11 Ağustos 2012 Cumartesi

Bayrak, Yazlık, Vaslui, Totem, Şampiyonlar Ligi



24 Nisan 2012 tarihinde böyle bir yazı yazmışım. Sonu kötü bitse de efsane bir gün olarak yerini almıştı.

İlk maç 1-1 bitiyor, rakip Vaslui ve ben totem yapıyorum. Bayrağın asılı olduğu maçlarda Galatasaray 1 Fenerbahçe 2, Vaslui 1 Fenerbahçe 4. Bayrak asmak = galibiyet.

Yazlıkta izlenilen maçlar her zaman güzel olmuştur. Çünkü sitedeki tüm Fenerbahçeliler hatta rakip takım taraftarları - herhalde benim fanatik olmamdan dolayı, gelip beni kızdıracaklar ya ters bir sonuçta - bizim evde oluyorlar. Vaslui maçı da o maçlardan biri oldu. Evde 13-14 kişi vardı. Fenerbahçeliler çoğunlukta, Galatasaraylı, Beşiktaşlı ve hatta Trabzonspor'lu - çok sevdiğim bir arkadaşım - taraftarlar vardı.

Fenerbahçe maça başlıyor, ben sessiz maçı izliyorum. Skorun 0-0 gittiği dakikalar sadece rakip takım taraftarları konuşuyor. İyi başlıyoruz, rakip takım taraftarları sessizliğe bürünüyor. Ardından maçın başında atılan gol sonrası rakip takım taraftarları '' Belliydi ya, 3 olur bu maç. '' diye akılları sıra bizi kandırıyorlar. İçten içe '' Ulan Fener, nasıl attın golü. '' dediklerini duyar gibiyim. Ardından gelen Vaslui golü sonrası yine rakip takım taraftarları bizden çok konuşuyor. Öyle savunma mı olur derken içten içe seviniyorlar. Belli, gözlerinin içi gülüyor. Aldırış etmiyoruz. Sessiz şekilde maçı izlemeye devam ediyoruz.

İlerleyen dakikalar Vaslui oyuna hakim oluyor, Fenerbahçeliler olarak bizlerin diyecek bir şeyi kalmıyor, ev sessizliğe bürünüyor. Bu arada bazı kesimlerden gelen '' Kuyt ne zaman gol atacaksın ya, ne biçim adamsın. '' yorumlarını da pek takmaya gerek yok.

İlk yarı 1-1 bitiyor, 2.yarı kötü futbol devam ediyor. Üstüne hakemin skandal penaltı kararı sonrası korksak da '' Volkan kurtarır. '' diyoruz. Ve öyle de oluyor. Şunu anladım eğer bir penaltının kaçacağını ya da kaleci tarafından kurtarılacağını herkes söylerse o gerçekleşiyor. Nitekim bu pozisyon böyle oldu. Volkan kurtardı, evde bayram havası. Rakip Vaslui.

Ve daha sonra Fenerbahçe penaltı sonrası oyundan düşen rakibinin üzerine daha çok gitmeye başladı. Kuyt'ın golü geldiğinde skorun 2-1 olmasından çok Kuyt'ın gol atmasına seviniyorduk. Evde anlamsız şekilde zıplıyorduk. Zaten doğal olan bu. Bu golden sadece 5 dk sonra Alex'in kullandığı duran topta arka direkte gayet soğuk kanlı bir vuruş yapan ve skoru 1-3'e getiren Kuyt golüne de çılgınca seviniyorduk. Liverpool'da attığı gollerden birini atıyordu. Fırsatçılık, bitiricilik.

Maçın tam böyle biteceğini sanarken atılan Sow golüne de skorun 1-1 devam ettiği maçta atılan 90+2 golü gibi sevindik. Tüm ev ayaktaydı.

Fenerbahçe kötü oynadığı maçı, bana göre bayrak totemi ile kazanıyor ve şampiyonlar liginde yoluna devam ediyordu. Takımın ortasaha konusunda çektiği sıkıntılar, pozisyon bulma konusunda çektiği sıkıntılar, savunmada yapılan sıkıntılar aynen  devam ediyordu. Futbol olarak ortada henüz bir şey yoktu.

Kuyt ve Volkan Demirel maçın 2 adamı olarak rahatlıkla yazılabilir. Gökhan Gönül de yazılabilir.

Sonuç olarak yazlıkta Fenerbahçelilerin sevindiği, rakip takım taraftarların üzüldüğü bir maç gecesini daha geride bıraktık. Yazlıkta maç izlemeye devam edeceğiz. Bayrak totemi de devam edecek ...

1 yorum:

B. dedi ki...

totem iyidir.