27 Aralık 2018 Perşembe

Kocaelispor 2 Muğlaspor 0


Kocaelispor'un Muğlaspor'u yendiği maç stadın benim gördüğüm en dolu maçıydı, Kocaelispor'un en rahat kazandığı maçtı, tribünlerin iyi olduğu maçtı. 27 Ocak 2019 Pazar 13:30'da Gölcükspor maçıyla tekrardan Kocaelispor'un yanında olmaya devam edeceğim. Bu postu yıllar sonra dönüp baktığımıda o gün orada neler yaşandığını hatırlamak için girdim.

26 Aralık 2018 Çarşamba

It's a Wonderful Life


Hayatımda izlediğim en eski filmlerden birisi. 1946 yapımı It's a Wonderful Life Amerika'da klasikleşen noel filmi diye lanse ediliyor. İnternette de listelere bakınca hep adı geçiyor.

Film için tamamı güzel diyemem ama özellikle son 30 dakikası çok iyi, son 15 dakikası mükemmel yorumunu yapabilirim. İlk 90 dakika sıkılabilirsiniz hatta ancak öyle bir son dakikalar izledim ki gerçekten ilk bölümleri unutturdu ve ağızda nefis bir tat bırakarak sona erdi.

Hayatı boyunca insanlara umut olan, yardım eden, yaşadığı yere katkı sağlayan George Bailey yaşadıkları nedeniyle intiharın eşiğine gelir. Ancak o an devreye ''koruyucu melek'' girer ve Bailey'e unutamayacağı anlar yaşatır.

En olumsuz anda bile bir umut vardır diyenlerin filmi olmuş.

Senaryo ve kurgu açısından kusursuz bir film. 1946 senesinde çekildiğini düşünürsek daha da anlamlı oluyor. 

Yönetmen Frank Capra filmi. En iyi filmi olarak geçiyor. Ayrıca bir çok oscar ödülü de, adaylığı da bulunuyor. 

İnsanın yanında her zaman ona destek olacak dostlarının olması şahane bir şey. Ayrıca her zaman destek olacağınız dostlarınız da olsun.

Türkçeye Şahane Hayat diye geçen film gerçekten de şahane. İzleyin.

23 Aralık 2018 Pazar

Joyeux Noel


Şimdiye kadar izlediğim en güzel noel temalı film olabilir. Hem dram, hem savaş, hem müzikal, hem tarih bir arada olunca ortaya böylesine kaliteli bir iş çıkıyor.

1914 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında cephede bulunan Alman, İskoç ve Fransız askerlerinin noel günü müziğinde etkisiyle nasıl bir savaş yaşadıklarını anlatan bir film. Savaşın anlamsızlığı, müziğin güzelliği, insanın hiç tanımadığı bir insanla çok zor bir ortamda nasıl bir arada keyifli vakit geçireceği filmin her saniyesi karşımıza çıkıyor.

İyi sahneler, iyi müzikler, iyi oyunculuklar.

Film tamamen gerçek olaylara dayanmaktadır.

Kanlı, bombalı, insanların birbirlerini nefretle öldürdüğü savaş filmlerinin arasında gerçekten insani duyguların bir savaş alanında nasıl olduğunu bizlere gösteren film izledik.

Cepheler birbirine o kadar yakın ki bir cephede çalınan müzikle diğer cephedeki asker hüzünlü anlar yaşayabiliyor.

Gayda nefis bir çalgı. Dinlemek keyif veriyor insana.

Çam ağaçları.

Son tren sahnesi.

Filmde yer alan Diane Kruger çok güzel. Bakın.

Çok iyi film, izleyin.

13 Aralık 2018 Perşembe

Cocu'nun Vedası


Fenerbahçe'ye geldiğinde heyecanlandık, PSV ile yaptıklarına imrenerek baktık. Ancak işler burada öyle gitmedi. İlk sezonudur, her türlü sabretmek lazım diyordum ancak öyle yapılmayacak şeyler yaptı ki sabretmek imkansız hale geldi. Fenerbahçe camiası olarak bir gün kalmasına tahammül edemezdik. İyi bir insan olduğunu düşünüyorum, başarılı olmasını da çok isterdim. Ama olmadı. Sözleşmesi karşılıklı anlaşılarak feshedildi. Yolu açık olsun.

12 Aralık 2018 Çarşamba

Bridget Jones's Diary


Hayatının bir noktasında artık işlerin kendi kontrolünden çıktığını hisseden ve bunu değiştirmek isteyen Bridget günlük tutmaya başlar. Bundan sonra daha cesur kıyafetler giyinen, erkeklerle daha samimi hareket eden, daha rahat olan bir Bridget izleriz. Açıkcası bu filmi ''Noel Filmleri'' listelerinde görünce izledim ve çok da beğendiğim söylenemez, daha bi ''kadınsı'' bir film olduğunu düşünüyorum. 97 dakika olması filmi bitirmeme kolaylık sağladı.

5 Aralık 2018 Çarşamba

Home Alone


18 Ocak 1991 tarihinde Türkiye'de sinemalarda vizyona giren bir film. Ben henüz 3 yaşındayken. Filmi o zaman seyretme şansım doğal olarak yoktu, daha sonra tv'den de sadece bir kaç sahnesini izlemiştim ancak oturup tamamen 1 kez olsun izlemememiştim. Zaten şimdi izlediğimde hiçbir sahneyi hatırlamadığımı gördüm. Noel temalı filmler denildiğinde bir çok kişi tarafından ilk söylenen film oluyor. Film vizyona girdikten 27 yıl sonra açıp izledim.

Belki çocukken izlesem çok daha fazla güler, çok daha fazla keyif alırdım ancak yine de oldukça iyi zaman geçirdim. Ailesini pek sevmeyen ve yaramaz Kevin annesi tarafından cezalandırılır ve çatıkatına kapatılır. Ancak bir gün sonra tüm ev sakinleri aceleyle çıkıp tatile gittiğinde Kevin'ın unutulduğunu uçakta anlarlar. Evde yalnız kalan Kevin önce korksa da daha sonra bunun tadını çıkarmaya başlar. Eve gelen hırsızlar ise Kevin'ı fazla küçümser ve macera dolu dakikalar başlar.

Bu tarz filmlerde çocukların hırsızları alt etmek için yaptıklarını izlemek beni çok keyiflendiriyor. Evin her bir noktasına farklı farklı düzenekler kurup beklemeye başlıyor. Ve bu sayede de bizlere acayip keyifli anlar yaşatıyor. Bu tarz film önerisi varsa alabilirim.

Kevin'ın ailesi yokken diğer evlerde noel kutlayan insanları izlemesi filmin hüzünlü anlarından biriydi. Bir çocuk için ailesinden uzakta olmak buruk oluyor.

Noel ve kar olmazsa olmaz ikili. Bu filmler çekilirken herhalde ilk yazılan olay bu. Kar olacak. Etrafta ışıklı, süslü evler, ağaçlar. 

Filmdeki ev şahane. Tık.

Noel konseptli evler. Şömine önünde ağaçlar, süsler, hediyeler. İnsanın içini ısıtıyor.

Filmlerden sahneler açarak hırsızları evden kovduğu sahneler oldukça iyi ve komikti.

Filmin başrol oyuncusu 1980 doğumlu Kevin yani Macaulay Culkin. Film çekildiğinde 10 yaşındaymış. Şu an 38 yaşında. O zaman sevimliymiş, şu an değil. Zaten IMDB'den bakınca en yüksek puanlı filminin bu olduğunu görüyoruz. 

Serinin 2, 3 ve 4. filmlerini şu an için izlemeyi düşünmüyorum. Biraz bakınca zaten 2'nin de iyi olduğunu söylüyorlar ancak 3 ve 4 zaten oldukça kötüymüş.

Tribünün Rengi Yoktur


Eskişehirspor Pazartesi günü deplasmanda Afyonspor ile karşılaştı ve sahadan 2-1 yenilgiyle ayrıldı. Eskişehirspor zor günler geçiriyor. 2016-2017 sezonu sonunda oynanan final maçında Göztepe'ye kaybeden Eskişehirspor o sezonun ardından lige zor tutunmuştu ve bu sezon işler daha da kötü. Şu an bulunduğu ligde 12 puanla 17.sırada. Ligde kalabilmesi için ciddi çıkışa geçmesi gerekiyor. Ancak Eskişehirspor'un değişmeyen bir yönü var. O da taraftarları. Gittikleri her maçta takımının yanındalar, her maç 90 dk susmuyorlar, takımlarına destek oluyorlar. Afyon maçında da aynısı oldu. Maçı 2-1 kaybeden takımlarının tribünlere çağırıp bu tezahuratı söylediler. Bir taraftar için asla kafasından silinmeyecek bir tezahurat. Ne küme düşmek, ne şampiyonluğu kaybetmek, ne ağır derbi yenilgisi, ne kötü futbol. Takımlarının yanında olmak yetiyor herkese. Eskişehirspor taraftarlarının söylediğini statlarda söylemeye devam edeceğiz...

sen şampiyon olmasan da
kupaları almasan da...

Fenerbahçe 2 Kasımpaşa 2


Fenerbahçe'nin Kasımpaşa ile oynayacağı maça giderken cebimde biletim yoktu ancak yola çıkarken bir arkadaşımın Fenerium Üst C Blok kombinesini aktarması ile bir kez daha maçı statta izleme şansı yakalayacaktım.

Kasımpaşa kağıt üstünde çok zor maç. Lig ikincisi, çok iyi oyuncuları var, çok iyi golcüsü var ve başında buraları oynamayı bilen efsane hoca Mustafa Denizli. Fenerbahçe ise tam tersi. Camia olarak kimse bu maçı kazanacağına inanmıyor. Oyuncular formsuz, bireysel hatalar fazla, maçları koparamıyoruz, iyi bir golcümüz yok. Sadece iyi bir golcü ile bu ligde çok üst sıralara oynamak mümkün.

Maç beklediğimiz gibi başladı. Kasımpaşa sahayı çok iyi parselliyor, istediklerini yapıyor ve bizlere asla alan bırakmıyordu. Yine de Mehmet Ekici ve Valbuena gibi oyuncularla pozisyona da girdik. Önce verilen penaltı, Harun'un kurtarışı, VAR'a giden pozisyonlar. Ardından Trezegeut'nin şahane ortasına penaltıyı kaçıran Diagne skoru 0-1'e getiriyordu. Tribünde net görebiliyoruz evet Kasımpaşa daha iyi takım ancak sahada daha çok mücadele eden bir Fenerbahçe var. Önce 44.dakika Valbuena Neustadter'in ağzına bıraktı topu, ardından bir dakika sonra Özgür Çek talihsiz bir vuruşla topu kendi ağlarına gönderdi ve ilk yarıyı 2-1 önde kapattık. 2.yarının 9, maçın 54.dakikası ise Diagne kendisinin ve takımının ikinci golünü attı. O dakikadan sonra Kasımpaşa her an 3'ü bulacakmış gibi oynadı. 65.dakika Mehmet Ekici ve Valbuena'nın da çıkmasıyla beraber maç bizim için sona erdi. 2-2 iyi sonuç böyle bitsin demeye başladık.

Mehmet Ekici, Valbeuna, Barış takımın en iyileriydi. Ancak burada kötülerden bahsetmek lazım. Mesela Hasan Ali Kaldırım son haftalarda iyice düştü, eskiden sürekli ileri gider, mücadele ederdi ancak şu an pek bir şey yapmıyor. Sanki umursamıyor gibi top oynuyor. Slimani gerçekten iyi ki kiralık dedirten oyun oynuyor. Sezon başında tüm taraftarlar dahil ben de burada övdüm, çok iyi iş yapacak dedim ama büyük hayal kırıklığı yaşıyoruz. Net pozisyonları gole çeviremiyor. Ve evet artık iyice diyorum. Takımda süre almasının hiç kimseye faydası yok. Elif son haftalarda çok büyük düşüşte, zaman zaman iyi işler yapsa da bunu genele yayamıyor. Mehmet Topal kötü, Roman kötü, Harun her maç penaltı kurtarıyor ancak yan toplar sıkıntı. Isla kötü.

Fenerbahçe 14 hafta sonunda, 14 gol attı, 14 puan topladı. İnsanlar farkında değil. Hatta şey diyenler var ''Fenerbahçe düşer mi abi ya?''. Asla katılmıyorum. Fenerbahçe düşer beyler. 5 hafta sonunda dipte değiliz. İlk yarı bitiyor, tek haneli sıralara çıkamadık. Takım buraları oynamayı bilmiyor, 1 puan yeterli demiyor, taraftar baskısından isteklerini rahat şekilde yapamıyor, anadolu deplasmanları çok zor olacak. Küme düşme ihtimallerini konuşmak için acaba daha ne gerekiyor?

Fenerbahçe tribünleri zaman zaman çok iyiydi, özellikle ilk yarı sonunda tüm stat tarafından söylenen ''Çocuklar inanın...'' tezahuratı son zamanların en iyi anlarından biriydi. Okul Açık ile Maraton Üst köşe neden farklı tezahuratlar söylüyor bunu anlamıyorum. İki tarafın aynı tezahuratı söylemesi çok mu zor? Ayrıca Fenerbahçe'nin çok daha güzel besteleri varken neden hep aynı besteler arasında gidip geliyoruz. Mesela Fenerbahçe'ye gol lazımken neden uzun besteler söyleyip gol ile ilgili besteleri söylemiyoruz. Fenerbahçe tribünleri iyi ancak çok daha iyi boyuta geçmesini biz engelliyoruz. Bir kez daha yazıyorum. Sefa abinin liderliğini arıyor tribünler.

Yıllar sonra Fenerium Üst tribününe girdim. Giriş-çıkış çok daha rahat. Girerken neredeyse aramıyorlar. Okul Açık'a girerken polisler çok daha sıkı ararken burada neden böyle bilmiyorum. Sanırım Okul Açık'a girenlerle buraya girenleri farklı görüyorlar. Okul Açık'a girerken cep telefonunun sarj aletini soran polisler varken burada cebimde görmesine rağmen hiçbir şey sormuyorlar. Çifte standart var. Okul Açık'a giren taraftarın daha bir olay çıkarma ihtimali olduğunu düşünüyorlar. Maçı izlemek daha rahat ancak çizgi tarafını net şekilde göremiyoruz. Mesela herkes otururak maç izlemeye çalışsa önümüzdeki çizgide ne olup bittiğini görmek için ayağa kalkmak lazım. Stat yapılırken nasıl yapılmış anlamıyorum. Tezahurat sadece karşılıklı yapma isteği gelirse ya da komple stat havaya girerse yapılıyor.

Isıtıcılar büyük lüks. Cidden acayip etkisi var. Rüzgar olmayan maçlarda terletiyor.

Yok yere çıkan kavgalar, tartışmalar.

2018 yılında Fenerbahçe stadında izleyebileceğimiz tek maç kaldı. 17 Aralık 2018 Pazartesi Erzurumspor maçı son maç.

4 Aralık 2018 Salı

The Holiday


Başrollerinde Cameron Diaz, Kate Winslet, Jude Law ve Jack Black'in olduğu bir romantik komedi. Noel zamanı aşk hayatında sorunlar yaşayan, aldatılan 2 kadın bir internet sitesi aracılığıyla evlerini değiştirir. Biri İngiltere'den Amerika'ya diğeri Amerika'dan İngiltere'ye taşınır. Amaçları dertlerinden uzaklaşmak, kafa toplamak ve tekrardan hayatlarına geri dönmek. Ancak aşkın insanı ne zaman, nerede bulacağı belli olmuyor ve Amanda ve Iris aşık oluyorlar. Tabii aşık olmasının etkilerinden birisi de düştükleri boşluk ve ruh halleri.

Film çok mu iyi? Değil. Ancak sadece Kate Winslet ve Cameron Diaz gibi iki güzel oyuncuyu izlemek insanı mutlu ediyor. 2 saat 11 dakika boyunca bir an bile sıkılmadan izledim. Aslında bu olay filme iyi demek için bir sebep.

Evleri takas etmek iyi fikirmiş. Bu film 2006 yılında vizyona girmiş ve böyle bir şey varmış. Acaba Türkiye'de böyle bir şey var mı? 1 haftalığına evleri değiştirmek mümkün mü? Kesin yoktur. 

Graham rolüyle Jude Law karizma olsaydı? Çocukları ile beraber tam bir aile babası. Kızları için evinde inek bile besliyor.

Arthur rolüyle Eli Wallach yer alıyor ancak onun konusu biraz askıda kaldı . Ya koymayacaktınız ya da böyle bir son yapmayacaktınız.

Noel zamanı kar yağar. Hayatın kuralı. Bize filmlerde hep böyle yansıttılar, yansıtmaya devam ediyorlar.

Çok iyi şarkı. Filmde de iyi gidiyor. Tık

Güzellik bakımından da oyunculuk bakımından da Kate>Cameron.

3 Aralık 2018 Pazartesi

Fenerbahçe 0 Dinamo Zagreb 0


Fenerbahçe peşinde geçen hayatlar. Tabii bunun için insanın ya işsiz olması lazım ya maçın izin gününde oynanması lazım ya izin alabilecek bir iş yerinde çalışıyor olmak lazım ya maddi yönden stada gidebilecek durumda olmak lazım. Hayatımın 6 yılı izin alabilecek bir iş yerinde çalıştıktan sonra şu an işsiz olmanın avantajını kullanıyorum. Ve bu sayede Fenerbahçe'nin maçlarını statta izleme şansı yakalıyorum.

Fenerbahçe-Dinamo Zagreb maçı için İstanbul'a giderken akıllar ne son hafta kaybettiğimiz Trabzonspor maçındaydı ne ilk maç Zagreb karşısında alınan ağır yenilgide ya da başka bir şey. Sadece Fenerbahçe kimliği ve saf Fenerbahçe sevgisi ile bir maça daha gidiyorduk.

Fenerbahçe'nin yıllarca maçına gittim ancak sadece sevindiğim veya sadece üzüldüğüm maç sayısı çok değildir. Ya maç sonu istifa tezahuratları yapılan bir başkan, ya hakem hataları, ya takımın mücadeleden yoksun olması, ya istifaya çağrılan hocalar, ya futbolun istenildiği seviyede olmaması. Fenerbahçe maçına gitmek istiyorum, takımın mücadele etmesini, coşkulu futbol oynamasını, rakipten her maç daha fazla koşmasını istiyorum. Bunun sonucunda gelecek yenilgi ya da kaçacak şampiyonluklar bir taraftar olarak beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Kimse takımını kupa için sevmez, kimse takımını şampiyonluk beklentisi ile sevmez. Çocuk yaşta bu takımı severken ne kupa biliyorduk ne başka bir şey. Saf bir sevgi vardı. Ancak o sevgi her geçen gün farklılaşıyor.

Zagreb maçı takım elinden geldiği kadar mücadele etti, koştu, istedi, yetenekler ölçüsünde gol aradı ancak bulamadı. Yine de 0-0 ile üst tura çıkmayı başardı. Bir taraftar olarak bu beni mutlu etmeye yetiyor.

Mesela 2.yarı başında dakikalarca gırtlak patlatarak ''Hep peşinden iz sürdük yol bilmeden...'' tezahuratını söylediğim anlar benim için bu maçın en güzel anlarıdır. O anlar ne sahada oynanan oyuna baktım ne başka bir şeye. Sadece takımı ne kadar çok sevdiğimi düşündüm ve bu takıma ne kadar çok bağlı olduğumu. Bu tarz anlardan keyif alıyorum. O an gerçekten hiçbir şey umrumda olmuyor. Küçükken kahvenin yan camından izlediğim Fenerbahçe'yi en çok anlar hissediyorum. Öyle bir sevgi.

Kadıköy'de soğuk maçlara gittim ancak bu kadar soğuk maça uzun süredir gitmiyordum. Sağlam üşüdük. Tabii soğuk havada hemen ''soğuktan üşüsek titresek bile, sana olan aşkımız bitmez Fenerbahçe'' tezahuratı söylüyoruz. Bu anların tezahuratı.

Hepimiz ölelim, Fenerbahçe yaşasın sadece tezahurat değil, hayatımızın gerçekleridir.

Şartlar el verdiği sürece Fenerbahçe'nin peşinde hayat yaşamaya devam.

2 Aralık 2018 Pazar

Kocaelispor 3 Karacabey Belediyesi 0


Kocaeli'nin yeni stadında acayip bir atmosfer oluşmaya başladı. Genci, yaşlısı her maç binlerce kişi maça geliyor, tribüne rahat giriyor, rahat açıdan maçı izliyor, keyifli futbol izliyor ve takım da kazanırsa evine mutlu dönüyor.

Cumartesi günü İstanbul'dan gelen misafirim, blogların unutulmaz yorumcusu Varol Döken ile beraber yine stat yoluna düştük. Havanın güzel olması, Kocaelispor'un bir önceki maçı kazanmış olması gibi etkenlerden dolayı yine hatrı sayılı bir kalabalık maç için stada koşmuştu.

Kocaelispor maça kusursuz başladı, topa hakim olan, karşı kalede üst üste pozisyonlar buldu. Rakibin 10 kişi kalması ile beraber iyice oyuna hakim olan Kocaelispor golleri de buldu ve sahadan 3-0'lık net bir galibiyetle ayrıldı.

Burak Süleyman'ın kötü oynadığı gün Kocaelispor adına Sefa Narin, Rıza Altıntaş ve  Ali Keten golleri atan isimler oldu. Rıza Altıntaş'ın attığı gol görülmeye değerdi.

Oyuncu kalitesinin çok büyük farklar göstermediği üçüncü ligde oyunu mücadele belirliyor. Tüm oyuncular 90 dk koşuyor, mücadele ediyor. Kazananı da daha çok mücadele eden taraf belirlemiş oluyor. Bu maçta da onu net şekilde gördük. Sahada acayip bir mücadele vardı. Ancak Kocaelispor çok daha istekli, çok daha hazır olduğu için maçı rahat şekilde kazandı.

Geçen maç yazdığımı tekrar edeceğim de Hodrimeydan nasıl oluyor da bulunduğu tribünün özellikle alt katını dolduramıyor. Evet çok iyiler, evet katkı sağlıyorlar, evet bağırınca ses getiriyorlar ama o tribünün bir şekilde tamamen doluyor olması lazım. Bilet fiyatlarını gerekirse düşük tutup oraya bağıran kitleyi doldurabilmek lazım. Galibiyetler üst üste geldikçe daha da dolacak tabii ancak kulübün de bunun için kenti maçtan bir kaç gün önce havaya sokması gerekiyor. Maçın biletlerinin maçtan önce şehir merkezinde satılması, reklam verilmesi gibi detaylar önemli hale geliyor.

Kocaelispor 14 haftayı 26 puan ile 2.sırada tamamladı. Lider Bayburt İÖİ ile arasında 6 puan sürüyor.

Stat yanlarındaki köfte kokusu.

Kocaelispor bu lige gerçekten fazla. Camiası ile kesinlikle üst sıraları hakediyor.

Stadın etrafındaki trafik sorunu nasıl çözülecek merak ediyorum. Stadın yanlış yere yapıldığını düşünmeye başladım.

Maç sonrası da Kocaeli'nin merkezinde yer alan Köfteci Behçet İzmit'in en iyi köftecilerinden, Sütten ise en iyi tatlıcılarından biri olduğunu bir kez daha bize kanıtladı. Futbol, yemek, tatlı, bol muhabbet ile günü bitirdik.

Kocaeli'de bir maça gelin, bu atmosferi de, bu mücadeleyi de yerinde takip edin. Maç sonunda meşhur köftecide yemek yerseniz günü daha da güzelleştirmiş olursunuz.

Tribün ve maç iyidir, gidilir.

The Christmas Chronicles


Bir arkadaşımın ''Bütün Noel filmlerini izlemek istiyorum'' sözünden sonra konuşmada önerdiği ilk filme başladım ve akabinde kendi kendime ''30 gün Noel filmi izleme'' hedefi koydum. Genelde hayatım boyunca özellikle son yıllarda artan şekilde bu tarz kitap, dizi, film listeleri yapıp izlemeyi seviyorum.

''30 gün Noel filmi izleme'' hedefiyle ilk seyrettiğim film ise Kurt Russell'ın başrolünde The Christmas Chronicles oldu. Annesinin işe gitmesi nedeniyle evde kalmak zorunda kalan iki kardeş Noel Baba'nın peşine düşer ve gizlice kızağına binerler. Ancak bu heves başlarına büyük dertler açar. Noel Baba'nın kızağı kırılır ve ardından olaylar gelişir. 1 saat 44 dakika boyunca eğlenceli şekilde yaşananları seyrediyoruz.

Aile, komedi kategorisinde yer alan film aslında Amerika'da ya da başka ülkelerde insanların nasıl bir Noel arifesi geçirdiğini de anlatıyor.

Noel Baba'nın sözde Hristiyanlık dinine ait olması gibi sebeplerden sevilmemesi bu filmi izledikten sonra bir kez daha saçma geldi. Filmde de sık sık onu düşündüm. Ufak çocuklar yıl boyunca uslu durur, yaramazlık yapmazsa Noel Baba isteklerini yerine getiriyor. Ne kadar güzel bir bakış. Günümüzde bir çocuğun isteğini yerine getirmek, çocuğu mutlu etmek hangi dine ait olursa olsun güzel bir şeydir. Keşke Türkiye'de de bu bakış açıları olmasa ve Noel Baba'lar tüm yurtta çocuklardan istek toplasa ve onları Aralık ayında yerine getirse. O çocukların o an mutlulukları bile yeter. Bu filmde de görüyoruz mektupların yazıldığı oda, videoların izlendiği oda insanı mutlu etmeye yetiyor. Zaten ülke olarak bu tarz bir bakış açısında olsak, her şeye iyi niyetle yaklaşsak her şey daha güzel olacak.

İnternette araştırma yaptığımız zaman Noel Baba'nın Demre'de doğduğu da yazıyor, hediye dağıtma alışkanlığının İskandinav mitolojisindeki tanrı Odin'e dayandığı da yazıyor. 

İnsanların tüm hayatı boyunca isteklerinin karşılarında yer alan birisi-Noel Baba- tarafından takır takır söylenmesi adamı şoka sokar. Filmde de bir çok sahnede görüyoruz. Özellikle polislerin isteklerinin gerçekleştiğini duyduktan sonra tepkileri şahane.

Kırmızı-Beyaz giyinmesini Antalyaspor'a bağlayanlar var...

Popüler Noel Baba imajının 1931 yılında Coca-Cola şirketi için hazırlanan reklama dayandığı da söyleniyor.