28 Şubat 2012 Salı

Midnight in Paris


Oscar Ödülleri haftası, oscar'a aday filmler izlenir. Daha önce izlenmesi gerekiyor aslında ama fırsat yaratamıyoruz. Twitter bile olmasa yaratırdık. 

Midnight in Paris yani Türkçe olarak '' Paris'te Gece Yarısı '' . Klasik bir Woody Allen filmi desem abartı olmaz. En azından mesela '' Barselona, Barselona '' ile çok benzerlikleri var. Tabii koskoca Woody Allen'ı bu kadar basite indirgemek de ayıp.

Barselona, Barselona'da olduğu gibi bu filmde de bir çok güzel sahne, güzel müziklerle birleşmiş. Barselona'dan sonra insan bu seferde Paris'e aşık oluyor. İlk 3.5 dk sadece Paris'i gösteriyorlar. Enfes.

Filmin devamı gerek Kostümler, gerek mekanlar, gerek müzikler, konunun insanı sıkmadan ilerlemesi, sıcak olması, samimi olması insanı filme bağlıyor. 

Geçmişini özleyenler, geçmişi daha güzel bulanlar kesin izlesin.

Başrol oyuncusu Owen Wilson büyük oynamış.

Dali performansı ile Adrien Brody. Enfes enfes.

Carla Bruni bile oynuyor. Rehber.

Pablo Picasso, Salvador Dali, Hemingway.

Türkiye'de sadece 102.776 kişi tarafından izlenilmesi de ayıp olmuş.

En iyi orjinal senaryo dalında oscar alan bir film.

İzleyin, pişman olmazsınız.

Maç Günlüğüm # 79 / Ani Plan ve Yaşanan Efsane Maç


Yine bir Coldplay şarkısı ve bir maç günlüğü. Coldplay'den açtım Viva La Vida'yı yazmaya başlıyorum.

Fenerbahçe Ülker- Unics Kazan maçına gitme planları yapmıştık ancak daha sonradan bu planları iptal ettik. 

Perşembe günü saat 17:00 işteyim, saat 17:30 işteyim, saat 18:00 işteyim, saat 18:30 bir abinin mağazasında muhabbet ediyoruz, saat 18:50 birimizden '' hadi maça gidelim '' cümlesi duyuluyor. Diğer 2 kişi anında evet diyor. Hemen araba bulunup, yola çıkılıyor. Saat 19:00 İzmit merkezdeyiz. Saat 19:15 İzmit çıkışında benzin istasyonundayız. Maça sadece 45 dk var. Ve 19:20 tam olarak yola çıkıyoruz. Maça sadece 40 dk var. 100 km mesafe var. Trafik var. Şarkı değişti. Paradise oldu. Cennet. Cenneti yaşamak lazım.

Sol şeritten hızla ilerlerken ara ara '' Asla yetişemeyiz '' cümlesi kurulsa da hepimizin içinde inanç vardı. Ama ufacık bir trafik sıkışıklığında üzülüyorduk. Tam Via Port'un yanına geldik ve durduk, ancak allahtan bu sadece bir araç yüzündenmiş de devam ettik. Gişeler sonrası da ufak bir takılma yaşasak da hızla ilerliyorduk. 

İzmit'ten salona gidecekler sakın Kadıköy tabelasından girmeyin, 200 metre ilerde Ataşehir tabelası var, direkt oradan girin, 2 dk sonra salondasınız. Öbür türlü daha uzun sürüyor. Gerçi bunu herkes biliyordur.

Yetişeceğiz, yetişemeyeceğiz derken saat 20:00'de Ataşehir'deydik. Hemen arabayı parkettik, biletleri aldık ve 1.çeyrek son hücumunda içeriye girdik.

Ohhh beee !

Bize Fenerbahçe'den başka kim bunu yaşabilir? Kim bizi bu şekilde yola çıkarabilir? Fenerbahçeli olmak ne güzel bir şey.

Biletimiz 4.kategori olmasına rağmen hemen pota arkasında güzel bir yer bulduk. Allahtan koltuk sahipleri gelmedi. Gelse sıkıntı olacaktı.

Mücadele boyunca gerideydik, gerilmeden izliyorduk maçı. Ancak ne olduysa son periyot oldu. Bu sezon bu heyecanı çok yaşamadık. Güzel ve tatlı heyecanlar.

3.çeyrek bittiğinde 13 sayı farkla gerideydik, yanımda duran Mehmet abiye '' 19 sayılık fark yaratabiliriz '' diyecektim ancak sonra ne olduysa o cümleyi ona söyleyemedim. Araya laf falan girdi unuttum.

Greer'in 3.çeyrek bitiminde attığı üçlük ve sonrasında çıkan seyirciler. Gerçekten ne olursa olsun o salondan maç bitmeden çıkmayacaksın abi. O salona geliyorsan skor ne olursa olsun sonuna kadar bekleyeceksin. Neyse ya bunu neden yazıyorsam. Erken çıkanlara '' hehehe '' diyorum. Efsane maçı kaçırdılar. 

3.çeyrek sonunda twitter'a '' Gelmese miydik? '' yazan ben.

4.çeyrek takım halinde müthiş savunma ve müthiş mücadele. Özlemişiz.

Alt tarafta bulundan taraftarların çıkması ile alt bölüme gelen '' bağıran taraftarlar '' ve müthiş tribün performansı. Seneye kombine satılmadan önce tezahurat yapacak taraftarlara daha güzel bir yer ayarlanmalı. Tezahurat yapılınca neler olduğunu gördük.

Tabii tribünleri takım yönetir diye bir cümle kursanız, karşı çıkamam. Takımın tribünlere verdiği mesaj önemli. O birliktelik kurulmalı.

Ukic'in son saniye attığı basket sonrası yaşadığım sevinç. Bu sezon 4.kez. Diğer üçü aynı maçtan. Tomas & Galatasaray , Tomas & Galatasaray , Engin & Galatasaray.

Mehmetçik Mirsad.

Bogdanovic.

6 sayı ile yenmek zorundaydık, 7 sayı ile yendik. Umutlarımızı Milano'ya taşıyoruz. Çok fazla şey beklemiyoruz. Fenerbahçe Ülker ve Panathinaikos kazansın, hayat bayram olsun.

Sonuç olarak ani plan, şanslı yolculuk, güzel mücadele, son anlar güzel tribünler ve kazanılan bir maç. 3.çeyrek sonunda '' Gelmese miydik? '' diyen ben '' İyiki gelmişiz. '' diyorum. İyiki varsın be Fenerbahçe.

Salı günü Fenerbahçe-Beşiktaş kadın basketbol maçı günlüğü ile tekrardan buradayız.

26 Şubat 2012 Pazar

Kalan 6 Maç Tek Tezahurat ; Vurun Kırın Parçalayın


Fenerbahçe kötü oynuyor, Fenerbahçe mücadele etmiyor, Fenerbahçe kolay maç kazanamıyor. Ancak artık yeter. Takım da tribünler de ayağa kalksın. Kalan 6 maç - 4 tanesi Kadıköy'de - çoğunluk olarak bu tezahuratı söyleyelim. Geçen sezon şampiyonluk gelirken bu tezahurat ile müthiş tribünler yapıyorduk. Bu sene bu tezahuratın yüzüne bakmıyoruz. İnşallah bundan sonra tribünleri yöneten insanlar bu tezahuratı söyletmeye başlar. Sözleri yeter be.

Saldırın forma için siz de savaşın
Şampiyonluk inanın şimdi çok yakın
Kupaalar yükselecek ellerimizde
Vurun kırın parçalayın !

Eskişehirspor 2 Fenerbahçe 1 / Mücadele Etmediğimiz 8.Deplasman


Yine deplasman yine yenilgi. Fenerbahçe 28.hafta maçında deplasmanda Eskişehirspor'a 2-1 yenildi.

Klasik maç yazılarından. Yine Sıkıldık. Üzülüyoruz. Bıktık. Fenerbahçe'den değil. Fenerbahçe'nin böyle oynamasından. Bütün hafta hazırlandığımız maçı sıfır mücadele ile tamamlıyoruz. Bu sezon Sivasspor, Galatasaray, Orduspor, Antalyaspor, İstanbul B.Ş.B.Spor, Samsunspor, Karabükspor deplasmanlarında takım mücadele olarak çok kötüydü. Ve o maçlarına arasına şimdi Eskişehirspor maçı da eklendi.

3 Temmuz süreci. Evet berbat, evet kötü, evet olumsuz etkileyebilir ama 90 dk da insan onu unutabilir. Unutmasa bile sırf başkanı için, gece çağlayan'a giden taraftarlar için, sabah olunca oradan Eskişehirspor deplasmanına gidenler için bu maça çıkacaksın ve kazanacaksın. Ya da hepsini geçtim o forma için, o arma için kazanacaksın. Mücadele edeceksin. 

Fenerbahçe'li oyuncuların bütün hafta bu maça hazırlanıp böyle bir oyun oynamasının nedeni olamaz.

Perşembe Ülker Arena, Cuma Çağlayan, Cumartesi Eskişehir, Pazar Ülker Arena, Salı Caferağa, Çarşamba Burhan Felek ve Cumartesi Şükrü Saracoğlu'na gitmiş-gidecek onlarca taraftar tanıyorum. Bu taraftarlar bu takımların hepsinden mücadele bekliyor.

'' Ne kupa büyüklüğü, ne şampiyonluk büyüklüğü '' sözünü-tezahuratı boşuna kullanmıyoruz-söylemiyoruz. Gerçekten kupalar önemli değil. Önemli olan Fenerbahçe'nin sahaya koydukları. Mücadele etmesi.

Takımın en iyi 2 oyuncusu Alex ve Sow. Geçtiğimiz haftalarda Alex'siz kadronun da artık yavaş yavaş kurulması gerektiğini söylemiştim de Alex her hafta bizi söylediğimize pişman ediyor. Yine müthiş oynadı.

Sow gerek Alex ile pasları, gerek topu hemen kaptırmaması, gerek attığı gol ile yine çok iyi olduğunu gösterdi. İnşallah takım oynamaya başladığında o da çok daha iyi olacak.

Hakem mi? Çok kötüydü. Ancak takım böyle olduğu sürece çok konuşmak da anlamsız.

Deplasmanda 15 maç yapmışız. 5 galibiyet, 4 beraberlik, 6 yenilgi. 45 olası puanın sadece 19'unu almışız. Yine de haftayı 2.sırada tamamlıyoruz. Bu da ayrıca ilginç. Ligin kalitesini ortaya koyuyor bence.

Aykut Kocaman'ın maç sonu açıklamaları güzel ama artık bir taktisyenlik yapması lazım. Her maça direkt aynı kadroyu çıkartmak, geriye düşünce aynı değişiklikleri yapmak ile olmuyor. Aykut hocanın bu deplasman olayına çözüm bulması lazım.

Deplasmana giden taraftarları şehre sokmayanlara ve deplasman tribününe kapasitesinin üstünde bilet satanlara yazıklar olsun. Bu taraftar yıllardır çile çekiyor, yıllardır çözüm getirilmiyor. 

Cumartesi günü Gençlerbirliği ile oynuyoruz.

25 Şubat 2012 Cumartesi

Hoşgeldiniz


Şekip Mosturoğlu ve Cemil Turan tahliye olmasının sevincini yaşıyoruz. İnşallah en kısa zamanda haksız yere yatan diğer sanıklar da tahliye edilir. Hoşgeldiniz.

24 Şubat 2012 Cuma

Fenerbahçe Ülker 94 Unics Kazan 87


Şu fotoğraf çok şey anlatıyor. Teşekkürler Fenerbahçe, teşekkürler Mirsad. 

Saat 19:00'da Kocaeli'de olmama rağmen birden karar alıp maça gittim ve gittiğim maç böyle bir maç oldu. Günlüğünü yazacağım. Yazacak çok şey var.

21 Şubat 2012 Salı

Nereden Nereye Kocaelispor


29 Ocak 2012 & Kocaelispor - Çorumspor


31 Ekim 2010 &Kocaelispor - Pendikspor


18 Ekim 2008 & Kocaelispor-Fenerbahçe 

Bu fotoğraflar sürekli yeniliyor. Hep en üste yeni fotoğraf ekleniyor. Bu sefer çok daha fazla değişen var. Serdar yok, taraftar yok, destek yok, haber yok. Sadece sahada mücadele eden ya da etmeye çalışan Kocaelispor amblemli forma giyen futbolcular var. Sadece 3 fotoğraf ile Türk futbolunun köklü camialarından birinin ne hale geldiğini görebiliyoruz.

20 Şubat 2012 Pazartesi

Lefter Küçükandonyadis'i Saygıyla Anıyoruz


Lefter'i ölümünün 40.gününde rahmetle ve saygıyla andık. O törene katılan herkese de çok teşekkürler. Ali Koç, Mithat Yenigün, Nihat Özbağı, Paşalı Birol ve Grup Ck'dan Alpaslan abi gibi Fenerbahçeliler olduğu sürece ne Lefter unutulur ne de Fenerbahçe'ye bir şey olur.

Lefter Küçükandonyadis 
seninledir kalplerimiz
bizden uzak olsan bile
hep seni seveceğiz.

19 Şubat 2012 Pazar

Fenerbahçe - Sivasspor Maçının En Güzel Anı


Rant yok, stada geç girmek yok, ürünsüz taraftar yok, stattan trafiğe yakalanmamak için erken çıkan yok, oyuncu hata yapınca yuhalama yok, küfür yok.

Takıma sevgi var, coşku var, gollerde sevinç var, birliktelik var.

10.yıl marşını da böyle coşkulu, böyle tutkulu, böyle inançlı söyleyen bir kitle var.

Teşekkürler bayan ve çocuk taraftarlarımız.

17 Şubat 2012 Cuma

Hırs + Mücadele = Başarı


26 Şubat 2010 tarihinde Kocaeli Gfb olarak yaptığımız ve Şükrü Saracoğlu tribünlerine astığımız bu pankartı tekrar hatırlatalım. Bu sezon şu ana kadar ne onur mücadelesine yakışır bir oyun oynadık, ne mücadele ettik ne de net galibiyet - bazen aldık - aldık. Artık ayağa kalkma zamanı. Başta yarın stadı dolduracak 50 bini aşkın bayan taraftarımız olmak üzere tüm camia bunu çoktan haketti. Fenerbahçe'nin tüm futbolcularına inanıyoruz.

Yarından itibaren oynayacağınız 8 maç çıkın ve gerek hırsınızla, gerek mücadelenizle, gerek rakibe saygınızla kazanın ve bu ligi lider bitirin. 

19:00
Fenerbahçe-Sivasspor

#sekizdesekizdemeksampiyonlukdemek


Alex ve Alışveriş


Müthiş :)

photo : eurosport

16 Şubat 2012 Perşembe

Bahis Sorunsalı


Koyacak fotoğraf bile yok. Düz yazı. Son günlerde çok olmak üzere bahis hayatım boyunca canlı bahislerden giden çok para. Ne kadar olduğunu bilmiyorum. Canlı bahislerden çok kazandım, çok da kaybettim. Ancak artık oynamama kararı aldım. Bu yazıyı da buraya yazarsam kesin olarak arkasında dururum diye yazıyorum. 

Bundan sonra canlı bahis yok. Sadece kupon yapmak var. O da hesap sıfırlanana kadar. Sıfırlandıktan sonra da bir süre bahis falan yok. 

Galatasaray Medical Park 11 sayıdan maç verirse, oynadığım tenisci bütün oyunları alıp sadece 1 kez servis kırdırırsa ve o benim oynadığım ana denk gelirse, Boston evinde Detroit'i yenemezse zaten para falan da kazanamayız. 

Neyse zaten para kazanmak ikinci amaç. Bahis bir heyecandır ancak şu aralar dozunu kaçırdık. Kontrol etmek gerek. Bir süre hesaplara para yatırmak yok, canlı bahis yok ve tabiiki de casino da yok.  Bakalım bir süre sonra burada neler yazacağız ... 16 Şubat 2012 bir milad olsun ...

Tek Şehir, 2 Renk, 7 Avrupa Şampiyonluğu


Curva Sud'ın Arsenal maçı öncesi hazırladığı güzel koreografi. İtalyanlar özellikle büyük maçlarda ve derbilerde müthiş koreografiler yapıyorlar. 

15 Şubat 2012 Çarşamba

Kareli


2 hafta önce koleksiyona kattığımız yeni atkı. Yine gayet şık yemeğe giderken, işe giderken takılabilecek atkılardan. Maraton Fenerium ve ara ara fenerium.com üzerinden alabilirsiniz.

Maç Günlüğüm # 78 / Deplase Keyifler - Sakarya


Futbol bizim için sadece tv başında zaman geçirmek, ara ara büyük maçları izlemek, ya da sadece kendi takımının maçlarını izlemek değildir. O heyecanı, coşkuyu Statlara giderek da yaşamaktır. Futbol bizim için tutkudur. Fenerbahçeli olmamızdan dolayı çokca Şükrü Saracoğlu'dur.  Kocaeli'de doğduğumuz, büyüdüğümüz için İzmit İsmet Paşa Stadyumu'dur. Bazen Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu - Kasımpaşa-Gençlerbirliği maçı - , bazen İnönü Stadyumu'dur - Beşiktaş-Konyaspor maçı - ve bu hafta Pazartesi Atatürk Stadyumu oldu. - Sakarya-Akhisar Gençlikspor maçı - 

Targetstriker blogundan Kutay bize '' Pazartesi Sakaryaspor maçına gidelim mi? '' diye sorduğunda direk olarak evet cevabı verdim. Hiç soru falan sormadan. Evet dedim ve detayları konuşmaya başladık. Sonra Yücel'e de sorduk, o da hiç düşünmeden evet dedi. Yaptığımız en hızlı planlardan.

Sakaryaspor, yılların futbol şehri, bize - kocaeli - yakın olması  , iyi tribünler, güzel besteler, ıslama köfte ve farklı bir şehir görmek - yaklaşık 10 senedir gitmiyordum - bizi bu maça götürüyordu.

Biz Kocaeli'den - Yücel ile - , Kutay İstanbul'dan yola çıkacaktık.

Hayatımda ilk kez otobüsle Sakarya'ya gidecekken polis çevirmesine takılmak hiç hoş olmadı. Trenlerin kalkmasından sonra Kocaeli-Sakarya arasında korsan otobüs seferleri düzenleniyormuş. Polis bu araçları kontrol etmeye çalışırken, aslında gayet kooperatif üyesi bizim bindiğimiz otobüsü durdurdu ve ceza kesti. Korsanlar çalışırken olan yine kuralları ile çalışanlara oldu. Yaklaşık 1 saat beklemek zorunda kaldık. Bu olay hakkında aslında yazılacak çok şey var. Trenlerin kalkması, çözümün gelmemesi, polisin yolcuları madur etmesi ... Sonuç olarak 1 saatlik bir kesintiye rağmen Sakarya'ya gidiyorduk.

Kocaeli-Sakarya arası çok değil, yarım saat falan. 3.5 TL gibi bir rakama Kocaeli'den gidebiliyorsunuz.

Sakarya kötü şehir. Net olarak bunu söyleyeyim. Beğenmedim. Çok soğuk - mecazi anlamda - , çok havasız, çok düzensiz, çok bunaltıcı bir şehir. Depremden önce Sakarya'ya bir çok kez gezmeye, ıslama köfte yemeye gittik. Ancak depremden sonra resmen geriye gitmiş. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen hala deprem sanki 2 sene önce olmuş gibi hissediyorsunuz. Tek katlı binalar, boş araziler, bozuk yollar, bozuk kaldırımlar, sessiz ve ıssız caddeler. Yaklaşık 400 bin nüfusu olan Sakarya'nın ben daha iyi olmasını beklerdim.

Yemek zamanı ; Yıllar önce dedemlerle gittiğimizde meşhur bir ıslama köfteci vardı. Yine aynı köfteciye gittik. Rahat 15 sene önce gittiğimiz yer. Sakarya'nın en iyisi. Süleyman Seba'nın, Elazığspor futbolcularının, gazetecilerin ve bir çok süper lig takımının maçlardan sonra ya da önce köfte yediği mekan. Duvarlarda fotoğrafları var. Giderseniz bakabilirsiniz. Köftesi güzel. Ekmeğini Kutay beğenmedi. Gerçi ben de beğenmiyordum. Hatta hiç yemiyordum. Ancak bu sefer yedim. Kötü değil. Islama köfte yiyorsanız hakkını verin o ekmekleri tüketin. Fiyatı da çok değil. Kişi başı 10 Tl ya verirsiniz ya vermezsiniz.

Yemeği yediğimiz yerin Hakan Şükür Caddesi'nde olması? Hakan Şükür caddesi var, ama adama Sakarya'ya gelme bir daha diyorlar. Sakaryaspor'a yardım etmiyormuş. Zamanında çok etmiştir diye düşünüyorum. 

Saat 19:00 gibi merkezden - kent meydanı - çıkıp yürüyerek stada gidebilirsiniz. Biz öyle yaptık.

Sakarya futbol şehri dediler, bizi kandırdılar, maç günleri elimde efes pilsenim dediler, bizi kandırdılar, atmosfer olur dediler, bizi kandırdılar. Pazartesi 20:00 maçı ama etraf sessiz. Formalı toplam 10 kişi görmedik. İnsanlar Sakaryaspor'dan soğumuş ya da kötü gidişat. Aynı Kocaeli ve Kocaelispor durumu.

Stadın oraya gittiğimizde bir hareket gördük. bilet kuyruğu, giriş kuyruğu. Maraton 10 TL, kale arkası 7.5 TL, Numaralı tribünleri 20 TL. Maraton tribünü alacakken son anda '' Tatangalar'ı karşıdan seyredelim abi '' gazıyla kale arkası aldık. Çarprazdan seyretmek istedik.

Stada giriş rahat, polis kontrolü çok sıkı değil.

Stat çok eski ama aynı İzmit İsmet Paşa. Her şeyiyle aynı. Maraton aynı şekilde dolu, kale arkaları aynı şekilde boş, numaralı aynı şekilde biraz dolu. 

Maçı Akhisar Gençlikspor deplasmanda 3-1 kazandı. Paslaşmalar, mücadele, yetenekli oyuncular. Hepsi Akhisar'da mevcuttu. Kazanmamaları ilginç olurdu.

Tribünler ; 90 dk bağırıyorlar, susmuyorlar, Maraton'un büyük bir kısmı eşlik ediyor. Saldırın yok, savaşın var, Sakarya yok, bu kent var. Skor 0-3'e gelince başkana, yönetime, Hakan Şükür'e büyük tepki var. Tepki varken peşinden müthiş bir '' Seviyorum seni '' bestesi var. Ara ara güzel tezahuratlar var. Net küfürler var. Sahipsiz bir takım var.

Maç sonrası sıkıntılı bir dönme süreci. Önce bir süre otobüs bekleme, daha sonra birilerine sorma, beklemeye devam etme, daha sonra kent meydanına gitme, oradan taksi ile yeni terminal, terminalde İstanbul otobüsü ara, ama gidecek otobüs bulama, İzmite dönmek üzereyken Kutay'ı da almak, İzmit otogara gitmek, orada da otobüs aramak, bulmak, beklemek, sonra bizim evlere gidecek son otobüse binmemiz, Kutay'ı orada bırakmamız, evlere varmamız, Kutay'dan güzel haberler almamız - İsmail Ayaz firması adammış - ...

Gündüz 15:30'da başlayan yolculuk, gece 00:30'da eve girmemle sona erdi. Gittiğime pişman mıyım? Asla. Sakarya'yı gezdik, Sakaryaspor'u gördük, Sakaryaspor tribünlerini dinledik ... Daha ne olabilir. Deplase Keyifler Sakarya ...

Sırada hangi stat ve maç var ?

13 Şubat 2012 Pazartesi

Seni de Yedirmeyeceğiz Aykut Hoca


Bienvenu'yu sol açık oynatmanı, Sow'u kenara almanı, Stoch'u oyundan çıkarmanı, zamanında değişiklikler yapmamanı, Kayserispor deplasmanına yedek defans götürmemeni konuşurum, eleştiririm.

Ama Aykut hoca yalvarıyorum dört dörtlük ol. Senin adını ağzına alan sözde kendini Fenerbahçe taraftarı olarak adlandıran insanlara, sana küfür eden, hakaret eden insanlara sahada cevap ver. İnsanların sana gerek demeçlerin yüzünden, gerek tavırların yüzünden ve gerekse taktiklerin yüzünden laf söylemesini sağlama. Biz sana sonuna kadar inanıyoruz, güveniyoruz. Birçok sevdiğimiz, değer verdiğimiz insan gibi seni de yedirmeyeceğiz.

Not : Aykut hoca eleştirilir ama eleştirmenin de bir adabı var. Bunu bu şekilde yapan insanlara bir şey diyemem.

12 Şubat 2012 Pazar

Karabükspor 2 Fenerbahçe 1 / Sen O Formayı Islat, Yeterki İste ...


Karabükspor 2 Fenerbahçe 1
Cernat, Birol / Alex 

Futbolcular çıkıp '' Biz her şeyin farkındayız, bize inanın, bize güvenin, biz elimizden geleni yapacağız. '' açıklamalarını bu sezon kaç defa tekrarladılar?

Biz artık bu yalan! açıklamalardan sıkıldık. Sahada mücadele eden, formayı ıslatan oyuncu göremiyoruz. Bazen müthişler haklarını verelim. Ama genel olarak bizi hayal kırıklığına uğratan maçlar.

Volkan maç sonrası çıkıp twitter'dan '' Evet kötü oynadık, evet yenildik, belki mücadele etmedik, belki bir adım daha geride kaldık. Her şey geçer, düzelir ama Fenerbahçe sevgisi ne geçer, ne de biter ... '' diye cümleler kurdu.

Buradan Volkan üzerinden tüm takıma diyeceğim var. Bizim Fenerbahçe sevgimiz, bizim Fenerbahçe'ye olan desteğimiz asla ama asla bitmez. Biz her zaman o formanın yanında oluruz. Volkan ve oyuncular bunun farkına varsın.

Volkan'ın kötü oynadıklarını söylemesi iyi bir şey. Ama şunun farkına varsın. Bu taraftarlar siz yenildiniz diye size kızmıyor. Sadece mücadele etmediğiniz için kızıyor.

Rakip tribünlerin '' Koyduk mu? '' tezahuratlarını, rakip tribünlerin '' Şike yapın '' , rakip tribünlerin '' kümede kal Fenerbahçe '' tezahuratlarını duymak istemiyoruz.

Bu taraftar size 90 dk '' Sen göster mücadele, boyun eğme kimseye ... '' derken, Fenerbahçe taraftarları size '' Sen o formayı ıslat, mücadele et, yeterki iste, biz hep olduk arkanda, oluruz yine, yenilsen bile '' derken, Fenerbahçe taraftarları size '' Yenilsen de yensen de taraftarın senle, üzüntünle sevincinle seninle birlikte '' derken laf olsun diye demiyor. Sahada bir şeyler gördüğü için, sahada bir şeyler görmek istediği için diyor.

Bu taraftar siz, Beşiktaş'a kalecisiz olmasına rağmen 4-3 yenilirken alkışlarla soyunma odasına gönderdi, bu taraftar sizi çoğu yenilgi sonrası havaalanında karşıladı, bu taraftar yenildiğimiz bir maçtan sonra yine stadı doldurdu, sizleri destekledi.

Lütfen o formanın ağırlığını bilin ve ona göre mücadele edin.

Yazıyı bir tezahuratla bitirelim. '' Ne kupalar ister, ne şampiyonluklar, sarı-lacivert bizi hayata bağlar, seninledir her nefeste ölene kadar, kalplerinde Fenerbahçe'yi yaşatanlar '' .

Işıl Alben


Galatasaray oyun kurucusu Işıl Alben'in Fenerbahçe maçları istatistikleri.

Caferağa Spor Salonu'nda oynanan ve Fenerbahçe'nin 96-82 kazandığı karşılaşmada 28:06 dakika, 0/1 2 sayı, 0/1 3 sayı ile 0 sayı, 1 ribaund, 3 asist, 1 top kaybı ile oynarken Abdi İpekçi Arena'da 81-65 yine Fenerbahçe kazanırken 34.26 dakika, 0/2 2 sayı, 0/1 3 sayı ile 0 sayı, 8 ribaund, 2 asist ve 1 top kaybı ile oynadı.

Bu arada Işıl'ın karşısında oynayan Birsel Vardarlı ilk maç 36.50 dakika, 3/5 2 sayı, 3/7 3 sayı ve 1/2 serbest atış ile 16 sayı, 3 ribaund, 7 asist ve 1 top kaybı ile deplasmanda 30.53 dakika 2/2 2 sayı, 0/2 3 sayı ve 2/2 serbest atış ile 6 sayı ve 6 asist ile tamamladı.

Işıl üçlü çektirmeye devam etsin, basketbolu Birsel oynar ...

Henry Durmuyor


İnanılmaz. Gerçekten inanılmaz. İyi olacağını bekliyordum ancak bu kadar da beklemiyordum. Hem iyi hem de çok şanslı. Dün oynanan Sunderland maçında oyuna yine sonradan - 66.dk - girdi ve 90.dk takımının galibiyet golünü attı. Arsenal mücadeleyi 2-1 kazanırken Henry yine taraftarların ve tüm futbol severlerini mutlu etmeyi başardı. Henry çok büyüksün be abi. 5.maçında 3.golü. Dönmesen olmaz mı?

11 Şubat 2012 Cumartesi

Osasuna 3 Barcelona 2 / Bu Sefer Ender Gelişmedi


17 Eylül 2011 Barcelona 8 Osasuna 0

11 Şubat 2012 Osasuna 3 Barcelona 2

Aynı sene içinde alınan 2 skor. Birinde ezilen Osasuna, birinde zorlanan Barcelona. Guardiola Leverkusen  maçını da düşünerek rotasyona gitti. Ancak işler istediği gibi gitmedi. Osasuna müthiş mücadelesinin ödülünü Lekic'in 2 ve Raul Garci'nın attığı gollerle 3 puan olarak aldı.

Xavi, Fabregas ve İniesta'nın yedek kulübesinde oturduğu bir Barcelona.

Oyuna kurtarıcı olarak Tello ve Cuenca girdi. Kurtarsalar büyük oyuncu olurlar. Ama hoş kurtaramadılar ama bir dahaki maç yine oynayacakları garanti. Zaten böyle böyle büyük oyuncu oluyorlar. Tello'nun attığı golü o yaşta kaç kişi atabiliyor?

Deplasmanda 11 maç oynayan ancak sadece 4 galibiyet alan Barcelona liderin 7 puan gerisinde kaldı. Yarın büyük ihtimal 10 olur. 

Barcelona bu ligi bırakmaz desem yalan olur. Artık sadece Şampiyonlar Ligi ve Kral Kupası maçını düşünürlar. Tabii bir de El Clasico da Real Madrid'i ezmeyi.

Osasuna'ya da tebrikler.



Yönetim, Fenerium, Taraftarlar


Evet bu yazıyı ne zamandır yazmayı planlıyordum ancak bir türlü başlayamadım. Ta ki yukarıda yer alan ürünü görene kadar. Bu ürünü görünce direk bu yazıyı yazma isteği hissettim.

Fenerium bazen müthiş ürünler yaparken, bazen berbat ürünler yapıyor. Evet berbat. Var mı itirazı olan. Mesela yukarıda yer alan ürün berbat. Dev karakterler, Aziz Yıldırım fotoğrafı. Ben bu t-shirt'ü giyip işe gidebilir miyim? Ben bu t-shirt'i sokakta sürekli giyebilir miyim? Ne yazıkki benim cevabım hayır. Çünkü bu ürün oldukça kalitesiz. Oldukça basit. Ve fiyatı! 35 TL ! Bu ürüne 35 TL veren olmaz abi. Çok az satar. Tamam kulübe destek olalım, tamam sahip çıkalım ama bu nedir be abi? Şu ürünü yapıyorsan ucuz satmalısın. Ucuz satmalısınki insanlar bu ürünü en azından koleksiyon için alsınlar. O bile zor da, neyse ...

Fenerium ürünleri son zamanlarda oldukça kalitesiz. Maksat taraftarları sömürmek ...

Oldukça kalitesiz ürünleri oldukça pahalıya satıyorlar. Mesela bir çok kişi '' Bu sene Fenerbahçe'yi eleştirmek anlamsız, bu sene çok farklı bir sene '' diyor. Ancak bunu yönetim uygulamıyor. Sürekli bu taraftarları keriz yerine koyuyor. Sürekli para kazanma peşinde. Kimse de para lazım demesin !

Lefter vefat ediyor, formasını 2 gün 40 TL'ye satıyor, 3.gün tekrardan 80 TL'ye çıkarıyor. Ömer Temelli de twitter'da aylardır 40 TL'ye inecek diyor ama indiği yok. Neden? Çünkü satıyorlar. Taraftarlar 80 TL veriyor. Ama kim veriyor? Kaç kişi o formadan alabildi. Sadece benim çevremde fiyatından şikayetçi olan yüzlerce insan var. Fiyatının düşmesini bekliyorlar. Fiyat düşse anında stoklar biter.

Yine Lefter gibi bir efsane ile ilgili t-shirt yapıyorlar, atkı yapıyorlar ve bunları da 35 TL, 20 TL gibi fiyatlara satıyorlar. Fenerbahçe halkın takımıysa, Lefter Fenerbahçe efsanesi ise ürünler bu fiyatlarda olmamalı. Gerekirse Lefter atkısını, Lefter t-shirt'ünü stadyuma girişte dağıt, okullara gönder. Herkes Fenerbahçe efsanesini duysun, bilsin. Ya da çok ucuz fiyatlar yap, yok satsın.

Şimdi tüm bu yazdıklarımdan sonra şunları soruyorum.

Efsane forma 80 TL, Lefter t-shirt'ü 35 TL, Lefter atkısı 20 TL, Sevdamıza kimse engel olamaz t-shirt'ü 35 TL. Peki Halkın takımı Fenerbahçe nerede? Bu fiyatlarla neyin halkı, neyin takımı. Sadece belli bir kesimin üstü alıyor bu ürünleri. Fenerbahçe halkın takımıysa bu ürünler daha ucuz olup, daha çok kişiye ulaşmamalı mı?

Sevdamıza engel olamaz t-shirt'ünün altında Aziz Yıldırım fotoğrafının olması neyi belirtiyor? Sevdamıza mı engel olmuyoruz yoksa Aziz Yıldırım'a mı?

Aziz Yıldırım için aylardır ürünler çıkarken geçen sezon tarih yazan futbol takımımızın hocası Aykut Kocaman için, futbolcular Gökhan için, Volkan için, Mehmet için, Santos için, Niang için, Semih için, Yobo için veya diğerleri için bir tane bile ürün çıkmaması sizi de üzmüyor mu?

Aykut Kocaman daha ne yapması gerekiyor? Gökhan sakat sakat kaç maç daha oynaması gerekiyor? Mehmet Topuz'un kaç km daha koşması gerekiyor? Volkan'ın kaç top daha kurtarması gerekiyor? Yobo'nun kaç top daha kesmesi gerekiyor?

Gökhan'ın Antalyaspor'a attığı golü fotoğraflayıp atkıya koyup, '' Her şey böyle başladı '' yazsak ve satışa sunsak kaç tane satarız?

Veya Santos'un Antep golünü veya Alex'in Gs maçında attığı golü bir t-shirt yapmak çok mu zor? 

Sonuç olarak Fenerium zaman zaman kalitesiz ürünleri ile, zaman zaman kötü tasarımları ile ve genel olarak fiyatları ile halka hitap etmiyor. Sadece belli bir kesim alıyor. Bu ürünler daha ucuz olup, daha çok kişiye ulaşmalıdır. Bu sene Fenerbahçe'yi eleştirmeyeceksek, bu sene Fenerium'dan 10 kazanacağımıza 1 kazanalım. '' Halkın takımı Fenerbahçe '' cümlesi sadece lafta kalmasın.

8 Şubat 2012 Çarşamba

Bahis Hikayem # 4


Bahis işi tutkudur, bahis işi bir bağlılıktır. Ben bağımlı olduğumu söyleyebilirim. Bütün gün bahis yapıyorum. Her türlü spora, her türlü seçeneğe. Mesela gidip hiç izlemediğim bir takıma bahis yapabiliyorum. Hatta şöyle diyim skorunu bile öğrenemeyeceğim Filipinler Basketbol Ligi'ne bahis yapabiliyorum. Bazen kore ligine bahis yapıyorum ve federasyonunun sitesine girip kendimi kaybediyorum. Dil sorunu var biraz.

Bugün tenis, basketbol, voleybol bahisleri yaptım. Ve tabii futbol bahisleri de. Hesap 0'dan canlı bahislerle yükseliyor ancak hesap yine canlı bahislerle 0'a iniyor. Bugün Hesap 200 seviyelerinde gezdikten sonra şu an 100. Ama nasıl 100 oldu. İşte yukarıda yer alan bahisle.

Yatırılan miktar ile gelen miktara bakınca saçma bir bahis gibi geliyor ama bu maça bu oynanır be abi. - klasik bahisci cümlesi - Aslında oynamaya karar verdiğim an sayı baremi 35.5'du. Ben oynayan kadar 33.5 oldu ve öyle de onaylandı. Bahisimizi yaptık ve maçı euroleague resmi sitesinden takip etmeye başladık.

3.çeyrek 33 sayı olursa bahisimiz tutuyor, 34 sayı olursa bahisimiz yatıyordu. İlk çeyrek 33, 2.çeyrek 27 sayı olması bizi umutlandırıyordu. 3.çeyrek ilk basket 9.37 kala oldu. 8.25 kala 9 sayı olmuştu. 8:25 ile 6:14 arasında sayı olmaması bizim çok büyük şansımızdı. Resmen 2 dakikadan fazla süre sayı olmadı. 6:14 kala Veremeenko üçlük yolluyor ve 12 sayı oluyordu. 5.16 ve 4.41 kala iki üçlük atan Milano bana hafiften bir mesaj veriyordu. 4.41 ile 3.44 arasında yine sayı olmadı. Bu da şans. Ve 2.15 kala 29 sayı olmuştu. Ve son 2.15 sadece 3 sayı oldu ve bahis tuttu ! Mucize gibi bir şey. Yalnız size daha ilginç bir istatistik vereyim. Son 2.15 2 takım toplam 10'da 3 serbest atış isabeti ile oynadı. Atılan bütün sayılar serbest atıştan geldi. 7 atış kaçtı ! Resmen mucize ya.

Sonuç olarak hayatımın en şanslı bahislerinden birini yaşadım. Kazandığım para sadece 24 tl ama bu heyecan, bu mutluluk paha biçilemez. Bahis zaten böyle anlar için güzel. Bu şekil enstantaneler olduğu sürece ben bahisi bırakamam. 

Alex'e Gelen Soru ve Verdiği Müthiş Cevap


Bir Fenerbahçe taraftarı gayet masum bir şekilde Alex'e '' Sow mu? Semih mi? '' diye soruyor. Alex'in cevabı ise ibretlik. Alex ne kadar zeki olduğunu, nasıl bir kaptan olduğunu ve hatta nasıl bir insan olduğunu tek bir cevap ile herkese gösteriyor. Büyüksün Alex.

7 Şubat 2012 Salı

Maç Günlüğüm # 77 / Beşiktaş Derbisi


Kuşandık Sarı-Laci'yi, Saracoğlu yokuşlarında, siyah çoraplılardan doğan bu sevda, büyüyor omuzlarımızda, büyüyor, Destanlar yazan tarihinle, yarattığın değerlerinle, onurumuzsun sen bizim KANARYA, 25 milyon taraftarın omuz omuza, zapettiğimiz statlara, adını kazıyacağız, Fenerbahçe söyleyecek son sözü, HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ HAKLIYIZ ...

Derbilere çok giden bir taraftar değilim. Mesela son 3-4 senedir Kadıköy neredeyse bütün maçlara gidiyorum ancak derbilere gitmiyorum. Ne Galatasaray ne de Beşiktaş. Bu sene de gitmeyecektim aslında ancak sonradan bir arkadaşım kararımı değiştirdi. Tam bilet alacağım gün Erdem '' Gel kombine var. '' diyince de kendime bilet almadım - sadece arkadaşlarıma aldım - ve maç saatini beklemeye başladım. 

Ne maç öncesi son 10 yılın derbilerini izledim, ne derbi özel programlarını izledim, ne o hafta gazete aldım, ne de bana sokakta derbi'yi hatırlatacak bir laf atma duydum. Etrafımda Beşiktaşlılar olmasına rağmen kimse konuşmuyordu. Heyecan sıfır. Sadece bende değil, herkes öyle.

Maçtan önceki akşam videolar ile biraz moda girmeye çalıştık. İnleyen nağmeler falan dinleyerek maç havasına girmeye çalışıyorduk ancak pek o moda girdiğimiz söylenemezdi.

Maç günü belli işlerin olmasından dolayı da saat 15:00 otobüsüne bindik. Saat 17:00 İstanbul'da stadın yanında olduk. 5 dk içinde biletimizi hallettikten sonra Nazlı'nın Yeri'ne geçtik.

Nazlı'nın Yeri inanılmaz kalabalıktı. Meşaleler, tezahuratlar, tüketilen biralar, votkalar derken insanlar maç moduna giriyorlardı. Ancak yine söylemek lazım geçen sezonla gibi değildi. Hatta şöyle diyelim geçen sezon oynanan Nisan-Mayıs ayı anadolu takımları maçlarında daha iyi atmosfer vardı. Daha büyük heyecan vardı. Bu net şekilde belli oluyordu.

Bir süre #fbloggers tayfası , #kocaeligfb tayfası ve İstanbul'dan arkadaşlarla muhabbet ve alkol tüketimi derken stada giriş vakti gelmişti.

Maça bir saat kala tribüne giriyorduk. Maraton Üst F Blok Sıra 2 koltuk 4-5.

Stada girer girmez tribünlere baktım. Migros ve Telekom tamemen doluydu. Ve deplasman tribünü. Diğer tribünler boştu. Zamanla tamamen doldu stat tabii.

Maraton Üst tribünde olduğumuz ve onlara yakın olduğumuz için sürekli deplasman tribününün sesi bize geldi. Bence Maraton Üst bu büyük maçlarda sıkıntı. Eğer sen tezahurat yapmıyorsan bütün maç onları dinlemek zorunda kalıyorsun. Bu maç çoğunluk dinledik. Acı ama gerçek.

Koreografi iyiydi. Maç öncesi internet ortamında çok büyük beklenti içine girmesek daha çok beğenirdik. Ben çok daha farklı şeyler bekliyordum. Yine de yapanların ellerine sağlık.

Ve maç başladı. Kötü futbola rağmen 2-0 kazandık.

Tribünler ; Derbi maça göre iyi değildi. Daha iyi olmalıydı. Oynanan oyun bunda büyük etken. İnsanlar sadece maçı takip etti. Ara ara tüm stat tezahuratlara katıldı. Düşünün Türk Telekom ve taraftar tribününün sesi bize gelmedi. Bunda da deplasman tribünü etkisi var. 

Ve tribünlerin gerçekten derbi atmosferine büründüğü anlar. 70.dk Beşiktaş taraftarları devre arasında yaşananlardan dolayı suskunluğunu bozdu. Neyleyim cebimdeki milyon doları ... diye girip müthiş bir atmosfer yarattılar. Ancak cevap hemen geldi. Migros ve Maraton Üst-Alt'ın önderliğinde bütün stadın katıldığı bir '' mehter ''. Beşiktaş taraftarları da geri vites yapmadı ve tribünler kapışması gerektiği gibi kapıştı. Ne kavga, ne kötü söz, ne kötü tezahurat. Sadece tezahurat ile. Şunu söyleyim Beşiktaş maçının 70 ile 75.dksı asla unutulmaz. Şükrü Saracoğlu tarihinin en iyi anlarından biriydi. Fenerium alt, Maraton alt bile tam randımanla bağırdı. Müthişti. Ben daha önce böyle kapışmayı Kocaelispor-Bursaspor maçında yaşamıştım. 

Devre arası yaşananlar kötüydü. Beşiktaş taraftarlarının boşa hareket yapması, Fenerbahçe taraftarlarının boşa yüklenmesi - arada yüzlerce polis varken - anlamsızdı. Ve polisin biber gazı ile dalması - biz de etkilendik - . Kimse sadece suçlu polis, sadece suçlu taraftar demesin. Ama şu bir gerçek ; Polis % 20, taraftar % 80 suçlu. Ayrıca açıklanan hasar raporunu da gördük!

Meşale yakılsın ancak adam gibi ! Meşale'yi yaktıktan sonra bulunduğun yere bırakırsan kimse de yasaklamaz, ceza vermez. Ancak meşaleyi yakar yakmaz karşı tribüne atarsan doğal olarak meşale de yasak olur.

Pankartı yakan Beşiktaşlılar, tuvaletleri kıran Beşiktaşlılar, Fenerbahçelilerin üstüne meşale atan Beşiktaşlılar. Bunları yapanlar ya tespit edilsin ya da deplasman komple yasaklansın. Ortası yok.

Maraton Üst F blokta tezahurat yapmaya hazır bir kitle var. İyi yönlendirilse iyi iş çıkabilir.

F blok maç izleme açısından oldukça iyi.

Mücadele sonrası bir süre deplasman tribünü ile makara yaptıktan sonra stadı terkettik. 

Saat 22:00 otobüsü ile Kocaeli'ye hareket. Ve saat 23:30'da evde olmamla biten derbi maçı.

Öncesi, sonrası ve sonucu ile keyifle geçen bir derbi. Ancak yine de o eski heyecan yok. Bir an önce şu süreç sona ersin ve eski heyecanımı tekrardan yakalayım.

Maç günlükleri devam edecek ...

Kedi Bile Liverpool'a Gitti


Aynı bizim mahallenin kedisi. Bizim mahallenin kedilerine üzüldüm şimdi. Bir kedi Liverpool-Tottenham maçına gidiyor, bir kedi bizim mahallenin kötü sokaklarında geziyor. Onu geçin de bir kedi kadar olamadık.


6 Şubat 2012 Pazartesi

Super Bowl 2012


Madonna'nın sahnede olduğu sıradan müthiş bir fotoğraf. Super Bowl 2012 finalinden.

Alex'in Gol Sevinci


Dk 92, Fenerbahçe derbi maçta Sow'un ayağından gelen gol ile 2-0 öne geçiyor, kötü oynadığı maçın 84.dakikası kenara gelen Alex ise adeta kendinden geçiyor. Sonuç ; Hafta içinde parasını almadığı iddia edilen, bu yüzden performansının düştüğü söylenen Alex böyle bir sevinç yaşayarak herkese gereken cevabı veriyor. Alex hep gül, hep sevin. Yıllar sonra sonra seni orada takım elbise ile de sevinirken göreceğiz.