2 Şubat 2012 Perşembe

Hayatımdan Kesitler # 2


Kişisel bir konu yazarken neden başka birine ait fotoğraf kullanıyorum bilmiyorum ama bu sefer de Abbey ve Peter Crouch çiftini koyalım. Abbey'in kucağında da 10 aylık Sophia. Kızları.

İş hayatı devam ediyor. Aynı yoğunluk, aynı monotonluk. İş ile ilgili daha da konuşacak bir şey yok. İşin nesi konuşulur abi. Sıkıcı işte.

Kar yağıyor millet Kartepe'ye çıkıyor biz yüksek yerlere. Poşetle kaymak > kayakla kaymak. Ben poşetle kayarken daha büyük zevk alıyorum. Zaten yanımda sevdiğim insanlar olsun, her şeyden zevk alırım. - yazar burada duygusallığa bağladı. -

Geçtiğimiz aylarda bir laptop masası aldık. Şu an da bu yazıyı o masanın üzerinde duran laptop'dan yazıyorum. İşte bu ; Tıklayın. İmkanı olan gitsin alsın. Yer kaplamıyor, istediğiniz yere götürüyorsunuz. Yanına bir bardak da konabiliyor. Fiyatı da 40-50 TL bir şey galiba.

Madem alışveriş konusuna girdik. Yine geçtiğimiz aylardam fotoğraf makinası aldım. 640 TL ! Şöyle bir şey. Bir süredir onunla fotoğraf çekmeye devam ediyorum. Tabii fotoğraf çekmeyi sevmek lazım. Fotoğraf çekmek lazım. Yıllar sonra bile bu fotoğraflara bakacağım. Tabii silinmezse ... 

Üç nokta koydum biraz önceki cümleye çünkü konuyu bir yere bağlayacağım. Bir de silinmesin, belli bir arşiv olsun diye şöyle de bir şey aldım. Harici Hard Disk. 500 Gb. Bununla bilgisayar performansı daha da arttı. Çünkü dolmuyor. Filmleri, dizileri, maçları oraya atıyorum. Arşiv de oluşacak.

Alışveriş olaylarından biraz ciddi olaylara geçelim. Okul. Açıköğretim'e kayıt oldum. Sadece 2 sene okuyacağım ve Üniversite mezunu olacağım. Sonra da bir aksilik olmazsa bir süre gemilere işe. - Gemi Makinaları mezunuyum da -

Hâlâ tenis oynamadım. Hayatımda bir kere bile oynamadım. Tenis izlemeyi çok seven, en basit, önemsiz turnuvanın bile tüm maçlarını izleyen, izlemeye çalışan benim tenis oynamamış olmam büyük skandal. Gerçekten bir dahaki hayatımdan kesitlere kadar oynayacağım. - buraya böyle yazarsam oynarım belki. -

Limonlu bira > normal bira. Yazın çok içiyorduk. Yaz demişken kar bir süre daha yağsın, böyle yağsın ama. Sonra da yaz gelsin. Tekne ile gezmek, balık tutmak, yüzmek, top oynamak, mangal yakmak ...

En son ne zaman Sinema'ya gittiğimi hatırlamıyorum. Tiyatro'ya 1.5 hafta önce gittim. Tiyatro > Sinema :)

İnsanlar çevresine göre neden yaşar ? Neden evde bütün gün İbrahim Tatlıses dineyip twitter'a, facebook'a sürekli yabancı müzik, caz dinliyorum ayağı yapar ? Neden sokakta farklı davranıp, sosyal ortamda farklı davranır ? Neden başkalarının arkalarından konuşur? İkili oynar ? Neden sürekli elit takılıyormuş gibi bir imaj vermeye çalışır ?  Çok soru sordum. Cevaplanması gereken sorular.

Twitter'da 1594 takipçim var. Ancak insanların işine gelmeyen yorumları yazdığımdan bu sayı burada. Mesela Aziz Yıldırım hakkında yazmasam - savunsam, övsem demiyorum - rahat 3 binden fazla takipçim olurdu. En sevmediğim insan tipi. Sen Ebru Gündeş dinliyorsun unfollow, sen onu sevmiyorsun unfollow, sen benimle aynı şekilde düşünmüyorsun unfollow ... Böyle insanlar beni unfollow yapsın. Cidden yapsın. Temizlensin twitter'ım.

Objektifliğin suç olduğu zamanlar. İnsan sadece Türkiye'de objektiflik yüzünden suçlanabilir herhalde. 

Kaan Erden geldi akıllara. Askerde şu an. Sağ salim gelir inşallah. Bize objektiflik konusunda mesajlar versin.

Zülfü Livaneli büyük sanatçı. Çok da seviyorum.

D-Smart > Digitürk. Eve D-Smart aldığımdan beri Digitürk izlemiyorum. Sadece bazı maçlar. D-Smart'ın görüntü kalitesi çok daha iyi. Bunu da okuyun be. Belki indirim falan verirsiniz :)

Karamürsel > Kadıköy > İstanbul > İzmit.

Bahislere devam. Şanssız da olsa devam ...

Neyse ya bu seferlik bu kadar. Sık yazmak lazım bunlardan aslında da yazamıyoruz işte. Zaten kim yazıyorki. Kutay yazar bu kadar sık. Başka da kimse yazmaz. 

Saygılar ve sevgiler. Okuyan herkese selam.

1 yorum:

kutay dedi ki...

yazalım