31 Ocak 2010 Pazar

Sivasspor 1 Fenerbahçe 5


Fenerbahçemiz bugün Türkcell Süper Lig 20.hafta maçında deplasmanda Sivasspor'u güle oynaya yendi. Aslında maçtan önce herkes 4 cezalı oyuncumuz'un - Santos, Lugano, Emre ve Cristian - oynamayacak olmasından, Sivas'ta elverişsiz hava şartları olacağından Fenerbahçe'den böyle bir galibiyet beklemiyordu. Ama ben böyle bir skor bekliyorum net olarak bekliyordum. Karşımdaki Sivas sonuçta son 4 maçında 13 gol yemiş bir Sivasspor. Bugün de 5 yediler. Fenerbahçemiz aslında maça çok iyi başlamadı. İlk 20 dk pozisyonumuz yoktu. 20.dk geçtikten sonra yavaş yavaş gelmeye başladık. Mehmet Topuz ile Semih ile pozisyonlardan yararlanamadık. 30.dk ise Selçuk'un müthiş hareketi ve asisti ve Semih'in şık dokunuşu ile 1-0 öne geçtik. Bu golden 7 dk sonra ise sahada gördüğüme sevindiğim Mehmet Yıldız geldi 1.5 sene sonra mükemmel bir gol attı ve skor 1-1'e geldi. İlk yarı bu sonuçla biterken Fenerbahçe'nin oynadığı futbol, Sivasspor'un etkisizliğine bakınca kesin kazanırız diyorduk. -hatta devre arası canlı bahisten 20 tl bastım Fenerbahçe'ye-. Ve ikinci yarıya hızlı başladık ve 55.dk kazandığımız faul atışını hızlı kullandık ve topu Deniz'e gönderdk ve o da Xavivari bir pasla Semih'i savunmanın arkasına kaçırdı ve Semih müthiş kontrol ve bitirilik örneği ile beraber skoru 1-2'ye getirdi. Bu golden sonra Sivasspor iyice oyundan düştü. 66.dk ve 70.dk bu sefer Uğur Boral Evravari hareketler yaparak 2 tane müthiş bitiricilikle golleri attı. 1-4 ve karşılaşmanın 84.dakikası Alex'in pası ve Gökhan'ın şık çalıımı ve şık bitiriciliği ile beraber skor 1-5'e geldi. Takımımızda Volkan iyiydi,golde hatası yoktu. Gökhan oldukça iyi oynadı, Bilica heryerde oynadı ileri çıktı kanatta oynadı ve son dk uzun haftalardır yapmadığı korner bayrağının ordan rövaşata ile topu uzaklaştırma olayıyla bizleri güldürdü, Deniz savunmada hatasızdı asisti mükemmeldi, Vederson iyi oynadı, Selçuk ve Özer iyi oynadılar, Alex'te iyi oynadı, Mehmet Topuz mücadele ediyor, hırslı oynuyor ama birşeyler eksik. Kendine güveni yok gibi. Uğur Boral ve Semih Şentürk 2şer gol atarak maçın en iyi oyuncuları oldu. Gökhan Ünal, Ali Bilgin ve Önder yorum yapılacak kadar oynamadılar. Sonuç olarak Fenerbahçe mücadele ederek, maçı isteyerek çok rahat bir galibiyet aldı. Sivasspor'da hiçbirşey yok tamam da Fenerbahçemiz de iyi oynadı. 14 Şubat 2009 tarihinde Hacettepe karşısında aldığımız 7-0'lık galibiyetten sonra ligde ilk kez 4 farklı bir galibiyet aldık, ligde üst üste 4 maçtır kazanıyoruz ve bu maçlarda toplam 12 gol attık, liderliğimizi devam ettiriyoruz ve şampiyonluğa yürüyoruz. Bu arada ben ya statta maç izlerim ya evde. İnsanların her pasta küfür etmesine, yuhhhh beee o ne biçim pas demesine, neden 3 metre ileri değil de yana pas attı diye bağırmasına, 1 futbolcu gol atınca onuda atsın yani demesine dayanamıyorum. -Kocaeli Gfb üyelerine söylüyorum- Perşembe saat 20:00'da Bursaspor ile Türkiye Kupası Çeyrek Final maçında karşı karşıya geliyoruz ve Maraton Üst'te takımımızı desteklemeye devam ediyoruz.

Saldır Fener / Sivasspor-Fenerbahçe Maçı Öncesi


Fenerbahçemiz Turkcell Süper Lig 19.hafta maçında deplasmanda Sivasspor ile karşılaşıyor. Fenerbahçemiz ligde 18 maçta topladığı 40 puanla liderliğini sürdürüyor. Sivasspor ise 16.sırada ve küme düşmeme mücadelesi veriyor. Fenerbahçemiz Sivasspor maçına 4 cezalı ve 1 sakat oyuncu ile çıkacak. Santos, Emre, Cristian ve Lugano cezaları nedeniyle, Guiza ise sakatlığı sebebiyle Sivas'ta forma giyemeyecek. Bunun yanında cezalı oyuncularımız geçen hafta yapılan onca eleştiriye rağmen Sivas'a giderek tüm bu eleştirilerin - bilerek kart gördüler, soğukta, karda Sivas'a gitmemek için- üstüne noktayı koydu. Fenerbahçemiz bu mücadele tüm bu eksikliklere rağmen oldukça iyi bir kadro ile çıkacak. Volkan, Gökhan, Bekir, Bilica, Vederson, Selçuk, Özer, Uğur, Alex ve Semih ilk 11'i ile çıkması bekleniyor. Bakınca Alex olsun Özer olsun maçı alabilecek oyuncular. Mücadele edelim, hırslı oynayalım, kazanmak isteyelim Sivastan güle oynaya 3 puanla döneriz. Zaten Sivasspor ile yaptığımız maçlarda sadece 1 kez yenildik. O da geçen sezon. Ayrıca Sivasspor son 4 maçta Ankaragücü'nden 2, Giresunspor'dan Trabzonspor'dan 3, Bursaspor'dan 4 gol yedi. Bu takımlardan bile bu kadar gol yiyen Sivasspor bizi nasıl yenecek ki ? - nasıl bir mantıksa :) -Ligin ilk yarısında evimizde oynadığımız maçı ise Kazım, Emre ve Santos'un golleriyle 3-0 kazanmıştık. Bu arada Fenerbahçemiz Sivas'a 7 saatte ulaşabildi. Sivas Havalimanında kar olması sebebiyle Samsun'a indik ve oradan Kayseri'ye ve oradan otobüsle Sivas'a geçtik. Yani oldukça yorulduk diyebiliriz. Umarım bu mücadeleye yansımaz. Ve son olarak fotoğraf 27 Ocak 2008 tarihinde Sivasspor'un şampiyonluğa oynadığı, havanın inanılmaz soğuk olduğu, Fenerbahçe acaba ne yapıcak denildiği, maçtan önce haberlerde bile bu maçın bahsedildiği bir maçtı. Ama Fenerbahçe olarak biz kalitemizle, tecrübemizle sahadan Alex, Semih ve Kezman'ın golleriyle 4-1 kazanmıştık. Ne diyoruz ; coştursana bizi bu tribünlerde şampiyonluk için saldır Fenerbahçe...

Sporting Gijon 0 Barcelona 1


Barcelona 20.hafta karşılaşmasında deplasmanda Gijon'u Pedro'nun güzel bitiriciliği ile bulduğu gol -fotoğrafta var - ile 3 puanı alarak yoluna devam etti. Barcelona mücadeleye Valdes, Abidal, Pique, Marquez, Puyol, Xavi, Busquets, İniesta, Pedro, Messi ve İbrahimovic ile başladı. Ve özellikle mücadelenin ilk yarısı oldukça etkili oldu. Hele 40 ile 45 arası yaptıkları paslaşmalar var ki Gijon taraftarı olsam stadyumdan çıkardım, tv de izliyorsam tv'yi kapatırdım. Golde ise Messi faul atışını hızlı kullandı top Xavi'ye geldi oda ileride Pedro'ya güzel bir top attı ve oda güzel bir bitiricilik örneği ile skoru Barcelona lehine 1-0 yaptı. İlk yarı bu şekilde biterken 2.yarı Barcelona maç asılmadı pek. Yine oldukça çok pozisyon buldu ama kendilerini sıkmadı. Ve mücadele 0-1 biterken Barcelona 20 maç sonunda topladığı 52 puan ile 2.sıradaki Real Madrid'in 5 puan önünde liderliğini sürdürdü. Barcelona'da özellikle Abidal ve Pique oldukça iyi oynadı diyebilirim. Bu sezon henüz yenilmedik ve yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Pedro'dan bahsetmek gerekirse gerçekten yeni Messi geliyor. Bu sezon toplamdığı resmi maçlarda attığı gol sayısı 6 tanesi ligde olmak üzere 11 oldu.  İbrahimovic ise uzun zamandır gol sevinci yaşayamıyor. Haftaya Getafe ile Nou Camp'ta karşılaşıyoruz.

30 Ocak 2010 Cumartesi

Bayanlarımız Yollarına Devam Ediyor


Bayanlarımız yollarına galibiyetle devam ediyor. Basketbol bayan takımımızda voleybol bayan takımımızda bu sene oynadığı bütün maçlarını kazandılar. Bayan basketbolcularımız 12'de 12, bayan voleybolcularımız da 14'te 14 yapmış durumdalar. Basketbol takımımız bugün Çankaya Üniversitesi'ni 93-76 yenerken takımımızda Nevriye 17 sayı, Penny Taylor 19 sayı, Hoffman 20 sayı ve Ajavon'da 14 sayı 5 ribaund 7 asist ile galibiyetle önemli bir paya sahip oldu. Voleybol takımımız ise Nilüfer Belediyesi'ni 3-0 yenerken şu iyi oynadı bu iyi oynadı demeye gerek yok. Yine bütün takım harika oynadı. Sonuç olarak Türkiye'de ki şampiyonluklar kesin ama avrupa önemli. Bugün ise Fenerbahçe 2 Belediyeler 0...


29 Ocak 2010 Cuma

NBA'de Ayın Değerlendirmesi (30 Aralık-29 Ocak)

Eheh, beni özlediniz sanıyorum. Bende sizleri daha fazla bekletmek istemedim. Bir farklılık var değil mi? Başlık değişmiş, evet. Daha önce haftada bir yazmak için anlaştığım blog sahibi Yiğit Yılmaz'a ve siz değerli blog okuyucularına çok ayıp ettiğimin farkındayım. Sürekli 2-3 haftada bir yazdım ve başlık da geçen süre ile çelişen "NBA'de Haftanın Değerlendirmesi" başlığıydı. Bu sefer yine elimde olmayan nedenlerden dolayı geciktim. Geçen hafta yazacaktım ama madem 3 hafta bekledik, 1 hafta daha bekleyelim, ismi "NBA'de Ayın Değerlendirmesi" olsun diye düşündüm ve işte. Bundan sonra umarım haftada bir yazacağım, "Ulan hep aynı yalan" dediğinizi duyar gibiyim, sizlerden gelenekselleşmiş bir şekilde dansçı kızlarla özür diliyorum. Bu sefer taraftarı olduğum takım Lakers'ın kızları: Laker Girls kızlarının resimlerinden oluşan 2010 takvim ana kapağı!

Ayın Takımı: Denver Nuggets
Bir zamanların lotarya takımı, Carmelo Anthony draftından sonra istikrarlı bir şekilde yükselen Denver Nuggets, geçen sene başında gerçekleşen Allen Iverson-Chauncey Billups takasından sonra artık iyice contender oldu ve bu senede hedefleri tıpkı geçen seneki gibi şampiyonluk! Geçen sene Play-Off'larda önce New Orleans'ı, sonra Dallas'ı elemişlerdi. Batı Finali'nde ise Lakers ile kafa kafaya oynayıp 4-2 ile elenmişlerdi. Bu seneye de iyi başladılar. Ancak bir ara doğu turnesi falan derken özellikle deplasmanlarda çok maç kaybettiler. Ancak bu ay fikstür avantajının da etkisiyle oynadıkları 13 maçın 11'ini kazandılar. Sadece 4 maç deplasmandaydı, 9 maç çok iyi oldukları Pepsi Center'daydı ancak bir kaç maçı Billups ve Anthony'den yoksun, bir çok maçı da sadece Anthony'den yoksun oynayıp kazandılar. Bunlardan ikisi Cleveland ve Orlando'ya karşı üstelik. Kaybettikleri takımlar Philadelphia ve Sacramento gibi güçsüz takımlar olsa da, uzun lig maratonunda bu tip şeyler olur, ki birine 3, birine 2 sayı farkla kaybettiler. Şu an KuzeyBatı konferansında 1., Batı'da 2. olan Denver yine Lakers'ın en büyük rakibi olacak Play-Off'larda. 31-14 ile ligde 3. sıradalar ve ligin sayı kralı Carmelo Anthony dönünce şüphesiz çok daha iyi olacaklar.

Ayın Oyuncusu: Derrick Rose
Rüzgarlı şehrin boğaları, geçen sene draftın 1. sırasından, Memphis Üniversitesi'nde oynayan Derrick Rose'u seçtiler. Derrick Rose, Michael Jordan'dan sonra aranan lider sıkıntısını daha çaylak senesinde giderdi ve yılın çaylağı seçildi. Play-Off'larda Boston Celtics ile eşleşip NBA tarihinin en çekişmeli serilerinden birini oynadılar ve 7 maç sonunda 4-3 yenilerek elendiler. İki takımın genç guardı Derrick Rose ve Rajon Rondo inanılmaz bir düello çıkardı ve kazanan kesinlikle biz taraftarlar olduk. Geçen seneki büyük başarıdan sonra Rose bu seneye çok çok kötü başladı. O kötü olunca haliyle Chicago'da kötü maçlar çıkardı. Ancak Rose şu son 1 ay inanılmaz bir vites arttırdı ve takımını da Play-Off potasına sokmayı başardı. Sezon istatistikleri 19.8 sayı, 5.9 asist, 3.7 ribaunt olan Rose'un bu ayki istatistikleri 23.4 sayı, 6.3 asist, 4.4 ribaunt! Ayrıca maçın sonlarında yükselen performansı da dikkate değer. Rose kesinlikle Ayın Oyuncusu olmayı hak etti diyebilirim.

Ayın 5'i:
PG: Derrick Rose
Yukarıda fazlasıyla bahsettik. Bu ay "Doğu'da Haftanın Oyuncusu" seçilmişliği var. All-Star Haftasonu'nda Çaylaklar maçında oynayacak. Daha da önemlisi 2. yılında All-Star seçildi. Rose takımı Chicago'yu çok iyi taşıyor, bu genç adam baskının altından kalkmasını iyi biliyor!

SG: Joe Johnson
Takımı Atlanta Hawks bu sene mükemmel oynuyor. Atlanta'nın mükemmel oynamasının sebebi çok iyi bir takım olması. Josh Smith ile Al Horford pota altında iyi işler yapıyor, Bibby idare ediyor, Marvin Williams'ın enerjisi kayda değer, 6. adam olarak Jamal Crawford beklenenin çok üstünde ama hepsinin lideri, hepsini mükemmel bir şekilde yöneten bir adam var: Joe Johnson! Bir zamanlar Phoenix'te rol oyuncusu olan Joe Johnson, Atlanta'ya geldikten sonra yavaş yavaş formunu arttırdı. Bu senede formunun zirvesinde. Özellikle büyük maçlarda, son dakikalarda çok çok daha iyi oynuyor. Atlanta'nın Cleveland'ı deplasmanda yenmeye yaklaştığı maçtaki 35 sayısı, Boston'u, TD Garden'da yıktıkları maçtaki 5/7 üçlükle 36 sayısı buna bir örnek. 21.3 sayı, 4.8 asist, 4.8 ribaunt istatistikleri. Bu sene bir kez daha All-Star seçildi Joe Johnson.

SF: Lebron James
Lebron James inanılmaz oynuyor. İnanılmaz! Sezon başındaki uyum sorununu atlattı Cleveland ve şimdi komple bir takımlar. Komple bir takımda da Lebron James komple bir oyun sergiliyor. Şut yüzdesi yüksek, dilediği zaman sayı yapıyor, boş adamı görüyor, ribaunt topluyor, çok kuvvetli, çok akıllı. Mükemmel oynuyor sahiden, mükemmel. Bu ay neredeyse bütün maçlarda ucu ucuna triple-double'ı kaçırdı. Bütün maçlarda! Atlanta'ya karşı 48 sayı, 10 ribaunt, 6 asist, Portland deplasmanındaki 41 sayı, 10 ribaunt, 8 asist, Lakers'a karşı Mo'suz çıktıkları maçta 37 sayı, 9 asist ve Wade'in takımı Miami deplasmanındaki 32 sayı, 9 ribaundu ayın en etkileyici performansları. All-Star oylamasında 2.5 milyon küsür oy aldı ve 1. olarak All-Star'a seçildi. Bu sene takımı şampiyon olamazsa New York Knicks'e gidecek deniliyor ancak o şampiyon olup Cleveland'da kalmaya niyetli.

PF: Antawn Jamison
Öncelikle Antawn değil Antwan diye okunuyor bu isim, eheh. Şakayı bir kenara bırakırsak Washington Wizards yazın yaptığı hamlelerle ve sakatlarınında dönecek olmasıyla bu sezon Play-Off hedefleyen bir takım kurdu. Takımın başına da Flip Saunders getirildi. Ancak önce sezon başında Antawn'ın sakatlığı, sonra oyuncuların birbirinden uyumsuz oynaması ve istikrar sorunu, son olarak da Gilbert Arenas ve Crittenton'ın silah sorunuyla sezonu kapatacak cezayı almaları koç Flip Saunders'ın elini kolunu bağladı. Başkentte kayda değer tek isim var, o da Antawn Jamison. Jamison bu ay kaybedilen Dallas ve Miami maçları dışında kusursuz oynadı. 13 maçta 6 double-double'ı var. Çok yüzdeli üçlük atıyor. Wizards cephesinde bir şeyler yapmaya çalışan tek isim adeta. Philadelphia ve Orlando galibiyetlerindeki 32-14 ve 28-11'lik oyunları dikkat çekici. Chicag Bulls'a 121-119 kaybedilen maçta da 34 sayı, 18 ribaunt, 5 asist ile elinden geleni yaptı Jamison. 21.9 sayı, 8.7 ribauntla oynuyor ve Ayın Takımı'nda 4 numara ile ödüllendiriliyor.

C: David Lee
Jamison'dan sonra bir tane küçük takımın büyük oyuncusu daha. New York'un ligdeki durumuna değinmeyeceğim. Tamamen 2010 yazını bekliyorlar. Bu seneyle ilgili hiçbirşey yok kafalarında ama yinede iyi maçlar çıkardılar, sürpriz galibiyetler kazandılar. Kenardan Nate ve Harrington'dan iyi katkı alıyorlar. Ancak takımın şimdilik yıldızı David Lee. Bir double-double makinası. Bu ay oynanılan 14 maçın 11'inde double-double yaptı. 4 kere triple-double'ın kıyısından döndü, 9-9-8 ve 6 asist ile. Sezon istatistikleri 19.6 sayı, 11.6 ribaunt, 3.4 asist, bu ayki ortalamaları ise 21.5 sayı, 13.1 ribaunt, 4.7 asist. Bu iyi oyuna All-Star seçilememesi büyük talihsizlik. Belki All-Star olamadı ama bizim Ayın 5'i listemize arkasında Dwight Howard'ı bırakarak girmeyi başardı.

Ayın Çaylağı: Stephen Curry
Blake Griffin sakatlandıktan sonra olması gerekenden daha fazla kenarda kaldı ve en sonunda ameliyat kararı aldı. Tıpkı Greg Oden gibi çaylak sezonunu oynamadan kapattı. Brandon Jennings sezona iyi başladıktan sonra duruldu, şu aralar tekrar toparlanıyor. Tamam Tyreke Evans mükemmel oynuyor. Kevin Martin'in sakatlıktan dönmesine rağmen takım kritik anlarda Evans'ın eline bakıyor ancak 2 kere Jennings'i, 2 kere de Evans'ı konuk ettikten sonra bu köşeye, bu ay sıra Stephen Curry'e geldi diye düşünüyorum. Davidson Üniversitesi geçen sene NCAA Turnuvası'na katılamamasına rağmen Stephen Curry ligin en önemli 2-3 skorerinden biriydi. New York Knicks draft öncesi onunla anlaşmıştı ve 8. sıradan New York'a gitmesi bekleniyordu. Knicks taraftarları da onun takıma gelecek olmasından dolayı bayağı heyecanlılardı. Ancak Madison Square Garden'da yapılan draft'ta Golden State Warriors bir sürpriz yaparak 7. sıradan Curry'i seçti ve Knicks cephesini şoka uğrattı. Steph Curry sezona iyi başlayamadı ancak günler ilerledikçe formu yükseldi ve şu aralarda formunun zirvesinde. Bu küçük ve çelimsiz gibi görünen ama yüreği ters orantılı bir hayli büyük olan adam, takımın yıldızı Monta'nın sakatlanarak yarıda bıraktığı maçta 32 sayıyla kariyer rekoru kırdı. Sezon ortalamaları 14.0 sayı, 4.6 asist, 4.0 ribaunt ancak bu ayki ortalamaları 19.0 sayı, 4.7 asist, 4.5 ribaunt. Geleceğin yıldızlarından biri olacak Stephen Curry!

Ayın Hayal Kırıklığı: Arenas ile Crittenton'ın birbirine silah çekmesi ve küçük! Greg Oden
Bu ay iki hayal kırıklığımız var sevgili okurlar. İlki Washington'dan. Başkent ekibinde, Arenas sonunda sakatlıktan kurtuldu ve oynayacak derken, iyide oynarken sezonun ortasında takımın pek fazla oynamayan ismi Crittenton ile aralarında silah olayı patlak verdi. Olay şöyle; Crittenton, 19 Aralık'ta takımın uçak seyahati sırasında, bir kart oyunuyla alakalı olarak, borcunu ödemediği gerekçesiyle Arenas'a kızmış. Karşılıklı küfürleşmelere de sahne olan tartışma, iki gün sonra soyunma odasında bu sefer silahların da işin içine karıştığı bir boyuta varmış. Takımın antrenmanı için geldikleri soyunma odasında Arenas, Crittenton'ın yanındaki sandalyeye, üzerinde 'Birini seç' yazılı not iliştirdiği üç silah bırakmış. Arenas, Crittenton'ın, bunu bir şaka olarak değerlendirmesini beklemiş, ancak öyle olmamış. Crittenton, öfkeden çılgına dönmüş ve silahlardan birini odaya fırlatmış. Kısa bir süre önce hayatını kaybeden Wizards sahibi Abe Pollin'in ailesi yaptıkları bir açıklamada, yapılanları tasvip etmediklerini ve oyuncularını bir daha salona silah getirmemeleri konusunda uyardıklarını söylediler. Daha öncede bir silah vakası bulunan Arenas ve Crittenton'a NBA yönetimi önce süresiz sonra da sezon sonuna kadar oynamama cezası verdi. Ceza çok çok ağır olmasına rağmen bu iki oyuncu sonuna kadar hak ediyor.

İkinci hayal kırıklığımız ise Kuzeybatı Amerika semalarında. Portland'ın, kısa NBA kariyeri boyunca sakatlıklarla uğraşan pivotu Greg Oden zamanında kız arkadaşına çıplak resimlerini göndermiş. Sanıyorum aralarında bir sorun yaşanmış olacak ki, Oden'ın kız arkadaşı geçtiğimiz günlerde resimleri internete vermiş. Küçük Oden'ın boyuna buradan bakabilirsiniz efendim. Oden daha sonra bir basın açıklaması düzenleyerek özür dilese de karizma neyin kalmadı adamda vallahi.

Diğer Dikkat Çekenler:
Ligde sıralamalar yavaş yavaş oturuyor. Doğu'da Milwaukee düşüş yaşarken, Florida ekipleri Orlando ve Miami istikrarsız oyunlarını sürdürüyorlar. Cleveland ve Boston üst sıradaki yerlerini kaptırmazlarken onları Atlanta takip ediyor. Bu ay içinde Charlotte, Chicago ve Toronto'nun yükselişleri göze çarparken Washington, Detroit, Philadelphia ve Indiana hiç ümit vermiyor. Nets ise 44 maç sonunda sadece 4 galibiyette.

Batı'da ise lider Lakers, doğu turnesinde yara alsada yoluna devam ediyor. Ayın Takımı Denver onu çok iyi oynayarak izlerken Dallas ve San Antonio'nun sürpriz mağlubiyetleri şaşırtıyor. Utah iyi oyunlar çıkarıyor. Sezona kötü başlayan New Orleans ve Memphis yükselişte, iyi başlayan Houston, Phoenix ve Sacramento düşüşte. Yükselişte olan bir diğer takım da Durant'in Oklahoma City'si. Portland ise sakatlıklar nedeniyle bir türlü istediği oyunu oynayamıyor. Buna rağmen Play-Off potası içindeler.

Bu arada All-Star arası geldi çattı NBA'de. Kadrolar da belli oldu. Smaç yarışmasında yarışacak olan oyunculara buradan, Çaylaklar maçı kadrolarına buradan, All-Star kadrolarına da buradan bakabilirsiniz. Smaç yarışmasında bir yenilik var. 4. yarışmacı, Çaylaklar maçının devre arasında yapılacak bir mini yarışma ile belirlenecek. Eric Gordon ile DeMar Derozan yarışacak. Derozan, Gordon'u yer ve smaç yarışmasını da Shannon ya da Gerald Wallace kazanır diyorum. Sophomore'lar, Rookie'lere fark atar. MVP, çok top kullanması muhtemel Beasley olur.

All-Star maçına gelirsek. Önce seçimlere bakalım. Al Horford tam bir fiyasko. Ona gelene kadar Josh Smith vardı Atlanta'dan, David Lee vardı New York'tan. Rose'da seçilmeyebilirdi. Zaten şu son çıkışı yapmasa seçilemezdi. Batı'da ise Billups haksızlığa uğramış. Biraz da Kaman. Gasol yerine Kaman, Deron yerine Billups olabilirdi. Kevin Durant, Deron Williams, Zach Randolph, Rajon Rondo, Al Horford, Derrick Rose ve Gerald Wallace ilk defa All-Star olacak oyuncular. Bir de Shaq'ın seçilip seçilmemesi olayına değinmek istiyorum. Halk oylamasında Howard'ın gerisinde kaldı Shaq. Koçlar da yedeklere haliyle seçemediler, performansı yetmedi buna. Ancak yurt genelinde "Shaq'sız All-Star olmaz!" mırıldanması hakim. Olur efendim, bal gibi de olur, aha da olacak. Bu bir eğlence maçı değil, bu bir ödüllendirmedir. All-Star olan kişiler sahada şovunu yapar o ayrı. Tahminlerime geçeyim. Batı kazanır, Zach MVP olur, heh heh...

Bizimkiler:
Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur ve Ersan İlyasova'yı ayrı ayrı değil de bir arada değerlendireceğim bu sefer çünkü çok şey söylemem mümkün değil. 3 oyuncumuz da kötü bir ayı geride bıraktılar. Ersan, ilk 5'teki yerini Delfino'ya kaptırdı. Mehmet, sakatlıklardan şikayetçi, hücumda boş üçlükleri atıyor atmasına da iş savunmaya geldi mi kolunu kıpırdatmaktan aciz. Hido ise yeni bir kitaba konu oluyor. Adı "Hido'nun Tuğlaları". Yazın geçirdiği kötü turnuvanın etkisini hala üzerinden atabilmiş değil. Son 1 ayda, 15 maçta 9 kez 10 sayının altında kaldı yahu. Geçtiğimiz sene Orlando şampiyon olsa Final MVP'si olabilecek bir adamdan bahsediyoruz. En iyi maçı bu sabah, 26 sayı 11 ribaunt ile oynadı New York'a karşı. Onda da maçın sonunda, kendisine yöneltilen "Bugün senin açından ne değişti?" sorusuna verdiği, efsane olabilecek "Ball!" cevabıyla kırıp geçirdi. Buradan izleyebilirsiniz onu da.

Buraya kadar okuyan varsa teşekkür etmek istiyorum. Şimdilik hoşçakalın efendim, haftaya, ya da yakın bir zamanda diyelim, görüşmek üzere...

Pankartlarımız # 1









Kocaeli Gfb olarak Fenerabahçemizin her maçına pankart yapıyoruz. Pankartlarımızı Maraton üst C blok ile D blok arasında görebilirsiniz. Bu pankartı da Carlos'un veda maçı için yapmıştık. Bize göre gayet güzel olmuştu ve ses getirmişti. Her hafta pankart yapmaya devam ediyoruz. 6 metre bez, 2 fırça, 1 kutu boya, 2 boyacı yeterli oluyor. Bir pankartın toplam maliyeti 35-40 tl arası, bir pankartın verdiği mutluluk ve gurur paha biçilemez. Devam edecek...

28 Ocak 2010 Perşembe

Çeyrek Finalde Rakip Yine Bursaspor



Türkiye Kupası'nda çeyrek final ve yarı final eşleşmeleri belli oldu. Geçen sezon gruplarda ve çeyrek finalde karşılaştığımız Bursaspor ile bu sezonda eşleştik. Yine 1 ayda 3 maç yapacağız- 3 Şubat kupa, 10 Şubat kupa ve 21 Şubat lig maçı -. Eğer ki Bursaspor'u elersek Manisaspor-Denizlispor eşleşmesinin galibi ile oynayacağız. Şöyle diyebiliriz büyük bir terslik olmazsa Fenerbahçe ile Galatasaray Türkiye Kupası finalinde karşı karşıya gelecekler.

Ne Kadar Kupan Olursa Olsun



11 Premier Lig şampiyonluğu, 11 Fa Cup, 3 lig kupası, 17 Community Shield, 3 Şampiyonlar Ligi, 1 Uefa Kupası, 1 Uefa Süper Kupası gibi bir sürü kupa kazanmışsın ama Carling Cup yarı finalinde Manchester City'i 2-1 yenildiğin maçın rövaşında 90+1'de Rooney'in attığı golle 3-1 yapıp eliyorsun ve kupada finale yükseliyorsun. İşte Manchester United başarısının özeti bu fotoğraf. Yıllardır kupa alıyor, yıllardır finallere kalıyor ama fotoğraftaki futbolcular 40 yaşındaki Van Der Sar, 38 yaşındaki Gigs, 32 yaşındaki Ferdinand ve diğerleri işte bu şekilde çılgınca seviniyorlar. Ya işlerini çok seviyorlar, ya hala başarıya açlar, ya da ezeli rakip Manchester City'i elemenin sevincini yaşıyorlar. Ama ne olursa olsun 40 yaşına da gelsen, 40 tane de kupa alsan böyle sevineceksin zaten başka türlü ne o takımlarda oynarsın ne de 30 küsür yaşına kadar futbol oynarsın...

26 Ocak 2010 Salı

Spor İletişimi Sertifika Programı 2009-2010



Kadir Has Üniversitesi Spor İletişimi Sertifika Programı ,Spor Medyasına yeni değerler kazandırmaya devam ediyor.


Kadir Has Üniversitesi Spor Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi, iki yıldır devam ettirdiği Spor İletişimi Sertifika Programı’na, 2009-2010 akademik yılında da devam ediyor.


Sporun ve özellikle futbolun her geçen gün profesyonelleştiği günümüzde, spor endüstrisi ülkemizde de hızla büyümeye devam ediyor. Bu büyümeye paralel olarak özellikle spor iletişimi konusunda iyi yetişmiş spor yöneticisi ve donanımlı elemanlara her zaman olduğundan daha fazla ihtiyaç duyuluyor.


Kadir Has Üniversitesi, haftada 70 saat spor programı olan, ulusal gazetelerde 100’ün üzerinde spora sayfa ayrılan ve futbol pazarının büyüklüğü 500 milyon Euro’yu aştığı ülkemizde, bu yıl 3. kez düzenlenen Spor İletişimi Sertifika Programı ile sektöre destek vermeye devam ediyor. Sertifika programı, medya kuruluşları ve spor endüstrisi içinde bulunan basın-halkla ilişkiler departmanlarında, Türkçe’yi doğru kullanan, habercilik ve gazeteciliğin etik kurallarını özümsemiş, iletişim ve spor hukukunun temel ilkeleri hakkında bilgi sahibi ve sporun her alanıyla ilgilenen bilinçli gazeteci ve donanımlı yöneticinin yetişmesine katkıda bulunarak, spor iletişimi konusunda eğitim ve öğretim eksiğini kapatmaya yönelik destek vermeyi amaçlıyor.


Bu sene koordinatörlüğünü Bağış Erten’in üstlendiği, Spor İletişimi Sertifika Programı başladığı günden günümüze programa katılan 20 öğrencisine iş ve 40 öğrencisine staj imkanı sağladı. UEFA Halkla İlişkiler ve İletişim Departmanı Direktörü William Gaillard, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki gibi önemli isimler bilgi ve birikimlerini paylaşmak için Kadir Has Üniversitesi’nde bir araya gelmeye devam ediyor. Ayrıca, Dr.Levent Bıçakcı, Atilla Gökçe, Halit Kıvanç, Mehmet Demirkol, Zeki Çol, Mert Aydın, Mithat Bereket gibi önemli isimler spor iletişimi dünyasında öne çıkacak, mesleğe farklılık kazandıracak yeni yüzler ve isimleri bulmak için, sertifika programına destek veriyor.


Sınav Tarihi : 30 Ocak Cumartesi
Başlangıç Tarihi : 5-6 Şubat 2010
Kurs Ücreti : 2.500 TL


(Yapılacak olan sınavda başarılı olan öğrencilerin bir kısmına tam burs bir kısmına yarım burs verilecektir.)


İletişim ve diğer bilgilere Buradan ulaşabilirsiniz.

Toplam Konu Sayısı = 1000



Bloga ilk postu 26 Mayıs 2008 tarihinde Bloglanma Zamanı başlığıyla yazmıştım. Ondan sonra bloga 998 post daha girmişim. Bazıları uzun yazılar, bazıları kısa yazılar, bazıları fotoğraf, bazıları video. Sonuç olarak yaklaşık 500 tane yorumun geldiği, 100.000 görüntülenmenin olduğu bir blog haline geldik. Hala da hiçbir beklentim yok. Yazalım ve fikirlerimizi paylaşalım. Nice 1000 postlara diyelim. Bu zamana kadar giren, çıkan, çıkamayan, yorum bırakan, bırakmayan herkese teşekkürler.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Laporta'nın Ciddiyeti












Barcelona'lı futbolcular Valldolid deplasmanından dönerken uçaktalar. Atılmış olan 3 gol, alınan 3 puan ve 2. sırayla aradaki fark 8 olmuş. Uçakla mutlular. Tabiki de Laporta'da. Her zaman her yerde Laporta takımının yanında. Bunu izlediğimiz maçlarda net görüyoruz. Bizim başkanlar da böyle heryere gidiyorlar mı ? Tabikide hayır.

İnter 2 Milan 0



Bu blogu açtığım ilk tarihlerde Milan taraftarları olduğumu ve her hafta Milan yazısı yazdığımı hatırlıyorum. Uzun zamandır yazmıyordum ta ki bu maça kadar. Aslında bu yazıda tam anlamıyla maç yazısı olmaz. Bu maç öncesi herkes Milan'ın son haftalarda ki formuna göre Milan'ı favori gösteriyordu. Ama ben İnter kazanır diyordum. Mücadele başlayınca bunun böyle de olacağını gördük. İnter baskılı başladı. Sneijder ile gol pozisyonlarından yararlanamadı. 10.dk Pandev'in harika pasında Milito düzgün bir vuruşla topu ağlara yolladı. 27.dk Sneijder hakemi 15 dk alkışlayınca- belki de küfür etti - kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Bu dakikadan sonra Milan oyunu yığsa da tv'yi yeni açan birisi İnter'in 10 kişi olduğunu anlayamaz. İlk yarı 1-0 İnter'in üstünlüğü ile sona erdi. Ve Milan 2.yarıya iyi başladı . Seedorf, Ronaldinho, Borriello ile pozisyonlardan yararlanamadı ve 62.dk Pandev'in harika frikik golü ile skor 2-0'a geldiğinde maçta o an bitmişti. Bu dakikadan sonra Milan boş baskı yapsa da sonuç alamadı. Uzatma dakikalarında ise Lucio ceza sahası içinde elle oynayınca penaltı kararı çıktı ve Lucio 2.sarıdan atıldı. Topun başına geçen Ronaldinho kötü vurdu ve kaleci Julio Cesar penaltıyı kurtardı. Ve maç 2-0 İnter'in üstünlüğü ile sona erdi. İnter ile Milan arasında ki puan farkı 9'a çıktı. Milan'ın 1 maçı eksik olmasına rağmen eksik maçı kazanma şansı az. Fiorentina deplasmanı çünkü. Bu maçta dikkat çekenler. Lucio'nun ve Maicon'un iyi oyunu, Pandev'in mükemmel oyunu -Etoo gelince ne olacak merak ediyorum- , Ronaldinho'nun zaman zaman parlayan ama genel olarak etkisiz olan futbolu, Beckham'ın hiçbirşey yapmaması. Daha doğrusu Milan'da hiçbir futbolcunun ön plana çıkmamaması, Jose Mourinho'nun adeta kendisinden nefret etmemizi sağlayan amigovari hareketleri ve Ersin Düzen'in İnter taraftarı olduğunu net bir şekilde belli etmesiyle anlatığı bir maç. Sonuç olarak 5 gün oynansa 5 gün Milan İnter'i yenemezdi. Hakettiler, kazandılar...

24 Ocak 2010 Pazar

Valladolid 0 Barcelona 3



Dün elektriklerin gitmesinden dolayı bu postu giremedim. Barcelona her zaman olduğu gibi bu hafta da kazandı. Valladolid karşısında pek iyi başlayamayan Barcelona Messi ile gol yaklaştı. Ama bundan başka atağı yoktu. Ama 21.dk Alves'in ortası Xavi'nin güzel golü, 22 dk Alves'in harika golü ile 2 dk'da işi bitirdi. Bu golden sonra kontrol her zaman ki gibi tamamen Barcelona'nın eline geçti. 2.yarı ise Barcelona daha fazla pozisyona girdi. 56.dk ise İbrahimovic'in asisti ve Messi'nin şık bitiriciliği ile beraber skoru 0-3'e getirdi ve maçı sonlandırdı. Barcelona'da Alves, Xavi ve Keita oldukça iyi oynadı. Barcelona böylelikle ilk yarıyı yenilgisiz kapatan 5.takım oldu. İlk kez başardılar. Ligde 49 puanla liderler ve 2.sırada ki Real Madrid'in 8 puan önündeler. En çok gol atan takım, en az gol yiyen takım, en çok kazanan takım Barcelona. Messi ise son 4 maçta attığı 8 golle klasını ortaya koyuyor. İbrahimovic ise son 3 maçta gol atamıyor. Bu arada Barcelona tamam çok atıyor ama gol de yemiyor. Bu sezon oynadığı 19 maçın 11 tanesinde gol bile yemedi. Haftaya Gijon deplasmanındayız.

23 Ocak 2010 Cumartesi

Eczacıbaşı Zentiva 0–3 Fenerbahçe Acıbadem



Yine set vermeden alınan bir galibiyet. Mükemmel oynuyoruz. Şu an Türkiye'de bizi durduracak bir takım yok. Şampiyon biz olacağız. Bugün de Eczacıbaşını çok rahat bir şekilde yendik. Şampiyon belli 2.kim ? Bana göre 2. Vakıfbank Güneş Sigorta olsun çünkü bu sezon Fenerbahçe'den set alan tek takım.


Salon: Eczacıbaşı

Hakemler: Ümit Sokullu, Hayrettin Durak

Eczacıbaşı Zentiva: Esra, Maria Borisenko, Maja Ognjenovic, Natalia, Gökçen, Neriman

Fenerbahçe Acıbadem: Çiğdem, Gamova, Natasa Osmokrovic, Eda, Dirickx, Seda, Nihan (L), Songül

Setler: 18-25, 12-25, 17-25

Süre: 65 dakika (22-21-22)

Cefa Çeken Bursaspor Taraftarları



Öncelikle şunu söyleyim fotoğrafı Noat Samisa blogundan aldım. Kale arkasında yer alan taraftarlar Bursaspor taraftarları. Bu karda bu kışta bu soğukta Bursadan geliyorlar ve maçın iptal edildiğini görüp geri dönüyorlar. Aslında geri de dönmemişlerdir. Çünkü maç yarın saat 14:00'a ertelendi. Yarın da oynanmaz bana göre. Bu gece ne yapacaklar, nerede kalacaklar tam bir muamma. Sonuçta orada yer alan taraftarlar bu gece eziyet çekecekler. Ama yarın maçtan sonra sorun onlara. Bir daha böyle bir kar yağsa yine gelir misiniz ? Hepsinin cevabı evet olur. İşte taraftar olmak böyle birşey; cefa çekmeden sefa süremezsiniz... Ayrıca sefa sürmek için cefa da çekmiyoruz. Sadece takımlarımıza aşığız. Bursalılar, Eskişehirliler, Fenerliler, Beşiktaşlılar vb.vb.

Maç Günlüğüm # 30



- İkinci yarının ilk maçı olan Fenerbahçe-Denizlispor maçı için her zamanki gibi yollara düştük. Saat 15:30'da yoğun kar yağışı altında İzmitt'ten hareket ettik. Kocaeli Gfb'den arkadaşlarımla beraber.

- Ne zamandır beri kar kar kar diye ağaca çıkan ben, İzmitte kar yağmaya başladığı gün İstanbul'a gidiyordum. Zaten ben ters adamım. Salı günü İstanbuldaydım tam kar yağmaya başladığı an İzmit'e hareket ettim. Bugün de tam tersi oldu. İlginç. Neyse ki bugün hem kar yağıyor, hem ben İzmitteyim.

- Saat 17:00 gibi İstanbulda olduk. Kadıköy'de sadece yağmur yağıyordu. Stadın etrafında ilk defa formalı insan neredeyse göremedim.

- Yemeğin adresi ; Lider Kokoreç :) Adamlar bana para vermiyor :) Sadece girdik, birşeyler yedik ve 1-2 saat oturduk. Baktık adam çok geliyor yanımızda birşey istiyor musunuz, birşey istiyor musunuz diye. Hemen kalktık ve dışarıya yol aldık :)

- Tekrar yağmur altında dururken Nuri abinin yanına gitmemiz ve anlattıkları ile beraber içimiz ısındı. Nuri abiyi dinlemekten çok büyük zevk alıyorum. Konuşsun saatlerce dinleyeyim. Bu arada İlk11.blogspot.com sahibi Göksel Çoğalan'dan gelen mesajla kendime geldim. Boşta bir Fenerim üst kombinesi. Geçen sene kombinem yoktu ve bazı maçlara gidemiyordum ama bana kimse kombine var gel demiyordu :) Bu sene her hafta 1 tane boş kombine çıkıyor karşıma. Nasıl olacak bu işler anlamıyorum. Göksel'den kombineyi alıp - arkadaşa vermek için - hafif konuştuktan sonra - 2 cümle :) - stada doğru hareket ettim. Bu arada söyleyim. Kombine şu anda cebimde ve maça kimse girmedi. Arkadaşta bizim tribüne  - Maraton üst B blok - girdi.

- Stada girdiğimizde önce pankartımızı astık. Çok şey yazmaya gerek yok. Klasik Kocaeli Gfb hareketi. Pankart için Tıklayınız.

- Ve beklenmeyen gelişme 1. Zeminin iğrençliği. Hafta içi arkadaşlara, herkese çok merak ediyorum diyordum ama sahayı görünce şok oldum. Heryerde su birikintileri, bazı yerler yeşil, bazı yerler kahverengi. Ama olsun bu çalışma bitmedi dimi, daha başındayız, daha çok devam edecek, şu an herşeyi ayarladık bundan sonra hızla iyileşecek dimi. Olacak ya eminim ben. Olmalı ayrıca !

- Ve beklenmeyen gelişme 2. Statta 15 bin kişi var. Fenerbahçe 89 gün sonra lig maçına çıkıyor, ilk yarıyı lider kapatıyoruz, aldığımız her galibiyette şampiyonluğa bir adım daha yaklaşıyoruz ama tribünlerde 15 bin kişi. Maç yazısında yazdığım gibi soğuk havada Kadıköy dolmuyor, haftaiçi dolmuyor, takım kötü giderken dolmuyor. Eee ne zaman dolacak ! 35 bin kombine satıyoruz her sezon ve bunların en az 34 bini İstanbul'dan, ama statta 15 bin kişi. Kombinesi olmayıpta maça gelmeyen insanları anlamıyorum. Yok mu etrafınızda kombinenizi verecek bir genç çocuk, öğrenci, akraba falan. Neyse umarım Sivasspor galibiyetinden sonra herşey normale döner.

- Statta neden pankart yasağı var onu da anlamıyorum. Bari kimse yok pankartlarımızı rahat rahat asalım. 2.yarı stat müdüründen gelen telefonla pankartı kaldırmak zorunda kaldık.

- Türk Telekom tribününde yer alan ve maçın 10.dksı içeri giren, maç boyunca ellerinde Elazığ Fenerbahçe Okulu pankartını tutan, ayakta tutan, kenarda tutan çocuklara onları yaptıranları şiddetle kınıyorum! Tamam belki bedava sokuyorsunuz ve Elazığ'dan getirdiniz ama neden öyle eziyetler yapıyorsunuz ki ! Bırakın maçı izlesin çocuklar.

- Tribün olarak ilk yarı pek iyi değildik ama 2.yarı gerçekten çok iyiydik. Ölümüne ölümüne diye başlayan tezahurat serisi bu sene yine yine - yine yine değil anladınız siz onu - şampiyon fener tezahuratı ile sona erdi.  Sonuç olarak galibiyette katkımız var.

- Zamanında Kocaelispor tribünleri için yazmıştım. Kapalı tribünde adam mı ıslanır ulan ! diye ama aynısı başıma Kadıköy'de geldi. Maraton Üst tribünü'nde bariz ıslandım. Su nereden geliyor anlamış değilim. Borularda falan kaçak var sanırım :)

- Galip geldik mutluyuz.

- Stattan hemen çıktık ve yağmur altında arabamıza bindikten sonra saat 23:30 civarı evdeydim.

- Herkese hayatta başarılar

- Haftaya Sivas'ta görüşmek üzere. Evet evet Sivas'a da gidiyorum - inşallah -

Fenerbahçe 3 Denizlispor 1



Fenerbahçemiz 2.yarıya gelibiyetle yani 3 puanla başladı. Zaman zaman çok iyi oynadığımız mücadele de Dos Santos, Özer ve Guiza ile sonuca ulaştık. Galibiyet güzel. İlk yarı maç başlayınca ilk 18 dk gol pozisyonumuz yoktu ve 18.dk Lugano'nun kafa vuruşu ile ilk gol pozisyonunu yakaladık. 34.dk Guiza karşı karşıya kaçırırken ilk yarı bu şekilde sadece ve sadece 2 tane posizyon ile sona eriyordu. Tribünler de iyi değildi takım da. Ama 2.yarı öyle bir gazla başladık ki biz tribünde '' Ölümüne ölümüne ölümüne Fenerbahçe '' diyorduk. Fenerbahçe baskıya başlıyordu. 50 ile 70 arası bana göre tribün çok çok iyiydi. aynı oranda takım da. Semih, Emre ve Guiza ile pozisyonlardan yararlanamıyorduk. Bu arada Denizlispor hiçbirşey yapmıyor sadece savunma yapıyordu. Zaten ilk yarı sadece 7 puan alan ve galibiyeti olmayan - tek galibiyet hükmen Ankaraspor - Denizlispor'dan da başka birşey beklenemezdi. Bu arada dakikalar ilerliyor Fenerbahçe bastırıyor, zaman zaman yoğun bir baskı kuruyor, zaman zaman geri çekiliyordu ama sahadaki 11 oyuncu ve tribündeki yerini alan 15 bin kadar 12.adam galibiyeti istiyordu. Ve 77.dk Semih'in düşürülmesi ile kazanılan frikikte Dos Santos topun başıına geçiyor ve topu ağlara yolluyordu. Her ne kadar kaleci hatası olsa da gol goldür. Bu dakikadan sonra oyuna Youla giriyor- belalı Youla - ve hemen golünü atıyordu. Bilica'nın ve topa çıkan Lugano'nun bir hatası olsa da Youla'nun kişisel becerisini de göz ardı edemeyiz. Ama bu dakikadan sonra bile 8 dk kalmasına rağmen Fenerbahçe hala maçı istiyordu ve 86.dk Gökhan'ın gayreti, Guiza'nın asisti ve Özer'in şık dokunuşu ile beraber skorda tekrardan öne geçiyorduk ve o an maç bitiyordu. 90.dk Guiza'nın attığı gole ise yaptığımız yorum sadece keşke Gökhan'ın vuruşu gol olsaydı oldu. Takımımız da Volkan'a top gelmedi, Lugano ve Bilica Youla'nın golü dışında bir pozisyona maruz kalmadı, Santos gol atttığı için değil yine iyi oynadı. Bekir sırıtmadı deseler de Denizlispor atak yapmadı ki neden sırıtsın! Cristian ve Emre kendi bölgelerinde birşeyler yaptı - çok agresif Emre - Vederson pek birşey yapmadı, Mehmet Topuz mücadele etti ama ona da iyi oynadı diyemeyiz, Guiza bana göre çok iyiydi gol attı, asist yaptı, top indirdi, koştu daha ne yapabilir ki ? Semih ise gerçekten pek iyi değildi, gol kaçırdı, top kaçırdı ama yinede böyle şartlar varken ondan daha iyi bir oyun beklemek abartı olur. Gökhan ise geldiği gün dediğim gibi bizde düzenli oynarsa iş yapar. Hala aynı görüşteyim. Sonuna kadar da o görüşte yer alacağım, Deniz girdi hiçbirşey yapmadı :) ve son olarak Özer girdi ve bizi öne geçiren golü attı. Ama ben Özer'den alsın 2 kişiyi geçsin kaleye şut çeksin, 35 metreden topu golcülerimizin ağzına atsın istiyorum. Cristian, Santos, Emre ve Lugano'nun sarı kartlarına ise bilerek gördüler diyemem. O maçın stresi, kazanma arzusu derken doğal bence. Ama görmeseler iyi olurdu. Sonuç olarak maçı kazandık ve şampiyonluğa 15 maç kaldı - 8 tanesi Kadıköy'de - . Bu maçtan çıkarılması gereken dersler ise zemine o kadar paralar harcanıyor neden hala bu kadar kötü ? Taraftarımız 89 gün sonra ilk kez lig maçına çıkan takımımızı - 35 bin kombineli İstanbul'da yaşıyor - neden yalnız bırakıyor ? Sıcak havalarda gitmek için mi kombine aldılar ? Soğukta maça gelmeyecekler mi ? 2.yarı ilk 5 hafta kazansak ve 6.hafta olan maçta lapa lapa kar yağsa stat dolmayacak mı ? Aziz Yıldırım Lig tv ihalesine bu kadar konsantre iken neden takımımıza konsantre olmuyor ? Yöneticilerin hepsi kendi işlerinde mükemmel işler yaparken neden takımımıza faydalı olacak transfer yapmıyorlar ? Bu soruları belki cevaplarım ve blogda paylaşırım.

22 Ocak 2010 Cuma

Saldır Fener / Fenerbahçe-Denizlispor Maçı Öncesi



Fenerbahçemiz 2.yarının ilk maçında kendi sahasında Denizlispor'u konuk ediyor. İlk yarı sonunda topladığımız 37 puan ile liderdik. 2.yarıya da galibiyetle başlamak ve bunu sürdürmek istiyoruz. Takımımızda Alex ve Gökhan cezaları nedeniyle, Önder'de kadro dışı bırakılması nedeniyle bu akşam Denizlispor'a karşı forma giyemeyecek. Takımımızın sahaya Volkan, Bekir, Lugano, Bilica, Santos, Mehmet, Cristian, Emre, Özer, Gökhan ve Guiza ilk 11'i çıkması bekleniyor. Mücadele edelim, maçı isteyelim, bu soğukta maça gelmiş Fenerbahçe taraftarının yüzünü güldürmek için oynayalım ve bu maçı alıp yolumuza devam edelim. Ligin ilk yarısında oynanan maçı Fenerbahçe Guiza'nın 1. ve 87.dk attığı gollerle 2-0 kazanmıştı. Şampiyonluk için, Denizlispor'u kümeye 1 adım daha yaklaştırmak için Saldır Fener ! Son olarak diyeceğim şu ki ; dışarıya bakıyorum - İzmit'te - lapa lapa kar yağıyor ve aklıma direk şu tezahurat geliyor ; Bu karda, bu kışta, bu kıyamette, Senin için burdayız biz Fenerbahçe, Soğuktan üşüsek titresek bile, Sana olan sevgimiz bitmez Fenerbahçe...

21 Ocak 2010 Perşembe

Düştük Yine Yollarına...



Fenerbahçemiz ilk yarıyı lider bitirdikten sonra 2.yarıyı Denizlispor maçıyla beraber açıyor. Ligde 89 gün sonra seyircili maç - 2 tane seyircisiz maç oynadık cezamız nedeniyle - ve genel olarak 38 gün sonra - 17 Aralık Sheriff maçı - Kadıköy'de Fenerbahçemiz ile buluşuyoruz. 2.yarı büyük fikstür avantajı var. 9 maç Kadıköy'de. Sadece 4 kere İstanbul dışına çıkacağız - 2 Ankara, 1 Sivas ve 1 Manisa - Umarım takımımız 2.yarıya galibiyetle başlar ve bu şekilde devam eder. Haydi Fenerbahçe 2.yarı taraftarınında desteğini alarak mücadeleye başla ve başarılı şekilde devam et. Biz de taraftar olarak ne diyoruz. Düştük yine yollarına sevdamızı haykırmaya...

Konuşan Fotoğraflar # 18



Bermuda Şeytan Üçgeni... Efsaneler... Unutulmazlar... Özlediklerimiz... Hayran olduklarımız...Taptıklarımız...Sevdiklerimiz...Ya siz ne diye konuşturursunuz bu fotoğrafı ?

20 Ocak 2010 Çarşamba

Uefa Yılın Takımı # 2009



Uefa 2009 yılının takımını açıkladı ve 6 kupalı Barcelona damga vurdu. Alves, Puyol, İniesta, Messi ve İbrahiovic'in ilk 11'de yer aldığı takımın hocalığına ise Barcelona hocası Guardiloa layık görüldü. Real Madrid'den Kaka, Casillas ve Ronaldo'nun yer aldığı takımda İspanya dışında sadece İngiltere'den Terry ve Evra yer aldı.

Guardiola İle 1 Yıl Daha



Guardiola Barcelona ile olan sözleşmesini 1 yıl daha uzattı ve tüm Barcaseverleri sevindirdi. Ve böylelikle Manchester United'a gidecek haberleri yalanlanmış oldu. Guardiola Barcelona'da ilk sezonunda 6 kupa kazanarak tarihi bir başarı yakaladı. Barcelona başında çıktığı 95 maçta 67 galibiyet 19 beraberlik ve sadece 9 yenilgi aldı. Takımı bu 95 maçta 231 gol atarken 73 gol yedi.

19 Ocak 2010 Salı

Sarı Meleklerin Şovu Sürüyor # 2



Fenerbahçe Acıbadem voleybol takımımız Şampiyonlar Ligi mücadelesinde deplasmanda Çek takımı Prostejov'u 3-0 yendi. Şampiyonlar liginde 6'da 6 yaptı ve önemli bir başarıya imza atarak bir üst tura çıktı. Tribünlerde söylediğimiz '' Taraftar çıldırdı şampiyonluk istiyor. '' sözünü '' Kızlar çıldırdı şampiyonluk istiyor. '' değiştiriyoruz. Gerçekten muazzam bir başarı. Tebrikler melekler.

Thy & Barcelona Anlaşması # 2



Bugün yapılan Barcelona antremanından bir kare.

Fm 2010 Kariyerim / Barcelona # 4



Fm kariyerim devam ediyor. Geçen 2 sezon yaşadığım sıkıntılardan sonra bu sezonda pek iyi geçmedi ama yinede ligde harikaydık. Ligde 30 maç peşpeşe yenilmedim, sadece 3 yenilgi aldım ve sonuç olarak şampiyon oldum. Sezona deplasmanda Real Madrid beraberliği ile başladım. Ardından Valencia'yı 2-0 yendim. Sezona böyle başladım ve başarılar devam etti. Şampiyonlar liginde Roma, Psg ve Aarau ile eşleştim ve üst tura çıktım. Bu arada ligde galibiyetler sürüyordu...



Takımımızda Robinho ve İbrahimovic'in harika performansları sürüyordu. Ligde galibiyetler alırken arada yenildik ama sadece 3 kere. Real Madrid'e 1-0, Atl Madrid'e 2-1 ve Villarreal'e 3-0 yenildim. Şampiyonlar liginde yoluma devam ediyorum dedim. Sırasıyla 2.tur'da Celtic ve çeyrek finalde Schaktar'ı eledim. Yarı finalde ise Real Madrid'e elendim.



İspanya kral kupasında ise Valencia'ya elendim. Gördüğünüz gibi Barcelona'da saadet yoktu bu sezon. Zaman zaman çok farklı galibiyetler aldım, zaman zaman kısır maçlar geçti ama genel olarak güzel bir sezon geçti. Şampiyonluğu tekrardan aldık. Takımımızda Xavi'nin 28 asisti, İbrahimovic'in 38 gol 18 asist, Messi'nin 21 gol 18 asisti ile öne çıkan oyunculardı. 4 sezon geride kalırken 2 kere lig şampiyonluğu, 1 kere şampiyonlar ligi, 1 kere kral kupası, 1 kere süper kupa, 1 kere İspanya süper kupası kazandım. Çok başarılı değilim tabikide. Ama yine de 5.sezonuma iddaalı giriyorum. Tek bir oyuncu transfer ettim. Aguero. Bakalım ne olacak. Sezon başlıyor. Sezon bitiminde kariyerim yine burada yer alacak... Bu arada Messi 27 yaşına girdi kötü oldum...

18 Ocak 2010 Pazartesi

Antalyaspor 4 Fenerbahçe 3



Öncelikle şunu yazıyım. Mükemmel bir maçtı. Pazartesi akşamı - genelde pazartesi maçları kötü geçer - gruptan çıkmayı daha önce garantileyen Fenerbahçe'nin maçı böyle geçecek deseler hayatta inanmazdım. Fenerbahçe başka takımlar gibi değil ki. İddaasız olduğumuz maçta bile misal Emre Çolak gibi bir genç yetenek izleme şansımızda olmuyor. Hep aynı kadro sahaya çıkıyor. Bir de üstüne kenardaki adamlarımız Uğur Boral, Ali Bilgin ve Vederson gibi adamlar olunca içimizde maç izleme heyecanı olmuyor. Aynı adamlar oluyor ve konsantre olamıyor sonuç olarak uykumuz geliyor. Ama bu sefer öyle olmadı maç başından sonuna kadar mükemmel bir maç oldu. Çok kötü goller yesekte attığımız goller harikaydı. İlk golde Santos'un ortası Alex'in dokunuşu - bence Santos kaleye vurdu - , 2.golde Özer'in harika vuruşu, 3 golde Gökhan Ünal'ın harika asisti Guiza'nın şahane golü derken maçı 4-3 kaybettik. Takımımızda Santos, Vederson - son dk hatasına rağmen - , Özer oldukça iyi oynadı. Gökhan Ünal ilk maçına rağmen kalitesi belli. Yaptığı asist güzeldi ama 2 pozisyonda kaleye şut çekmemesi yakışmadı. Lugano ve Bilica konsantre olamadı ve basit goller yedik. Mert tek bir top kurtardı ilk yarıda o da. Ali ve Bekir direk bıraksınlar futbolu. Emre ve Selçuk birşeyler yapmaya çalıştı. Guiza güzel bir gol attı. Alex konuşmaya gerek yok. Uğur Boral da Ali ve Bekir gibi futbolu bırakmalıdır. Sonuç olarak Fenerbahçe'nin bu sezon en zevk aldığım maçlarından birisini izledik. Şimdi tek beklentimiz Cuma günü - Alex ve Gökhan Gönül'ün cezalı olduğu maçta - Denizlispor maçının bir an önce gelmesi...

Konuşan Fotoğraflar # 17



Chris Katongo penaltıdan golü attı taklaya durdu ama maçı 3-2 kaybettiler.

Thy & Barcelona Anlaşması



9 numaralı formasıylaaaaa Airlinessssssssss Turkishhhhhhhhhhhhhh :) Paha biçilemez hareketlerden biri.

Saldır Fener - Antalyaspor-Fenerbahçe Maçı Öncesi



Fenerbahçemiz Ziraat Türkiye Kupası son maçında deplasmanda Antalyaspor ile karşılaşıyor. Devre arası kamplarını her sene Antalya'da yapıyorduk ve bu senede ordayız. Birde üstüne Antalyaspor ile oynuyor olmamız tam bu arada bizim için şans oldu. Takımımız yolculuk yapmak zorunda kalmıyor. Türkiye Kupası'nda zaten 3'te 3 yaparak - Altay'ı 3-0 , Eskişehirspor'u 1-0 ve Tokatspor'u 3-2 - 9 puan topladık ve gruptan çıkmayı garantiledik. Bu maçta o yüzden oynamayan oyuncularımız forma giymelidir. Yine de Daum her maç olduğu gibi ideal'e yakın ilk 11 ile sahaya çıkacaktır. Bu maçta Alex, Lugano, Gökhan, Emre kesinlikle oynamamalı. Nasıl bir 11 ile çıkacağımızı bilmem ama takımımızda yeni transfer olan Gökhan Ünal kampa 2 gün önce katılmasına rağmen bu akşam oynamalıdır. Oynarsa gol atacağına inanıyorum. Herşeye rağmen amaçsız bir maç olsa da her galibiyet belli bir para olduğu için, 26 yıldır alamadığımız kupayı alırken tüm maçları kazanarak almamız için Saldır Fener ! Maç saat 20:30'da Trt 1 ekranlarından yayınlanacak.

17 Ocak 2010 Pazar

Ronaldinho Efsanesi Geri Döndü



Ronaldo De Assis Moreira. Yani Ronaldinho. 1998/2001 yılları arasında Gremio'da 44 maç 21 gol, 2001/2003 yılları arasında Paris Saint-Germain'de 55 maç 17 gol, 2003/2008 yılları arasında Barcelona'da 145 maç 70 gol ve şu an hala oynadığı Milan'da 48 maçta 20 gol. Brezilya milli takımında 1999'da başlayan ve günümüze kadar devam eden 87 maçta 32 gol. Kariyerinde 2005 ve 2006 yıllarında Barcelona ile lig şampiyonlukları, Barcelona ile İspanya Kral Kupası şampiyonluğu, 2006 yılında Barcelona ile Şampiyonlar ligi şampionluğu, 1997 yılında Brezilya U17 takımı ile Dünya Kupası, 1999 yılında Amerika kupası şampiyonluğu, 2002 Dünya Kupası şampiyonluğu, 2005 Konfederasyon Kupası şampiyonluğu ve 2008 Yaz Olimpiyatlarında Bronz madalya. Kişisel başarılara bakarsak ; 1999 yılı Konfederasyon Kupası'nda en golü futbolcu ve altın top ödülü, 2002 Dünya Kupası All-star takımı, 2004 ve 2006 İspanya ligi en iyi futbolcusu ödülleri, 2004 ve 2005 Fifa dünyada yılın futbolcusu ödülleri, 2004-2005 sezonunda Uefa en iyi forvet ödülü, 2005 yılında Avrupa yılın futbolcusu ödülü, 2005 ve 2006 yıllarında Uluslararası Futbolcular Birliği tarafından dünyada yılın futbolcusu ödülleri, 2005-2006 sezonunda Uefa yılın futbolcusu ödülü, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında Uefa yılın takımı başarısı, 2009 yılında altın ayakkabı ödülü, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında Uluslararası Futbolcular Birliği tarafından yılın takımı gibi başarıları bulunuyor. Ve işte tüm bu başarılara imza atan Ronaldinho sakatlıklarla boğuştuğu son yıllardan sonra bu sezon inanılmaz bir top oynuyor. Yine izleyenleri kendisine hayran bırakıyor. Messi ile beraber şu anda izlemesi en keyif veren futbolcu. Ve bu sezon özellikle son 3 haftada attığı 6 gol - 1 gol Genoa'ya, 2 gol Juventus'a ve 3 gol Siena'ya - ile dikkat çekiyor. Bu sezon Milan forması altında 23 maçta attığı 11 gol ile dikkat çekiyor. Şunu net söyleyebilirim ki Ronaldinho efsanesi geri döndü ve haftaya bence tüm dünyanın gözü İnter-Milan maçında ama bir yandan da Ronaldinho'nun üstünde olacak. Merakla bekliyoruz...


Messi 101 Gole Ulaştı



Messi dün gece oynanan maçta Sevilla'ya attığı 2 golle beraber Barcelona kariyerinde 101 gole ulaştı. 2004/2005 sezonu 9 maçta 1 gol, 2005/2006 sezonu 25 maçta 8 gol, 2006/2007 sezonu 36 maçta 17 gol, 2007/2008 sezonunda 40 maçta 16 gol, 2008/2009 sezonunda 51 maçta 38 gol ve bu sezon şu ana kadar 27 maçta 21 gol atarak Barcelona tarihinde 100 gole ulaşan en genç futbolcu oldu . Messi 101 gole 188 maçta ulaşırken buna ulaştığı yaş ise 22 yıl 6 ay ve 22 gün. Messi bu 101 gol arasında en çok golü 10 tane ile Atletico Madrid'e atarken Atletico Madrid , Real Madrid ve Tenerife maçlarında 3'er gol attı. Bunun yanında attığı en güzel gol ise herhalde Getafe'ye attığı Maradonavari golüdür.

İddaa Tahminlerim # 4



320 Aston Villa - West Ham : Tahmin 1  Oran 1.45 YATTI
329 Milan - Siena : Tahmin Üst Oran 1.55 TUTTU
332 Roma - Genoa : Tahmin Üst Oran 1.60 TUTTU
334 Sampdoria - Catania : Tahmin 1 Oran 1.65 YATTI
336 Schalke - Nürnberg : Tahmin 1 Oran 1.20 TUTTU
345 Bolton - Arsenal : Tahmin Üst Oran 1.60 YATTI
352 Zaragoza - Zerez : Tahmin 1 Oran 1.45 YATTI
364 Atl Madrid - sporting Gijon : Tahmin 1 Oran 1.35 TUTTU
371 Bordeaux - Marsilya : Tahmin Üst Oran 1.85 YATTI
372 Valencia - Villarreal : Tahmin Üst Oran 1.60 TUTTU

Seçip seçip oynayalım :) Kazanalım.

Edit : 10/5 Sağlık olsun...

Barcelona 4 Sevilla 0



Öncelikle Kral kupası'ndan elendikten sonra Cumartesi Sevilla'nın haline acıyorum demiştim. İşte burada. Ve dediğim oldu. Birde kupadan elenme hırsına maçtan önce 21:00'da Athletic Bilbao Real Madrid'i 1-0 yenince bu maçın önemi çok daha fazla arttı. Barcelona mücadeleye ideal 11'i ile çıkmıştı. Herkes oynuyordu. tüm şartlar vardı. Gerçi tribünlerde 63.274 kişi olmamalıydı. O stat tamamen dolmalıydı. Ama yağmur etkiledi herhalde seyirci sayısını. Barcelona mücadeleye iyi başladı. İbrahimovic ile inanılmaz bir gol kaçırdı. İlk yarı Barcelona'nın 6-7 tane gol pozisyonu vardı. Sevilla ise oldukça etkisizdi. 2.yarı ise oldukça iyi başladık. Messi Marquez'e o ortaya Pique'ye Pique vurdu ve Escude ne olacaksa olsun ben attım artık 1 tane diyip maçı Barrcelona'nın ellerine daha da verdi. Bu golden sonra Barcelona atakları sürdü ve 70.dk Xavi'nin adeta Play station oyunlarında atılabilen pasıyla Pedro topla buluştu ve kalecinin üstünden klas bir vuruşla golü yaptı. 84 ve 91. dakikalarda ise bu maçta pek varlık gösteremeyen Messi sahneye çıktı ve 2 tane şık golle maçın sonucunu belirledi. 4-0. Messi ligde 14 gole toplamda ise 17 gole ulaştı - geçen sezon 38 gol atmıştı - . Barcelona son 2 haftada attığı 9 golle, ligde attığı toplam 46 golle, topladığı  46 puan ve en yakın rakibine 5 puan fark atmasıyla ve 18 maçtır yenilmemesiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Haftaya Pazar günü Valladolid deplasmanındayız.