31 Mart 2020 Salı

Capharnaüm


İyi film izlediğim zaman mutlu oluyorum diye blogda defalarca yazdım. Bu sefer Kübra sayesinde yaşadım bunu. İnsan kötü geçirdiği zaman ''Keşke izlemeseydim bu filmi.'' diyor ancak ayırdığı zaman iyi geçince, izlediği film sonrası yerinde donup kalıyorsa, her saniyede filmi yaşıyor, hissediyorsa o film izleyen için unutulmaz oluyor ve insanı mutlu etmeye yetiyor. Ben film eleştirmeni değilim. Zaman zaman süslü kelimelerle filmi anlatabilirim. Sinematografik açıdan iyi, renkler çok iyi kullanılmış, cast seçimi çok iyi, sahne geçişleri gayet yerinde şeklinde yorumlar yapabilirim. Ancak bu hissettiğim duyguyu yansıtmaz. Ben genelde burası kişisel bir sayfa olduğundan ne düşünüyorsam, hissediyorsam onları yazıyorum, yazmaya çalışıyorum. Zaten iyi ya da kötü yazmak gibi bir amacım yok. Kendime miras bıraktığım bir sayfa burası.

Arkadaşım bu filmi önerdiğinde elbette dram olduğunu biliyordum ancak film hakkında pek bir bilgim yoktu. Filme böyle başladım. 

Filmin yönetmeni Nadine Labaki. Nadine Labaki Lübnanlı kadın yönetmen. Aynı zamanda oyuncu. Bu filmde de oynuyor. Film Lübnanlı çocuk Zain'in yaşadığı hayatı anlatıyor. Ailesinin baskılarından, şiddetinden, yaptıklarından bunalıp evi terkediyor ve sokaklarda yaşamaya başlıyor. Akıllı olması ve cesareti ile hayatta kalmayı başarıyor. Ancak hayat Zain için hem çok zorlu, hem çok acımasız. İnsanın kaderi peşine bırakmıyor. Zain için aynı şeyler geçerli. Ne kadar normal bir hayat istese de olmuyor. Ve bize unutulmaz bir 2 saat izletiyor.

Film boyunca zaman zaman ağlayıp, zaman zaman çaresizlik karşısında isyan edip, zaman zaman gerçekleri hatırlayıp üzülüp, zaman zaman da yaşananlar karşısında şok olup izliyorsunuz. 

Mülteci sorunu, çocuk yaşta evlilik, sefalet, açlık, cahil aileler filmde anlatılan konular.

Filmin en güzel olayı gerçeklik. Filmi hissediyorsunuz. Her saniye bunu görüyorsunuz. Filmin içine giriyorsunuz.

Gerçeklik derken filmin başrol oyuncusu Zain. Zain Al Rafeea. Suriyeli mülteci bir çocuk. Savaştan kaçıp Lübnan'a gidiyor. Nadine Labaki'ye ekibi oyuncu seçimleri esnasında bir video ile Zain'i izlettiriyor. Ve elbette hemen karar verip rolü bu çocuğa vermeye karar veriyor. Filmin bu kadar gerçekci olmasının nedenlerinden biri de Zain'in adeta gerçek hayatını oynuyor oluşu. Çok büyük oynamış. Şu an ailesi ile beraber Norveç'te yaşıyor. 2004 doğumlu. Şu an 16 yaşında. Bir çok ödülü var.


Film 2018 yılında Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı'nın da aday olduğu Cannes'da en iyi film adaylarından biriydi. 

Oyuncular ilk kez bir sinema filminde yer almışlar.

Filmi izledikten sonra insan olmaz olsun böyle bir dünya diyor. Sayıları gayet az olan çocuklar sokakta eziyet çekiyor, aç kalıyor, istismara uğruyor, hor görülüyor, ölüyor. Ancak insanlar olarak hepimiz bu çocukları görmezden geliyoruz. Bu da bizim ayıbımız.

Filmin bir çok mesajı var ancak herhalde en güzel mesajı net; Bakamayacaksanız, çocuk yapmayın.

Üzülmek, ağlamak, acı çekmek istiyen varsa bu filmi izlesin.

''Ebeveynlerimden davacıyım. Yetişkinlerin beni iyi dinlemesini istiyorum. Çocuklarına bakamayan insanlardan bıktım. Ben dünyaya neden geldim? Küfür etsinler, dövsünler, tekmelesinler diye mi? Zincirle, hortumla ya da kemerle dövsünler diye mi? Duyduğum en güzel laf ''Siktir, orospu çocuğu, defol, gözüm görmesin.'' Hayat köpek pisliği gibi. Ayaklarımdaki pabuçlardan bile pis! Cehennemde yaşıyorum. Yemek için ölebileceğim bir tavuk gibi pişiyorum. Hayat çok kötü! İyi bir adam olacağımı umuyordum. Saygı duyulan, sevilen. Ama Allah bunu istemiyor. Paspas olalım istemiş, ayaklar altında çiğnenmek için.''

29 Mart 2020 Pazar

Sonbahar


''Hayata Dönüş Operasyonları'' sonrasında cezaevinden serbest bırakılan Yusuf köyüne annesinin yanına gider. Hastalığı sebebiyle ömrünün sonuna gelen Yusuf köyde yaşamaya başlar. Sadece hayatının bir kaç ayını göreceğimiz Yusuf yakın arkadaşı Mikail, annesi, aşık olduğu Eka. 

''Her daim düşleri peşinde koşan sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına.''

Filmin bir final sahnesi var ki, tüyler diken diken desem az olur. Bu film hakkında çok şey yazmak istiyorum ancak bir yandan da hiçbir şey yazmak istemiyorum. Çok çok iyi bir film. Sadece son final sahnesi bu filme iyi demem için yeterli.

İzleyin. Ben film uygulaması Mubi üzerinden izledim.

Onur Saylak, Megi Koboladze, Serkan Keskin başrollerde. Hepsi kusursuz oyunculuk sergilemiş. Bazı filmler sonrası karakterleri gidip o köyde bulabileceğimi hissediyorum. Şimdi gitsem sanki Serkan Keskin'in canlandırdığı Mikail marangozda çalışıyor.

Serkan Keskin'in içinde olduğu yapımların çoğunun şahane olması? Çok büyük oyuncu.

Söz verdiği bisikleti alması...

İnanılmaz bir şarkı. Dinleyin.

Görüntü yönetmeni ders vermiş. Kusursuz.

Müthiş Karadeniz doğası. 

Filmin yönetmeni Özcan Alper'in röportajını da okuyun. Link.

22 Mart 2020 Pazar

Modern Love


Son zamanlarda izlediğim en iyi dizi. Kübra sağ olsun. New York Times gazetesinin her pazar yayınlanan ''Modern Love'' köşesine gelmiş gerçek hikayelerin diziye uyarlanmış hali. Binlerce hikaye arasından ilk sezon 8 bölüm seçilmiş. 8 bölümde farklı. 8 bölümde yaklaşık 30 dakika civarı ve net şekilde hikayeyi bizlere anlatıyor.

İlk bölümde babası olmadan çocuğunu doğurmak zorunda kalan Maggie ve yaşadıkları anlatılıyor. Maggie'ye büyük destek veren Guzmin, İkinci bölüm çift hikaye var. Julie ve Jooshua'nın nefis aşkı ve evlenip bir akşam oturup yemek yiyen, sohbet eden ve birbirini unutamayan Michael ve Emma, üçüncü bölüm bipolar hastası Lexi ile Jeff'in hikayesi, dördüncü bölüm boşanma sürecindeki Sarah ve Dennis'in hikayesi, beşinci bölüm bir geceyi bir hastanede geçirmek zorunda kalan Yasmine ve Rob'un hikayesi, altıncı bölüm babasının yerine koyduğu Peter'ı ve ona çok başka bir sevgi besleyen Maddy'nin hikayesini, yedinci bölüm birbirine aşık iki erkeğin evlat edinme sürecinde yaşadıklarını ve son bölümde bir koşuda tanışan yaşlı çift Margot ve Kenji'nin hikayesi.

Böyle yazınca bir kez daha diziyi izlemiş gibi oldum. Bazen üzücü, bazen mutlu, bazen kötü biten aşk hikayeleri, sevgi hikayeleri, sıcak hikayeler. 

En beğendiğim 3 bölüm; 2, 5 ve 6.

Son bölümün son anlarına bayıldım. Akan hayatta herkesin bir rolü var. Herkes bir şekilde hayatına tutunmak istiyor. Bazısı mutlu oluyor, bazısı gülüyor, bazısı ağlıyor. Yine de herkesin bir şekilde yolu kesişiyor.

Çalan müzikler de çok iyi. Şuradan dinleyebilirsiniz.

İlk sezonunu Amazon Prime üzerinden izledim. İkinci sezonu da geliyor.

Hikayesi iyi dizileri izlemeyi seviyorum. Belki kendinizden de bir şeyler bulabileceksiniz. Tavsiye ederim.

16 Mart 2020 Pazartesi

Contagion


Contagion. Salgın. İçinde bulunduğumuz durumun nasıl olduğunu daha net anlamak için bundan iyi film izleme şansımız yok. Kamu spotu gibi bir film. Olayın ciddiyetini anlmayanlara zorla izlettireceksin. Virüsün başlangıcı, insanların yaptıkları, hastalık süreçleri, ölümler, iş ciddiye bindiği zaman sokakların durumu, tedavi süreçleri... Gerçekten normal zaman izlesem belki bu kadar etkilenmezdim ancak dediğim gibi Korona etkisi olunca tam konsantre izledim.

Film hem bugünleri anlatıyor, hem iyi konu. Marion Cotillard, Matt Damon, Laurance Fishburne, Jude Law, Kate Winslet, Bryan Cranston, Jenifer Ehle, Gwyneth Paltrow gibi iyi bir oyuncu kadrosu var.

Hastalık ciddi boyutlara ulaştığında panikleyen halk, yağmalar, dükkanlara saldırmalar.

Yarasa ve domuz ile başlaması? 

2011 yılında 2020 konusuyla film. Çok acayip.

1 saat, 45 dk. Bence bir an önce izleyin. Pişman olmazsınız.

14 Mart 2020 Cumartesi

Harekete Geçmemiz Lazım


Fenerbahçe Konyaspor'a 1-0 mağlup oldu ve zaten havlu attığı sezona bir eksi daha koydu.

Öncelikle bu bir maç yazısı değil. Sadece belli şeyleri yazmak için bloga not düşmek istedim.

7 maçtır kazanamıyoruz. 2002/2003 seonunda 8 Mart ile 9 Mayıs arasında toplam 9 maç galibiyet alamamıştık. Ali Koç ve yönetimi olumsuz anlamda bir kez daha tarihe geçti.

Elbette herkesin hatası var ancak hataların en büyüğü Fenerbahçe yönetiminin. 24.hafta sonunda teknik direktörünü kovan Fenerbahçe son 10 hafta hocası olmadan çıkamaz. Öyle ya da böyle şampiyonluk şansın sürüyor, avrupa kupaları şansın sürüyor, Türkiye Kupası'nda yarı finale çıkmışsın. Ancak sen hiçbir adım atmayıp sadece kötü gidişatı izliyorsun. Galibiyet primi açıkla, ceza açıkla, kadro dışı bırak. Ne olursa olsun bir adım at. Ancak sessiz kalma. Sportif Direktör mevkisi devam edecek diyorsan Sportif Direktör getir. Hoca çalışmalarına başlasın. 

Evet bu sezonun bu noktaya gelmesinin en büyük nedenlerinden birisi hakemler ancak Fenerbahçe öyle bir futbol sergilemeye başladı ki sezon hakemler anılmadan bitecek. Zaten hakemlere çok takıldığımız da söylenen düşüncelerden. 

Geçen hafta Zajc oynasın, Mehmet oynasın, Deniz oynasın diyenler bu hafta takımda kimse kalmasın diyor. Hiç kimse samimi değil. Herkes bir anlık gaza gelme, üzüntü hali ile cümleler kuruyor. Bu da bize zarar veriyor. Umarım Ali Koç ve yönetimi taraftarı çok dinlemez.

Fenerbahçe iyi hoca ile bu oyuncularla bile bu ligde başarıya gidebilir. Bir kaç hafta önce ligin lideri Başakşehir karşısında kusursuz oyun, şahane galibiyet alan bu kadroydu. Oradan bu noktaya gelmemiz sadece oyuncu kalitesi ile açıklanamaz. Oyuncuları motive etmek, edebilmek lazım. Yani öyle herkes gitsin diyecek bir durum yok. Evet en az 4-5 ilk 11 adamı lazım ancak Fenerbahçe'nin öyle takımı yenileme gibi lüksü yok, zaten gerek de yok.

Fenerbahçe'nin Konyaspor karşısında alacağı galibiyet 2.7 milyon tl'ydi. 135 bin Fener Ol mesajına eşit. Yani Fenerbahçe Fener Ol kampanyasında gösterdiği mücadeleyi bu maçta gösterse belki de o kampanyadan çok daha fazla para kazanmış olacaktı.

Fenerbahçe'nin borçlarının bitmesi, düzlüğe çıkması için sportif başarı lazım. Sportif başarı gelmesi için de mücadele, kaliteli kadro, kaliteli hoca, kaliteli yönetim lazım. Başarı gelmeden borçlar kapatılmaz. 

Mücadeleyi 0 isabetli şut ile tamamladık. Tarihi rezillik.

İşin özeti Fenerbahçe yönetimi bir an önce ne planladığını açıklayıp harekete geçmek zorunda. Şu hoca gelsin, şu oyuncu gelsin, şu kişi sportif direktör olsun, şu oyuncular gitsin gibi bir durum söz konusu değil. En azından benim için. Fenerbahçe ne istediğini bilmediği için hangi hoca ya da oyuncular gelirse gelsin geleceği parlak olmaz. O yüzden en büyük görev Ali Koç ve yönetiminin.

Ali Koç ve yönetimi demişken gerekirse bir an önce Ali Koç kongre kararı alıp yönetimi yenilemeli. Belki de yönetim etkisiz kalıyor.

Sezonun devamında artık tek bir hedef kaldı. Türkiye Kupası'nı alarak avrupa kupaları katılım hakkı elde etmek. Eğer onu da başaramazsak Fenerbahçe için gelecek günler karanlık olmaya devam edecek. Sadece katılımın bile ciddi paralar getirdiği bir ortamda bu bizim için çok önemli. Seneye oyuncu transfer ederken bile faydasını görürüz.

Fenerbahçe ile üzülmeye devam ediyorum. Umarım bir an önce adımlar atılır ve mutlu günlere ulaşırız.

11 Mart 2020 Çarşamba

Fenerbahçe 2 Denizlispor 2


Fenerbahçe 2 Denizlispor 2. Maça giderken bu kez yeneriz herhalde desem de sonuca şaşırmadım. Çünkü Fenerbahçe futbol takımı sezonu kafa olarak bitirdi. Artık haftaların geçmesini bekliyorlar.

İzmitten Kadıköy'e tren sayesinde ulaşımın ne kadar rahat olduğunu bir kez daha yazayım.

Maç öncesi arkadaşlarla Yoğurtçu Parkı'ndaydık. Havanın sıcak olmasına rağmen bir Mart ayı maçı park çok daha coşkulu olabilirdi. Fenerbahçe'nin havlu atması tüm heyecanı öldürdü.

Maça 1 saat kala stadyuma girdim. Yine sevgili Atilla Nesioğlu sayesinde maçı çok iyi açıdan, locadan takip ettim. Girişi de çıkışı da çok rahat. Koltuklar, açısı, hemen yanımızdaki tv'den pozisyon tekrarı. Zenginler için hayat gerçekten çok kaliteli yaşanıyor.

Mücadele hakkında gerçekten hiçbir şey yazmak istemiyorum.

Yıllardır Kadıköy'e, Kocaelispor maçları için İsmetpaşa'ya, ya da deplasmana gidiyorum bu kadar takımdan uzak ev sahibi takım taraftarları ile uğraşan taraftar kitlesi görmedim. Denizlispor tribünleri maç başından sonuna Fenerbahçe ile ilgilendi. Evet zaman zaman iyi bağırdılar. Hatta asla beklemediğim şekilde doldurmuşlar tribünü ancak böyle tribün yapmak gerçekten bana hiç doğru gelmiyor.

Denizlispor deplasmanında da tribündeydim, bu maçta da. Denizlispor deplasmanında çok daha iyi tribün yapmıştık. Kadıköy'de tribünlerin performansı her geçen maç daha da düşüyor.

Beraberlik golüne fazla mı sevindik?




Yoğurtçu Parkı'nda duvarlar yenilenmiş. Hemen fotoğraflarını çektim.


Fenerbahçe için sezonun kalanında tek hedef kaldı. Türkiye Kupası'nı almak. Alamadığı takdirde Fenerbahçe bir sezon daha avrupa kupalarından mahrum kalacak. 

Haftaya Konyaspor deplasmanı yine eziyet olur.

Formula 1: Drive to Survive


Formula 1'e hayatımın bir bölümü büyük ilgi gösterdim. Tüm yarışları seyreder, dergiler alır, fotoğraflara, haberlere bakardım. Hatta Formula 1 ve motor sporları bir dönem aktif olarak görev aldığım yerler oldu. Türkiye Grand Prix'inde pist hakemi olarak görev yapmış, pistte girmediğim yer kalmamıştı. Araçların içine bile oturma şansı elde etmiştim. Ancak yıllar geçtikçe bu ilgi azaldı ve hatta kayboldu. Son 2 sene izlediğim yarış sayısı 3 değildir. Ancak Netflix'in bu belgeseli ile beraber şu an yeni sezonu büyük bir merakla bekliyorum.

Toplam 20 bölümü yayınlanan ve 2018 ve 2019 Formula 1 sezonlarından şahane detaylar sunan belgeselin her bölümünü keyifle izledim. Bazı bölümlerinde aşırı zevk aldım. 

Bu belgesel sayesinde şu an tüm pilotlara sempati besliyorum. Daniel Ricciardo, Carlos Sainz, Pierre Gasly, Sergio Perez, Alex Albon, Nico Hülkenberg gibi zirveden uzak pilotlar bile büyük renk katıyor. Ve hatta sanırım bu tarz isimler bu tarz belgeseller için daha uygun. Hamilton gibi isimler daha soğuk, az diyalog kuruyor. 

Geçen sezon yarış sonuçlarını bilmediğimden tüm yarışları izlerken büyük heyecan duydum. Hatta acaba yarışları bilsem bu kadar büyük heyecan ve keyif duyar mıydım?

Pilotların yanında takım direktörlerinin de ne kadar stres altında olduklarını gördük.

Günther Steiner büyük şovmen. Belgeselin en iyi isimlerinden birisi.

En beğendiğim bölümü S02E06.

Umarım 3.sezon gelir.


2 Mart 2020 Pazartesi

Kocaelispor 3 Karşıyaka 2 / Maçta Yaşananlar


Öncelikle çok mutluyum. Kocaelispor'un bu kadar dolu tribünlere oynaması beni mutlu ediyor. Bu yazıyı yazmadan blogda geçmiş Kocaelispor yazılara baktım. Gerçekten bazı maçlar tribünlerde soğuk ve yağışlı havanın da etkisiyle 50 kişiymişiz, bazı maçlarda 1000, bazen takıma tepkiden tribünler daha da boş kalmış. Amatör ligde oynadığı zamanlar stat yine sessiz. Yine de ben kendi adıma yıllardır tribünlerdeyim. Statlarda maç izlemeyi seviyorum.

Kocaelispor tarihinin en kalabalık iç saha maçına şahitlik ettik. Aynı zamanda 28.250 taraftarla 3.lig seyirci rekoru da kırıldı. Daha önce Erzurumspor-Altay maçında tribünlerde 27.423 taraftar vardı. Bundan sonra bir daha ne zaman gelişir bakalım...

Günler öncesinden başladı maç heyecanı. Kocaelispor yönetimi hem bilet fiyatlarını düşürdü, hem satışına erkenden başladı. 5 TL'ye böylesi bir maça girmek gerçekten büyük lüks.

Maç günü geldiğinde erkenden stadın yanına gittim. Karşıyaka taraftarları ile Kocaelispor taraftarları iç içeydi. Maça ilginin boyutları net olarak gözüküyordu.

5 TL'ye Güney Üst tribünden bilet aldım. Maç saatini beklemeye başladık. Maç öncesi Karşıyaka otobüsleri, Karşıyaka takımı alkışlar ve kornalarla geçti aramızdan. İki takım arasında dostluk var.

Stada maça 1 saat kala girdim. Tribünler hızla doluyordu. Ancak yine de doymuyorum. Bu statta tek bir boş koltuk kalmadan bir maç görmek istiyorum. Sanırım 3.ligde göremeyeceğiz. Belki 2.ligde deplasman taraftarı sağlam gelecek bir takımla oynanan maç bunu da yaşarız. 

Maç öncesi; Karşıyaka tribünleri de, Kocaelispor tribünleri de doldu. Ancak şehitler nedeniyle oyuncuları tribünlere çağırmadılar. Statta müzik yayını da olmadı. Maç öncesi şehitlerin adları tek tek okundu, taraftarlar ''burada'' sesleriyle cevap verdi.

Tribünleri ayrı ayrı yazmak istiyorum. Öncelikle Kocaelispor tribünlerini yazayım.


Kocaelispor tribünleri; Genelde stadın dolduğu maçlar Kocaelispor tribünleri iyi olmuyor. Tribünü yönetme sorunu mu dersin ya da başka bir şey mi yine zayıftı tribünler. Özellikle ilk yarının ortalarında çıkan kavgadan dolayı tribünler iyice kötüleşti. Normalde böylesi bir kitle varken çok daha güçlü tribün olmalıydı. Böyle maçlarda insanlar zaten tezahürat yapmaya aç daha çok karşılıklı tezahürata yönelmek lazım. Açıkcası tribünler beklentinin altında kaldı. Maç öncesi şehitler için pankart açıldı. Yine de maça başlarken söylenen ''Körfezim bak işte...'' tezahüratı gerçek Kocaelispor tribünlerini özetleyen andı. Kusursuzdu.


Karşıyaka tribünleri; Uzun yıllar sonra ilk kez sağlam bir tribünü izleme şansı buldum. İzmir'den, İstanbul'dan, Ankara'dan, Eskişehir'den otobüsler kalktı ve deplasman tribünü tamamen doldu. Maç öncesi güzel bir koreografi yaptılar. Maça klasik ''Yaşa Varol KafSinKaf'' tezahüratı ile başladılar. Kocaelispor tribünlerinin 5 dakika sessiz kalmasının bitmesiyle biraz sessizliğe geçtiler. Kocaelispor 2-0'ı yakalayınca biraz daha sustular. Sustular derken, beklentim çok fazla olduğundan daha büyük bir tribün bekliyordum. İlk yarı sonunda bunca yıldır ilk kez şahit olduğum bir şey yaşandı. Karşıyaka tribünü maç içinde bağırmadığı kadar coşkulu şekilde tezahürat söyledi. Karşıyaka tribünleri geleneği mi bilmiyorum ancak o anlar çok özeldi. ''Dünyaya geldik senin aşkınla, bitmiyor içimizdeki sevdan...'' tezahüratını hep beraber coşkuyla söylediler. Hayran gözlerle izledik. 2.yarı başında gelen golle beraber daha iyi tribün yaptılar. En azından Kocaelispor tribünleri hiç susmasa da onlar da susmadı. Bir çok kez seslerini duyduk. Ayrıca üçlü çekmiyorlar, beste söylüyorlar. Bu da güzel bir şey. Sonuç olarak böylesi kalabalık, böylesi coşkulu tribünleri izlemek çok güzeldi. Umarım ilerleyen yıllar üst liglerde bir kez daha görme şansı yakalarız.

Maç; Kocaelispor maça iyi başladı. 29 dakika sonunda 2-0'ı yakaladı. Burak Süleyman'ın inanılmaz asistleri, pasları vardı. Ancak Karşıyaka daha sonra dengeyi yakaladı. Bir kornerde 2-1'i yakaladı. 2.yarı başında 2-2'yi buldu. 3-4 defa öne geçme şansı geldi ancak değerlendiremediler. Kocaelispor'un etkili ancak bu maçta kötü oynayan oyuncusu Ali Han Tuncer'in golüyle Kocaelispor 2.lig yolunda dev bir adım daha attı. Yakup önceki haftalara göre daha iyiydi. Burak bildiğimiz gibi. Savunma hattı kötü. Kaleci felaket kötü. Karşıyaka ise 29 dakika 2-0 olmasına rağmen maçtan kopmadı ve maça büyük renk kattı. Play-off mücadelesine devam ediyorlar.

Karşılaşma öncesi ve sonrası dostluk görüntüleri vardı. Karşıyaka tribünleri Kocaelispor'u çağırdı. Kocaelispor tribünleri hoş geldiniz tezahüratları yaptı. Maç öncesi her iki tribünler de iki takımı beraber çağırdı. Futbolcular seremonide giydikleri t-shirtleri taraftarlara dağıttı. Maç sonrası Kocaelispor tribünleri Karşıyaka'yı çağırdı, Kaf Sin Kaf çekti. Aynı şekilde Karşıyaka tribünleri de Kocaelispor diye bağırdı.



Yine iyi bir saygı duruşu vardı. Kocaelispor stadının en sevdiğim özelliklerinden. Yine de umarım çok şahit olmayız.

Statta maç boyunca tek bir küfür edilmedi. Güzel olay.

Gollerde coşkulu anons yapmayan stat anonsçusunun 3.golde de böyle kalması şık olurdu. Her şeyi unutması hoş olmadı.

Şu stadın ulaşım sorununu da çözerlerse her şey daha da güzel olacak.

Kocaelispor bu galibiyetle puanını 58 yaptı ve en yakın rakibinin 10 puan önünde liderliğini sürdürdü. Artık son 7 hafta. Karşıyaka ise 41 puanda kaldı. Yine de play-off hattındalar. Kalan haftalar kritik. 

2.lige adım adım...