1 Aralık 2012 Cumartesi

Hayatımdan Kesitler # 3


























Fotoğraf Londra'dan, şarkı da Zülfü Livaneli'den.

Son zamanlarda hayatımda yaşadığım maddi sıkıntılar, yapılan büyük yanlışlar sonucu, şu hayatta aile, eş-dost, sevgili'den sonra en mutlu eden şey olan Fenerbahçe'den uzak kalıyorum. Kombinem olmasına rağmen maça gitmiyorum. Maddi sıkıntılardan dolayı artık maçlara gitmeme kararı aldım, gitmemeliyim. Eskiden olsa bir şekilde Kadıköy'e de, salon maçlarına da, deplasmana da giderdim ama şu aralar gitmemem en hayırlısı. Bir süre daha böyle devam edecek. 

Gitmediğim maçlarda kombineyi bilet fiyatına kiralıyorum.

Bu süreçte yanımda olan insanlara da ayrı bir şeyler söylemek lazım, teşekkür etmek lazım. Maddi-manevi yanımda oluyorlar, bu arada bu kadar yazıyoruz falan da borcumun çok olduğunu sanmasın kimse, telefon, anneler günü hediyesi, kartlar derken 4 haneli sayıyı biraz geçiyor. Öyle aşırı sıkıntı çekmeden de halledebilirim-halledeceğim.

Bir sonraki #hayatımdan kesitler yazısında durumlar tamamen düzelmiş olacak.

Yeter bu kadar sıkıntılı yazı,cümle.

İş yerinde gececi olarak çalışıyorum ve bir süre daha öyle çalışacağım. Sabah uyumak, akşam sakin şekilde çalışmak, gece Nba'i takip etmek gibi güzellikleri olsa da sosyal hayat sıfır, 4'de işe giriyorsun, ondan önce geç kalktığından hiçbir yere gidemezsin, akşam 24:00'de çıkıyorsun, bir yere gidemezsin, evden işe, işten eve şeklinde geçen bir süreç yaşıyoruz.

Yaz gelsin abi, yaz çok güzeldi, deniz, havuz, tekne, balık tutmak, futbol oynamak, mangallar, muhabbet falan, kış tek kelimeyle sıkıcı.

Bir ara Kutay'la Bodrum'a kaçsak hiç fena olmaz ya, gidip bir gün takılıp dönelim. Bakalım olabilir belki.

Fenerbahçe için de bir avrupa deplasmanı zamanı geliyor, Arda Başaran askerden gelsin de gidelim bir maça.

Twitter'da 105 bin tweet'e gidiyoruz, 2230 takipçi ile beraber devam ediyoruz, her gün unfollowlar, her gün karşılıklı sohbetler, bir gün kapatıp orayı da gitmek lazım diyeceğim de twitter'dan kopmak çok zor, kendimizi kandırmayalım. İyice bağımlısı olduk.

İzmit de sıkıcı mı ne?

Arada film izlesem de dizi hiç izlemiyorum. Sadece şu aralar Leyla ile Mecnun, Lost ve İşler Güçler izlemeye başladım. Leyla ile Mecnun'un 20 bölümünü falan izlemiştim ama 1'den başladım, Lost'un da sadece 3 sezonunu izledim, etrafta birilerine bunu söyleyince '' Senin yerinde olmak isterdim, önünde müthiş bölümler var.'' diye tepkiler alıyorum. Bir ara gaza gelip bitirmek lazım, harici hard-disk'de bütün bölümleri mevcut. İşler Güçler komik dizi, onu daha çok izliyorum.

85 kiloya çıkmıştım bir ara, şu an 75 kiloyum, nasıl indim, abur cubur yemeden, her gün yürüyerek. Ama şu aralar yürümüyorum ve abur cubur yiyorum. Belli oldu yaza yine başladığımız yere dönmüş şekilde gireceğim.

Ruffless Fenerbahçe cipsi. Yıllar önce Barcelona store'da görmüştüm-tv'de- bizimkiler de böyle bir işe girişti, fikir kimden geldi bilmiyorum ama cipsin arkasında ''Fenerbahçe lisanslı ürünüdür.'' yazıyor. Bu işten para alıyor muyuz bilmiyorum da, ben hep ondan alıyorum. Buradan da kulübe katkı sağlayalım.

Beyaz Mont, süper falan ama 269.95 TL. Biri hediye alırsa hayır demem, ama abi biraz fiyatının inmesi gerekmiyor mu ya? Bu fiyat çok değil mi? Bakın siz de beğenin. Tıks . Böyle fiyatlarla da kulübe katkı sağlamamız söz konusu değil.

Fenerium dedik de şu ürünü de ilk maça gittiğimizde alacağım, şahane bir şey, fiyatı da güzel. Tıks Ayrıca şu da şahane, onu da bir ara sepete atmak lazım... Tıks

Neyse şimdilik bu kadar yeter, bundan sonraki yazı çok daha pozitif, çok daha dolu olacak, en azından bunu başaralım.

1 Aralık bu yazı ile başladık, Aralık güzel geçsin be...


1 yorum:

akdeniz dedi ki...

fotoğraf süper gerçekten de..
http://zoomlabakalim.blogspot.com/