27 Mart 2022 Pazar

Coda


Oscar 2022 adaylarından şu ana kadar en çok sevdiğim filmlerden. Balıkçılık ile geçinen bir aile olması zaten balıkçılık ilgisi olan benim için şahane olay. Teknede geçen her an daha dikkatli, daha konsantre bakıyorum. Ancak elbette 4 kişilik ailenin üçünün işitme engeli olması nedeniyle her saniye üzülsek de bir ailenin nasıl bir dayanışma içinde olduğunu görmek de bir o kadar mutlu ediyor. Ailenin engeli olmayan tek üyesi Ruby ise kendi hayatı ile ailesinin geçim derdi arasında kalıyor ve zor kararlar vermek durumuna geliyor. Filmin en güzel olayı insanı tamamen içine çekiyor olması. 2 saat boyunca film bitsin istemiyor ve oldukça kaliteli zaman geçiriyorsunuz. Ruby Rossi unutulmaz bir karakter olarak sinema hayatımda yerini aldı. Ayrıca sesi de kusursuz gerçekten. En iyi film ödülü alsa şaşırmam. 

La Bombonera ve Lionel Messi


Lionel Messi'nin kariyerinde çok özel fotoğrafları elbette var ancak bu fotoğraf onların başında geliyor-gelecek. Arjantin-Venezuela maçında Messi korner kullanmaya giderken La Bombonera'nın şahane tribünleri ile beraber nefis bir fotoğraf olmuş. Çıktısını alıp duvara asmalık fotoğraf.

Persian Lessons

Eğer benim gibi holokost filmleri seviyor, her saniyesinde duygulanıyor, üzülüyor, ağlıyor ve film bitince ''İyi ki izlemişim.'' diyorsanız bu filmi de hemen izleyin. Almanya'da toplama kampına götürülen Gilles yaşamak için yalan atmak ve  kendini zor bir durumun içine sokuyor. Film şahane başlıyor ve ilk 9 dakika sonrası bana gereken mesajı veriyor aslında. O an film birden bitse şaşırmazdım ve iyi film derdim. Bu film hakkında uzun uzun cümleler kurup övmek istesem de asla spoiler vermek de istemiyorum. Gerçekten her film için bunu demem ancak bu film için rahatlıkla söyleyebilirim. İlk film izleme vaktinizde listenin başına bu filmi koyun, asla pişman olmazsınız. Mubi'den izledim. Başrol oyuncusu Nahuel Perez Biscayart nefis oyunculuk sergilemiş.

Licorice Pizza

Oscar 2022 adaylarından bir başka film. Licorice Pizza. Oldukça eğlenceli, keyifli, ilk başlarından sonu belli ancak buna rağmen insanı asla sıkmayan bir film. Zaman zaman erkek, zaman zaman kadın hatalı davranıyor desem de genel olarak erkek tam bir Türk gibi davranışlar sergiliyor. Normalde günümüzde de erkeklerin ''Merhaba'' diyen kadına hemen nasıl yaklaştığını düşününce çocuğun davranışları şaşırtıcı gelmedi. Tabii bu çiftin bana göre mutlu olma şansı yok. Ve ayrıca bana o samimiyeti asla geçiremediler. Oscar alma şansı elbette yok ama keyifli zaman geçirmek isteyenler 2 saatlerini bu filme ayırabilir.

24 Mart 2022 Perşembe

Ryan Giggs Yaratmak Zor Mu?

Spor yazarı Bağış Erten 11 Şubat 2011 tarihinde ''Alex'ten Ryan Giggs olur mu?'' başlıklı yazıyı yazmış, o zamanlar 37 yaşında olan Ryan Giggs'in Sir Alex Ferguson tarafından nasıl oynatıldığını belirtmişti. Ve Fenerbahçe'nin Alex'i benzer şekilde kullanıp kullanamayacağının cevabını aramıştı. Aradan geçen günler sonrasında Fenerbahçe o Alex sürecini yönetememiş ve Alex ile yollar taraftarları kahreden şekilde ayrılmıştı. Aradan yıllar geçti ve Fenerbahçe bugün yine benzer bir sıkıntı yaşıyor. Bonservisi elinde olan, dünyanın mevkisinde gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olan ve kendini herkese kanıtlamış Mesut Özil Fenerbahçe'ye gelmiş ve taraftarlar haklı olarak çok sevinmişti.

Kişisel olarak oynadığı her maç elinden geleni yapan, Fenerbahçe'nin sakatlıklarla boğuştuğu, ideal kadronun kurulamadığı ve oyununu oturtmaya çalıştığı bir dönem olmasına rağmen tabelaya gol ve asist olarak katkı sağlayan, maç sonlarında baktığımız zaman takımın en çok koşan oyuncularından biri olan, paslarının Fenerbahçe forvetleri ya da pozisyona giren oyuncular tarafından asist olarak yazılamadığı bir Mesut Özil olduğunu düşünüyorum. 

Gelinen noktada ''Disiplinsiz tavırları nedeniyle...'' kadro dışı kaldığını öğrendiğimiz Mesut Özil'in her şeye rağmen Fenerbahçe'ye fayda sağlayacağını bugün bile düşünüyorum.

Mesut Özil gibi oyuncuları yönetmek, onlarla iyi ilişkiler içinde olmak zor olmamalı. Fenerbahçe yönetimi hem Vitor Pereira döneminde, hem bu dönem bu süreci yönetememiştir. 2011 senesinde Alex'ten Giggs olur mu soruları konuşulurken belki de bugün o soruyu Mesut Özil üzerinden sorabiliriz. Umarım orada yapamadığımızı burada yapar ve Mesut Özil gibi yetenekleri malum bir futbolcudan yararlanmaya devam ederiz. Oyuncu kaybetmenin kolay olduğu yerde meselenin ve önemli olanın oyuncu kazanmak olduğunu da herkes farkındadır. Yazıyı da o Bağış Erten cümleleriyle kapatayım;

Moda deyişle söylersek “Alex bir Giggs değil”. Ama ya olursa, ya bunu kabullenirse, önce 60 dakikalığına, sonra 30 dakikalığına da olsun takımının kaderini değiştirecek oyuncu olmayı ya hazmederse…

21 Mart 2022 Pazartesi

Real Madrid 0 Barcelona 4


2 Mart 2019 tarihinde oynanan ve Barcelona'nın deplasmanda 1-0 kazandığı maçtan sonra gelen ilk galibiyet. Son 5 maç, 5 Real Madrid galibiyeti vardı ancak Xavi hocalığında nefis bir maç oynayan Barcelona 0-4 ile tarihi bir skor aldı ve adeta uzun zaman sonra ''Geri döndük.'' mesajını bu kadar net bir şekilde verdi. Maçın ilk dakikasından son ana kadar sahada her istediğini yapan Barcelona aslında 0-4 sonrası rölanti duruma geçmese maç çok daha başka noktalara gelebilirdi. Elbette Real Madrid büyük ihtimalle sezonu şampiyonlukla tamamlayacak ama bu maç gelecek sezonlar açısından oldukça değerli bir galibiyet. Belki de bu galibiyet Barcelona'nın transfer süreçlerini de, taraftarlarının bakışını da değiştirecek. Pedri, Ferran Torres, Dembele, Araujo, Aubameyang, De Jong, Eric Garcia... Aslında hiç kimseyi ayırmamak lazım. Herkes motive olmuş şekilde nefis top oynadı. Aubameyang 2, Araujo ve Ferran Torres'in golleriyle gelen galibiyet. Bu gollerin yanında kaçan sayısız fırsat. 

Ozan Can Sülüm spikerliğini, Engin Kehale yorumlarını seviyorum.

Yıllarca tüm herkesin izlediği bu rekabetin geldiği nokta üzücü. Tabii bunun sebeplerinden biri bu maçların yayınlandığı platformların yaygın olmaması, ancak insanlar açıp bu maçı linkten bile izlemek istemiyor. 

Xavi. Hocam.

Henüz 3 gün önce statta izlediğim futbolcuları şimdi tv başında izlemek garip bir duygu. Keşke daha çok Barcelona maçını statta izleme şansı bulabilsem.

Barcelona için lig ikinciliği + Avrupa Ligi şampiyonluğu kusursuz bir sezon demek. Bakalım gerçekleşecek mi?

Ölene Kadar Buradayız


20 Mart 2022 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Konyaspor maçında tribünden bir pankart.

19 Mart 2022 Cumartesi

Galatasaray 1 Barcelona 2 / Maç Günlüğü | Stattan İzlenimlerim

Ne gün ama! Bu blogu takip edenler benim nasıl bir Barcelona sevdalısı olduğumu biliyor. Özellikle Ronaldinho dönemi ile başlayan ve maçların Ntv'den verildiği günlerden itibaren neredeyse tüm işimi gücümü Barcelona maçlarını izlemek üzerine ayarlıyorum. Barcelona izlemenin her saniyesinden büyük keyif alıyorum. Yıllardır tv'de izlediğim takımı İspanya'da izlemek henüz kısmet olmasa da hayatımda ilk kez bu şansı Galatasaray ile eşleştikleri zaman bulduğumu hissettim. Zaten kura çekildiği an yakın arkadaşlarımın hemen beni arayıp bu eşleşmeyi haber vermeleri de buna işaretti. Sevgili İlker Uğur abinin yardımlarıyla beraber maç için bilet bulma çabasına girdim ve bunun karşılığında da maçtan yaklaşık 3 gün önce gelen haberle beraber biletimin mail adresine atıldığını öğrendim. O an araba kullanırken yaşadığım heyecanı ve mutluluğu tarif etmem mümkün değil. Barcelona'yı statta mı izleyecektim? İnanamıyorum!

3 gün önceden maç gününe kadar yaşadığım heyecanı da anlatmam mümkün değil. Belki saçma gelecek bir çok insana ama ben çocuk gibi heyecan yapmıştım. Hemen Perşembe günü için işten izin aldım ve artık maç gününü beklemeye başladım.

Ulaşım; Maç günü saat 13:00'te evden çıkarak bu yolculuğa başladım. Önce İzmit-Gebze, ardından Gebze'den Marmaray ile beraber Yenikapı, Yenikapı'dan metro ile Sanayi Mahallesi ve oradan yine metro ile Seyrantepe. Yaklaşık 4 saatlik yolculuğun ardından stadyuma gelmiştim. Maç dönüşünde de yine hemen metro ile Yenikapı ve oradan da başka bir metro ile Esenler otogar ve oradan da 00:00 Denizli otobüsü ile İzmit. 1'de başlayan yolculuk gece 03:30'da evde olmamla sona erdi.

Stat; Öncelikle stadyuma ulaşım az önce yazdığım gibi çok zor değil. Girişler de yoğunluk var. Normalde kapılar 17:45'te açılacaktı ancak onu biraz önce çekseler belki de bu yoğunluk yaşanmayacaktı. Hepimiz yağmurun altında beklemek zorunda kaldık. Daha sonra 2 aramadan geçerek biletimizi okutacağımız tribün önüne geldik. Stadyuma giriş konusunda sıkıntı yaşamadım ama belki de saat 18:00 gibi girmemin payı yüksektir. Yine de giriş rahat diyebilirim.

Atmosfer; Hayatımda ilk kez bu statta maç izleyecektim. Özellikle maçın önemini de düşünürsek oluşan atmosfer oldukça iyiydi diyebilirim. Neredeyse statta bulunan herkes tezahüratlara katılıyor, tezahüratlara katılmasa bile ıslık anında mutlaka sesini yükseltiyordu. Geriye düştükten sonra tribünler de biraz düştü doğal olarak. Maç başlangıcı ve hatta maç öncesi yaratılan atmosfer gayet iyiydi diyebilirim. Yalnız böylesi önemli bir maça koreografi neden yapılmadı anlamadım.


VIP; Hayatımda statta ilk kez bir maçı bu kadar iyi bir açıdan izledim. UEFA davetlisi olarak girdiğim için maçı tam olarak üstteki fotoğrafta gözüken açıdan takip ettim. Olağanüstü bir deneyimdi. Tüm maçı ayakta takip etsek de bundan şikayetçi olacak değilim. Ayrıca maç öncesi, devre arası UEFA konuk ağırlama alanında sınırsız yemek, içecek ve sıcak ortamda bulunabilmek de büyük şanstı. Günün birinde başka bir statta bu deneyimi yaşamak isterdim. Özellikle yurtdışında izlediğim bir maçta UEFA davetlisi olmak keyifli olabilir.

Maç; Herhalde futboldan az çok anlayan herkes maçın böyle geçeceğini tahmin etmiştir. Galatasaray topu bırakacak, mücadele edecek, kontra ataklarla etkili olacak ve turu almaya çalışacak. Öyle de oldu. Maça mücadele ile başladılar. Kontra ataklarla Gomis, Kerem, Babel ile pozisyonları da buldular. Elbette De Jong, Ferran, Pedri ile Barcelona pozisyonlarını da gördük. Golü de bir kornerde Marcao'nun kafasıyla buldular. O an statta oluşan atmosfer etkileyiciydi. Ancak hemen ardından gelen şahane Pedri golü atmosferin düşmesine sebep oldu. Bu golden birazdan bahsedeceğim. 2.yarı başında gelen Barcelona golü de bana göre maçın bittiği andı. O an sanki hem tribünler hem Galatasaray biraz olmayacak havasına kapıldı. Yine Kerem ile 1-2 kontra atak şansı bulunsa da maçta başka gol olmadı ve Barcelona çeyrek finale çıktı. 

Galatasaray; Kerem Aktürkoğlu elbette çok büyük oyuncu olacak. Galatasaray adına en dikkat çekici topçu yine oydu. Sahada izlemek şans. Onun dışında diğer oyuncular hakkında ekstra bir şey demiyorum. Mücadele ettiler ama yetmedi. Tabii bu sene bu noktaya gelmek bile bence başarı. Zaten ben tur sonunda herhangi bir Galatasaray taraftarının aşırı üzüldüğünü de düşünmüyorum.

Barcelona; Sahaya ısınmaya çıktıktan sonra bile sürekli onları takip ettim, nasıl ısınıyorlar, neler yapıyorlar. Elbette efsane Barcelona kadroları gibi kadro yoktu ama yine de böylesi isimleri görmek beni aşırı mutlu etti. Ter Stegen için çok iş düşmedi diyebilirim, ne kritik kurtarışı var, ne yediği golde hatası, Dest idare etti, öne çıkan oyunculardan birisi değildi, Pique zaman zaman acayip işler yaptı, topun nereye düşeceğini bile biliyor. Elbette yaşı ilerledi, artık son zamanları ancak yine de kalitesi ortada. Sahada takımı yönlendiren oyunculardan birisi. Yıllarca hem kulüp, hem milli takım düzeyinde kazanmadığı başarı olmayan bir futbolcuyu izlemek beni çok mutlu etti. Eric Garcia da işini yaptı. Topla ileri çıkışları oldukça iyiydi. Alba maça savunmaya önem vererek başladı daha sonra her dakika daha çok ileri çıktı. Yine de yıllarca izlediğimiz Alba değildi. De Jong ilk yarı çok net topu harcadı, asistini yaptı, maçın kazanılmasında katkısı büyük. O da çok zeki. O da acayip topçu. Pedri. Henüz 19 yaşında. Böyle bir kalite olamaz. Topla her şeyi yapabiliyor. Attığı golde topa değmeden 2 kişiyi çalımlaması acayip bir şey zaten ama onun dışında da kusursuz işler yaptı. Spor medyasına göre çok büyük yıldız olacak bir ismi bu yaşta izlemek büyük şans oldu. Nereye gideceğini çok merak ediyorum. Foden sonrası statta izlediğim en acayip topçuydu. Kaptandan da uzunca bir bahsetmek lazım. Sergio Busquets. Bayıldım. Zaten meşhur Barcelona kadrolarında ön plana çıkmadan neler yaptığını biliyordum ama çıplak gözle izlediğim zaman yaptıklarına hayran kaldım. Mesela tam Galatasaray etkili pres yapıyor, diyorum topu kaptıracaklar, Busquets topu öyle bir noktaya atıyor ki birden hem pres bitiyor, hem Barcelona atağa kalkıyor. Kademe konusunda da acayip işler yaptı. Yine tam tehlike olacak pozisyon diyorum hemen orada bitiyor. Erken sarı kart görmesine rağmen kusursuz bir top oynadı. İzlemek çok büyük keyifmiş. Adama Traore belki de takımın en kötü oyuncusuydu. Hiçbir şey yapmadı desem ayıp etmiş olmam. Çok etkisizdi. Gününde bir Traore izlemek keyif verirdi. Ferran Torres de iyi isimlerden biriydi. O da zaman zaman kalitesini konuşturdu. 22 yaşında olduğunu söyleyelim. Maçı da asistle tamamladı. Gerçi Pedri'nin golünde o pasa asist demek haksızlık olur. Aubameyang da golünü attı, çok aşırı etkili oldu desem yanlış olur. Yine de o da kalitesini bazen öyle bir yansıtıyor ki boşuna bu seviyelerde değil diyorsun. Sonradan oyuna girenlerden Dembele bildiğimiz oyuncu. Bazen yaptıklarına şaşırıyorsun, bazen kızıyorsun. Ortası yok. Araujo için de çok söyleyecek şey yok. Sakatlanan Dest'in yerine girdi. Gavi. Yine Pedri gibi önümüzdeki yıllara damgasını vuracak oyuncuyu böylesi bir yaşta izleme şansı buldum. 17 yaşında ama sanki 25 yaşında gibi rahat. Topla dönüşleri, pasları acayip. Hakeme itirazları, takımı yönlendirişi, arkadaşlarına kızması, bağırması. Geleceği seviyeyi çok merak ediyorum. Lenglet için de söyleyecek bir şey yok. Memphis Depay da girdikten sonra gol atma şansını buldu ama değerlendiremedi. Büyük yetenek ama o da yeteneği ile benzer performans sergilemiyor. Genel olarak Barcelona böylesi gençleri bulmuşken ve Xavi gibi bir taktisyen hocası varken önümüzdeki yıllarda tekrardan üst seviyelere çıkacak. Umarım büyük transfer hataları yapılmaz ve bu gençler eski günlere kavuşturur.

Xavi; yıllarca tv karşısında beni yaptıklarıyla en çok mutlu eden, şaşırtan, vay be dedirten oyunculardan birisini şimdi teknik direktör olarak görmek çok iyiydi. Çok zeki topçu olduğundan hocalığı da iyi olacak. Hakeme itirazları, takıma sürekli direktifleri, oyuncuları yanına çağırıp devamlı uyarılar yapması ile beraber sürekli maçın içinde olan bir hoca izledik. Maçın ikinci yarısında yedek kulübüsine doğru bir top geldi. Xavi her zaman gördüğümüz bilek hareketiyle topu dördüncü hakeme yolladı ve ben o an tüm kariyerini bir kez daha mutlulukla andım. O kaliteyi o 5 sn içinde bile görebiliyorsunuz. Eminim antrenmanlarda zaman zaman acayip işler yapıyordur. Ve elbette canlı bir maçını izlemiş olmayı isterdim.

Gerginlik; tvye ne kadarı yansıdı bilmiyorum ama sahaya atılan yabancı maddelerden dolayı önce Pique ardından da Alba bana göre haklıydı. Özellikle Pique oyundan çıkarken hakemin yanına gidip ''oradan çıkmayayım, yabancı madde atıyorlar'' şeklinde uyarı yapsa da hakem onu dinlemedi, Pique diğer taraftan oyundan çıktı ve doğal olarak kale arkasından bir çok yabancı madde atıldı ve Pique de haklı olarak çıldırdı. Alba'nın pozisyonu da benzer. Sürekli kafasına madde atılırken tacı kullanmak istememesi son derece normal.

Hakem; gayet iyi bir maç yönetti diyebilirim. Pozisyonlara yakındı, gördüğünü hemen çaldı. Yine de belki tvden izlesem farklı düşünürdüm.

Maç atkısı; Galatasaray yönetiminin bu maça neden özel maç atkısı çıkarmadığını anlamadım. İşporta tezgahlarında 50 TL'ye satılan atkıyı eminim kendileri üretse çok daha fazla satış yapabilirlerdi. Atkı koleksiyonu yapan biri olsam da özellikle kötü tasarım olduğu için almadım.

Maçtan önce biletlerin özellikle arap turistlere satıldığı yönünde haberler çıkmıştı ve ben statta olan biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu kesinlikle doğruymuş. Çevremde devamlı Türkçe konuşmayan insanlar duydum. Bu kadar çok yabancı insanın bilet alabilmiş olması biletlerin normal satılmadığını gösteren bir gelişme. Galatasaray savcılık konusunda bir mesaj yayınlasa da iş işten geçti ve bazı gerçekler maalesef gözüküyor. Biletler her zaman olduğu gibi satılmamış.

Deplasman tribünü de vardı ama statta öyle bir atmosfer vardı ki 1 saniye bile seslerini duymadım desem yalan olmaz. Tabii Barcelona değil de başka bir takım taraftarı olsa etki yaratırlardı. 

Bu Barcelona'yı izledikten ve büyük keyif aldıktan sonra prime Barcelona dönemlerinden bir maçı statta izlemek nasıl olur diye düşündüm. Herhalde insan hayranlıkla takip eder.

Sonuç olarak böylesi bir mükemmel bir günü 2 Barcelona golü görerek, hayran olduğum topçuları izleyerek, hocayı görerek, şahane bir açıdan maçı takip ederek oldukça keyifli şekilde tamamladım. Hayatımda ilk kez Barcelona'yı izledim ama eminim son olmayacak...

13 Mart 2022 Pazar

Arda Güler

13 Mart 2022. Alanyaspor 2 Fenerbahçe 5. Arda Güler 74.dk Mesut Özil'in yerine oyuna girdi. 78.dk Fenerbahçe formasıyla ilk golünü attı ardından 90+4 şahane bir asist yaptı. Topu alışı, dönüşü, pasları, sakinliği ile henüz 17 yaşında olan Arda Güler ve bizim için unutulmaz bir akşam oldu. Bloga da notunu düşelim yıllar sonra dönüp baktığımız zaman mutlu oluruz. Yolu şimdiden açık olsun.

The Power of the Dog


The Power of the Dog. Oscar 2022 adaylarından bir başka film. Başrollerinde şahane oyunculuk sergileyen Benedict Cumberbatch, Kirsten Dunst, Jesse Plemons. Bir çiftliğe sahip olan iki kardeşin hikayesini anlatıyor. Film beni bir türlü içine sokamadı. Elbette kötü, rezalet gibi şeyler demeyeceğim belki ben hissedemedim ya da filmin içine giremedim ancak film sonunda IMDb puanlarına baktığımda 6.9'u görünce insanların da benimle benzer düşündüğünü gördüm. Bu kadroyla çok daha iyi olabilecek bir filmdi bence. Böylesi bir konu daha iyi işlenebilir ve sonu daha vurucu şekilde bitirilebilirdi. Netflix üzerinden izleyebilirsiniz. Müzikler, kıyafetler, çekildiği yerler ile beraber 2 saat boş vaktiniz varsa izleyin. Tabii bu film için mutlaka izleyin, kaçırmayın diyemem. 

Manchester United 3 Tottenham 2


Neredeyse tüm Manchester United maçlarını izliyorum ve Ronaldo'nun her maçında bu hırsıyla oynadığını görüyorum. Elbette yaşı nedeniyle eskisi gibi değil. Zaten 2022 yılında 10 maçta sadece 1 gol atmıştı. Çoğu maçta da kötüydü. Ancak bir maç çıkıyor ve 3 gol atarak tek başına maçı alıyor. Ronaldo'yu Ronaldo yapan olay işte bu hırsı. Manchester United-Totttenham maçı kağıt üstünde çok iyiydi ancak bana göre skor 3-2 olmasına rağmen Ronaldo dışında unutulmaz maç olmadı. Şampiyonlar Ligi yolunda çok kritik bir galibiyet aldı Manchester United. Old Trafford'un büyülü atmosferinde, iyi zeminde Ronaldo'nun yıldızlaştığı bir maçı izledik. Her şeye rağmen Ronaldo gibi bir futbolcunun olduğu döneme denk gelmemiz büyük şans. Ve artık kariyerinin sonunu izliyor olmak da bir sporsever olarak üzücü. Kariyerinin 807.golünü canlı izlerken herhalde bu 807 golün çok büyük kısmına da canlı şahitlik etmek de bizim şansımız...

12 Mart 2022 Cumartesi

King Richard


'' Venus dünya 1 numarası olacak ama sen gelmiş geçmiş en iyi isim olarak anılacaksın Serena.''

Filmin belki de en özel anlarından birisi babası ile Serena'nın bu konuşmayı yaptıkları an. Aslında film Venus ve Serena kardeşlerinin tenise ilk başladıkları yılları anlatıyor denilse de açıkcası Serena oldukça geri planda. Sadece Venus Williams'ın ilk profesyonel maçına çıktığı dönemi anlatıyor desek yanlış olmaz. Amatör olarak oynadığı maçlarda yenilgisiz olan Venus 1994 yılında henüz 14 yaşında ilk profesyonel maçına çıkıyor ve 6-3, 6-4 ile Shaun Stafford'u yenmeyi başarıyor. İkinci tur maçında ise binlerce seyirci önünde dünya 2 numarası Arantxa Sanchez Vicario ile karşılaşıyor ve 6-2, 3-1 öndeyken rakibinin tuvalet molasının ardından bir daha oyun alamıyor ve kaybederek eleniyor. O yaşta yaşadığı hayal kırıklıkları fazla olsa da o turnuvayı Vicario finalde Navratilova'yı yenerek kazanıyor. Gerçek hikaye çok etkileyici olduğu için bu filmden de biraz bu türü seviyorsanız keyif almama şansınız bu yüzden yok.

Çocukluk yıllarında ailesi tarafından müthiş bir gayretle büyütülen, her gün spora götürülen, disipline sokulan ve hayatlarını onlar için yaşayan baba ve anne sonuç olarak bu noktaya gelinmesinin mimarları gibi gözükse de bir aileden çıkan böylesi iki kişinin yeteneklerinin de diğer insanlara göre daha fazla olduğu bir gerçek. Sadece çalışmak bu seviyelere gitmek için yeterli olmazdı. 

15 yaşında Reebok ile 15 milyon dolarlık sözleşme imzalamak. Bir hayat ancak bu kadar iyi başlardı. Yalnız turnuva öncesi Nike'ın 3 milyon dolarlık teklif yapması ve kabul etmemeleri de tam bir doğru adım olmuş.

Venus Williams 7, Serena Williams 23 Grand Slam kazandı. Bir aileden 30 Grand Slam. Tarihin en başarılı kardeşleri. Kazandıkları çiftler şampiyonlukları, diğer turnuva şampiyonluklarını saymıyorum bile. Ayrıca ikili 31 kez birbirlerine rakip oldular. 19-12 Serena üstün.

Will Smith şahane bir baba olmuş. Tertemiz oyunculuk.

Tenis izlemek de, oynamak da çok keyifli. Film boyunca bundan bir kez daha emin oldum.

Teniste tuvalet molaları yasaklansın.

Biyografi filmleri sevenler kaçırmasın. Ben aşırı keyif aldım ve beğendim.

Oscar 2022 adaylarından olduğunu da söyleyeyim. 

The Batman


Kesinlikle sinemada deneyimlenilmesi gereken bir film. Elbette biraz uzun olduğu konusunda herkes gibi düşünüyorum ama yine de bir şekilde izleniyor. Tabii bu süreden dolayı belki de şahane olabilecek film sadece iyi olarak anılacak.

Film başlıyor, belli iyi şeyler göreceğiz, bir cinayete şahitlik ediyoruz ardından bir tren istasyonu sahnesinde Nirvana'dan ''Something In The Way'' çalması ile beraber acayip bir sekans izliyoruz. Bir süre kusursuz gidiyor, kusursuz ilerliyor. İlk bölüm elbette böyle geçiyor, ikinci bölüm de iyi başlıyor ancak sonra yönetmenin bir filmi uzatma sevdası başlıyor ve orada işler biraz kopuyor. Farklı farklı bir kaç final izliyoruz. Spoiler olacak belki ama belki de meşale elinde insanları kurtardığı sahnede film bitse herkes daha mutlu ayrılırdı salonlardan. Yine de dediğim gibi oyunculuklar, görsel şölen, sesler, müzikler ile beraber beni mutlu etti.

Robert Pattinson şahane oynamış bence. Maskenin altında sadece gözleriyle bile çok şey anlatıyor gibi geldi bana. Ya da ben abartıyorum.

En son Mad Max filminde izlediğim Zoe Kravitz oldukça güzel. Filme renk katmış.

27 Şubat 2020 tarihinden sonra yani 2 sene aranın ardından sinemaya gittim. Korona günlerinde hem bir süre kapalı olması, hem iyi filmlerin pek gelmemesi hem de tercih etmemem sebebi ile uzak kaldım. Dönüşümü bu filmle yaptım.

İnsanlar mı iyice rahatladı yoksa ben mi abartıyorum bilmiyorum da rahat rahat telefonuna bakanlar, çıkarıp mesaj atanlar, telefon görüşmesi yapmak için dışarı çıkıp geri gelenler. Gerçekten telefon bağımlılığı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Eskiden bu kadar görmüyorduk. Tabii belki de bu film anına özel böyle bir şey yaşamışımdır. 3 saat telefona bakmadan film izlemek zor değil.

Son olarak da şunu söyleyeyim. Nolan ve Batman filmleri ile çıta belli seviyeye çıkmışken bu tarz filmlere giderken beklentiyi düşük tutmak daha iyi olur. Sonuçta yıl 2022 ve belli filmler artık o efsane seviyelere ulaşamaz. Gidin 3 saat boyunca keyifli zaman geçirin.

Film hakkında daha yeterli analizler dinlemek isteyenler için şahane podcastler var. Spotify gibi platformlara The Batman yazarak dinleyebilirler.

2 Mart 2022 Çarşamba

Barcelona'yı İzleme Şansı


17 Mart 2022 tarihinde Barcelona uzun yıllardan sonra ilk kez Türkiye'ye geliyor. Galatasaray ile eşleşen Barcelona Türk Telekom Arena Stadı'nda maça çıkacak. Messi gittikten sonra ilk sezon Barcelona'nın Türkiye'ye geliyor olması oldukça üzücü olsa da yine de yıllardır her maçını izlediğim, tv karşısında zaman zaman ayağa fırladığım, ürünlerini aldığım Barcelona'yı hayatımda ilk kez izleme şansım var. Elbette Galatasaray biletleri satışa çıkardığı zaman almayı deneyeceğim ancak şimdiden araya birilerini koyarak bilet kovalamaya başladım. Bakalım 2022 yılında benim için bir önemli gün yaşanacak ve yıllardır hayranlıkla izlediğim Barcelona'yı statta izleme şansı bulabilecek miyim? Tabii böyle bir şey yaşanırsa hayatımı o güne göre ayarlayacağım ve tüm detayları hem buradan, hem twitter hesabından hem ınstagram hesabından- belki de insanları bıktırana kadar- paylaşacağım. Şans yüzümüze gülecek mi göreceğiz...

Fenerbahçe-Trabzonspor Maçı Bilet Fiyatları

 


Fenerbahçe'nin Trabzonspor ile oynayacağı maçın bilet fiyatları belli oldu. Fenerbahçe'nin son yıllarında en düşük fiyatla satılan büyük maç bilet fiyatı. Fenerbahçe taraftarlarının bilet fiyatlarının düşük tutması yönünde bir isteği olmuştu ve Fenerbahçe yönetimi taraftarlarını dinledi. Açıkcası biraz daha düşük olmasını beklerdim ancak buna da şükür diyelim. Pazar günü Kadıköy'de tamamen dolu tribünler önünde oynanması beklenen Fenerbahçe-Trabzonspor karşılaşması Fenerbahçe'nin gelecek sezon avrupa kupası oynayıp oynamayacağını belli etmesi açısından oldukça kritik durumda. Umarım tribünler sadece Fenerbahçe ile ilgilenir ve etkileyici bir atmosferde galibiyet alırız ve yolumuza emin adımlarla devam ederiz. Bu bilet fiyatları da tarihteki yerini alsın.