8 Temmuz 2023 Cumartesi

Arda Güler'in Vedası


Arda Güler Real Madrid'de. Açıkcası şaşkınım. Böylesi bir cümle kuracağımı tahmin etmezdim. Ancak elbette hayat bize bilemediğimiz cümleler kurdurma üzerine kurulu. Anlık gelişen iyi ya da kötü gelişmeler sonrası kurduğumuz cümleler farklı olabiliyor. Arda Güler'in Fenerbahçe'den gideceğine kesin gözüyle bakıyor ancak bu kadar erken olacağını tahmin bile etmiyordum.

Öncelikle aylar öncesine gidelim. Arda Güler Fenerbahçe'de forma şansı bulamıyor, taraftarlar Arda adını haykırıyor. Belki zamanı gelmediği için oynamıyordu, belki hoca inat ediyordu. Ve belki de taraftarın bu tezahüratları sonrası oynamaya başlıyordu. Elbette oynadığı her saniye bizleri mest ediyor, takımın kaderini tek başına değiştiriyordu. Blogda daha önce yazdığım yazılarda insanların Arda Güler sayesinde maçları izlediğini, tekrardan heyecan duyduğunu, stada geldiğini söylemiştim. Elbette yanlış olmaz. 

Sezon içinde kontratı nedeniyle ayrılacak lafları, belli dakika oynama zorunluluğu, arttırılan serbest kalma bedeli ve bunun yanında sahada yer aldığı her saniye şahane işler yapan ve buranın topçusu olmadığını kanıtlayan bir Arda Güler.

Ancak daha sonra süreç taraftar olarak benim açımdan zorlayıcı oldu. Arda Güler'e kızdım, vefasızlık yaptığını söyledim. Belki de saçmaladım. Belki de haklıydım. Belki de taraftarlık refleksi ile beraber söylenmesi normal olan cümleler kurdum. En azından bir sene üzerine tamamen kurulacak bir takımla onu çıplak gözle izlemek, çubukluyla görmek istedim. Şampiyonluk ile beraber ayrılmasını istedim. 

Arda Güler artık Real Madrid forması giyecek. 24 numaralı formasıyla bizleri heyecanlandırmaya devam edecek. Elbette benim nasıl bir Barcelona taraftarı olduğumu bu blogu takip eden herkes biliyor. Real Madrid'in herhangi bir şekilde başarılı olmasını istemiyorum. Bu Arda Güler gidince değişmeyecek. Yine her maçını kaybederek bitirmesi için izleyeceğim. Ancak bir yandan da Arda Güler'in olumlu işler yapmasının heyecanı içimde yer alacak. 


Hayat ilk paragrafta kurduğumuz gibi. Biz planlar yaparken, hayaller kurarken birden karşımıza çıkan kötü anlardan ibaret. Fotoğraf 8 Eylül 2022 tarihinde çekildi. Sevgili kardeşimiz, canımızdan çok sevdiğimiz Göksel Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçı sonrası büyük bir mutlulukla bu fotoğrafı çekiliyor ve bizlere o günü heyecanla anlatıyordu. Tribünde o maç kendisiyle sohbet etmiş, son kez statta fotoğraf da çekilmiştik. O gün tribünde olan Göksel şimdi hayatta değil. Arda Güler de Fenerbahçe forması giymiyor. Biz yaşamaya çalışıyoruz. Anıları, güzel günleri yad ederek... Çok özlüyoruz.

Can Atalay Neden Tutuklu?


Yaşanan hukuksuzluklar karşısında insan her geçen gün daha çok sinirleniyor, öfkeleniyor. Halkın oylarıyla seçilen bir isim günlerdir cezaevinde tutuluyor ve belli partiler, isimler dışında herkes sessizliğini koruyor. Çevremizde siyasetle ilgilenmeyen arkadaşlarımızın ''Neden çıkmadı? Hâlâ mı içerde ya?'' gibi sorularını devamlı duyan birisiyim. Cevabı belli olan sorular ancak her defasında aynı cevabı vermekten sıkılmayacağım.

1976 yılında hayata gözleri açan Can Atalay'ın ne ailesi ne kendisi böyle günler geçireceğini tahmin edemezdi. Elbette Can Atalay er ya da geç hapisten çıkacak ama orada yaşadıkları, hayatının çalınması, sevenlerinin acı çekmesi, ona oy veren insanların umutsuzluğa kapılması gibi detaylar yıllarca unutulmayacak, akıllarda kalacak.

Can Atalay bu ülkede okumuş, her zaman mücadele içinde yer almış ve ülkesi için, ülke insanının mutluluğu ve hak ettiklerini alabilmesi için her zaman her türlü şarta, zorluğa rağmen mücadelesinden vazgeçmeyen birisidir. Ve bu değişmeyecek. Can Atalay hapisten çıkacak ve tekrardan halkı için mücadele etmeye devam edecek.

Can Atalay'ın geçmişine bakarken elbette hapiste olmasının dışında hayatı boyunca yaşadığı zorlukları da görmek zor olmuyor.

Mesela 2014 yılında Validebağ Korusu'nun yanındaki alana yapılacak olan inşaat nedeniyle yapılan protestolara katıldığı gün polis tarafından darp edilen, ''kafanıza sıkacağız'' denilen, gözaltına alınan Can Atalay orada o şartlarda bile ''Bu memleket bizim, kenti ev ev, ağaç ağaç savunacağız! Hesap soracağız.'' diyordu. 

Kendisi bunu önemsiyor mu bilmiyorum ama 27 Mart 2023'te 47.yaşına cezaevinde girnesi belki de içten içe bir hüzün getiriyordur.

2014 yılında Soma'da 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan katliam sonrası Can Atalay orada yer alırken Cumhurbaşkanı ''Madenlerin fıtratında var'' diye açıklama yapmaktan geri durmuyordu. 


Hendek'te yaşanan patlama sonrası insanlar ölüyor, yaralanıyor ancak fabrikanın sahibi moral yemekleri düzenliyor, şube başkanları ile beraber kameralara gülerek poz veriyorlardı. Can Atalay ise oradaki ailelerin haklarını savunup destek olmanın peşinde koşuyordu.

Mesela 2013'e dönelim. 2013'te Gezi Parkı eylemleri sırasında polis tarafından atılan gaz fişeğiyle yaralanan Can Atalay bu konuda suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak bu konuda yetkililer her zaman olduğu gibi yine oldukça ağır davranıyor ve 2 yıl sonra 2015 yılında Can Atalay'ın ifadesini alıyordu. Ancak aradan yıllar geçtikten sonra dosyada hiçbir işlem yapılmadı ve en sonunda bu olayı gören şahitler de olmasına rağmen Mart 2022'de takipsizlik kararı verildi. Ve bu karar Can Atalay Nisan 2022'de cezaevi'ne girdikten sadece 1 gün sonra avukatları aracılığı ile tebliğ edildi. Avukatları o gün bu karardan sonra ''Gezi sanıklarıyla dalga geçiyorlar'' dediler ve olay kapatıldı.

2010 yılında Emek Sineması'nın yıkılmasına karşı, Gezi'de, Soma'da, Aladağ'da yurt yangını sonrası çocukların yanında, Çorlu davasında hep Can Atalay ismini gördük. Hapisten çıktıktan sonra da bu gibi olayların tam merkezinde yine Can Atalay ismini göreceğiz.

Türkiye İşçi Partisi olarak Can Atalay'ı unutmayacağız, onun için her şartta mücadele etmeye devam edeceğiz ve er yada geç hapisten çıkaracağız.

Can Atalay'ın 2022'de son duruşmasında söylediği cümlelerle yazıya noktayı koyayım. Yazının başlığında sorduğum soruya da cevap niteliğinde bir paragraf.

Bu bir son değil. Biz harama el uzatmadık, kul hakkı yemedik. Devleti kendi çıkarlarımız için kullanmadık. Kendi yandaşlarımızı zengin etmedik, suç işlemedik. Biz avukatlık, mimarlık, plancılık yaptık. Kendi hukukuna kendisi uymayanlara uymaları gerektiğini anımsattık. İstemediklerinde ısrar ettik. Faaliyetin bir yargılama faaliyeti olmadığını üzülerek ifade ettim. Eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse sahipleniyoruz. Gezi'nin bakiyesi neyse biz onu taşıyoruz, onurla taşımaya çalışırız.