28 Aralık 2011 Çarşamba

Maç Günlüğüm # 73


- Biraz - hatta çok - gecikmeli bir maç günlüğü. Neredeyse hangi maçı yazacağımı unutuyordum.

- Fenerbahçe Ülker-Bilbao Basket maçı için İzmit'den yola çıkıyorduk. Bunu her seferinde özellikle belirtiyorum çünkü İzmit'den 130 km mesafeden basketbol maçına gitmek herkesin yapacağı bir olay değil. Kimsenin Fenerbahçeliliğini sorgulayacak durumum yok ancak kendi Fenerbahçeliğimi sorguluyorum. İyi Fenerbahçeliyim. Büyük iş yapıyoruz. Bu maçla birlikte Fenerbahçe'nin Euroleague'de evinde oynadığı 5 maçtan üçünü salonda izlemiş oldum. Maddi durumlar ve iş durumları el verse fire vermezdik.


- Saat 16:30 otobüsü ile yollara düşüyorduk. Bu sefer bir değişiklik - aslında bilet bittiği için - yaptık ve Metro Turizm ile gittik. Müthiş. Metro Turizm > Efe Tur > İzmit Seyahat. Ancak Samandıra'nın oraya girmese daha iyi olurdu. Tv, ikramlar, rahatlık müthiş. Ayrıca insanlar şu an çok tercih etmedikleri için bomboş. Rahat rahat yayılıyorsun.


- Saat 18:00 Kadıköy ve oradan da Metrobüs ile Sinan Erdem. Her zaman olduğu gibi Metrobüs yine sıkışık. Ama yine keyifli ve sıcak muhabbet. İnsanlar iş stresi, okul stresi, hayat stresi ile gayet bitkin şekilde yolculuk yaparken biz gayet de mutlu şekilde gülerek yolculuk ediyorduk. Fenerbahçe güldürür diye bir pankart mı yapsak?


- Salonun oraya vardığımızda hiç beklemeden içeri girdik. Vip tribününde maç izlemeye devam ediyorduk. 104 numaralı tribün. Tanjevic falan yanımızdan geçiyor, dönüp bakmıyoruz. O derece VIP olduk. Şaka bir yana tribünde yerimizi aldığımızda salonun yavaş yavaş dolduğunu görüyorduk.


- Bir baktık hemen önümüzde Mirsad bir arkadaşı ile muhabbet ediyor hemen gittik yanına fotoğraf çekildik. Ne zaman sahalara dönüyorsun dediğimizde 10 gün daha var cevabını verdi. Spahija ile fotoğraf çektiremedik. Seslensek dönüp bakacaktı belki ama seslenmedik. Mrsic ile niyetlendik ancak o zaman da iş işten geçmişti. Emir ise bizi duymadı. Ya da takmadı.


- Sine Büyüka'nın maç öncesi basın tribününe gelirken herkesle fotoğraf çekilmesi, herkese gülerek davranması ve evet çok güzel olması ... Bu sene ilk gittiğim Laboral maçı da görmüş ancak çok beğenmemiştim. Bu maç farklıydı.


- Mrsic mi daha yakışıklı yoksa İbrahim Kutluay mı? Karar veremedik.


- Mücadeleyi 70-80 kaybettik.



- İnternetten tanıştığım bir insan ile daha gerçek hayatta da tanıştım. Olcay abla. Daha uzun sohbet edebirdik. Bir dahaki sefere artık.

- Tribün bakımından iyi atmosfer vardı. Zaman zaman coşku tavan yaptı ve herkes bağırdı. Takım biraz oynasa, çok değil biraz oynasa bu tribünler çok daha fazla gaza gelir, coşar, 6.adam olmanın hakkını verirdi.


- Grimau'nun attığı basket herkesi yerine oturttu. Ben hayatımda böyle bir basket görmedim. Daha sonra Alex Mumbru'nun faul düdüğünden sonra öylesine ortasahadan attığı topun da girmesi '' Ehhh be '' dedirtti. İnanılmaz 2 basket.


- 1.çeyreğin ortalarında yanımıza gelen, oturan, ara ara tezahuratlar yapan 2 güzel bayanın 4.çeyreğin başında  salonu terketmesine anlam veremedik. Neden geldiler ? Neden gittiler ? 


- Euroleague çok farklı bir heyecan. Şampiyonlar Ligi gibi. Müziği de güzel ancak bir Şampiyonlar Ligi müziği değil.

- Mücadele sonrası bir abinin arabası ile rahat bir şekilde İzmit'e döndük. Saat 02:00 gibi evdeydim.


- Fenerbahçe Ülker'i salonlarda takip etmeye devam edeceğiz.


- Yazacak başka detaylar illah vardır ancak üstünden çok geçtiği için hatırlamıyorum.


- Cuma günü oynanacak Fenerbahçe Ülker - Galatasaray Medical Park maçı günlüğü ile burada olacağım.

Hiç yorum yok: