30 Mayıs 2011 Pazartesi

Şampiyonluk Günlüğü



Fenerbahçe’nin şampiyonluk maçını izlemek için ve gelecek olan şampiyonluğu kutlamak için Kadıköy’e gidiyorduk.

Hafta bizim için Pazar akşamı oynadığımız Ankaragücü maçı sonrası başladı. 1 hafta boyunca sadece ve sadece Fenerbahçe’nin Sivasspor maçını düşündük. O maça konsantre olduk. Totemler yaptık, uğurlar denedik,  korktuk, hüzünlendik.  Şampiyonluk önemli değil önemli olan mücadele desek de bu kadar mükemmel şekilde geçen sezonun kupa ile sona ermemesi hepimizi çok üzerdi.  Yine gider ilk gün formamızı alırdık, yine gider ilk gün kombinemizi alırdık ancak üzülürdük.

Hafta boyunca zaman geçmek bilmiyordu. Zamanın geçmesi için ne yapacağımıza şaşırmıştık.  Zor da olsa Pazar günü geliyordu. Cumartesi gecesi en iyisi uyumak, uykuda zaman hemen geçer anlamayız diyen insanlar, yatmadan sabaha kadar sezonun maçlarını izleyen ve kendince istatistikler çıkaranlar, çok rahat olanlar, kesin şampiyonuz diyenler ve totem yapanlar J

Pazar günü olmuştu. Tüm Fenerbahçeliler gibi benim için de çok önemli bir gündü. Daha çok değil geçen sezon da böyle mükemmel geçen sezonun ardından Pazar günü Kadıköy’e şampiyonluk için gitmiştim ancak olamamıştık. Bir sezon sonra yine şampiyonluk parolasıyla atlıyordum trene ve Kadıköy’ün yolunu tutuyordum. Üzerimde formam elimde atkım. Ayrıca bu sezon maçı statta değil ‘’ FBloggers ‘’ grubuna üye olan güzel insanlar ile tv başında izleyecektim.

Saat 14:30 gibi Kadıköy'de olacağım diyordum ancak tren yolculuğuna daha fazla dayanamadık- tabii heyecan - ve Bostancı'da indik. Oradan yürüyerek Bağdat Caddesi ...

Bağdat Caddesi süslenmiş, insanlar formalarını giymiş, evler süslenmiş, bayraklar asılmış şampiyonluk bekleme pozisyonuna geçilmişti. Bağdat Caddesi’nde zamanın geçmesini beklerken Türk Telekom standında çembere soktuğum 2 top – 2 farklı stand – sayesinde 2 tane de atkı kazanmıştım J Gün iyi başlamıştı. – Atkıları yanımda olan 2 arkadaşıma hediye ettim –

Saat 15:00-15:30 gibi FBloggers grubundan güzel insanlar ile buluştuktan sonra istikamet Caddebostan sahildi.

Alkolleri almış, şampiyonluk şarkıları söyleyerek – yalan – Caddebostan sahile gidiyorduk. Sahil boyunca formalı insanlar çimlere serilmiş adeta gelecek olan şampiyonluk öncesi katılacakları kutlamalar öncesi dinleniyorlardı. Biz de güzel bir yer bulduk ve muhabbete başladık. Şampiyonluk, Aykut Kocaman’a olan güven, Avrupa’da mutlaka başarı gelmesi gibi konular konuştuk. Bu arada zaman zaman tezahuratlar ile Caddebostan sahili havaya sokuyorduk. Tabii yanan meşaleler ile birlikte.

Artık saat maç saatine yaklaşmıştık. Tezahuratlar ile beraber maçı izleyeceğimiz mekana – Pacific – geçiyorduk. Bağdat Caddesi’nde ilk kez bir maç izleyecektim. Kendi kendime umarım şampiyonluk gelir ve bir daha burada maç izlememek zorunda kalmam diyordum. Mekan ilk başlarda sessiz, sakin ve heyecanlı olsa da maçın başlamasına yakın bir süre kala tezahuratlar ile beraber ortamı renklendirdik.

Ve artık kalplerin durma noktasına geldiği an maç başlıyordu. Ya gün mükemmel devam edecek, ya da üzülerek ancak gururlu bir şekilde evlerimize gidecektik …

Hiç yorum yok: