28 Nisan 2013 Pazar

Maç Günlüğüm # 103 / Benfica Maçı


Çocuklarıma anlatacağım bir maça gittim, Fenerbahçe'nin tarihinde oynadığı en önemli maçı statta izlemenin gururunu yaşıyorum.

Fenerbahçe-Benfica, Uefa Avrupa Ligi yarı final ilk maçı, yer Şükrü Saracoğlu, tribündeyiz...

Heyecan günler öncesinden başlamıştı, içim içimize sığmıyor, aklımızda sadece bu maç oynuyordu, bu maçı yaşıyorduk. Maç günü gelmişti, işe gitmiştik ama aklımızda ne iş vardı ne da başka bir şey, verimsiz bir iş günü, allahtan anlayışlı iş yeri, saatler zor geçiyor, sosyal alemde insanlar heyecandan ne yapacağını şaşırıyordu, belki de yıllar sonra Kocaeli merkezde bu kadar çok Fenerbahçeli formalı insan görüyordum...

Saat 17:00'de yola çıkıp, saat 19:00 gibi stadın yanındaydık, stada bakıp '' biraz sonra burada yarı final maçı başlayacak, vay be'' diyerek Nazlı'nın Yeri'ne geçiyorduk, maç ne olur, kazanır mıyız konuşmaları arasında içilen biralar, yapılan tezahuratlar, yanan yüzlerce meşale, patlayan ses bombaları, Nazlı'nın Yeri yükünü almış maç saatini bekliyordu.

Etraf karnaval yeri, yanımızda sevdiğimiz dostlar, gün şahane başlayıp, şahane gidiyordu, hatıra olarak çekilen fotoğraflar...

Boynumuzda Fenerium'un yaptığı güzel işlerden olan Fenerbahçe-Benfica maç atkısı ile beraber heyecanımız ile stada giriyoruz, yarı final maçı için stattayız, bunun coşkusu yeter.

Her zaman maçları izlediğimiz iki dost Fırat ve Mesut ile beraber Okul Açık G bloktaki yerimizi alıyoruz, futbolcuları tribüne çağırmak, takımı Amsterdam'a gidiyoruz tezahuratları eşliğinde maça hazırlama...

Maç saati geliyor, koreografi'nin parçası olarak kartonları kaldırıyoruz ve güzel bir işe yardımcı olmanın sevincini yaşıyoruz, maç başlıyor...

Omuz omuza peşinden bizim için saldır Kanarya diyerek milyonlarca Fenerbahçelinin sesi oluyoruz, takım iyi oynuyor, takım istekli oynuyor, direkten dönen top, ilk yarı biterken kazanılan penaltı, ancak atamayınca yaşanılan hayal kırıklığı sonrasında ilk yarı 0-0, inanç devam ediyor, iyiyiz, bu maçı alacağız diyoruz.

2.yarı başlıyor, takım yine iyi, yine atak yapıyoruz, kaleci çıkarıyor, savunma uzaklaştırıyor, yine direkten dönüyor ama en sonunda Egemen ile top ağlara gitmeden golü buluyor skor avantajını alıyoruz, bu golden sonra tribünler daha coşkulu, daha istekli, başka gol olmayınca mücadele 1-0 bitiyor.

Avrupa Ligi'nde bundan sonra maç yapma şansımız yok, son maçı yaşıyoruz, 20 Eylül Marsilya maçı ile başlayan mücadelemiz, 25 Nisan Benfica maçı ile sona eriyor, artık önümüzde biri deplasmanda biri tarafsız sahada olmak üzere 2 maç var, bunun bilinciyle, takımı yürekten alkışlayarak stattan ayrılıyoruz.

Herkes mutlu, herkes inançlı, tezahuratta ''Amsterdam'a gidiyoruz!'' diyoruz ve inşallah da gideceğiz.

Maç günlükleri devam edecek, belki bir maç günlüğü de Amsterdam'dan yazarız, kim bilir...

Hiç yorum yok: