24 Nisan 2013 Çarşamba

Mehmet Topuz'un Şutu


Son günler çok üzgünüz, çok üzgünüm, yakın arkadaşlarım ile beraber maç sonrası, 1 gün sonra, gecenin 3'ünde, 4'ünde, bugün ... Hep Fenerbahçe'yi konuşuyoruz, neden böyle oldu diyoruz, ne mi oldu? Takım kötü futbolla beraber Gençlerbirliği karşısında 2-0 yenildi ve şampiyonluğa bana göre veda etti. Aykut Kocaman'a göre de...

Mücadele'nin başından 59.dakikaya kadar inancım çoktu, ama her şey 59.dk Mehmet Topuz'un bomboş pozisyonu atamaması ile başladı. O an bu maç da gitti, şampiyonluk da dedim.

Fenerbahçe ne tarihinde ilk defa maç kaybediyor ne de ilk defa şampiyonluk kaçırıyor. Biz şampiyonluğu kaybetmeyi geçtim, statta son hafta şampiyonluğu vermiş, o durumu statta yaşamız taraftarlarız. Yani böyle bir şampiyonluk gitmesini normal şartlar altında rahat karşılamamız gerekiyor, ama öyle olmadı, çok üzüldüm, bunun bana göre nedenleri var, yazalım...

Öncelikle sezon başından beri Uefa Kupası her türlü daha önemli, ligi almasak da olur diyen biriydim, bunu hep diyordum ancak takımın sahaya çıkıp normal standart şekilde mücadele etmesi, rakip takım taraftarlarının  oley tezahuratları anında tepki vermemesi, rakip takım taraftarlarının şike tezahuratlarına kızmaması, savaşmaması beni en çok üzen olaydı. Tamam Uefa daha önemli ama 30.hafta lig maçı da böyle oyun, böyle rahat takım olamaz, en azından yenilsek bile maçın sonunda, sırılsıklam olsun o forma tezahuratının hakkının verilmesi gerekiyordu.

Üzülmemizin bir başka nedeni de çoğu Fenerbahçe'linin kabul edeceği gibi biz olmuyorsak kimin şampiyon oluyor olması, Fenerbahçe'nin Uefa'da yarı finale çıktığı bir dönemde, lider Galatasaray değil de başka bir takım olsaydı bu kadar üzülmezdik, bunu ben kendi adıma çok rahat söylüyorum, yine üzücü olurdu ama bu kadar olmazdı. Ezeli rekabet dediğimiz olayın tam karşılığını yaşıyoruz. Rakibimiz bizi geçiyor ve şampiyon oluyor, buna da çok üzülüyoruz.

Sevdiğimiz isimlerin üzülmesine üzülüyoruz. Cümle biraz saçma gibi oldu da mesela yakın arkadaşlarımın, mesela Aykut Kocaman'ın, Sow'un, Gökhan'ın üzülmesine üzülüyoruz. Fenerbahçe amblemini taşıyan, Fenerbahçe için mücadele eden isimlerin üzgün olmasına dayanamıyoruz. Belki herkesin hatası var buraya gelmesine falan ama insan onların yüzünün düşmesini istemiyor. Dik durmalarını istiyor.

Üzülmemin bir başka nedeni sevdiğimiz, saydığımız Galatasaray'lı arkadaşların mesajları, yazıları, onların genel olarak mutlu olmasını istiyorum tabiiki de ama galiba kıskanıyorum, bu kadar mutlu olmasını istemiyorum, en azından yıllardır kaçan şampiyonluklar, şike süreci falan çok acı çektik, bunlar yüzünden bir kere tam anlamıyla dört dörtlük bir sezon yaşamak güzel olurdu. 

Buraya kadar yazdıklarım aslında çok anlamsız şeyler, yazmayıp, '' üzgünüm amk '' yazıp kapasaydım da olurdu.

Fenerbahçe'li olmak güzel, Fenerbahçe'li dostlar güzel, Fenerbahçe çok güzel. Perşembe günü Benfica ile tarihimizin en önemli maçına çıkıyoruz ama akılların bir yerinde bir burukluk var, bunu da silemiyorum, zaten silmek de istemiyorum, böyle üzücü anlar olmasa belki de futbola, Fenerbahçe'ye bu kadar da bağlanmazdık. Böyle anlardan sonra takıma olan bağlılığım çok daha fazla artıyor.

Şimdi takım Perşembe sahaya çıkacak, ben o tribünlerde ''Fenerbahçe sen çok yaşa... '' tezahuratına katılacağım ya o an her şeyi unutacağım, yine armanın yanında olmanın gururunu, üzerimdeki formanın sevincini yaşayacağım. Statta milyonlarca taraftarı temsil etmenin gururunu yaşayıp, milyonlarca taraftar için takıma destek olacağım. Maç başlayacak, bitecek Benfica'yı yeneceğiz ya da yenileceğiz stattan çıkıp yola devam edeceğiz, bir sonraki maça kadar da Fenerbahçe'yi yaşamaya, Fenerbahçe için yaşamaya devam edeceğiz, tezahuratta ve blogun yukarısında banner'da yazdığı gibi de hayatımızın sonuna kadar '' Lacivert olmadan Sarı sevilmez, Fenerbahçe olmadan hayat çekilmez. '' tezahuratını unutmayacağız...

Hiç yorum yok: