayan herkesin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Fenerbahçe-tüm branşlarda- kazansın, Barcelona kazansın güzel bir bayram geçirelim :)

26 Kasım 2009 Perşembe

Kazım'a 4 Maç Ceza

Yumruk atana 3 maç ceza küfür edene 4 maç ceza. Gerçekten şaşırmışsınız PFDK ! Ayrıca gününü süper ayarladınız tebrik ederim. Perşembe akşamı- arefe günü- geç saatlerde açıkladınız. İnsanlar yorgun erken yatıyor, tvye bakmıyor. Baksa bile yarın sabah kalkıp kurban kesmeye, bayram namazına gidecekler. Bayram da o kırmızı kartı düşünmeyecekler. Ve sizde böylelikle bu 4 maç cezayı arada kaynatacaksınız ! Kazım olmasa o 4 maç cezayı yiyen emin olun büyük tepki alırdınız! Bayramdan sonra aaaa Kazım 4 maç ceza almış diyen birçok Fenerbahçe taraftarı olacak.

15 Maç Alt - 1 Maç Üst

Şampiyonlar liginde bu hafta oynanan 16 maçın 15 tanesi ALT bitti 1 tanesi ÜST bitti. Ben iddada oynasaydım kesin böyle birşey olmazdı. İşte Şampiyonlar ligi maç sonuçları ; - Bu arada Bjk gençleri değil gayette Manuyu yendi. -

Rubin 0 Kiev 0
Rangers 0 Stuttgart 2
Urziceni 1 Sevilla 0
Alkmaar 0 Olympiakos 0
Arsenal 2 Standart 0
Debrecen 0 Liverpool 1
Fiorentina 1 Lyon 0
Barcelona 2 İnter 0
Bordeoux 2 Juventus 0
Bayern Münih 1 Maccabi Haifa 0
Rel Madrid 1 Zürich 0
Milan 1 Marsilya 1
Porto 0 Chelsea 1
Apoel 1 Atl.Madrid 1
Manchester Utd. 0 Beşiktaş 1
Cska 2 Wolfsburg 1

Bu 15 maça aynı kuponda alt oynayan olsaydı -Cska maçını oynamıyacak- 4.164 Tl para alacaktı. Bu arada Real Madrid-Zürich maçının alt oranı 3.40 ! Gerçekten şaka gibi.

25 Kasım 2009 Çarşamba

NBA'de Haftanın Değerlendirmesi (15 Kasım-24 Kasım)

Efendim yine bir kaç gün gecikmeli yazıyorum yazıyı. Bu sefer de ufak bir rahatsızlık geçirdim. Hatta şu an bu yazıyı yazarken h1n1 virüsü kapmış haldeyim. Her ne kadar kendimi iyi hissetsem de bir kaç domuz gribi belirtim var. Neyse önemli olan ben değilim şu an. Sizlerden yine bir dansçı kızımızla özür dileyeceğim. Gerçi Yiğit'te, benden hemen önce dansçı kızlar serisi başlatmış. Neyse o ayrı konu. Hanım kızımızın adı Brandy Blair. Atlanta Hawks dansçısıydı ancak işinden sıkılmış ve porno sektörüne atılmaya karar vermiş. İlginç bir kariyer planlaması varmış valla, helal olsun.

Haftanın Takımı: Atlanta Hawks
Aslında bu hafta, haftanın takımını seçmek kolay olmadı. Utah Jazz büyük bir çıkışa geçti. 20 galibiyet alamaz denilen Milwaukee, çatır çatır maç kazanmaya devam ediyor. Hepsinden önemlisi geçen haftanın hayal kırıklığı yaşatan ekibi New Orleans Hornets, Chris Paul olmadan Phoenix ve Atlanta gibi takımları devirdi. Ancak Hawks'ta ki bu yükselişi göz ardı edemeyiz. Son yazımızdan bu yana 6 maç oynadılar ve 5 galibiyet aldılar. Tek mağlubiyetleri de New Orleans deplasmanında. Önce Boston'ı dışarıda yendiler, sonra evlerinde Hornets'ı ezdiler. Joe Johnson'ın coştuğu maçta Portland'ı uzatmalarda 99-95 yendikten sonra Wade'li Miami'yi de 105-90 ile geçtiler. Houston onları bayağı zorladı ancak son saniyede Josh Smith sahneye çıktı ve 105-103 kazandılar, sonra da deplasmanda Hornets yenilgisi. Josh Smith bu sene çok olgun oynuyor. Kariyerinin en iyi yılını geçiriyor. Marvin Williams'ta öyle. Jamal Crawford'da en iyi 6. adam ödülünün en büyük adaylarından olacak gibi. E Joe Johnson ve Mike Bibby malumuz. Evlerinde mağlubiyetleri yok. Kısacası 11-3 ile Hawks sezona bomba gibi girdi ve haftanın takımı ödülümüzü sonuna kadar hak ettiler!

Haftanın Oyuncusu: Lebron James
Cleveland Cavaliers'ta Shaq, sakatlığı sebebiyle son 5 maçı kaçırdı. Ancak bu 5 maçın 4'ünü kazandılarsa Lebron'a duacı olmaları gerek. Lebron James bu 5 maçta ortalama 31.6 sayı, 9.2 asist, 5.8 ribauntla oynuyor. Sene başından bu yana olan istatistikleri ise 29.4 sayı, 8.1 asist, 6.8 ribaunt. Şu an için tek endişelenilecek özelliği top kayıpları. Ha birazda serbest atışları diyebiliriz. Bu sene eskiye oranla daha az faul çizgisinde oluyor, ama haftalar ilerledikçe o da sıklıkla faul çizgisine gidecektir. Dolayısıyla bu özelliği üzerinde çok çalışmalı. Top kayıpları konusuna gelirsek, e topların yarısı neredeyse Lebron'un elinde. Her hücumda top eline değiyor, bırakalım o kadarcık olsun. Ayrıca geride bıraktığımız hafta, Doğu'da haftanın en iyi oyuncusu seçildi.

Haftanın 5'i:
PG:
Brandon Jennings

Belki biraz duygusal olacak, 10. sıradan seçilmiş bir çaylağı daha ilk haftalardan, haftanın 5'ine koymak. Ancak Brandon Jennings bunu hak etmedi desem yalan söylemiş olurum. Sene başında 20 galibiyet alamaz denilen Milwaukee'nin göz bebeği oldu. Milwaukee şu an 8 galibiyet, 4 mağlubiyette ise bunda en büyük pay şüphesiz Jennings'in. Geçen haftaki yazımı yazdığım akşamdan sonraki ilk maçta Golden State'e karşı 55 sayı attı. Bu sezon ligde 50 sayı barajını geçen ilk oyuncu oldu. Ve bir Wilt Chamberlain'den sonra bir oyuncunun, çaylak yılında attığı en çok sayıya ulaştı. Wilt 58 atmıştı hatırlatalım. Çok top kullanıyor ama asist ortalaması da hiç fena değil: 5.7! Ve bir oyun kurucu çaylak için hiç fena olmayan 4.3 ribaunt ortalamasını tutturmuş durumda, en önemlisi de 24.2 olan sayı ortalaması. Bucks'ta bir Redd sakatlanıyor, bir Bogut. Ancak Jennings takımı büyük bir sorumluluk alarak taşıyor, Ersan'ın da yardımı büyük. Draftın 1 numarası Blake Griffin henüz maç bile oynamamışken Jennings için şimdiden yılın çaylağı söylentileri başladı, hak etmiyor dersek yalan olur.

SG: Kobe Bryant
Geçen haftada buradaydı Kobe, bu haftada yerini kimseye kaptırmadı. Geçen pazar, Lakers, Houston'a yenildi ve Kobe kötü bir oyun ortaya koydu. Ondan sonra Detroit'i evinde parçaladı Lakers, Kobe 40 sayı attı ve bu onun kariyerindeki 100. 40+ sayı performansı oldu. Sonra Gasol geldi, Kobe'nin yükü azaldı ancak sorumluluk almaktan kaçmadı. Asist ortalamasını yükseltti, Chicago maçında attığı 21 sayıyla 24.176 sayı atan Kareem Abdul-Jabbar'ı geçerek Lakers tarihinde en çok sayı atan 2. oyuncu oldu. Önündeki isim ise 25.192 sayıyla Jerry West ve büyük ihtimalle sene içerisinde onu da geçip Lakers tarihinin en çok sayı atan oyuncusu olacak. Sonraki Oklahoma City maçında inanılmaz bir basket attı. Buradan izleyebilirsiniz. Bu sabah da New York'a karşı 34 sayı, 5 ribaunt, 4 asist, 3 top çalma ile oynadı. Ayrıca Batı'da haftanın oyuncusu seçildi. Kısacası onu izlemek bizim için büyük bir zevk ve büyük bir şans.

SF: Lebron James
Haftanın oyuncusu seçtik, fazla konuşmaya gerek yok. NBA yönetimi tarafından da Doğu'da haftanın en iyi oyuncusu seçildi zaten. Shaq'ın yokluğunda takımını sırtlıyor. Her zaman yaptığı iş!

PF: Dirk Nowitzki
Bu sene Dallas Mavericks franchise'ının şampiyon olabilmeleri için son seneleri. Ha yine zor, yine imkansız ama hayat varsa umut vardır. Ve Batı Almanya'dan gelen bu panzer delikanlı yine Dallas'ı sırtında taşımaya devam ediyor. Sene başında, evlerinde geriden gelip yendikleri bir Utah maçı vardı. Son periyot 29 sayı atıp galibiyeti takımına kazandırmıştı. Son 5 maçta da mükemmel oynuyor Dirk. Texas derbisinde San Antonio'ya 41 sayı gönderdi ve takımı maçı 99-94 kazandı. Ondan önce Milwaukee'yi uzatmalarda yıkan son saniye basketinin sahibi. 27.0 sayı, 9.0 ribaunt ve 2.9 asist ile oynuyor. Nowitzki burayı hak ediyor.

C: Amar'e Stoudemire
Geçen yazımızda Phoenix Suns takımından uzun uzun bahsetmiştik. Shaq'ın takımdan ayrılışından sonra run&gun tarzlarını daha çok gösterme fırsatı buldular ve seneye bomba gibi girdiler. Bomba gibi de devam ediyorlar. Steve Nash'ten sonra takımdaki en önemli isim de Amar'e Stoudemire. Bynum karşısında çok kötü bir maç çıkardıktan sonra, geride bıraktığımız haftada 4 maçta 24.2 sayı ortalamasıyla oynadı ve Phoenix bu 4 maçın 3'ünü kazandı. All-Star oylamasında, Batı'da pivotlar arasında en yüksek oyu alması bekleniyor, ki tek rakibi Andrew Bynum. Aslında Phoenix'te 4 numarada oynuyor daha çok, yinede onu pivota çekebiliriz haftanın 5'ine sokmak için. Sene başından bu yana olan ortalamaları ise; 19.9 sayı, 7.4 ribaunt, 1.1 asist.

Haftanın Çaylağı: Brandon Jennings
Bu sene çaylaklar lige çok iyi girdi. Sacramento'da Tyreke Evans, özellikle Kevin Martin'in sakatlığından sonra esasoğlan pozisyonuna geçti ve çok iyi kıvırıyor işini. Minnesota'da Jonny Flynn, New Jersey'de Terrence Williams, Denver'da Ty Lawson, Golden State'te Stephen Curry ve Utah'ta Eric Maynor-Wesley Matthews ikilisi ilk aklıma gelen isimler. Daha bunun Blake Griffin'i var. Ancak hiçbirisi şu ana kadar Brandon Jennings'in yarattığı sükseyi yaratamadı. Fazla söze gerek yok, yukarıda da bahsettiğimiz üzere Jennings, geçen haftadan sonra bu haftada, haftanın çaylağı oluyor.

Haftanın Hayal Kırıklığı: 0-14 ile New Jersey Nets ve Nets koçu Lawrence Frank
Haftanın değil sezonun hayal kırıklığı diyebiliriz Nets için. NBA tarihinde en kötü başlangıç rekoru 0-17. Ve Nets'in bu rekoru egale etmesine 3 maç kaldı, ki bu 3 maç da dışarıda. Sırasıyla Portland, Sacramento ve Lakers ile. Sacramento'yu yendiler yendiler, yoksa NBA tarihinin en kötü başlangıç rekorunu egale edecekler, daha sonrada muhtemelen evlerinde Dallas'a yenilip, 0-18 ile bu rekoru kıracaklar. Sakatlıklardan çok çektiler kabul ama bu kadar da kötü yönetilmez bir takım. Vince Carter'ın takımdan ayrılmasından sonra Courtney Lee ve Rafer Alston'u kadrolarına kattılar. Chris Douglas-Roberts ve Devin Harris gibi gelecekte yıldız olabilecek oyuncuları var ve içeride Brook Lopez gibi yine gelecekte kendisinden çok şeyler beklenen bir pivotları var, bir de Yi Jianlian var ama ruh yok. Haftanın hayal kırıklığı olmaları kesinlikle anlaşılır.

Diğer Dikkat Çekenler:
Öncelikle geçen yazımdan sonra yorum bölümüne bir arkadaşım GSW ile ilgili yazmamana içerledim demiş. Yazayım hemen. Günün gününe uymayan takımlar sıralamasında başı çekiyor Golden State Warriors. Charlotte Bobcats ile gerçekleştirilen takas sonucu kadrolarına Raja Bell ile Vladimir Radmanovic'i kattılar, Stephen Jackson ve Acie Law'ı verdiler. Herkes daha da kötüye gitmelerini bekliyordu ancak önce Cleveland'ı sonra Boston'ı deplasmanda zorladılar. Sonra evlerinde Portland'ı ve dışarıda Dallas'ı mağlup ettiler ki, S-Jax'siz GSW'nin bunu başarması büyük sürpriz. Üstelik bu maçlarda çok kısıtlı kadrolarla mücadele ettiler. Sakatlıktan çok çekiyorlar. Portland maçında 8 oyuncu oynadı, Monta ve Morrow 48 dakika sahada kaldı. Dallas deplasmanından ise sadece 6 oyuncuyla oynayıp, ki bu 6 oyuncuda 30+ süre oldu -Morrow, Monta, Radman 48- Warriors isminin hakkını verip alınlarının aklarıyla çıktılar. Yine de bütün sene böyle gitmez. Gelecekleri hiç parlak değil.

New Orleans Hornets takımının koçu Byron Scott'un kovulmasından ve Chris Paul'ün sakatlığından bahsetmiştik geçen hafta. Yeni koç Weber'in takımı New Orleans geçtiğimiz haftayı çok iyi kapadı. Darren Collison ve Marcus Thornton öne çıkan oyuncular.

Sene başından beri hayal kırıklığı yaratan bir başka takım olan Washington'da da Antawn Jamison'un dönüşünün mutluluğu yaşanırken, şehrin NFL'den tutun da WNBA'e kadar bir çok organizasyonunda görev yapan Wizards sahibi Abe Pollin'in 85 yaşında ölmesi şok havası yarattı.

Indiana, Sacramento, Memphis, Charlotte ve New York ara ara kıpırdanır gibi oluyorlar ancak sonra tekrar geçen seneki hallerine dönüyorlar. Utah ise sonunda çıkışa geçti.

Bizimkiler:
Hidayet Türkoğlu
Hido geride bıraktığımız hafta, Phoenix'e karşı Mr. 4th Quarter'lığını gösterdi ve son 1-2 dakikada Toronto sadece onun eline baktı. Ancak son saniye atışında isabet bulamadı ve takımı Arizona'dan mağlup ayrıldı. Sonra hafif sakatlığı nedeniyle Denver deplasmanında oynamadı, ondan sonraki 4 maçta ise kötü yüzdelerle oynayıp 13-14 sayı ortalamasında kaldı. Hala geçen seneki Hido'yu aratıyor ve hala Toronto'ya tam adapte olabilmiş değil.

Mehmet Okur
Geride bıraktığımız hafta, Utah'ın oynadığı 5 maçın 3'ünde sahadaki yerini alamadı Memo. Hatta NTV'nin de büyük bir geleneği yıkıp hafta içi maçı aldığı gün, Türk Gecesi'nde de oynayamayarak Murat Kosova'yı hayal kırıklığına uğrattı. Oynadığı 2 maçta 13 sayı attı. Son maçında bulduğu üçlük isabetiyle Utah Jazz tarihindeki toplam üçlük sayısını 440'a çıkardı ve Utah Jazz tarihinde bu kategoride 4. sıraya yükseldi.

Ersan İlyasova
Ersan büyük bir gelişim göstererek, Milwaukee'de hak ettiği yere yani ilk 5'e geçti. Geride bıraktığımız haftada 14.6 sayı, 7.8 ribauntla oynayarak Milwaukee'yi Brandon Jennings ile birlikte taşıdı. Sene başından beri olan ortalamaları ise 11.3 sayı, 6.8 ribaunt, 1.3 asist. Gün geçtikçe gelişimin daha da arttıracak ve NBA'e kendini kanıtlayacaktır Ersan.

Bu haftalık da bu kadar efendim. Sizleri TNT'nin düzenlediği son 10 yılın en iyileri oylaması için şuraya, NBA'in düzenlediği All-Star seçimleri oylaması için de şuraya davet ediyorum. Bizi izlemeye devam edin.

Nba Dancers # 1

24 Kasım gecesi oynanan Denver-New Jersey Nets maçından bir kare.Denver maçı 101-87 kazandı.

24 Kasım 2009 Salı

Barcelona 2 İnter 0 / Uzay Futbolu

İstedik mi yenemeyeceğimiz takım yok. Bu cümleyle başlamak gerekiyor. 18.35.dk ilk kez Valdesi gördüm, 35.dk Valdesin hatası ile beraber boş kaleye doğru ilk İnter şutu ve 43.dk Valdes'in yere yattığı ilk pozisyon. Aslında bu 3 bilgi maçı anlatıyor. Barcelona yine harika oynadı. Karşısında ki takımın kim olduğunu görmeden, düşünmeden ve bakmadan çıktı sahaya ve gerekeni yaptı. % 59 topla oynama oranı, 33 dk topa sahip olma gibi istatistikler çıktı ortaya. Maçın 10.dksı Pique çıktı sahneye ve ardından 25.dk harika paslaşmalar sonucu gelen bir pedro golü. İlk yarı skoru 2-0 olunca Barcelona Real Madrid maçını düşünmeye başladı. Ve buda doğal olarak maçın sonucunun 2-0'da kalmasını sağladı. Barcelona Valdes ! harici herkes süper oynadı. Özellikle İniesta ve Xavi yine harikaydılar. Sonuç olarak Barcelona 93524 seyircisi önünde yürüyerek-geçen sezonki tempoya çıktı bana göre- aldığı maçla beraber grupta hakettiği yere yani liderliğe yükseldi. Son hafta maçında Kiev deplasmanına gidiyor. Ayrıca bu maçta Messi ve İbrahimovic oynamadı bilginize...Unutmadan İlker Yasin mi ? Boşverin onu ağzı olan konuşuyor !!!

Barcelona - İnter Maç Öncesi

Öncelikle şunu söyleyim saat 21:45'te tüm gözler Star Tv'de olacak-olmalıdır- , İlker Yasin'in anlatacağı mücadeleyi Rıdvan Dilmen yorumlayacak. Barcelona ve İnter F grubundan çıkmak için en önemli maçına çıkıyor. Barcelona İnter karşısında yenilir ve Rubin Kazan kazanırsa geçen sezonun şampiyonu devler ligi dışında kalacak. İnter ise yenilgide gruptan çıkma şansını büyük ölçüde kaybedecek. Messi ve İbrahimovic gibi 2 oyuncusu sakat-yetişmeleri bekleniyor- olan Barcelona bu maçta seyircisi önünde favoridir ancak İnter hiç yabana atılmayacak bir takım. Gerçi ilk maçta deplasmanda tek kale oynayan bir Barcelona vardı. Messi ve İbrahimovic oynarsa Barcelona % 90 bu maçı alır diye düşünüyorum. Eğer oynamazlarsa Barcelona'nın işi çok zor. İnter'de ise Sneijder forma giyemeyecekken Etoo Barcelona'dan ayrıldıktan sonra ilk defa Nou Camp'a çıkacak. Onun için değişik bir müsabaka olacak. Sonuç olarak İlker Yasin'in çok konuşmayacağı, Rıdvan Dilmen'in yorumları ile renk katacağı ve Barcelona'nın kazanacağı bir maç olmasını diliyorum. Barca kazanmalı...

23 Kasım 2009 Pazartesi

Nefes Vatan Sağolsun

Öncelikle ben neden filmlere geldiği zaman gitmiyorum. Bunu bilmiyorum. Benden önce tam 2.221.309 kişinin izlediği - 19 Kasım'a kadar - film'e ben vizyona girdikten-16 Ekim- tam 37 gün sonra - 22 Kasım - gittim. Sonuç olarak gitmem gerekiyordu. Nefes Vatan Sağolsun ; 2365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki kırk askerin hikayesini anlatıyor. Film'e gitmeden zaten bol bol görüntü izledik. Özellikle içtima sahnesini herhalde izlemeyen insan sayısı çok azdır. Film başlar başlamaz insanı heyecanlandırıyor. O sesler, görüntüler derken hemen film'in başında içtima sahnesini görmek insanı biraz üzsede -sonlara doğru beklerdim- filme bağlıyor. O sahneden sonra insan daha farklı izliyor filmi. Zaten salonda ki heyecan ve gerilim net bir şekilde ortaya çıkıyor. Daha sonra film pek bir olay olmadan ama mesajlar vererek devam ediyor. Askerlerin aileleri ile telefon görüşmeleri yaptığı sahneler gerçekten harika. İnsan orada filme biraz daha kaptırıyor kendini. Daha sonra 2.yarıda olan karakol baskın sahnesi ise insanı bitiriyor. Baskın sırasında yaşananlar, askerlerin yaptıkları mücadele, komutanın askerleriyle konuşması, kalan askerin Atatürk büstünü arayıp bulup kaldırması, askerin terkörist'i yakaladıktan sonra vurmaması filme damgasını vuran sahnelerdendi. Filmde dikkat çeken oyuncuların başında tabikide Mete komutan geliyordu. Ege şivesi ile konuşan asker ve Barış astsubay diğer dikkat çeken oyunculardı. Filmden dikkat çeken sahneleri genel olarak sayarsak ; İçtima sahnesi, askerlerin aileleri ile konuştukları sahne, Mete komutanın kredi muhabbeti yaptığı sahne ve film bitti sanıp herkesin yavaştan sinemayı terketmeye çalışırken başlayan ve herkesi koltuklar yapıştıran '' Sensiz ben nefes alamam buralarda hiç duramam tek başıma yalnız kalamam senin kokunu özledim hep yollarını gözlerim götür beni gittiği yere '' şarkısını söyleyen askerlerin olduğu sahneler gerçekten harikaydı. Sonuç olarak bana göre güzel ve gidilmesi gereken bir filmdir. Askerlik yapanlara- hele de doğuda yaptıysa- yaşadıklarını hatırlattığı için harika olan film, askerlik yapmayanlar için ürkütücüydü. Doğuda askerlik yapan çocuğu olanlar bu filme gitmesinler diyorum. Yine de Recep İvedik gibi bir filmin rekor kırdığı ülkemizde bu filme 2 milyon küsür insanın gitmesi azdır ve ayıptır...

Maç Günlüğüm # 26

- Kocaeli B.Ş.B. Kağıtspor-Fenerbahçe bayan basketbol 1.ligi maçı için tabikide salondaki yerimizi aldık. Yaklaşık 40 Kocaeli Gfb üyesi olarak.

- Tribünde yerimizi alıp pankartlarımızı astıktan sonra hafiften tezahuratlarla maça ısındık.

- Mücadele sağlık ekibinin salonda olmamasından dolayı 20 dk geç başladı. Bu olay ancak bizim buralarda olur. Salonda maç var ama sağlık ekibi yok!

- Sonunda 15:00'da başlaması gereken mücadele saat 15:20 civarı başladı.

- Fenerbahçemiz maçı 80-52 kazandı. İstesek 100'ü rahat bulurduk. Zaten karşımızdaki takım bu sene % 99 ligden düşecek.

- Tribünlere gelirsek ; Kocaeli'de yaşayıp Fenerbahçeyi tutmamız Kocaelispor taraftarları tarafından hoş karşılanmıyor. Bunu net bir şekilde biliyoruz. Dün de normalde bomboş olan tribünler Fenerbahçe geliyor, taraftarı gelecek gidelim olay çıkar mantığıyla tamamen dolmuştu diyebilirim. Tribünde biz gayet eğlenirken, tezahuratları coşkuyla söylerken - tamamen maçı bıraktık, galibiyet alacağımızı biliyorduk- onlar sürekli bize karşı tezahuratta bulunuyordu. Tribünde biz sahada takımımız gereken cevabı verdi. Ayrıca merak ediyorum Kocaeli B.Ş.B Kağıtspor'un bundan sonra evinde oynayacağı ilk maça kaç kişi gidecek. Ayrıca bizim yerimizde başkası olsaydı olay çıkarmak için büyük çaba gösteren Kocaelispor taraftarları ile kavga yapardı. Neyse ki Kocaelispor'un tribün liderleri ile aramız çok iyi.

- Bayraklar, atkılar, formalar, pankartlar şahaneydi.

- Salonda pankart asmaya indikten sonra tribüne çıkarken ayağımı vurdum bariz şişmiş. Akşam buz tedavisi ile kendine geldi. Pankart asmıyorum bundan sonra.

- Şunu söyleyebilirim Fenerbahçe'yi bundan sonra Kocaeli'de desteklememiz zor hatta imkansız. Kocaelispor'un durumu ortada, bayan basketbol takımı kesin küme düşecek ve bizde sadece İstanbul'da takımımızı destekleyebileceğiz.

- Fenerbahce.org yine şovunu yapmış. Bu maçtan fotoğraf yerine daha öncelerde çekilen bir fotoğrafı koymuş. İnsan bizi çeker siteye koyar!

- Bundan sonra ne zaman maç günlüğü yazarım bilmiyorum.

- Herkese hayatta başarılar.

22 Kasım 2009 Pazar

Beşiktaş 3 Fenerbahçe 0

Maçın başından sonuna kadar Beşiktaş'ın galibiyeti istediği, Fenerbahçe'nin net olarak beraberlik için geldiği, futbolcuların hiçbirşey yapmadığ bir maçı da bu şekilde kaybettik. Beşiktaş'ı tebrik ediyorum. Maç hakkında yazmıyorum.

21 Kasım 2009 Cumartesi

İddaa Kuponum # 29

Bu hafta Cuma günü kupon tutturarak başladık. Umarım devam eder. Bol şanslar.

Saldır Fener / Beşiktaş-Fenerbahçe Maçı Öncesi

Aslında pek yorum yapmaya gerek yok. 4 sezondur yeniyoruz. Şaka bir yana derbilerde herşey olabilir. Fenerbahçe maça gayet rahat çıkıyor. Haftaiçi yapılan antremanlarda bunu net bir şekilde gördük. Tam tersi Beşiktaş ise herşeyiyle sorunlu. Beşiktaş kaybederse de kazanırsa da kaybeden Demirören olacak. Fenerbahçemiz sahaya Volkan, Gökhan, Lugano, Önder, Carlos, Mehmet Topuz, Emre, Cristian, Santos, Alex ve Kazım ilk 11'i çıkacak. Beşiktaş ise Rüştü, İbrahim Toraman, Sivok, Ferrari, İbrahim Üzülmez, Ekrem, Tabata, Yusuf, Fink, Ernst ve Nobre ilk 11'i ile çıkması bekleniyor. Bu 22 oyuncudan direk dikkat çeken bir isim var. Alex De Souza. Maçın gidişatını, skorunu Alex değiştirecek. Bu sezon en çok gol atan 3. takım Fenerbahçe, En az gol yiyen 2.takım Fenerbahçe, Son 19 derbi maçında sadece 1 kez yenildik, Beşiktaşa karşı ligde son 9 maçtır yenilmiyoruz, İnönüde 4 sezondur kazanıyoruz... Tüm bu istatistikler ortaya konulunca Fenerbahçe'nin kazanıcağı çıkıyor. Ama bekleyip göreceğiz. Liderliği sürdürmek için-yenilsekte lideriz- , Beşiktaş'ı yarıştan ekarte etmek için, inönüye karıştırmak için, orada bulunan 1600 taraftarımıza inleyen nağmeler tezahuratını söylettirmek için ve genel olarak şampiyonluk için Saldır Fener ! Akşam maçı 20 Fenerli bir arada izliyoruz yenilirsek evlere dağılıyoruz :)

20 Kasım 2009 Cuma

İnleyen Nağmeler

ruhumu sardı bir rüya ki orda hep şarkılar vardı... Tüm Fenerbahçeliler gibi bende bunu söylüyorum 1-2 gündür. Aslında hergün illah söylüyoruz. Yarın derbi var. Artık heyecan dorukta ama Galatasaray ile oynadığımız derbi maçlardaki heyecanımı düşününce bu maç sıfır heyecan. Maçtan önce son yazıyı yarın yazarım. Fotoğrafı ise sadece beğendiğim için koydum. Güzel fotoğraf. Şaka maka 4 sezondur Beşiktaş bizi ligde yenemiyor ya.

19 Kasım 2009 Perşembe

Gündem Bayan Taraftar

www.sporx.com


www.ajansspor.com
www.milliyet.com.tr
www.haberturk.com.tr

Bugün girdiğim sitelerden 4'ünde 4 aynı haber. Galatasaray-Fenerbahçe maçında olayların çıkmasını sağladığı söylenen, Galatasaray'lı taraftarlara hareket yapan bayan taraftar bugün Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi için bilet sırasında görülmüş. Ön sıralarda olduğu gözüktüğü için tahminen bilette almışlardır -izin verdilerse- . Yani Derbide İnönüde olacak. Eğer bu bloga girip inönüye gidecek olanlar varsa tavsiyem bu bayanın etrafında olun çünkü tv kesin çeker sizi. Gündemi bu bayanın belirlemesi ise gerçekten saçma ve komik.

Yorum # 6

'' Teknik direktör olmak için, önce futbolcu olmak gerektiğini söylüyorlar... Peki, jokey olmak için de önce at mı olmak gerekiyor... ''

Sahtekar Bunlar / Fotoğraf

İnanılmaz güzel bir fotoğraf. Kaynağını bilmiyorum. Facebook'ta gördüm.

Rezilce Hareketler Bunlar

Herşey 16 Ekim 2009 tarihinde başladı. Galatasaray'ın Cibona Zagreb takımıyla yaptığı hazırlık maçında rakibine yumruk atan Cemal Nalga 5 maç ceza aldı. Bu 5 maçı'da hazırlık maçlarında çektiği söylenmişti. Bu konu üzerinden Fenerbahçe itiraz etti ve reddedildi. Ama gerçek ortaya dün çıktı. Cemal Nalga 2 hazırlık maçında Tufan Ersöz'ün 7 numaralı formasıyla mücadele etmiş. Bu gelişme üzerine Galatasaray yönetimi 4 kişinin görevine son verdi. Ama bu yaptıkları yanlarına kalmayacak. Fenerbahçe, Pınar Karşıyaka ve Oyak Renault yüklendikçe yüklenir Federasyona. Kararı bekleyip göreceğiz ama bana göre küme düşürülmesi dışında çıkacak başka bir gelişme yok . Ayrıca düşünüyorumda Kadıköy'de maçtan sonra çıkıp açıklama yapanlar, basketbol maçında yaşananları diğer maçta şöyleydi böyleydi diye geçiştirenler, ben onlardan özür dilemem diyenler şimdi neredeler ? Galatasaray yönetimi gereksiz açıklamalar yaptıkça üstlerine karabulut gibi olay çöküyor. Rezilce hareketler bunlar...

17 Kasım 2009 Salı

Messi Ödülleri Topluyor

Uefa Yılın forveti oyuncusu, Uefa yılın futbolcusu, Marca Alfredo Di Stefano özel ödülü ve Premio Don Balon ödüllerinin ardından aldığı 5.ödül Onze D'or ödülü. Fransızların ünlü dergisi Onze Mondial'in okuyucuları taraftından verilen ödülü bu yıl Messi kazandı. Geçen yıl C.Ronaldo'nun adlığı ödülü bu sezon Messi'nin alması güzel oldu. Bu ödülü alan 5.Barçalı oldu. Daha önce 1992'de Stoichkov, 1994'de Romario, 1999'da Rivaldo, 2005'te Ronaldinho ve 2009 Lionel Messi. Bakalım sırada hangi ödül var. Bekleyip göreceğiz...

Beckham Salonlarda # 2

Lakers-Houston maçından bir kare. Beckham Amerika'da son günlerinde bol bol nba maçı seyrediyor.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Antonio de Nigris Guajardo

Futbolseverler onu bu pozuyla hatırlayacak. 18 Ağustos 2007 tarihinde Fenerbahçe 2-0 önde - Kemal ve Semih golleri - iken 45.dk sahneye De Nigris çıkıyordu ve gol sevincini bu şekilde yaşıyordu. Sarı kart görmüştü yanlış hatırlamıyorsam. Fenerbahçe 2-1 kazanmıştı. Bugün gelen haber De Nigris artık o sevincini tekrarlayamayacak diyordu. Kalp krizi geçirerek hayata veda etmiş. Önce Enke şimdi De Nigris hep üzücü vedalar...

Ziraat Türkiye Kupası Gruplar

Ziraat Türkiye Kupası'nda grubumuz belli oldu. Rahat çıkarız. İlk grubu gördüğümde Altay maçı inşallah İzmir'de olur da İzmir'e akarız dedim ama Kadıköy olduğunu görünce yıkıldım. Kolay takımlarla Kadıköy'de biraz daha zor takımlarla deplasmanda oynuyor olmamız bir dezavantaj gibi gözükse de zaten Altay ve Tokatspor maçlarını alınca gruptan çıkarız. Grupta ilk maçımız 23 Aralık'ta Altay ile Kadıköy'de. Grupta maç programımız şu şekilde oluştu ;

1 Hafta (23 Aralık Çarşamba)
Fenerbahçe-Altay

2.Hafta (10 Ocak Pazar)
Eskişehirspor-Fenerbahçe

3. Hafta (13 Ocak Çarşamba)
Fenerbahçe-Tokatspor

4.Hafta (17 Ocak Pazar)
Antalyaspor-Fenerbahçe

5.Hafta (27 Ocak Çarşamba)
Fenerbahçe(Bay)

Diğer gruplar ise şu şekilde oluştu ;

B Grubu
Denizli Belediyespor
Ankaragücü
Orduspor
Galatasaray
Trabzon

C Grubu
Giresunspor
Tarsus İdmanyurdu
Denizlispor
Sivasspor
Bursaspor

D Grubu
Manisaspor
Kasımpaşa
Konya Şekerspor
Beşiktaş
Büyükşehir. Bl.

Galatasaray 74 Fenerbahçe 72

Maç hakkında yazmak isterdim ama yazacak birşey yok. Mücadele'nin normal süresi sona erdikten sonra -56-56- birden bench arkası karıştı -o bayan hangi akla taraftarlara hareket yapıyor onu da anlamıyorum!- . Polislerin ve güvenlik görevlilerinin kafaları yarıldı, sahaya yabancı madde yağdı, sahaya kendini taraftar sanan insanlar -hayvanlar- girdi. Ve bu dakikadan sonra Fenerbahçe soyunma odasına gitti. Çıkmayacak deniliyordu ancak çıktılar -keşke çıkmasaydık- . Bu olayların sonu var mı ? Hayır yok. Bu maç Gs olay çıkardı en az 3 maç ceza alacak. 2.yarı Fenerbahçe ceza alacak. Bu olaylar sonsuza kadar gidecek. Spor'un içine edilmeye devam edecek. Ayrıca tüm bu olaylar yaşanırken; Yiğit Şardan denen yönetici nasıl olurda bu olaylar hiçbirşey değil asıl Efes maçındaki yaşananlara bakın der, Adnan Polat denen yönetici bu kadar olay olurken neden engel olmuyor, bu maç oynanmamalıydı demiyor ! Gerçekten nefret ediyorum sizden ! Ayrıca siz bizi ancak böyle bir ortamda yenersiniz- tüm branşlar dahil - ! Gecenin alkış alanları ; Ömer Aşık, Ömer Onan, gecenin utançları ; sahaya giren taraftarlar, yabancı madde atan taraftarlar, Kinsey, Gs yöneticileri ...

15 Kasım 2009 Pazar

Alfredo Lugano Moreno # 3

Uruguay Dünya Kupası yolunda çok önemli bir avantaj elde etti. Kosta Rika deplasmanında Lugano'nun attığı golle 1-0 kazandı. Biz de ne diyoruz ; Alfredo Lugano Moreno laylalaylalaylay...

Saldır Fener

Futboldan uzak kaldığımız şu günlerde Fenerbahçemiz amatör branşlarda mücadelelere devam ediyor. Beko basketbol liginde bu haftaki rakibimiz Galatasaray. Ligde bu sezon 4 maçta 3 galibiyet 1 yenilgi-geçen hafta Efes Pilsen karşısında- aldık. 3 galibiyet almamıza rağmen iyi değiliz. İyi oynamıyoruz. Rakibimiz Galatasaray ise bu sezon 4 maçta 2 galibiyet 2 yenilgi aldılar. Bizden de kötüler. Greer ile, Ömer ile, Oğuz ile bu maçı almalıyız. Ezeli rakibimize hiç bir branşta yenilmemeliyiz. 101.kez karşılaşıyoruz ve 2 takımında galibiyet sayısı eşit. Kazanan 1 adım öne geçiyor. Umarım kazanan biz oluruz. Mücadele saat 19:00'da canlı yayınla Spormax'te. Şampiyonluk için, 2 puan için, ezeli rakibimize taraftarı önünde hezimet yaşatmak için Saldır Fener !

NBA'de Haftanın Değerlendirmesi (27 Ekim-14 Kasım)

Efendim, öncelikle blogun sahibi Yiğit Yılmaz'dan ve siz sevgili ygtylmz blog okuyucularından özür diliyorum -bu güzel Heat dansçıları fotoğrafıyla- gecikme için. Haftada bir yazacağız dedik ama zannedersem iki buçuk hafta oldu. Ama çok çok geçerli bir sebebim vardı diyebilirim: Vizeler! Yahu bu üniversite ne illet birşeymiş ya, yıllarca yanlış anlatmışlar bize üniversiteyi. Çalışın, şu sınavı geçin, üniversiteyi kazanın herşey bitecek. İsterseniz derse girip, isterseniz girmeyeceksiniz, çimlere uzanıp eğleneceksiniz. Hem kızlar teklif ediyor üniversitede vs. vs. Yalan, külliyen yalan! Ulan ömrümü çürüttü vizeler. Kız, mız tık yok henüz. ÖSS'ye çalışmadığım kadar çalıştım vizelere, neyse ki herşey şimdilik sona erdi sevgili okur. Şimdilik rahatım, ha ne diyorduk? Enbiey.

Affınıza sığınarak ligin başından beri geçen süreyi 1 hafta olarak alıp değerlendirmemi ona göre yapacağım. Bundan sonra da kısmetse inşallah -bu bana birini hatırlattı- her cumartesi ya da pazar haftanın değerlendirmesini burada okuyacaksınız. Yine de bana güvenmeyin derim, her an bir sürprizle karşınıza çıkabilirim, eheh kafiyemi de yaparım. Yalnız farkettin mi bilmiyorum ama henüz esas konuya giremedik okur? Ne diyorduk? Enbiey.

Haftanın Takımı: Phoenix Suns
Hani bir zamanlar, çok değil bir kaç sene önce, bir Phoenix vardı. Pivotu Amar'e olan, içinde Quentin Richardson'undan tutun da Joe Johnson'ına, Shawn Marion'ına kadar run&gun sisteme tümüyle uyum sağlayabilecek olan, kaptanlık koltuğunda da Aziz Steve Nash'i bulunan takım. Koç Mike D'Antoni. Yedeklerde Raja Bell, Boris Diaw falan. Bunlar böyle normal sezonun tozunu atmışlardı, Nash MVP, D'Antoni Yılın Koçu olmuştu, Play-Offlarda San Antonio'ya toslamışlardı ama gönüllerin şampiyonu olmuşlardı. Heh bu seneki Phoenix, o senekinin bir boy küçüğü gibi oynuyor işte. Geçen sene 9. sırada kalıp Play-Off yapamamışlardı. Bu sene Shaq gitti, pivot bölgesine Portland'da süre dahi alamayan Channing Frye geldi ama bayağı etkili oldu bu hamle. Çünkü Frye atletik, koşuyor ve üçlük atıyor. Shaq run&gun hücuma uyum sağlayamıyordu, dolayısıyla Phoenix koşmak istese de çoğu zaman Shaq buna engel oluyordu, bu sene o ortadan kalktı. Koç Alvin Gentry'nin de büyük pay sahibi olduğunu söyleyebiliriz bu tabloda. Nash yeniden MVP gibi oynuyor. Şu an 8 galibiyet 2 mağlubiyet ile batının zirvesindeler. En etkileyici galibiyetleri de Jason Richardson'un coştuğu Boston deplasmanı. 10 maçta 111.3 sayı, 24.3 asist, 43.4 ribaunt ortalamasıyla oynuyor Phoenix. Şut yüzdeleri %49, üçlük yüzdeleri %46.2, gerçekten etkileyici.

Haftanın Oyuncusu: Steve Nash
Nash ile Kobe arasında kaldım ve Nash'i seçtim. Kobe, Gasol'ün yokluğunda çok çok iyi maçlar çıkararak Lakers adına Gasol'ü fazla arattırmadı. Ama Phoenix'in şu an bu kadar heyecan veren bir basketbol oynatıyorsa bunu kesinlikle Nash'e borçlu. Yukarıda da dediğimiz gibi, MVP seçildiği yıldaki gibi oynuyor hemen hemen. 10 maçta 17.1 sayı, 11.8 asist. %50 ile üçlük atıyor ayrıca. Tebrik ediyoruz kendisini, 2010 Şubatının 7'sinde de 36 yaşına basacağını hatırlatalım.

Haftanın 5'i:
PG: Steve Nash
Eh kaçıncıya Nash'ten bahsedeceğiz, iyi işte adam. 11.8 asistle Asist Kralı falan.

SG: Kobe Bryant
Pre Season'da Gasol sakatlandı. Bir kaç maç sonra dönecek dendi. Dönmedi, sezon başladı o maç dönecek bu maça yetişecek dendi, Gasol ortalarda yok. Ama son şampiyon Gasol'ü fazla aramıyor çünkü Kobe sazı henüz sezon başında eline aldı, Kobe farkında. Sayı ortalaması 31.4, bu alanda lig lideri. Üç maçta 41 sayı buldu. Bu üç maçı da kazandı Lakers. Kobe'de 99. kez 40+ sayıyla oynamış oldu. Ayrıca bir kaç maç önce de toplam sayıda Allen Iverson'ı geride bıraktı, 24.000 sayı barajını geçti. Kısacası Kobe hala bildiğimiz Kobe.

SF: Lebron James
Cleveland sezona iyi başlamadı. Kendi sahalarında Boston'a yenildiler, deplasmanda Toronto'ya yenildiler. Geçen sene normal sezonun lideri lige 0-2 ile başladı. Daha sonra 3. iç saha maçlarında 2. yenilgilerini aldılar, rakip Chicago'ydu. İşte bu kesinlikle normal değil. Geçen sene bu takımın iç saha performansı 39-2 idi. Bu sene 3 maçta 2 mağlubiyet aldılar. Tabii bunun nedeni kesinlikle Lebron James değil. Yeni isimler takıma ayak uydurma problemi yaşıyorlar, en başta Shaq olmak üzere. Bir de Delonte West var ki o çok ayrı bir yazı konusu. Lebron bu ufak çaplı kaos ortamında 28.2 sayı, 7.3 ribaunt, 7.4 asist ortalamalarıyla elinden geleni yapıyor. Son Miami maçından sonra saçma bir forma numarası konuşması oldu. Oradan puan kırdım ama yinede bu yeri hak ediyor.

PF: Chris Bosh
2003 sınıfı oyuncuları arasında Lebron ile Wade ile Carmelo ile kıyaslanınca hep geri planda kalmıştır Chris Bosh benim gözümde. Geçen seneye kadar süper yıldız olabilecek oyununu bizlere gösterememiştir. Geçen sene hafif bir kıpırdanma oldu, ama bu sene şu ana kadar tam anlamıyla patlama yaptı diyebiliriz. En gerçekçi övgü, bu adamın şu an ligin en önemli 4 numarası olduğudur. Pau Gasol hala sakat ve Nowitzki'nin bir günü bir gününe uymuyor. Chris Bosh ise her maç istikrarlı. Takımı her maç istikrarlı değil fakat Bosh bu sene 9 maçta 28.0 sayı, 11.8 ribaunt ortalamalarıyla oynadı. Orta mesafesi zaten iyiydi, ancak şimdi bir 4 numara için kusursuz. Sene başından beri 6 üçlük kullanmış, 6'sı da isabetli. Ayrıca ligin en çok faul yapılan adamı, bu da içeride ne kadar savaştığını gösteriyor. Tabii hızlı ayakları sayesinde. 122 faul atışı kullanmış 9 maçta. Şu an için en önemli kusuru da faul atışları. %78.7 ile atıyor. Onu %85 civarına çekebilirse çok daha fazla canlar yakabilir.

C: Andrew Bynum
Gasol'ün yokluğunda Kobe'nin yükünü biraz olsun azaltan bir isim Andrew Bynum. Lige girdiğinde henüz 17 yaşındaydı. Bir kaç sene sabredildikten sonra bir Noel gecesi, Miami maçında eski Lakers'lı Shaquille O'Neal üstünden bir smaç vurdu. Bynum hemen ardındaki pozisyonda hücumda top istedi. Çok güzel bir pivot hareketiyle Shaq'tan sıyrılıp boş smacı vurdu. Bu onun ne kadar hırslı, ne kadar inatçı olduğunun göstergesiydi. 2 sene önce tam oyununu geliştirmişken bir Memphis maçında dizinden sakatlandı ve sezonu kapadı. O sakatlık belki de Lakers'ın şampiyonluğunu engelleyen sakatlıktı. Geçen sene Bynum döndü ve yine tam form tutmuşken bu sefer dışarıdaki Memphis maçında, öbür dizinden sakatlandı. Neyse ki bu sefer Play Off'lar başlamadan döndü ancak Play Off'lar dahil çoğu maçta sene başındaki halinden eser yoktu. Adeta içindeki ruhu sökülmüş insan gibi dolaşıyordu sahada. Bu sene ise diğer iki senelere nazaran daha da mükemmel başladı sezona. Gasol'ün yokluğunun büyük etkisi var ortalamalarının 20.7 sayı, 11.9 ribaunt olmasında ancak bu onun mükemmel olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu sene ciddi bir sakatlık yaşamazsa All-Star olacaktır muhtemelen. İlk 5 başlamasa bile yedeklerden gelecektir en azından.

Haftanın Çaylağı: Brandon Jennings
Kendisi NBA'e gelmeden önce Ricky Rubio ile kıyaslanıyordu. Draft gecesine geç katıldı, sırf Rubio'nun ondan önce seçildiğine tanıklık etmemek için diye spekülasyonlar var. 9. sırada Milwaukee tarafından seçildi. Şehre yepyeni bir heyecan kattı. Sezon öncesinde 20 galibiyet alamaz denilen Milwaukee'yi, Bogut ile birlikte ayakta tutuyor şu an. Hemde Bucks'ın en önemli oyuncusu Redd'in sakatlığından sonra bile galibiyet aldığını düşünürsek Jennings'in değerini daha da anlayacağız. Milwaukee 6 maçta 4 galibiyet almış durumda ve Brandon Jennings 20.7 sayı, 5.2 asist, 4.3 ribauntla oynuyor. 10. sıradan seçilmiş bir çaylak için hiçte fena olmayan istatistikler. Rubio şu an Barcelona'da. NBA'de oynasaydı ne olurdu pek kestirilemez ama o NBA'e gelene kadar Jennings'in burada çok saygı göreceği ve benimseneceği kesin. Blake Griffin ve Tyreke Evans ile birlikte yılın çaylağı yarışı mı? Neden olmasın.

Haftanın Hayal Kırıklığı: Chris Paul hariç New Orleans Hornets
Herhalde NBA'de hangi takımı tutmak istemezdin deseler hiç düşünmeden Hornets derim. 2 sene önce bu takım NBA'de Batı Yarı Finali'nde San Antonio ile 7. maçı oynamış ve kaybetmiş, basketbolu çok beğenilen bir takımdı. O kadrodan fazla bir değişiklik olmadı. Biri dünyanın en iyi oyun kurucusu olarak görülen 3 All-Star var, biri de zamanın üçlük şampiyonu Stojakovic. 2 şampiyonluk yüzüğüne sahip tecrübeli James Posey. İçeride zamanında 2. sıradan seçilmiş bir pivot: Emeka Okafor. Ama takıma bakıyorsunuz, ne bir hücum planı var, ne doğru düzgün savunma. Sistemsizlik sistemiyle oynuyorlar, CP3 olmasa Kaan Kural'ın dediği gibi sonuncu olurlar. Bakalım koç Byron Scott'u kovdular. Yerine Jeff Bower geldi fakat bu seferde önceki gece Chris Paul sakatlandı. 10 maçta 3 galibiyetleri bulunuyor ve halleri hiç te iç açıcı değil.

Diğer Dikkat Çekenler:
Texas'ta Dallas takımı geçen senenin üzerine birşeyler koymuş durumda, ama yinede Nowitzki'ye bakıyorlar. Kazanmaları için onun iyi oynaması lazım. Spurs şimdilik istediği oyunu oynamıyor. Sene başında kendilerini Lakers ile kıyaslıyorlardı ama Denver ile kafa tutabilecek kadar bile oynamıyorlar Batı'da. Rockets, Yao ve T-Mac'in yokluğunda yürekli oyuncuları sayesinde galibiyetler alıyor. Scola, Landry, Brooks ve Ariza takımı taşıyor. 2. turdan seçilen olası Steal Chase Budinger'da gayet iyi bir performans çiziyor.

Allen Iverson'un sorunları devam ediyor. Sezona sakatlık ile başladı. Daha sonra ilk maçında kenardan başladı ve maçtan sonra bunu şu sözleriyle eleştirdi; "Sakatlığımı tamamen atlattım ancak şimdide kenarda oturmaktan popomda bir sakatlık oluştu." Tamam Memphis organizasyonunun amacını anlamıyoruz. Madem kenarda oturtacaktınız neden aldınız Iverson'ı diye sorabiliriz. Ancak İlk 5'te de başlasa illa bir sorun bulurdu Ivy. 3 maç oynadıktan sonra Atlanta'ya ailesinin yanına kaçtı, takımı terkedip. Bence kendisinin şu an hem kendi adına, hem de basketbol adına yapması gereken en iyi şey basketbolu bırakmak. Avrupa'ya filan da gelmesin, Fenerbahçe Ülker'e filan hiç gelmesin. Bizden uzak, Allah'a yakın olsun, Amin.

Boston savunuyor, Wizards hayal kırıklığı, T-Wolves saçmalıyor, Knicks Allah ne verdiyse potaya gönderiyor ve savunma yapmıyor, Nets galip gelemiyor, Utah sorunlu, Chicago genç, Philly istikrarsız, Detroit kapalı kutu, Portland ateşli, Oklahoma City enerjik, Sacramento'ya helal olsun, Clippers loser, Charlotte sayı atamıyor falan filan...

Bizimkiler:
Hidayet Türkoğlu
Hido hakkında Jose Calderon ile aynı anda oynar mı soruları çıkmaya başladı ve eminim ki bu hem Jose'yi, hem Hido'yu ama en çokta Toronto'yu rahatsız ediyordur. Orlando'daki gibi öne çıkan bir yapısı yok zira top genellikle Jose'de hücumda. 1. ve 2. skor opsiyonları da Bosh ve Bargnani. Şimdilik fazla etliye sütlüye karışmıyor. 13.9 sayı, 4.6 ribaunt, 3.6 asist ile oynuyor ki bu Orlando'daki son 2 senesine göre çok düşük rakamlar.

Mehmet Okur

Takımı Utah Jazz'de işler karışık. 9 maçta 4 galibiyetleri var ama Memo bildiğimiz Memo. Üçlük atıyor, 14.5 sayı ortalaması, 6.6 ribaunt ortalaması var. İstikrarlı. Geçen seneki kadar iyi değil belki ama Utah zaten takım olarak çok kötü. Bir klasik haline gelen 5 maçta 1 maç kaçırma olayı devam ediyor.

Ersan İlyasova
NBA'de 2. yılını geçiren oyuncumuz sezona iyi başlamasa da şimdilik koç Scott Skiles'a kendini ispatlamış gibi. Milwaukee'nin deplasmanda başlarda fark attığı ama daha sonra son dakikalarda zora giren maçta, Chicago'ya karşı son topu kullanması için top Ersan'a verildi ancak Ersan içeri drive edip maçı uzatmaya götürmek yerine, üçlük atıp kahraman olmak istedi ama başarısız oldu. Fakat ondan sonra Skiles'ın verdiği şansları iyi kullandı. Knciks maçında 23 dakikada 13 ribaunt aldı. Denver maçında ise kenardan gelip 17 sayı, 8 ribauntluk katkıda bulundu. Takımda en çok sayı atan oyuncular sıralamasında 8.0 sayıyla 5. sırada, yanında da 5.8 ribaunt var. Zamanla daha çok süre alıp, ortalamalarını geliştirecektir. Belki ilk 5 bile çıkabilir çünkü o potansiyele sahip.

Buraya kadar okuyan varsa teşekkür ederim efendim, haftaya görüşmek üzere...