31 Ekim 2019 Perşembe

Cinayet Süsü


Başlığı attıktan sonra yazıya başlamadan önce birden filmdeki sahneler geldi aklıma ve ciddi şekilde gülerek başladım bu yazıya. Ölümlü Dünya benim sinema hayatımda en çok güldüğüm filmdi. Cinayet Süsü herhalde o kadar değildir diyordum, cidden o kadarmış. Aşırı güldüm.

Ali Atay'ın Limonata'sı çok iyi film, defalarca izledim, Ölümü Dünya'sı çok iyi film, defalarca izledim ve Cinayet Süsü. Çok iyi film, defalarca izlerim.

Cinayet Süsü, gizemli bir seri katil vakasını çözmeye çalışan ekibin yaşadıklarını anlatıyor. Emin, Salih, Asuman ve Alaattin'den oluşan ekibe Dizdar'ın katılımı ile beraber acayip bir hal alıyor.

Film komedi filmi ve ben şu an beni güldüren sahneleri saymaya başlasam herhalde bir 10 sahne sayarım. Aynı olay Ölümlü Dünya filminde de vardı. Bugün arkadaşlarla konuşunca hâlâ kahkaha attığımız en az 7 sahne sayıyoruz. Bu filmde de öyle. Mesela normalde tanınmayan isim; Alaattin rolüyle Mert Denizmen. Kariyerinde çok filmi yok. Ancak bu filmde sergilediği performansa bakıyorsun, unutulmaz sahneler.

Salih rolüyle Cengiz Bozkurt, tam bir Erdal Bakkal havası aldım. Ama aşırı komik. Mesela Asuman rolüyle Binnur Kaya, olağanüstü oyunculuk, olağanüstü sahneler, Dizdar rolüyle Feyyaz Yiğit. Ölümlü Dünya'nın da en iyilerinden biriydi, burada da aşırı iyi. Tipi komik adamlar var ya, işte onlardan birisi Feyyaz Yiğit. İlk filme katıldığı an zaten gülmeye başlıyoruz.

Mesela bir renk verme sahnesi, mesela fragmanda da gördüğünüz ''13 soru sorarım'' kısmı, chat sahnesi, Asuman ile sahneleri, sorgu sahnesi... Gerçekten akıl almaz sahneler. Yazdıkça akıllara geliyor, mesela görgü tanığının ifade verme sahnesi tek başına bizi güldürmeye yetiyor.

Efsane oyuncu Uğur Yücel. Filmdeki rolüyle Emin. Kusursuz oyunculuk. Zaten Uğur Yücel gibi bir isimden böylesi performans beklenir.

Film iyi mi? Film aşırı iyi. Seneler sonra bile bazı sahneleri konuşur, güleriz.

Bir komedi filminin komik olması için ne gerekiyor?

Filmin sonunda verilen mesaj da çok iyiydi. Spoiler vermeyeyim. Çok sevdim.

Ölümlü Dünya ile beraber hayatım boyunca sinemada en çok güldüğüm filmdi.

Ali Atay, Feyyaz Yiğit, Aziz Kedi üçlüsü yazmış. 

Gülmekten yorulmak.

Filmin Ölümlü Dünya ile benzerlikleri var. Bence kötü değil.

Filmin müzikleri yine kusursuzdu. Zaten bir Özdemir Erdoğan şarkısı ile başlıyor. Barış Manço, Erkin Koray, Gazaipzm ve Ayten Alpman gibi isimlerden şarkılar dinledik.

İzlediğim salonda gülmeyen yoktu.

Film görsel açıdan da çok iyiydi. Belki de Ali Atay'ın üzerinde en çok durduğu detaylardan birisi. Ölümlü Dünya da seyir açısından iyiydi, bu filmde de bunu görebiliyoruz.

Ölümlü Dünya 2 ve Cinayet Süsü 2 gelmeli.

Çok iyi müzik. Tık.

Fenerbahçe 5 Konyaspor 1


Fenerbahçe Konyaspor'u 5-1 yendi. Yazıya böyle başlamak istedim. Uzun zamandır 5 gollü bir galibiyet görmemiştim. Hatta bu mesaj sonrası hemen Maçkolik'i açtım ve baktım Fenerbahçe'nin Kadıköy'de 5 gol attığı ve benim de tribünde olduğum son maç hangisi diye, karşıma 29 Aralık 2013 tarihinde oynanan ve Fenerbahçe'nin Kayserispor'u 5-1 yendiği maç çıktı. O maç stattaydım. Yine Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'siydi.

Fenerbahçe-Konyaspor maçı için erken saatlerde yollara düştüm. Tabii bunun sebebi uzun zaman sonra parkta mangal yapacak olmamızdı. Fenerbahçe iyiyse, biz de iyiyiz mottosu ile beraber park hiç olmadığı kadar dolu, hiç olmadığı kadar keyifliydi. Yanan mangal, yenilen etler, içilen biralar, söylenen tezahüratlar, yapılan sohbetler. Park gerçekten unutulmazdı.

Fenerbahçe'nin iyi olduğu ve havanın da iyi olduğu günler park gerçekten kusursuz oluyor. Zaten gelen kişi sayısından bu belli oluyor.

Maç öncesini müthiş keyifle yaşadıktan sonra artık stada girme zamanıydı.

Sevgili Atilla Nesipoğlu Antalyaspor maçında olduğu gibi yine büyük kıyak yaptı ve bir kez daha locaya girmemi sağladı. Kendisine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.

Loca hakkında duygularımı bir önceki yazıda yazmıştım, ekleyecek pek söz yok. Tek bir kelime daha edecek olursam. Kusursuzdu. Bir de bu maç sadece 3 arkadaştık, loca bize aitti.

Maç; Fenerbahçe'yi uzun zamandır bu kadar iyi görmemiştim. İlk dakikadan son dakikaya kadar kusursuz bir oyun oynadık. Konyaspor gibi savunması ile ön plana çıkan takıma 5 gol atmak kolay değil. Garry, Vedat, Ozan, Gustavo gibi isimler kusursuz oynadı.

Atılan gollere baktığımız zaman Garry, Ozan, Vedat'ın golleri şahaneydi. 

Hızlı kanat. İzlemesi en keyifli oyuncu. Hele bir de çekip topa vurmayı da becerebiliyorsa izlemesi büyük olay oluyor. Garry hep böyle devam.

Emre Belözoğlu ve hırsı. Gerçekten çok büyük saygı duymaya ve her maç şaşırmaya devam ediyorum. Çok büyük isim.

Tribünler Ersun Yanal'a gereken desteği hemen veriyor. Maç anında da, maç sonrasında da gereken tezahürat yapıldı.

Tribün; Fenerbahçe tribünü daha iyi olmak zorunda. Böylesi bir potansiyeli kullanamıyoruz.

Skor 2-0, gol yiyoruz, tribün şampiyonluk gitti gibi susuyor. Gol atıyoruz şampiyonluk golü gibi seviniyor. Fenerbahçe tribünleri yine duyguları uçlarda yaşıyor.

Ozan'ın gol sevinci.

O kadar büyük keyif aldık ki, maç sonrası da parka gittik ve mangal yaktık. Gerçekten böyle bir gün geçirdik.

Fenerbahçe böyle olsun hayatını Fenerbahçe ile yaşayan insanların mutsuz olma şansı yok, doping gibi bir şey.

Pazar günü ligin sonuncusu Kayserispor ile oynuyoruz. Kağıt üstünde kolay gibi gözüken maç zor geçer.

Bu kez locada izlediğim maç 5 Fenerbahçe golü gördüm. 

24 Ekim 2019 Perşembe

Deplase Keyifler # Denizli


Hep peşinden iz sürdük yol bilmeden...

Nisan 2019'da gittiğim Ankaragücü deplasmanı sonrası yine Fenerbahçe için sabahın ilk ışıklarında düşüyorduk yola. Sevgili arkadaşım, zamanında bu blogda konuk yazar olarak yazılar da yazan Yücel Özmetin ile beraber Denizlispor-Fenerbahçe maçı için gidiyorduk.

Günler öncesinden başlayan heyecan asla bitmedi ve maçın son saniyesine kadar devam etti. Belki de hayatımızda en çok üzüldüğümüz, ağladığımız maçı yaşadığımız stada ilk kez gidiyorduk. Bunu değil bugün, son nefesi verene kadar unutmak mümkün değil. O stat, o şehir bizler için her zaman o maçla hatırlanacak.

Sabah 7:45 İzmitte buluşma, 08:15 hareket, 6 saat yolculuk ve gün ortasında Denizli.

Denizli'ye normalde o yoldan gidilmediğini öğrenmemize rağmen köylerin içinden gittik. Yine de çok zorlanmadık. Normalde Afyon üzerinden gidildiğini söyleyen arkadaşlarımızı dinlememeyi biz tercih ettik.

İnternette ''Denizli'de ne yenir?'' yazdığımızda karşımıza Denizli Kebabı çıkıyor. Hemen en meşhur yere gittik. Ancak Pazar günü olduğundan kapalıydı. Daha sonra çevredeki dükkanlara sorunca ''Bugün Pazar, iyi kebab yoktur, bayatları verirler'' deseler de onları da dinlemedik. Gittik Kebabçı Kadir diye bir dükkana oturduk. Siparişimizi verdik. Israrla çatal istememize rağmen garson çocuğun ''Abi elle yenir'' baskılarına boyun eğmedik ve çatal kullandık. Bu arada lafı gelmişken söyleyeyim, elle yenmesinin bir anlamı yok.


Denizli Kebabı kuzunun ön kol, kaburga gibi parçalarının odun ateşinde pişirilmesiyle hazırlanıyor. En büyük özelliği olarak hiç ateş görmemesi söyleniyor. Fırının içindeki tuğlaların sıcaklığı ile uzun süre pişiyormuş. Kuzunun sadece kemikli kısımları kullanılıyor. Fırından çıkan et parçalanıyor, lavaşlar iyice yağlanıyor ve öyle servis ediliyor. Et oldukça yumuşak, insanın ağzında dağılıyor ama biraz ağır. Sanırım az yemek lazım. Bu arada internette en favori mekan olarak Kocabaylar Kebap söyleniyor. Giderseniz orasını deneyin. Fotoğrafta yer alan tepsiye + içeceklere 90 TL ödedik. Tanıdık bir mekana gitsek belki de bu yediğimizden çok daha iyi bir kebab yemiş olacaktık. Bunu da bilmiyorum.


Yemeğimizi yerken çarşıda - gerçi orası çarşı mı onu da bilmiyoruz- biraz gezdik ve Denizli'nin bir numarası olmadığını gördük. Gerçi gezmeden bir şehir hakkında atıp tutmayalım. Belki de iyi şehirdir.

Saat 16:30 gibi stadın yanına hareket ettik. Yemek yediğimiz yerden 10 dk. Stat asla gözükmüyor. Evlerin arasında kaybolmuş. Denizlispor bu stadı umarım başka yere taşımak zorunda kalmaz. Hatta umarım yenilemez de. Gayet şirin, diğer statlardan farklı bir havası var. Kale arkasındaki ''Loca evler'' bile güzellik katıyor.

Maç öncesi Denizlispor taraftarlarının Fenerbahçe'ye olumsuz bir kaç hareketi olsa da öyle büyük bir olay duymadık.

Maç öncesi stat karşısında biralarımızı içerek maç saatini beklemeye başladık. Saat 17:30 gibi içeri girdik, erkenden girdiğimiz için Kadıköy'den daha rahat giriş yaptık. Polislerin ciddi arama yapmaması da dikkatimi çekti. Belki de bana öyle denk gelmiştir.


Stat ; Stadı beğendim, zemin çok iyiydi. Tek bir tribünün iki katlı olması, hiçbir yerde tel örgü olmaması güzel detaylardı.

Fenerbahçe tribünleri; Bir önceki Galatasaray maçından dolayı Fenerbahçe tribününün tamamı cezalıydı ancak ona rağmen oldukça iyi bir tribün vardı. Özellikle UNİFEB, UNİGFB  ve Ege temsilcilikleri ile beraber oldukça iyi tribün yaptık. TV'de maçı izleyen insanların olumlu yorumlarından ya da Denizlispor tribünlerinin ıslıklarından bunu net şekilde anlıyorduk. Daha iyi deplasman tribünleri gördüm mü? Gördüm. Ancak bu da iyiydi. Zaten Fenerbahçe'nin deplasmanda kötü tribününü görmedim. Deplasman tribünleri iç saha tribünlerinden daha iyi.

Denizlispor tribünleri; Özellikle 4 taraftar grubu olmasına anlam veremedim. Hepsi birleşse Denizlispor için çok daha faydalı olur. Yalnız maraton tribününün ortasında yer alan grup çok iyiydi. Skor 0-2'ye geldiği an bile seslerini duyduk. Diğer gruplar onlarla birleşmeli.

Maç; Fenerbahçe maçın başından sonuna kadar topa sahipti. Sahada istediğini bilen görüntüdeydi. 0-2'ye bulduktan sonra anlamsız kaleci hatası olmasa maç güle oynaya biterdi. O dakikadan bitiş düdüğüne kadar anlamsız stres yapsak da maçı 1-2 kazanmayı başardık. Ancak tribünden maç analizi yapacak kadar maçı takip edemedim. Sadece Emre'ye ayrı parantez açmak lazım. Çok büyük oyuncu. Fenerbahçe'ye geldiği zaman kafamda soru işaretleri vardı ancak şu an takımda en çok saygı duyduğum oyuncu. Bir ara ona özel bir yazı da yazacağım.

Denizlispor tribünlerinin sürekli 2006'ya laf atması sinir bozucu ancak bir taraftarın hayatta tutunacak bir şey bulması lazım. Denizlispor taraftarlarının da olayı bu. 


Denizlispor golünde stat yanındaki evlerde yakılan meşaleler.


Fenerbahçe maç sonunda takım halinde tribünlerin önüne kadar geldi, taraftarları alkışladı. Ancak açıkcası ben Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olsam her maç sonunda kendim ya da bir yöneticimi deplasman tribünün önüne yollar, oraya gelen taraftarlara teşekkür ederim. Elbette oraya gelen kimse başkan ya da yönetici gelip bize teşekkür etsin demiyor ancak bence güzel bir jest.

Denizli'de yüksek sesle müzik dinletme olayı yok. Maç sonrası bile açmadılar. Gerçi bunun nedeni çevrede evlerin yakın olmasıdır.

Deplasman yapmak bir taraftar için ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama benim için çok başka bir zevk. Milyonlarca taraftarı olan bir takımı gidip deplasmanda desteklemek bana gurur veriyor. Sanki takım orada bana emanet. Daha çok tezahürat yapıyorum. Gole daha çok seviniyorum. Galibiyette daha mutlu oluyorum. Yenilgide daha çok üzülüyorum. Umarım hayatımın sonuna kadar ara ara deplasman yapma fırsatı elde ederim.



Denizlispor golünde çıkan gol sesi?

Deplasmanda atılan gole sevinmek, maç sonu ev sahibi tribünleri ile makara yapmak, tribünde eğlenerek beklemek, takımı tribünlere çağırmak, binlerce ev sahibi takım taraftarlarını susturmak paha biçilemez.

Şehrin çıkışında bir köprüde bir büyük yıldız var. Fazla anlamlı...

07:45 İzmitte başlayan yolculuk, 04:15'de evde olmamla son buldu. Yorgunluk, uykusuzluk, hastalık... Hiçbir şey önemli değil. Gün içinde sorular başladı. Sırada hangi deplasman var?

15 Ekim 2019 Salı

Kocaelispor 4 Kozan Spor 0


Kendimi bildim bileli Kocaelispor maçlarına gidiyorum. Kocaelispor'un Avrupa Kupası maçına da gittim, amatör kümede 50 kişiye oynanan maçına da. Yıllar önce kötü günler başladıktan sonra ise daha çok gitmeye başladım. Sanırım klasik Türk halkında olan olay bana da oldu ve zor günler geçiren takıma daha çok sahip çıkmak istedim-istiyorum.

Bu hafta Kozanspor maçı ise Kocaelispor'un 5 Şubat 2017 tarihinden sonra ilk defa 3 gol üstü attığı maç oldu. Aynı zamanda yeni stadın en farklı galibiyeti de oldu.

Bir önceki maç yazısında Kocaelispor'un oyun ve mücadele olarak kötü olduğunu ve acilen toparlanması gerektiğini yazmıştım. Bu kez oldu. Kocaelispor rakibi karşısında ilk saniyeden son saniyeye kadar daha çok istedi, daha çok mücadele etti, daha iyi oynadı. Sahada yapılması gereken her şeyi yaptı ve 4-0'lık net galibiyet aldı.

Yakup Alkan, Gökdeniz Baykakdar, Erdinç Karakaş ve Gökay Eser'in golleriyle 3 puan geldi ancak sahada oynanan oyun bana göre 3 puandan da öteydi. Bu hafta statta izlediğim Kocaelispor bu ligden üst lige çıkar.

Burak Süleyman olmayınca takım daha iyi oynadı çünkü Burak Süleyman ile diğer futbolcuların oyundan koptuğunu, kendini kenara attığını, tüm sorumluluğu Burak'ın alması gerektiğini düşünüyor. En azından ben böyle hissediyorum. Burak'ın olmadığı maç ise daha takım gibi oynayan bir Kocaelispor izledik. Tabii nankörlük de yapmayayım bu takım Burak ile çok daha iyi takım olabilir.

Yakup Alkan'ın gol atmış olması güzeldi. Geçen sezonun gol kralından beklentiler daha fazla. 

Tribünlerde yaklaşık 10 bin kişi vardı. Hava çok iyiydi. Zaman zaman tezahürat anlamında iyi atmosfer oluştu.

Kocaelispor sahaya ''Dualarımız Sizinle Vatanın Yiğit Evlatları'' pankartı ile çıktı. Gollerden sonra asker selamı verdi, tribünler gol sonrası ''Şehitler ölmez, vatan bölünmez'' tezahüratı yaptı.

Mücadelenin bilet geliri Mehmetçik Vakfı'na bağışlandı.


Maç öncesi gökyüzünün rengi böyleydi.

Kocaelispor stadı keşke bu kadar büyük yapılmasaydı diye düşündüm. Keşke 20-25 bin civarı bir stat yapılsaydı. O zaman böyle boş gözükmez, daha etkili atmosfer olurdu. Bu stadın ilk ne zaman dolacağını merakla bekliyorum.

Kocaelispor 8 hafta sonunda 5 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 yenilgiyle 16 puanla 3.sırada. Lider Esenler Erok ve 18 puanı var.

Kocaelispor tribünleri maç sonlarına doğru ''İzmir'e 5000 kişi, İzmir geliyoruz...'' şeklinde tezahürat yaparak Pazar günü oynanacak Karşıyaka deplasmanına atıfta bulundu. Bakalım Pazar günü kaç kişi İzmir'e gidecek?

Cebimdeki Yabancı


1 masa, etrafında 3 çift, toplam 7 kişi... Bir akşam yemeği için buluştuklarında birden oyun oynamaya karar veriler. Gece boyunca telefona gelen tüm mesajlar, aramalar paylaşılacak. Bazıları kabul etmez, bazıları kabul etmek zorunda kalır ama sonuç olarak oynamaya başlarlar. Ancak bu andan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Önce sadece kişiyi ilgilendiren mesajlar gelse de filmin sonlarına doğru herkesi ilgilendiren yaşananlar acayip gerilim yaratıyor.

İtalyan yapım olan Perfetti Sconosciuti isimli filmden uyarlama olduğunu söylüyorlar. Hatta yorumları okuduğun zaman uyarlama değil, aynısı diyenler de var.

Ben o filmi hiç bilmediğim için bu filmi izlerken keyif aldım. Beğendim.

Filmin oyuncu kadrosunun tamamen gençlerden oluşması çok iyi olay.

Leyla Lydia Tuğutlu güzelliği diye bir gerçek var.

Yemek yapım sahneleri, yemek yeme sahneleri kusursuzdu.

Acaba bu film sonrası kaç çift ''Bu oyunu oynamalıyız'' diye ortaya bir laf attı?

Filmi Netflix'den izledim.

10 Ekim 2019 Perşembe

Kocaelispor 0 Ofspor 1


29 Eylül 2019 Pazar saat 17:50 civarı. Kocaelispor lider durumda ve Derince Belediyespor deplasmanında mücadelenin son dakikasına 1-1 beraberlikle giriyor. Bu sonuçla Kocaelispor'un liderliği düşecek. Ancak Burak Süleyman sahneye çıkıyor ve son dakika golüyle Kocaelispor'a 2-1'lik galibiyeti getiriyor. 

Kocaelispor 5.haftayı böyle tamamladıktan sonra 6.hafta maçında ligin aslında çok da iyi olmayan takımlarından Ofspor'u içerde ağırlıyordu. Galibiyet beklenen sonuçtu.

Evden maç için çıkarken Kocaelispor için ''kazanır'' diyordum. Ancak öyle olmadı.

Tribünlere gelen 7-8 bin Kocaelispor taraftarı önünde oynanan maçta Kocaelispor başından sonuna kadar tutuktu. Beklenen oyuncular iş yapamadı, gereksiz bir panik vardı. Rakip Ofspor ise oldukça rahat paslaşıyor, alan daraltarak Kocaelispor'u bozuyordu. İlk yarı 0-0 bittikten sonra Instagram'a ''Kocaelispor için ilk yenilgi gelir'' yazmıştım. Öyle de oldu.

Kocaelispor 2.yarıya da iyi başlayamadı. Sadece Burak Süleyman üstünden oynanması beklenen bir oyun vardı. Burak Süleyman da tutuk olunca maç iyice zorlaştı. Karşılaşmanın 72.dakikası ise Burak Süleyman bir pozisyonda rakibine vurunca direkt kırmızı kartla oyun dışında kaldı ve o an Kocaelispor için maç bitti. Hem tribünler düştü, hem takım düştü. 86.dakika gelen Talha golü ise Ofspor'a galibiyeti getirdi.

Kocaelispor 6.hafta ilk yenilgisini aldı ancak işler bu yenilgiden de kötü. Sahada futbol anlamında iyi olmayan ve özellikle pozisyon bulma, gol atma gibi konularda sıkıntı yaşayan bir Kocaelispor var. Bu sezonun kalanı için büyük risk.

Burak Süleyman kendine hakim olmalı.

Hakem genel anlamda kötüydü.

Zaman geçiren takımlardan nefret ediyorum. Gerçekten tribünlerin söylediği gibi; Ayağa kalkın adam gibi oynayın.

Kocaelispor'un sahaya çıktığı müziğin değişmesi lazım. Bence hoş değil. Merak edenler müzik için tık.

Kocaelispor Ofspor yenilgisinden sonra hafta arası da Tepecikspor'a son dakika golüyle 2-1 yenildi. 7 hafta sonunda sadece 8 gol atarak 4 galibiyet alsa da, liderin sadece 3 puan gerisinde olsa da sahada oynanan oyunun bir an önce düzelmesi gerekir.

Kocaelispor için sezon Pazar günü Kozan Spor ile oynanacak maç ile devam edecek. Galibiyet gelmediği durumda statta enteresan şeyler yaşanabilir. Detayları maç sonrası bloga yazarım. 

Fenerbahçe 0 Antalyaspor 1


Kadıköy'de izlediğim son futbol maçı 3 Aralık 2018'de oynanan ve 2-2 biten Fenerbahçe-Kasımpaşa maçıydı. Fenerbahçe o günden sonra bir çok iç saha maçı oynadı ama gitmek kısmet olmadı. Ancak Antalyaspor maçı ile beraber tekrardan tribünlere geri döndüm.

Şükrü Saracaoğlu Stadyumu'nun neredeyse her tribününde maç izledim ancak ilk kez bir maçı locada takip edecektim. Açıkcası büyük bir merakla beklemedim desem yalan söylemiş olurum. Klasik bir maç günlüğü şekilde adım adım yazalım.

Kocaeli'den Kadıköy'e en rahat kendi aracınızla gidersiniz tabii ancak onun dışında otobüs kullanarak da ulaşmak çok zor değil. Ancak bir süredir açılan Marmaray ile beraber Gebze'den direkt stadın karşısına ulaşım var. Trafiğe girmeden stada ulaşmanız mümkün. Günün birinde Marmaray'ı İzmit'e kadar uzatırlarsa Fenerbahçe maçları bizim gitmemiz açısından çok daha rahat olur. Antalyaspor maçına giderken iş yerinden servis ile Gebze, oradan Marmaray ile stat, dönerken stattan Marmaray ile Gebze, oradan otobüs ile 30 dk içinde ev şeklinde yaptım. Hem maliyet açısından uygun, hem de geç saate kadar olması avantajı var.

Marmaray'a adım attığım an Fenerbahçe maçı havasını alabiliyoruz çünkü bir çok Fenerbahçeli maça gidiyor. Stadın oraya gittiğimde de durumun tam olarak böyle olduğunu gözlemledim. Etraf kalabalık, coşkulu Fenerbahçe maçını bekliyordu.

Maç öncesi bir şeyler yedikten sonra ve yıllar sonra Nazlı'nın Yeri diye tabir edilen Fenerbahçelilerin maç öncesi toplanma yerinde bir şeyler içtikten sonra stada doğru hareket ettim.

Normalde kale arkasına girerken oldukça sıkı aramadan geçiyoruz, powerbank, sarj aleti gibi yanımızda getirdiklerimizi stada sokmakta zorluk çekiyoruz. Ancak Maraton Alt tribününe girerken böyle bir zorluk yaşamadım. Neredeyse aranmadan stada çanta ile girmeyi başardım. Kale arkasına girerken sıkı arama yapılırken o tribüne girerken arama yapılmaması da herhalde Türkiye detayı olsa gerek. Kale arkasına giren insanın olay çıkarma, yabancı madde atma ihtimalini daha yüksek görüyorlar.

Locaya giriş oldukça rahat, Fenerbahçe müzesinin oradan girdik ve hemen üst katta özel kapısından geçerek locaya ulaştık. Kapıyı çalarak giriyorsun. Görevli kadın açıyor. Aynı zamanda hosteslik yapıyor. İçerde tv, koltuk gibi detaylar mevcut. Seyir keyfi açısından kusursuz bir yer. Oturduğun koltuklar çok rahat ve sahaya hakimsin. Hemen kafanın üstünde pozisyon tekrarlarını izleyebileceğin ekranlar var. Çay, kahve, su istediğin zaman hostes hemen yardımcı oluyor. Bazı localarda yemek de var sanırım ancak bizim gittiğimiz loca öyle değildi. Sonuç olarak bugüne kadar statta en rahat izlediğim maçı geride bıraktım. Buradan sevgili Atilla Nesipoğlu'na bir kez daha teşekkür edelim.


Mücadeleye gelirsek bazı Fenerbahçe maçları taktiksel açıdan rahat şekilde değerlendiriliyor. Bu maç onlardan birisiydi. Fenerbahçe maçın başında geriye düştü ve kalan dakikalar ısrarla gol aramasına rağmen taktik anlamda zayıf kaldı ve maç 0-1 sona erdi. Yavaş şekilde top çeviren, herkesin sabit durduğu, sürekli topu kanatlara indirip orta ile gol arayan, duran topları kötü kullanan, ön plana oyuncu çıkaramayan bir Fenerbahçe vardı. Bu şekilde olunca da pozisyonlar bulsak da maç sanki 180 dakika oynansa kazanamayacakmışız gibi bir havada sona erdi. Böylesi anlarda farklı gol atma şekilleri denemek lazım. Ortadan denemek lazım, duran topları iyi kullanmak lazım, Vedat'ı savunmacıların kucağından almak lazım, gerekirse yanına erken dakika başka bir forveti koymak lazım, ikiye bir denemek lazım, oyuncu eksiltmek lazım, çizgiye inmek lazım. Fenerbahçe bunları yapamadı ve çok kritik 3 puanı kaybetti.

Takımda hangi oyuncu iyi derseniz açıkcası takımın en iyisi Altay'dı. Eğer o olmasa maç çok daha erken bitecekti. Diğer Fenerbahçe oyuncuları sıradan bir maç çıkardı.

Kruse Emre çıktıktan sonra sorumluluk aldı ve iyi oynadı. Emre ile bunu yapamadı. Bu maç özelinde bir şey mi bilmem ama oyunculara biraz rahatlık vermek lazım. Mesela Zajc, mesela Deniz. Bu iki oyuncu oyuna girdikten sonra fena oynamadı ama topu aldıklarında hemen ısrarla pas istemek, bu oyunculara yeteneklerini kullandırma şansı bırakmamak iyi bir olay değil. Özellikle Kayserispor formasıyla serbest oynayan, şut çekmesine bile izin verilen Deniz burada baskı yaşıyor gibi hissettim.

Gustavo. Savunmada çok iyi, hücumunu beğenmedim. Ayrıca hem ısınırken izledim, hem maç boyunca dikkat ettim. Gerçekten şut çekme konusunda oldukça zayıf.

Isla bindirmekten yoruldu. Ortaları daha iyi olsa golü bulabilirdik. 

Arkadaşımla sohbet ederken Fenerbahçe tribünlerinin ne kadar mükemmel olduğundan bahsetmiştim. Maç öncesi ısınma esnasında, takım sahaya çıkarken kusursuz bir atmosfer vardı. Ancak maç içinde böyle olmadı. Fenerbahçe tribünleri maçı izliyor. Tezahürat yapması beklenen tribünler bile etkisiz kalıyor. Ayrıca bir oyuncu ceza sahasında topu aldığı zaman hemen onu gaza getirecek tepkiler bana doğru gelmiyor. Hatta bir iki pozisyon futbolcular tribün tepkisinden dolayı erken ve hatalı tercihler kullandı.

Ferdi kullanılabilir miydi? Hep aklımda olacak bir soru.

Hakem kötüydü. Ama bir yerden sonra herkes hakeme oynamaya başladı. Bu da takıma zarar verdi.

Türk futbolunda en sinir olduğum olay zaman geçiren futbolcular ve uzatma süresini hesaplayamayan hakemler. Gerçekten statta ya da tv karşısında maç izlerken en çok sinirlendiğim anlar bu anlar oluyor. 

İçerde 17'de 16, 17'de 15 hayalleri kurarken erkenden bundan uzaklaştık. Şampiyonluk için iç saha performansı çok önemli. Umarım bundan sonra kayıp olmaz.

Locada izlediğim maç gol görememek üzdü.

Fenerbahçe için iyi başlayan sezon sakatlıklar ve şanssızlık ile beraber kötü sonlandı. Milli ara sonrası bir seriye ihtiyacımız var. Yoksa şampiyonluk hayal olur.

7 Ekim 2019 Pazartesi

Kocaelispor 3 Gölcükspor 1


Statta maç izlemeyi seviyorum ancak izledikten sonra gelip buraya yazmak her zaman kolay olmuyor. 10 Eylül tarihinde oynanmış bu maç. Skoru bile 2-1 diye kalmış aklımda. Sonradan 3-1 bittiğini hatırladım. 

Ya da sanırım her maça gidip taktik de yazmayı sevmediğim için aynı şeyleri yazmaktan kaçınıyorum sanırım. O yüzden de bazen buraya yazmak zor oluyor. Yine de tarihe not bırakmak açısından yaklaşık 10 senedir bloga bir şeyler yazıyorum.

Bu maç diğer maçlardan farklıydı aslında. Eylül ayının başında Türkiye Kupası ilk turunda Yalova'ya gitmiş, Yalova Kadıköyspor-Bigaspor maçını tribünde takip etmiştim. bu kez Türkiye Kupası ikinci tur maçı için stada gidiyordum.

Maça giderken beklentim bu kadar değildi ancak ufak araştırmalar maçtan güzel hikayeler çıkarıyor. Mesela ilk hikaye Gölcükspor'un forveti Batuhan Boyoğlu Kocaeli'de anneannemlerin oturduğu yerde oturuyordu. Sokakta taşları koyar, beraber top oynardık. Şimdi o Gölcükspor forması ile Kocaelispor'a gol atarken ben kale arkasında onu izliyorum. 

Maçın diğer hikayesi Gölcükspor'un teknik direktörü. Taner Gülleri. Kocaelispor forması ile özellikle Galatasaray'a bir maçta attığı 4 golle ve alınan 2-5'lik galibiyetle Türkiye gündemine gelmişti. O sezon tüm büyük takımlara gol atmış, sezonu da 18 golle tamamlamıştı. Kocaelispor'u Süper Lig'e çıkarırken de 21 golle gol kralı yine Taner Gülleri'ydi. O Taner Gülleri'nin şimdi Kocaelispor'a karşı teknik direktörlük yapması güzel hareket.

Mücadeleye gelirsek Kocaelispor için bu sezon asıl hedef 2.lig olduğundan kupa maçlarına yedek kadroyla çıkıyor. Yine öyle oldu. İlk yarı 0-1 geride tamamladı. 2.yarı ise özellikle kaleci hatası ile beraber gelen gol ve ardından Burak Süleyman'ın oyuna girişi ile beraber Kocaelispor için maç kolaylaştı. 3-1 kazanarak bir üst tura yükseldi.

Burak Süleyman'ın kariyer maçlarından birisiydi.

Kocaelispor tribünleri fazla dolu değildi ancak asıl hayal kırıklığım Kocaelispor için çok şey yapmış Taner Gülleri için tek bir tezahurat yapılmaması oldu. Bir tribün grubu Taner Gülleri'nin hoca olduğunu bilmeli ve ona göre tezahurat yapmalıydı.

Gölcükspor ile Kocaelispor tribünlerinin karşılıklı tezahurat yapması güzel detaylardı.

Kocaelispor 3.turda Sivas Belediyespor'a yenilerek kupaya veda etti. O maç çalıştığım için gidemedim.

Türkiye - Kocaelispor


Yeni Kocaelispor Stadyumu'nda oynanan Türkiye-İngiltere Ümit Milli takım maçı öncesi aldığım maç atkısı. Bir tarafta Kocaelispor ilk 11'i, bir tarafta Mustafa Kemal Atatürk. Güzel atkı. Koleksiyona eklendi.

Kocaelispor


Kocaelispor'un 15 Mayıs 2019 tarihinde oynadığı, 3.lig play-off yarı final rövanş maçının öncesi aldığım atkı. Kocaelispor o gün Yeni Çorumspor'a 0-3 kaybedip sezona kötü şekilde noktayı koydu. Atkı koleksiyondaki yerini kötü anılarla aldı.