30 Kasım 2013 Cumartesi

Pique & Shakira

 Pique ve Shakira Barcelona-Fenerbahçe Ülker maçını salonda takip etmiş. Pique 2.fotoğrafta Shakira'ya Basketbol kurallarını anlatırken, 3.fotoğraf Pique adına talihsiz olmuş.



27 Kasım 2013 Çarşamba

Takım Birlikteliği

Fenerbahçe, Beşiktaş maçı hazırlıklarını sürdürüyor. Lider olmak, iyi futbol, kazanılan maçlar normal olarak takımın moralini üst seviyede tutuyor. Belki de lider olunmasa böyle güzel fotoğraflar göremezdik. İşler iyi giderken bu tarz fotoğrafları sıklıkla görüyoruz.

Fotoğrafta 8 oyuncu var. Herhalde yapılan antrenman maçını kazandılar, mutlular. Burada dikkat çeken uzun zamandır forma giymeyen oyuncuların da mutlu olması. Fotoğrafta yer alan futbolculardan ;

Mert Günok bu sezon sadece 3 maç oynadı, 
Kadlec bu sezon sadece 5 maç oynadı, 
Holmen bu sezon sadece 3 maç oynadı, 
Yobo bu sezon sadece 4 maç oynadı, 
Gökhan 10, Kuyt 17, Emre 9 ve Webo 17 maç oynadı.

Belki de Fenerbahçe'nin bu sezon neden burada olduğunu gösteren, kanıtlayan nefis bir fotoğraf. Takım birlikteliği bir takım için çok önemli, en azından sahada iyi sonuçlar varken...

Salah'ın Golü


Basel bu sezon gruplarda Chelsea'yi 2.maçta da yenmeyi başardı. 2.maçı 87.dk Salah'ın attığı golle kazanırken golün hazırlanışı pek Mourinho takımlarına yakışmayan şekildeydi. Kaleci Yann Sommer pası önündeki Fabian Shar'a verdi, Fabian Shar uzun bir topla Mohamed Salah'ı gördü, Mohamed Salah güzel kontrol ile topu sürdü ve iyi bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Kalecinin elinden çıkışı ile ağlara gidişi arasında geçen süre yaklaşık 10 saniye. Mourinho bu golü hafta boyunca anlatır.

Ajax 2 Barcelona 1


Sadece futbol izlemek için ekran başına oturulan bir akşam daha. D-Smart sahibi olmanın ayrıcalıklarından gol gol kanalımız açık. Gol gol kanalı, bir ana maç veren ama diğer maçlarda atılan golleri anında bağlanarak yayınlayan bir kanal. 

Ana maç Ajax-Barcelona olunca gece daha da zevkli oldu.

Ajax'ın gençleri muhteşem mücadele ile beraber sahadan galibiyetle ayrıldılar. Daha çok koşan, daha çok isteyen Ajax Barcelona'ya bu sezon ilk yenilgisini tattırdı. Özellikle Fischer ve Schöne çok etkiliydi. Barcelona mücadeleyi biraz az ciddiye alınca, Ajax da tam tersi tam konsantre çıkınca galibiyet zor olmadı. 2.yarı başında hatasız oynayan savunma ve Ajax 10 kişi kalıp maçı biraz sıkıntıya soksa da Barcelona'nın bu maçı alacak durumu yoktu.

Kasım ayında sezonun genelinde ilk yenilgi. 21.maçta ilk yenilgi. Fenerbahçe'nin de bu durumlarını görürüz inşallah.

Skor 2-1, oyuna giren oyuncular; Adama Traore, Sergi Roberto ve Patricio Gabarron. 96 doğumlu, 92 doğumlu ve 93 doğumlu 3 oyuncu. 

Tribünlerde 51.628 futbolsever. Maç boyunca oldukça coşkulular. Yalnız 2.gol sonrası tribünden düşen Ajax taraftarının durumu ağır diyorlar. İnşallah iyileşir.

Iniesta'nın attığı bazı paslar evde beni ayağa fırlatıyor. Iniesta'yı izlemeyi çok seviyorum ve tabii Barcelona'yı izlemeyi de çok seviyorum. Özellikle ilk yarıları geride kapattığı maçları. Geride kapatılan maçlar farklı farklı pozisyonlar ile gol arıyorlar ve bu bana inanılmaz keyif veriyor. Resmen ağır Barcelona dilosuyum.

Son maçlar öncesi Barcelona 10 puanla lider. Son hafta celtic'i evinde yenerse lider olarak çıkıyorlar. Milan-Ajax maçını kazanan ise yolunda şampiyonlar liginde devam edecek.

Bahis oynayanlar için genel olarak kabus gibi bir akşam. Gerçi bu maça üst oynamak en mantıklı seçenekti.

Heyecan bugün oynanacak 8 maçla devam edecek.

Bizi şampiyonlar liginden mahrum bırakanlara selamlar.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Yıkım


Takımı Manchester City deplasmanından 6-0'lık tarihi yenilgi ile ayrılınca Tottenham taraftarının bu duruma gelmesi çok doğal.

100'ler Kulübü


Bazılarına göre çok önemsiz ama bana göre çok da önemsiz olmayan bir kulüp. Futbolcu olsaydım ve forvet olarak oynasaydım 100 gole ulaşmak ilk hedeflerimden biri olurdu. 100 gole ulaşır adımı kupa almasam, şampiyon olmasam bile tarihe yazdırırdım. Her ne kadar çok da dikkat çekmeyen bir tarih olsa da.

Süper ligde 100'ler kulübüne girebilen 32.futbolcu haftasonu attığı gol ile beraber Burak Yılmaz oldu. Bu kadar kısa süredir -son 3 sezon 75 gol- gündemde olup, 100 gole ulaşması takdir edilmesi gereken bir konu. Her ne kadar saha içinde yaptıkları ile futbolseverlere antipatik gelse de konu futbola gelince iş değişiyor. 0.52 gol ortalaması ile beraber en iyi ortalamaya sahip 6.futbolcu olması da zaten bunu kanıtlıyor.

100'ler kulübüne aktif futbolcular arasında en ciddi aday 96 golü bulunan Gökhan Ünal. 31 yaşındaki futbolcu 4 gol attığı takdirde 100'ler kulübüne girecek. Onun dışında aşağı doğru gidersek 75 gol ile Bobo, 66 gol ile Holosko, 60 gol ile Tuncay Şanlı, 59 gol ile Isaac ve 56'şar gol ile Mehmet Yıldız ve Semih Şentürk aktif futbolcuğa devam eden ancak 100'ler kulübüne en yakın-bana göre mümkün olmasa da- diğer isimler.

Konunun fotoğrafını Semih Şentürk yapmamın sebebine gelince; Gol krallığı yaşamış, yıllarca Fenerbahçe formasını giymiş, nöbetçi golcü lakabını almış bir futbolcunun henüz 56 golü olması iki kelimeyle hayal kırıklığı.

Sevinç






























Kenarda gollerde böyle reaksiyon veren hocaları seviyorum. Ben nasıl seviniyorsam o da öyle seviniyor. Ersun hocam ve ekibi Antalyaspor maçında Sow'un attığı gole benim gibi sevinmiş.

Gelenek


Adeta bir kulüp geleneğine dönüşen son dakika galibiyetlerinin yıldızı bu hafta Moussa Sow'du. Şampiyonluk yakın veya şampiyon olacağız demiyorum. Bu çocuklar ve camia şampiyonluk istiyor diyorum.

21 Kasım 2013 Perşembe

Maç Günlüğüm # 114


Aylar sonra tekrardan Kocaelispor maçı için İsmetpaşa Stadyumu yollarına düştük. Fenerbahçeli kimliğimi bilmeyen yok ama tribünlere Kocaelispor stadında başladım. O zaman ortaokul sıralarında okuldan kaçarak Kocaelispor'un kupa maçlarına gidiyordum. Haftasonu zaten babamla beraber Kocaelispor'un her maçında yanında oluyorduk.

Madem futbolu bu kadar seviyoruz, 3.lig bile olsa tribünlerde olmalıyız. Kocaelispor-İstanbulspor maçı için stada giderken hüzün çökmedi değil. Bir zamanlar süper ligin güçlü takımları, sahasında üç büyüklere karşı aldıkları sonuçlar, kazanılan kupalar. 

Yıllarca tribünleri ile adından söz ettiren İsmetpaşa Stadyumu'nun etrafı bu kez boş, stat adeta yıkılmayı bekliyor, sıvalar iyice dökülmüş, bakımsız şekilde duruyor.

5 TL'ye maraton tribününe giriyorum. Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda kale arkasından maç izleye izleye bu açıyı özlemişiz. Maraton tribünü resmen sahanın içindeymişsin hissi veriyor.

Hodrimeydan bu kez de yerinde ama bu kez çok az kişiyle. İstanbulspor tribünü ise 5 kişi ve 3 pankart ile tribünlerde. 

Mücadele hakkında çok şey yazmaya gerek olmadığını bilsem de İstanbulspor daha çok koşup, daha iyi oyuncuları olup, daha iyi konsantre olup mücadeleden 0-6 ile galip ayrılıyor. Kocaelispor bir ağır yenilgi daha alıyor.

İstanbulspor'dan 9 numaralı formalı futbolcu dikkat çekiyor. Adını bile bilmiyorum. 

Kocaelispor çok kötü takım. Geçen sezon bu takımın aynı isimerle çok iyi mücadele ettiğini söylüyorlardı. Bu sefer mücadele de yok. Herkes kabullenmiş gibi oynuyor. Tabii bu futbolcuların ne şartlarda olduğunu başka bir yazıda yazarız.

Hakem çok kötü. Baskı yok, stres yok ama sürekli eyyam var. Hatalı karar var.

3.lig, 6 gol, penaltı, kırmızı kart, tezahuratlar. Dolu tribünler olsa çok daha zevkli geçerdi.

Yine yönetim istifa tezahuratları var, yine kentte destek çıkmayanlara, siyasetçilere tezahuratlar var. 5-6 senedir bu tezahuratlar eksik olmadı.

Tribünlerde yıllardır maça gelenler var. Kocaelispor'dan vazgeçmeyenler. Daha çok gençler.

Bir zamanlar Türkiye'nin 1 numaralı liginde adından söz ettiren Kocaelispor, hızla amatöre düşüyor. Bakalım bu düşüne kim ne zaman dur diyecek. Ya da gerçekten dur diyecek çıkacak mı? Bekleyelim.






14 Kasım 2013 Perşembe

Obradovic Ürünleri ve Fenerium


Fenerbahçe'nin değil ülke basketbolunun kaderini değiştiren-değiştirecek bir isim. Odradovic. Gaziantepspor maçına giderken hayatı boyunca futbol izlemekten büyük keyif alan, büyük bir Fenerbahçe futbol takımı taraftarı olan babamın '' Hangi maça gidiyorsun? Futbola gitme, basketbola-Barcelona- gitsene'' cümlesinin kurulmasına neden olan bir isim.

Bunun gibi örnekleri çoğaltırız. Obradovic geldikten sonra basketbol izleyen, salonlara giden, tv karşısına büyük bir zevkle geçen milyonlarca Fenerbahçe taraftarı + basketbolsever var. Obradovic tek başına bir camianın kaderini değiştirecek gözüyle bakanlar var.

Gelelim bu konuyu yazmamın amacına. Fenerbahçe'nin ve ülke basketbolunun iyi yerlere gelmesini sağlayacak dünyanın çoğu kişiye göre en iyi hocası Obradovic ülkeye geldikten beri ilgi odağı. Herkes ondan bahsediyor. Maçlarda yaptığı hareketler, oyunculara kızmaları, demeçleri ile adından söz ettiriyor. Madem öyle Obradovic ile taraftarları da buluşturmak gerekmez mi?

Basit bir blog yazarı Yiğit olarak Fenerium yetkililerine seslenmek gibi bir şansım yok, denk gelirse okurlar. Ama Fenerium'un çok acil şekilde Obradovic ile ilgili ürünler yapması ve satışa çıkarması lazım. T-shirt olur, atkı olur, şapka olur, magnet olur, bobblehead olur. Mesele Obradovic ile ilgili ürünler yapmak ve Fenerbahçe taraftarlarına Obradovic ile ilgili bir hatıra bırakmak. Bu zor olmasa gerek?

Maç Günlüğüm # 113 / Derbi


Sezonun hepimiz açısından en önemli maçı. Maç öncesini, maçı, tribünleri, maç sonunu günler öncesinden düşünmeye başlıyoruz. Maç öncesi için planlar yapılıyor, herkes her maç öncesi olduğu gibi belli saatte buluşma noktamız olan ve maç önceleri takıldığımız Yoğurtçu Parkı’nda oluyor.

Benim için saat 11:30’da İzmit’ten yola çıkarak başlayan gün akşam 24:00’de evde olmamla son buluyor.

Harem’den Kadıköy’e giderken olmasa da Kadıköy’e ayak bastığım an atmosferin farklı olduğunu, çevrede çok daha fazla formalı, ürünlü insan olduğunu görebiliyordunuz. Bu özel bir gündür. Bu bir derbi günüdür.

Havanın da muazzam olmasıyla Yoğurtçu Parkı saat erken olmasına rağmen yükünü almış, maçı bekliyordu. Yine bana Fenerbahçe’nin kazandırdığı müthiş insanlar ile beraber maç öncesi müthiş keyif alıyorduk. Maçı değerlendirme, muhabbet, tezahuratlar derken maç anına yaklaşıyorduk.

Yoğurtçu Parkı her geçen gün daha da doluyor, her geçen gün daha da coşkulu oluyor. Maç öncelerini bu kadar sevmemizin nedeni kesinlikle bu ortamlar. Hoş Nazlı’nın Yeri, Kalamış ya da başka bir yerde de olsak bu keyfi yaşardık ancak Yoğurtçu Parkı bir başka güzel.

Maç önünü yaşamadan stada girenleri anlamıyorum. Maç öncelerini eskiden kötü geçiren kendimi de ayıplıyorum.

Saat 18:00 gibi stada rahat şekilde girdik. Tribünler coşkuluydu. Okul Açık.

Tribün performansı ; Tribünler Eray ısınırken ona küfürle başladı, birkaç tane ses bombası atıldı. Fenerbahçe sahaya çıktıktan sonra futbolcuların tek tek tribünlere çağrılması kısmı başladı. Tüm herkes coşkuyla bağırıyor, futbolcular önümüze kadar geliyordu. Futbolcu çağırma kısmından sonra Galatasaray’lı futbolcuların sahaya çıkması ile beraber ibre biraz o tarafa döndü, Galatasaray’a küfürler. Maç başlarken yapılan omuz omuza derken en sevdiğim tezahurat ‘’ Bu sene sensin şampiyon… ‘’ ile beraber derbiye başladık. Gol erken gelince tribün performansı daha da iyi oldu. Karşılıklı tezahuratlar, şovlar derken tribün adına gün güzel bitiyordu.

Maraton üst tribün köşeden başlayan ‘’ İmparator Fatih Terim, Fatih’i satanı biz de satarız. ‘’ tezahuratları oldukça anlamlıydı. Bir tribün bir kişi ile bundan daha iyi makara yapamazdı. Zaten tüm stadın bu tezahuratlara katılması da olayı daha anlamlı kıldı.

Maç sonunda futbolcuların ortasaha noktasında toplanıp bizlere tezahurat yaptırması müthiş keyifti. Kendimizden geçtik. Galatasaray’lı arkadaşların belki de hoşuna gitmedi ama bir takım onu da yapmalı. Bunun terbiyesizlikle ya da başka bir şeyle alakası yok.

Bu sezon gollerde ilk kez bu kadar sevindik. Tribünde bulunduğumuz bölümde bu kadar karıştığımızı hatırlamıyorum. Hepimiz bu galibiyeti – maç öncesi çok belli etmesek de  - çok istiyormuşuz. Coşkulu tezahuratlar, coşkulu gol sevinçleri. Derbi tam olarak budur.

Gollerden sonra çalan ‘’Samanyolu’’ bence gayet iyi. Gol sonrası ‘’ Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek… ‘’ diye bağırmak müthiş duygu.

Bu sezon neredeyse kombine almayacak olan Varol Döken online mı?

Maç önüyle, maç anıyla, skoruyla, tribünleri ile unutulmaz bir derbiyi geride bıraktık. Bundan sonra ilk maç 30 Kasım. Rakip yine ezeli rakip. Beşiktaş. O maçın günlüğü ile beraber burada oluruz.



Fenerbahçe 2 Galatasaray 0


Fenerbahçe-Galatasaray maçının üstünden günler geçti. Fenerbahçe çok akıllı oynayarak Galatasaray’ı rahat bir şekilde 2-0 yendi ve ezeli rakibi ile arasındaki farkı 9’a çıkardı.

Fenerbahçe de, Galatasaray da maça kontrollü başladı. Tam bu arada Fenerbahçe’nin penaltı kazanması ve golü gelince bu oyunu daha da kontrollü duruma getirdik. Aslında burada kontrollü oynadık falan diyoruz da Galatasaray’ın belki de yıllar sonra bir derbide bu kadar etkisiz olduğunu gördük. Tribünde ben dahil çoğu kişi ‘’ 3 gün oynansa Galatasaray yenemez’’ görüşüne hakimdi. Zaten bu tribünlere öyle bir yansıdı ki, dakikalar 70’i falan gösterdiğinde rakiple makara yapan tezahuratlar başladı. 

Mücadelenin ilk yarısı nasıl geçtiyse 2.yarısı da öyle geçti. Kontrollü ve sıkıcı futbol vardı. Tribünde biz kendimizden geçerken, 3 puanı böylesine rahat almak hepimizi mutlu etmişti. Şampiyonluk yolunda emin adımlarla gidiyoruz ama daha henüz biten hiçbir şey yok.

Akıllı futbol, iyi savunma, kötü Galatasaray maçın 3 kilit noktasıydı. 



11 Kasım 2013 Pazartesi

Derbi Günü


































Fotoğraf muhteşem. Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesi havadan Şükrü Saracoğlu Stadyumu görüntüsü. Arşivlik fotoğraf.

Gülen Adam





















Futbol sahasında Alex benim için neyse, sinema dünyasında Kemal Sunal o. Çok büyük adamdı.

Mabed


Kadıköy Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun en güzel fotoğraflarından biri olmuş. Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesi çekilmiş.

10 Kasım 2013 Pazar

Fikirler Ölmez


Özlem ve saygıyla anıyoruz.

Maç Günlüğüm # 112


Fenerbahçe-Gaziantepspor maçı 25 Ekim 2013 Cuma günü oynandı, üzerinden günler geçti. Maçı Emenike'nin 2 ve Sow'un golleriyle 3-1 kazandık.

Cuma maçlarından nefret ediyorum. Aslında erken oynayıp - kazanırsak - rakipleri beklemek güzel ancak stada gittiğimiz için zor oluyor. Maç öncesi kesinlikle olmuyor, giderken aşırı trafik. Uzun yıllardır Kocaeli'den İstanbul'a maçlara gidiyorum ilk kez bu kadar yoğun trafik vardı. Neredeyse maça geç kalacaktım. Yoğurtçu Parkı'nda bu kez sadece 10 dakika falan kalabildik. Zaten parkın boş halini sevmedim.

Takım iyi, tribünler basketbol maçı olmasına rağmen gayet dolu. Sahada özellikle ilk yarı oynanan oyundan büyük zevk alıyoruz. Tribünde muhabbet, ara ara tezahuratlar.

44.dk tarihi bir an. Fenerbahçe tribün tarihi için güzel anlardan. Tüm stat yaptığımız presi ayağa kalkıp çılgınca alkışladı. Unutulmaz.

Yazacak çok not yok. İlk maç Galatasaray maçı. Onu uzun uzun yazarım.

8 Kasım 2013 Cuma

Van Persie ve Arabaları

Manchester United'ın yıldız futbolcusu Robin Van Persie tam bir araba tutkunu. Bu kadar para kazanan birisi zaten bu paraları böyle de harcamazsa nasıl harcayacak? Koleksiyonuna yeni otomobil katmak istiyor. Eski futbolcu Robbie Savage ile sıradaki 61 bin pound'luk Chevrolet Corvette almak için katalogları inceliyorlar. 125 bin pound'luk Porsche Cayenne, 60 bin pound'luk Porsche Panamera, 44 bin pound'luk Bmw X5-eşinin- ve 40 bin pound'luk Audi A5 koleksiyonunda olan arabalar.  Yakında yeni aracını satın alır ve fotoğrafını görürüz.





#KralveSinyor'un Hikayesi


Avea'dan Fenerbahçe-Galatasaray maçına özel güzel bir reklam filmi. Can Bartu ve Metin Oktay gibi iki büyük efsanenin unutulmaz forma değişimi. ''Reklam filminde Türk futbol tarihinin efsane iki ismi, Galatasaray’ın eski kaptanı Metin Oktay (Kral) ve Fenerbahçe’nin eski kaptanı Can Bartu’nun (Sinyor)’un,1969 yılında Mithat Paşa Stadı’nda karşı karşıya geldikleri FB-GS derbisine yer veriliyor. Bu unutulmaz maçın spikerliğini yapan Halit Kıvanç tarafından seslendirilen reklam filminde hikaye, maça ait siyah beyaz görüntüler eşliğinde anlatılıyor.'' Metin Oktay'a Allah'tan rahmet dilerken, Can Bartu'ya Allah uzun ömür versin. 

500


























Messi'nin kariyerinde çıktığı maç sayısı 500. Şu ana kadar 380 gol, 153 asist birazcık iyi.