Fenerbahçe-Başakşehir maçı için İzmitten yollara düşerken böylesi etkili oyun, böylesi iyi futbol, böylesi net galibiyet alabileceğimize inanmıyordum. Açıkcası Başakşehir'in kazanacağını düşünüyordum. Ancak yanıldım. Mutlu oldum. Günü başa alıp anlatmaya başlayayım.
Saat 14:00 gibi arkadaşın telefonu ve gelen bilet ile maça gitme şansı elde ettim. Çok sevdiğim Atilla Nesipoğlu yine kıyağını yapmış ve bu maça da bilet ayarlamıştı. Üstelik biletin yeri Fenerium Alt.
İzmitten hemen hazırlanıp yola çıktım. İzmit-Gebze otobüs, Gebze-Söğütlüçeşme tren. Trenle stada gitmek beni duygusal açıdan yaraladı. Yıllar öncesi geldi aklıma. Fenerbahçe'nin maçlarına küçükken trenle gider, heyecanla besteler söyler, stadı gördüğümüz an ayağa kalkar, stada bakar mutlu olurduk. Yine öyle duygularla vardım Söğütlüçeşme'ye. Son treni kaçırmamak için erken çıktığım maçlar-hatta şampiyonlar ligi maçları dahil-, Alex, babamla geldiğimiz ilk maç olan Diyarbakırspor maçı, formalı-atkılı insanlar ve % 100 Fenerbahçe'yi hissettiğimiz günler. Trenle maça gelmeyi özlemişim.
Maç öncesi geleneksel mekan. Yoğurtçu Parkı. Ocak ayında adeta Nisan, Mayıs şampiyonluk maçları atmosferi var. Herkes içkisini, meşalesini almış parka koşmuştu. Yaklaşık 1 saatlik park ziyaretinin ardından stada doğru yola çıktım.
Uzun zaman sonra ilk kez stada bu kadar eken girdim ve 16 Nisan 2011 saat 19:00 Fenerbahçe-Gaziantep maçından sonra ikinci kez Fenerium Alt tribününde maç izleme şansı yakaladım. O gün Santos'un attığı golle kendimizden geçmiş, sezonun devamında ipi göğüslemiştik.
Fenerium Alt; bulunduğum koltuğun açısı fotoğrafta gözüktüğü gibiydi. Bir kale oldukça net gözüküyor, diğer kale biraz uzak. Yine de alt katta maç izlemenin de kendine özgü özellikleri var. Ancak bana sorarsanız ya alt katın üst taraflarına geçerim ya da üst tribünler.
Tribün; Açıkcası stada erken girdiğim için tribünleri bir kez daha değerlendirme şansım oldu. Fenerbahçe tribünleri gerçekten o kadar eleştirmemize rağmen ligin en iyilerinden biri. Bu kadar kalabalık bir kitle ile bu kadar iyi tribün yapmak herkesin yapacağı olay değil. Oldukça iyi bestelerimiz varken gidip şarkı sözlerini tribünde söylemesek çok daha iyi tribünümüz olur ancak onu da bir türlü çözemiyoruz. Tüm stadın havaya girdiği an ''Anlasana'' girmek sadece söyleyen tribünü eğlendiren bir şey. Sahaya ve stada etkisi olduğunu düşünmüyorum.
Maç öncesi yedek kulübesi arkasında durdum. Oyuncuları sahaya çıkarken yakından görmek istedim. Şunu söyleyeyim, bazı oyuncuların fiziği gerçekten inanılmaz iyi. Özellikle Vedat kusursuz fiziğe sahip.
Hep merak etmişimdir tribünlerin söylediği tezahürat sahaya ne kadar yansıyor. Maç öncesi bunu da gördüm. Migros tribününde 5 kişinin yaptığı tezahürat bile sahaya bizim yanımıza kadar rahatlıkla ulaştı. Tüm stadın bağırdığı anlar futbolcuların hissettiklerini hayal bile edemiyorum.
Maç; Fenerbahçe maçın başından sonuna kadar kusursuz oynadı. Maç öncesi beklediğim senaryo terse döndü. Fenerbahçe rakibi sürklase etti. Elbette Başakşehir'in de pozisyonları var ancak o kadar olur. Özellikle şu oyuncu iyiydi demeye gerek yok. Takım halinde çok iyiydik. Son yılların en hak edilmiş 3 puanını aldık.
Kruse'nin golü, Alex golü.
16 Nisan 2011 Santos'un golü de önümüzdeki kaleye olmuştu, bu maçta olan 2 gol yine önümüzdeki kaleye oldu. Şans.
Emre Belözoğlu Fenerbahçe futbolculuk kariyerinin sonuna geliyor. Bir kez daha anladık.
Maçın son bölümünde tüm taraftarların Elazığ için sahaya atkılarını attığı an çok duygusaldı. O anın videosunu da çektim. İsteyen buradan izleyebilir. Kusursuz iş.
Elazığ üşüme, Fenerbahçe seninle.
Fenerbahçe'nin bir maçını daha statta izlemenin şansını yakaladım. Maç çok iyiydi, oyun çok iyiydi, galibiyet çok iyiydi. Sezon devam ediyor. Şampiyonluk konusunda futbolcular da, taraftarlar da inandı. Uzun zaman sonra daha net söyleyebiliriz; Biz şampiyon olacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder