12 Haziran 2020 Cuma

Başlıyoruz


Korona sonrası futbol geri dönüyor. Saat 21:00'de Fenerbahçe-Kayserispor maçıyla başlıyoruz. Gerçek bir teknik direktörü olmayan, mali açıdan sıkıntılı Fenerbahçe'nin önünde 8 lig maçı, 1 Türkiye Kupası maçı var. Avrupaya gitmek için kupa maçlarında alınacak 2 tane 1-0'lık yenilgi yetecek ama ligi de bırakmamak lazım. Ligde bir galibiyet 2.7 milyon tl olduğu yerde her maçı kazanıp kasaya biraz para girmesini sağlamak lazım. Fenerbahçe şu an ligde 40 puanla 7.sırada. Kalan haftalarda İstanbul dışı tek maçı Gençlerbirliği deplasmanı. Yani açıkcası diğer takımlara göre daha kolay maçlar oynayacağız. Elbette son 7 maçında galibiyet alamayan bir Fenerbahçe'den bahsediyoruz ancak bu ara umarım iyi gelmiştir. Ligde 8/8, kupada 2/2 Fenerbahçe için kötü geçen sezonun iyi bitmesini sağlayacak. Ayrıca Trabzonspor'un aldığı ceza sonrası kupadan elensek bile ligden de avrupa kupalarına gitme şansımız doğabilir. Sezon sonunda avrupa hakkı yanında lig üçüncüsü 21.4 milyon tl, lig dördüncüsü 14.3 milyon tl alacak. Yani tek bir sıra bile çok şey ifade ediyor. Umarım Fenerbahçe futbolsuz kaldığımız günlerde silkelenmiştir ve bizlere iyi bir son dönem yaşatır. Başlıyoruz...

4 Haziran 2020 Perşembe

Football Manager Oynama Mücadelesi # 6


Liga Adalante ilk sezonumu, toplamda 7.sezonumu bitirdim. Barcelona istifası onrası Real Murcia'nın teklifi kabul etmiş ve ilk sezonumda üst lige çıkarma başarısı göstermiştim. Ancak Liga Adalante ilk sezonum tam beklenen yerde tamamlandı. Sezon öncesi yönetimin ''küme düşmekten uzak kal'' şeklindeki isteğine cevap verdim. Artık seneye hedef LA Liga.

Liga Adalante ilk sezonumda 42 maç sonunda 15 galibiyet, 11 beraberlik ve 16 galibiyet elde ettim. Kötü değil ama iyi de değil. Sezona Alcoyano deplasmanında başladım ve henüz 29 dakika 0-2 öne geçtiğim maçı 4-2 kaybettim. Bu sezonun nasıl geçeceği hakkında bir ön fikir olmuştu. Ardından inişli çıkışlı bir performans sonrası ligi 13.sırada tamamladım.

Geçtiğimiz sezonun büyük kısmında yine sakatlıklar yakamı bırakmadı. Bunun yanında oyuncular birçok karşılaşma kırmızı kart gördü. Takımın en iyi oyuncusu geçen sezon olduğu gibi Luis Jose oldu. Ayrıca taraftarlar da yılın futbolcusu olarak bu ismi seçti. Umarım La Liga günlerini de göreceğim. Onun yanında yeni forvet transferim Yann-Benhamin Stiepermann 39 maçta 17 gol, 19 asist ile takımın diğer iyi oyuncusu oldu. Tabii sezon sonunda serbest kalma maddesini kullanarak 2.1 milyon euro karşılığında Rapid Wien'e gitmesine engel olamadım. Yine takımın bir başka iyi oyuncusu Etienne Colonna aynı şekil çıkış maddesini kullanarak 2.1 milyon euro karşılığında Valenciennes'e gitti. 


Yeni ve 8.sezonuma bu yazıyı yazdıktan sonra başlıyorum. Takımımı kurdum. Espanyol'dan 1.6 milyon euro'ya aldığım Guerrero sezonun devamında benim en büyük kozlarımdan biri olacak. Onun dışında ilk 11'e forvet olarak Pierre-Yves Le Goff'u transfer ettim. Bedava olarak kadroya kattığım oyuncunun sezon boyunca neler yapacağını çok merak ediyorum. İlk 11'e koyduğum diğer bir transferim ise ortasahanın ortasında oynatacağım Fabio Marzio Di Criscio. Adı çok güzel oyuncudan da beklentiler fazla. Stoper mevkisine de yine Sevilla'da Ignacio'yu koydum. Kiralık olarak takıma katılan Ignacio Boakye'nin yanında oynayacak. Bu arada Kenneth Boakye yine takımın en büyük kozlarından biri olacak. Birçok takımdan teklif almasına rağmen bizi bırakmadı.


Yeni sezona başlarken oynadığım hazırlık maçlarında iyi sonuçlar aldım. 5 hazırlık maçında da kaybetmedim. Sezona hazırım. Hedef bu sene La Liga. 8.sezona başlıyorum...

3 Haziran 2020 Çarşamba

The Lion King


Yıllardır herkes tarafından dillendirilen IMDb 250 film listesini bitirmek istemeseydim bu filmi izleme şansım olmazdı. Bir listeye bağlı olarak gittiğim için karşıma hangi türden, hangi film çıkarsa açıp izliyorum. The Lion King yani Türkçe adıyla Aslan Kral filmi çıkınca es geçmedim. Animasyon türünün en yüksek puanlı ikinci filmi. Film yavru bir aslan olan Simba'nın maceralarını anlatıyor. Animasyon film olmasına rağmen senaryosu ile oldukça beğendiğim bir film oldu. Yine hayatın her saniyesinden bir detay görmemiz mümkündü. Nasıl insanların birbirleri ile kavga ettiklerini, akrabaların bile bir araya gelemediğini, belli mevkiler için birbirlerine savaş açtığını, birbirlerini yenmek için her şeyi yaptığını, bu savaşta insanların güçlünün tarafında durduğunu, kaybedenin daima kenara atıldığını, işler değişirken yine tavırların değiştiğini, mücadeleden vazgeçmemek gerektiğini, her kötü anın bir çıkışı olduğunu bizlere hayvanlar alemi üzerinden şahane şekilde anlatıyorlar. Özellikle Simba gibi olmak lazım. Pes etmemek, mücadele etmek ve hakkımızı sonuna kadar aramak. Animasyon bir film bundan çok şey anlatamazdı. IMDb 34 numara. 1994 yılında yapılmış.

2 Haziran 2020 Salı

Les Quatre Cents Coups


Yine sinema tarihinin en özel filmlerinden birisini izlediğimi düşünüyorum. Orjinal adıyla Les Quatre Cents Coups, İngilizce adıyla The 400 Blows ve Türkçeye çevrilmiş haliyle 400 darbe. Yönetmen François Truffaut'un ilk uzun metrajlı fimi. Hayatına uyum sağlayamayan çocuğa hem ailesi tarafından, hem öğretmenleri tarafından nasıl yanlış şekilde yönlendirmeler yapıldığını, nasıl aslında hiç öyle davranılmaması gerekirken öyle davranıldığını bizlere gösteriyor. Hiçbir çocuğun da aslında sadece para vererek, önüne yemek koyarak yetiştirilemeyeceğini görüyoruz. Özellikle çocuğun ailesine karşı davranışları, ailesinin iş işten geçtikten sonra ilgi gösterir gibi olması ve çocuğun hayalinin yine kendi başına gerçekleştirmesi de filmi özel kılan anlardan bazıları. Özellikle çocuk oyuncuların çok iyi oynadığı bu film insanı toplumsal eleştiri konusunda düşünmeye itiyor. Aile baskısı tarafından büyüyen çocukların fazla olduğu ülkemizde bu gibi filmler keşke tüm çocuğu olan anne ve babalara izlettirilse. Her anlamda çok daha fazlasını verebilecek çocukların aslında en fazla nereye geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Vakit yaratın ve bu filmi izleyin. IMDb 221.

Oyun



Pelin Esmer'in bir başka belgeseli. Toros dağlarında bir köyde yaşayan döküz köylü kadının tüm işlerinin, hayat zorluğunun yanında bir tiyatro oyunu yazmasını ve sahnelemesini anlatıyor. Baskı altında kalan kadınların nasıl ayağa kalktıklarını ve korkulan ortamda tiyatro oyunu sahnelemesini anlatıyor. Mubi'den izleyebilirsiniz. Pelin Esmer'in yine kameramanlık dahil her şeyi yaptığı bir iş. 2005 yılından.

Psycho


Norman Bates ve Lila Crane'nin sadece otelde yaptıkları sohbet bile bu filmi aşırı sevmem için bir neden. Genel olarak çok beğendim. 1960 senesinde böylesine iyi kurgusu ve senaryosu olan film izlemek gerçekten sadece efsane yönetmenlerin başarabileceği bir şey sanırım. Bu filmi izleyince neden Alfred Hitchcock'un efsane yönetmen, bu filmin kült film olduğunu anlıyorsunuz. Gerçekten kusursuz. IMDb 40 numara. Ve bana göre üst sıralarda olmayı da hak eden bir film. İzleyin. Norman Bates efsane bir karaktersin. Unutulmazsın.