20 Ocak 2011 Perşembe

Maç Günlüğüm # 56


- ... mücadele et yeter ki iste biz hep olduk arkanda oluruz yine yenilsen bile ...

- Fenerbahçe - Ekaterinburg maçı için saat 17:05 otobüsü yollara düşüyorduk. http://blogdellospor.blogspot.com/ 'dan Uğur ve http://caferaganotlari.blogspot.com/ 'dan Yücel ile beraber.

- Efe Tur Plus ile bir yolculuk daha. 2.kez Efe Tur Plus ile gittiğim için anlatmayacağım tekrardan. Zaten insan 1 saatlik yolda ne filmi izleyecek ya. Ben izleyemem en azından. Sadece 5 dk bakıp sıkılıyorum.

- Saat 18:50 gibi Kadıköy'de olduk. Uğur Efes maçı için yanımızdan ayrıldı ve kaldık 2 kişi. Burger King'de yemek yedikten sonra salonun oraya geçtik. Bu arada yanımıza Eren diye bir arkadaşımızda katıldı.

- Yemek yedikten sonra salona geçtik. Biletlerimizi yemek yedikten önce aldığımız için beklemeden içeriye girdik. Zaten beklesek de rahat girerdik sıra falan yoktu.

- İçeriye girdiğimizde tribünlerin dolu olduğunu gördük. Maça daha az ilgi bekliyordum.

- Mücadele öncesi kadrolar anons edilirken Pondexter hakettiği alkışı aldı. 

- Karşılaşmayı inanılmaz bir mücadele ile kazandık.

- Tribünler çok iyiydi. Benim Caferağa hayatım boyunca gittiğim en iyi 2-3 maçtan biriydi. Feder önderliğinde tezahuratlar bilinçli ve mantıklı yapılıyordu. Ara ara bütün salonun katıldığı tezahuratlar da oluyordu. Hele bir '' Sensiz hayat ... '' yaptık ki mükemmeldi. 

- Caferağa'da inanılmaz bir kitle var. Bilinçli ve hep aynı kitle. Yaşları da ilerlemiş insanlar. Basketbol'u biliyorlar ve takımı çok seviyorlar. Hele bazı basketlerde ayağa fırlayan yaşlı amcalar var ki görülmeye değer. Mükemmel.

- 10-15 Rus taraftar da salondaydı. Maç boyunca susmadılar. Özellikle bizim serbest atışlarda oluşan sessizlikten yararlanıp salonu inlettiler. Atkı değiştirmek için yanlarına giden Yücel'e öğrenci olduklarını söylemişler. Atkıları da başkaları vermiş ve alacaklarmış. Yalan .

- Aziz Yıldırım ve yöneticilerin salonda olması bana göre güzel bir detaydı. Aziz başkan salona hep geliyor zaten. Ayrıca Aziz Yıldırım gelsin karşımda bana ne söylersen söyle desin hiçbir eleştiri yapamam herhalde. Bir ağırlığı var ya. Ne bileyim konuşamam karşısında. Eleştiremem. Yani sorular sorarım. Neden böyle oluyor, neden şunlar olmuyor falan ama öyle sert eleştiri yapamam. Yapmam.

- Devre arasından dönerken yerine oturmaya gelen Murat Özaydınlı'nın Divan Kurulu başkanı Yüksel Günay'ın yanağından makas alması paha biçilemez. 

- Maç sonunda yöneticilerin neden yerlerinden kalkmadığı ve salonun tamamen boşalmasına rağmen dışarı çıkmadıklarını merak ettim.

- Maç sonunda 23:00 otobüsü ile dönmek üzere biletlerimizi aldık.

- Bu arada 30-40 dk vakit var 1 bira içelim diye girdik bir pub'a. Pub değil aslında Birahane :) Pub havalı ama :) Roma-Lazio maçı açıktı. Simplicio, Borriello ve Hernanes'den bahsettik. Sadece bu 3 isimden ve eve geldiğimizde bir baktık ki bu 3 oyuncu da gol atmış. 

- 23:00 otobüsüne bindik ve saat 00:30 eve vardım.

- Hayatımın en mutlu maçlarından birin geride bıraktım. Ne alınan skor, ne top 16'ya kalmak. Beni mutlu eden sadece mücadeleydi. Hep böyle oynayın canımızı verelim. Gerçekten verelim .

Hiç yorum yok: