30 Aralık 2009 Çarşamba

NBA'de Haftanın Değerlendirmesi (10 Aralık-30 Aralık)

Efendim öncelikle iyi akşamlar. Burayı özlemişim gerçekten. Dile kolay 3 haftadır yazamıyoruz yazıyı, gerek üşengeçlikten gerekse zorunlu sebeplerden dolayı. Ancak sizlerden özür dilemeyeceğim bu sefer çünkü özür dilemek, bir şey için kendini affettirmek ve bir daha aynı şeyi yapmamaktır. Buradaki şeye de hata diye biliriz. Yine gevezelik yaptım kusura bakmayın. Ne diyorduk? Heh, NBA'de Haftanın Değerlendirmesi başlığı altında resmen ayın değerlendirmesini yapacağız bu yazıda. Dolayısıyla ne kadar küfretseniz kabulumdür. Sizlerden Kaan Kural'ın favorisi olan New Orleans Hornets Dansçı Kızları ya da nam-ı diğer Honeybees ile özür diliyorum. Özür mü diledim? Hani dilemeyecektim lan?!

Haftanın Takımı: Cleveland Cavaliers
Geride bıraktığımız günler boyunca Cleveland Cavaliers takımı oynadığı 11 maçın 10'unu kazandı. Kaybettiği tek maç deplasmanda Nowitzki'siz Dallas'a karşı. Ancak arada öyle mağlubiyetler olur. Sezona iyi başlamamıştı Cavs. Yeni isimler Shaq, Moon, Parker uyum sürecini atlatamamıştı. Ancak tahmin ediyordum uyum sürecini atlatacaklarını ve Cavs'in düzeleceğini. Öyle de oldu. Cavs takımı geride bıraktığımız günlerde Milwaukee, Philadelphia, New Jersey gibi güçsüz takımların yanında Portland, Phoenix, Atlanta gibi güçlü takımları da devirdi. En önemlisi de Noel gecesi oynanan Lakers maçı. Los Angeles Lakers'ı deplasmanda, hem de 2. periyottan itibaren farkı sürekli 15 civarında tutarak yenmeyi başardılar. En önemli galibiyetleri buydu, geçen sene 2 maçta da yenildikleri rakiplerini yenerek mesajı gönderdiler. Cleveland Cavaliers takımı şu an 25 galibiyet 8 mağlubiyet ile Doğu 2. si, NBA 3. sü konumunda.

Haftanın Oyuncusu: Kobe Bryant
Bu adam NBA'in en çok para kazanan isimlerinden. Evi, arabası, çocukları, şanı, şöhreti, gücü, 4 tane şampiyonluk yüzüğü, MVP ödülü, sayısız başarısı var. Los Angeles'ta adeta tanrı gözüyle bakılıyor, bırakın Los Angeles'ı ABD'de, hatta bırakın ABD'yi tüm dünyada ona ilah gözüyle bakılıyor. Kısacası her şey ayaklarının altında ama o ne yapmakla meşgul biliyor musunuz? Basketbol oynamakla. Sahaya çıktığı anda hiç bir şey düşünmüyor. Hiç bir şey önemli değil o sahada olduğunda. Önemli olan tek şey onun katil içgüdüsü ve en kolay maçı, en kötü rakibi bile hırsından ödün vermeden devirmenin peşinde. Sürekli çalışıyor, sürekli çabalıyor, asla pes etmeyen bir yapısı var. Bu ay Minnesota maçında sağ baş parmağı kırıldı. Sağ baş parmak, sağlak bir basketbolcu için şut atmasındaki en önemli parmağıdır. Ama o bırakın sakat listesine girmeyi, kırık parmakla o maça devam etti ve sol eliyle sayılar atmaya başladı. Hemen ertesi gün oynanan Utah maçında kırık baş parmağına mide rahatsızlığı eklendi ama Kobe yine sahadaydı. Oklahoma City maçında dizinin üzerine ters düştü. Devam etti. Saramento maçında dirseğinden sakatlandı ancak çıktı uzatmalarda 2 üçlük üst üste atarak takımına maçı kazandırdı. Kimsenin iyi performans gösteremediği Noel gecesinde, Cleveland'a karşı adeta tek başına savaştı. O değil Haftanın Oyuncusu olmayı, Yılın Oyuncusu olmayı hak ediyor şimdiden.

Haftanın 5'i:
PG: Chris Paul
17.2 sayı, 11.6 asist, 5.6 ribaunt. 9 Aralık'tan bu yanaki ortalamaları. Sene başında New Orleans çok kötüydü. Adeta Chris Paul tek başına oynuyordu. Asistleri yeniyor, çabası boşa gidiyordu. O da yeni bir kimliğe bürünmüş ve skorer maçlar çıkarmıştı. Sakatlandıktan sonra koç Byron Scott kovuldu ve yerine Jeff Bower getirildi. CP3 sakat olmasına rağmen Hornets iyi maçlar çıkardı. Takım bir düzene oturduktan sonra CP3 geri döndü ve sene başındaki bireysel oyunundan sıyrılıp yeniden asistleriyle takımı yönetmeye başladı. En önemli oyunlarından birini de NTV'de de yayınlanan Denver Nuggets maçında çıkardı. 30 sayı, 19 asist, 9 ribaunt. Belki o maçta triple-double'ı 1 ribauntla kaçırdı Chris Paul ancak dün gece oynanan maçta 16 sayı, 10 asist, 11 ribaunt ile triple-double'ını da yaptı.

SG: Kobe Bryant
Yukarıda çok değindik. Şimdi biraz işin istatistiksel yönünden bahsedelim. Pau Gasol sakatlıktan döndüğünden sonra Kobe'ye sayı anlamında pek gerek kalmamıştı ve o da frene basmıştı. Say Krallığı sıralamasında da 1. likten, 6. lığa kadar düşmüştü. Ancak kırık parmakla, sakat dirsekle bir şekilde son 9 maçta onun sayılarına çok ihtiyaç duydu Lakers ve o da son 9 maçta 36.5 sayı ortalamasıyla oynayarak 6. lıktan gelip tekrar 1. liğe yükseldi. Sırasıyla 42, 39, 29, 28, 40, 35, 38, 34, 44 sayılarla oynadı Kobe. Birde Bucks deplasmanında maç kazandıran basketi var tabii. Kariyerinde 103. 40+ sayı performansını dün gece Golden State Warriors karşısında çıkardı, yanına 11 de asist ekledi. Son 2 hafta, Batı'da Haftanın Oyuncusu seçildi. Bu sene için en büyük MVP adayım Kobe Bryant.

SF: Kevin Durant
Aslında bu hafta buraya 3 oyuncuyu birden de yazsam sorun olmaz. Durant haricinde diğer iki isim Lebron James ve Carmelo Anthony. Ancak Carmelo ve Lebron'a daha önce burada yer verdiğimiz için bu hafta Durant'i ödüllendirmeliyim diye düşündüm. Şu an 28.4 sayı, 6.9 ribaunt ve 3.0 asist ortalamasıyla oynuyor Durantula ancak sahada verdiği katkı istatistik kağıdında gözükenden çok daha fazla. Genç Oklahoma City Thunder'ın genç lideri. Özellikle son 5 maçta OKC 4 galibiyet aldı. Yenildikleri takım da deplasmanda 3 sayı farkla Los Angeles Lakers. Bu son 5 maçta Durant 30+ sayı attı ve takımına 4 galibiyet kazandırdı. Durant, inanılmaz uzun kolları, öldürücü şutları ve durdurulamaz driplingleri ile kesinlikle burada olmayı hak ediyor.

PF: Zach Randolph
Randolph 2001 yılında 19. sırada Portland tarafından seçilmişti ve henüz 3. senesinde kendini kanıtlamayı başardı. Yıllardır oynadığı her maçta fazla top kullandığı ve buna oranla fazla top kaybettiği için eleştirilmişti Zachary. Portland'dan sonra New York'u ve Los Angeles Clippers'ı ziyaret etti ancak iki takımda da kalıcı olamadı. Bu sene başında bir takasla Memphis'e geçti ve şu ana kadar tek kelimeyle mükemmel oynuyor. Memphis sezona ilk 9 maçta 8 mağlubiyet alarak başladı. Şimdi ise son 12 maçta 4 mağlubiyetleri, 8 galibiyetleri var. Ayın 13 ve 14'ündeki maçlarını çıkartırsak kalan 10 maçın 10'unda da double-double yaptı Zachary. Bu 10 maçtaki sayı ribaunt ortalaması 24.6-16.0! Hakikaten etkileyici rakamlar. Zachary All-Star'a göz kırpmıyor dersek kendimizi kandırıyor oluruz.

C: Pau Gasol
Aslında bir PF Pau. Ancak Bynum'un faul problemine girmesiyle PF başladığı her maçta en az PF oynadığı kadar Pivotta oynuyor Pau. Dolayısıyla onu ilk 5'e pivot olarak yerleştirmemizde hiç bir sıkıntı yok. Lakers onun dönüşüyle büyük bir hava yakaladı. Şimdi o hava birazcık dağılmış olsa da Pau, Lakers savunmasının ve hücumunun en önemli parçalarından. Bynum'un kötüye gittiği, Odom'un da istikrarsız olduğu dönemde, özellikle 4 maçlık Doğu Turnesinde ayakta kalan tek uzun oldu. Üst üste 20 ribaunt çekerek kariyer rekorunu egale ettiği maçlar çıkardı. Rekoru da uzatmaya giden Milwaukee maçında 22 ribaunt çekerek kırdı. Tıpkı Zachary gibi son 12 maçın sadece 2'sinde double-double yapamadı. Bunlar Phoenix ve Cleveland maçları. Ancak kalan maçlarda öyle güzel performanslar sergiledi ki onu Howard ve Tim Duncan'ın önünde buraya layık gördüm. Şu anki ortalamaları 17.4 sayı, kariyerinin en yüksek rakamı olan 11.8 ribaunt, 3.5 asist ve 1.9 blok.

Haftanın Çaylağı: Tyreke Evans
İlk 2 yazımızda Brandon Jennings olmuştu haftanın çaylağı. Bu yazıyla birlikte son 2 yazımızda Tyreke Evans olmuş oluyor. Blake Griffin'in sakatlığından dolayı yokluğunda bu iki çaylağa yaklaşılmıyor şu an NBA'de. Daha doğrusu Jennings'in son haftalarda şut yüzdesindeki düşüklükten sonra Tyreke zirvede yalnız kaldı bana göre. Ara ara Stephen Curry, James Harden ve Jonny Flynn iyi performans gösteriyorlar ama Tyreke istikrarlı olarak her maç katkı sağlıyor ve Kevin Martin'in sakatlığından Kings'e çok iyi liderlik yapıyor. Şu anki istatistikleri 20.3 sayı, 5.3 ribaunt, 4.9 asist. Ama bu istatistiklerin dışında sahadaki liderliği inanılmaz. Son toplar ona veriliyor ve o da elinden geleni yapıyor. Cleveland ve Lakers maçlarında son topları başarısız kullandı ve iki maçı da uzatmada kaybetti Kings ancak adı üstünde o bir çaylak. Yapamadıklarına değil yapabildiklerine bakmak lazım. Bulls maçında takımı 35 sayı yenik durumdayken onun önderliğinde geri dönüp kazandılar ve Bucks maçında, bir diğer tabirle Jennings vs. Evans karşılaşmasında son saniyelerde çok iyi bir turnike atarak maçı Kings'in kazanmasını sağladı. Dediğim gibi Yılın Çaylağı ödülünün en büyük adayı.

Haftanın Hayal Kırıklığı: Chicago Bulls'un kendi evinde 35 sayıdan maçı Sacramento Kings'e vermesi!
Yanlış okumadınız. İsterseniz bir daha okuyun. NBA tarihinin en büyük geri dönüşlerinden birine imzasını attı Kings ve Chicago'yu, fark bir ara 35'e dayanmışken son periyottaki 33-10'luk üstünlükleriyle yendiler. Chicago bu sene kötü, geçen seneye nazaran takımdan ayrılan tek isim Ben Gordon ve sakat Deng'de geri döndü ama Chicago geçen seneye göre iyi olacağına gittikçe kötüye gidiyor. Koç Vinnie Del Negro baskının altından kalkamıyor ve çok büyük hatalar yapıyor. Bu rezillikten sonra New York'a deplasmanda 88-81 yenildi Chicago. Bundan sonra alacakları herhangi bir mağlubiyet bardağı taşıran son damla olabilirdi Koç için ancak Tyrus Thomas hızır gibi yetişti ve sakatlıktan kurtulduktan sonra iki iyi maç çıkararak Chicago'nun 2 galibiyetinde büyük pay sahibi oldu ve koçun şimdilik takımda kalmasını sağladı. Chicago Bulls şu an 12 galibiyet, 17 mağlubiyetle Doğu'nun 7. sırasında ve alınacak bir mağlubiyet serisi koçun ipinin çekilmesine neden olur, iyi değiller çünkü.

Diğer Dikkat Çekenler:
Tracy Mcgrady! Allen Iverson'ın geri dönüşünden sonra bir diğer geri dönen isim de T-Mac oldu. 15 Aralık'ta Detroit maçıyla sahalara döndü T-Mac ve o maçta 3 sayıyla oynadı. Takip eden 5 maçta toplam 3.2 sayı, 0.8 ribaunt ve 1.0 asist ortalamasıyla mücadele etti ancak 6 maçta da aldığı süre 8 dakikayı geçmedi. Aldığı sürelerden şikayetçi olan T-Mac, koç Rick Adelman ile de görüştükten sonra Houston Rockets organizasyonundan takasını istedi ve Rox'da bunu kabul etti. Bunun üzerine şehri terk eden ve Chicago'da tek başına antrenman yapan Tracy şu sözleri sarfetti; "Beni kim alırsa basketbola aç bir oyuncuya sahip olacak. Ayda bile oynasam farketmez. Sakatlık dönüşünden bu yana oynamaya çok açım." Sene sonunda serbest kalacak oyuncunun takasla herhangi bir takıma gitmesi bekleniyor.

Boston Celtics iki senedir Los Angeles'ta galibiyet yüzü görmüyor. Geçen sene Noel gecesi Lakers'a yenilen Celtics daha sonra da ligin kötü ekiplerinden Clippers'a boyun eğmişti. Bu senede Los Angeles'da Clippers'a, Baron Davis'in son saniye basketiyle mağlup oldular. Pierce'ın sakatlığı canlarını sıkıyor.

New Jersey 0-18'lik rekor başlangıçtan sonra 2 galibiyet aldı ama yine sezon başındaki günlerine döndüler. 10 maçtır kazanamıyorlar. Milwaukee sene başındaki çıkışından sonra beklenildiği gibi düşüş yaşıyor. Detroit Pistons'ın Prince, Hamilton, Ben Gordon gibi sakatları döndü ancak New Jersey'den hallice oynuyorlar.

Sakat demişken gözlerimizi Kuzey Batı'ya çevirmemek olmaz. Lanetli şehir Portland'da Outlaw ve Oden'ın sakatlıkların Rudy Fernandez ve en son Joel Przybilla'da eklendi. Ancak buna rağmen sahada yürekli bir Blazers izliyoruz. Son olarak Brandon Roy'un da küçük bir omuz sakatlığı dolayısıyla oynayamadığı karşılaşmada San Antonio deplasmanında adeta bir karakter mücadelesi verdiler ve Jerryd Bayless'in mükemmel performansıyla galip geldiler.

Tony Parker, Tim Duncan ve Manu Ginobili gibi yıldızlarının toparlanmasıyla yeniden bir galibiyet serisi yakalayan San Antonio, kötü başladığı sezonda şimdilik toparlanmış gözükürken Denver'ın düşüşü dikkat çekiyor. Sezonun en iyi başlangıçlarından birine imza atan Denver son 10 maçın 6'sını kaybetti. Batı'da çıkışlarıyla dikkat çeken diğer takımlar ise Memphis, Oklahoma City ve Sacramento.

Bizimkiler:
Hidayet Türkoğlu
Açıkçası bu sene bizimkileri pek fazla izleme fırsatı bulamadım. Hedo, şimdilik Toronto'ya alışmış gözüküyor ama Orlando'daki kadar da öne çıkmıyor. Rolünün farkında ve Bosh, Bargnani ikilisinin ardından hücumda 3. opsiyon. Oyununda bir değişiklik olmasa da istatistiklerinde 3 sene gerileyiş söz konusu. Bu ayki en iyi performansı Houston'a karşı kazanılan maçta 23 sayı, 6 ribaunt, 5 asist iken, en kötü performansı Milwaukee'yi kaybedilen maçta sadece 9 sayıda kalması. Ortalamaları 13.9 sayı, 4.6 ribaunt, 4.5 asist.

Mehmet Okur
Carlos Boozer ve Deron Williams'ın çok iyi oynadığı Utah'ta Memo'ya fazla iş düşmüyor. O da etliye, sütlüye karışmadan oyununu oynuyor. Ancak son maçlarda çok kötü performanslar çıkardı ve istikrar problemi yine göze batıyor. Son 6 maçta 9.8 sayı, 6.8 ribaunt ile oynuyor. Ayrıca çok yüzdeli attıkları üçlüklerinde de son 6 maçta büyük bir düşüş söz konusu. Son 15 üçlüğünde sadece 1 isabet bulabildi Memo. Şu ana kadarki ortalamaları 12.5 sayı, 6.5 ribaunt, 1.8 asist.

Ersan İlyasova
Ersan ilk 5'e kapağı attıktan sonra iyi oyununa devam etti ancak o da çok büyük istikrar problemi yaşıyor. 9 Aralık'tan, 19 Aralık'a kadar olan 5 maçta 16.8 sayı, 7.8 ribauntla oynarken, o günden bugüne olan istatistikleri 6.2 sayı, 4.5 ribaunt. Michael Redd'in dönüşü ve Bogut'un iyi maçlar çıkarmasının da bunda etkisi var. Yine de Los Angeles Lakers'a karşı oynadığı ve 24 sayıyla kariyer rekorunu kırdığı maç unutulmazdı. Ortalamaları 11.7 sayı, 7.1 ribaunt, 1.2 asist.

Şimdilik bu kadar efendim. Umarım 1 hafta sonra, en kötü 2 hafta sonra yeniden burada buluşuruz, kendinize iyi bakın.

Hiç yorum yok: