18 Nisan 2012 Çarşamba

Maç Günlüğüm # 86 / Trabzonspor Maçı



Normalde maça gitmeyecektim. Ancak Cenk Akın '' Gel bilet var fazladan. '' diyince gittim. Öncelikle Cenk'e teşekkürler.

Cenk sabah 6'da İstanbul'da olduğu için - ilk kez maça geldiğini anladınız herhalde - ben de erken gitmek zorundaydım. Saat 12:00'de Lefter heykelinin önündeydim.#leftersokağınadokunmayın 


İnternette tanıştığım, sürekli konuştuğumuz, makara yaptığımız bir insan ile daha gerçek hayatta tanıştım. Sanal'ı gerçeğe dönüştürmek şart.


Kadıköy bizim oraya vardığımız saatler sessizdi. Fırtına öncesi sessizlik.


Yemek işini halletikten sonra önce Maraton Fenerium, kupalar ile fotoğraflar, ardından Nazlı'nın Yeri ve oradan da Bağdat Caddesi. Büyük Fenerbahçe yürüyüşü.


Bağdat Caddesi cıvıl cıvıl, formalı çocuklar, ablalar, teyzeler, amcalar. Ortam şahane. İnsan kendini mutlu hissediyor.


Şaşkınbakkal, Bağdat Caddesi, 12 numara, Lube Ayar falan derken pek durmadan tekrardan döndük stat tarafına. Misafir Cenk öyle istedi.


Nazlı'nın Yeri'ne gittiğimizde bizden başka kimse yoktu. Saat 2.15 civarıydı. Cenk ilk kez geldi ya her yeri gösterelim. Nazlı'nın Yeri'nden aşağı sallandık ve Kalamış.


Metin Oktay heykeli sapasağlam duruyor. Güneş aydınlatıyor.


Kalamış sahilde tenis oynayan çiftler, çok kötüsünüz. Hele o kız. Lütfen bırak yolun başındayken.


Ve günün en güzel saatleri. Kalamış dönüşü, Nazlı'nın Yeri, açılan biralar, yavaş yavaş toplanan #fbloggers tayfası, yapılan şahane sohbetler, tezahuratlar, makaralar. Yakılan meşaleler. Maç öncesi ortamlarına bayıldığımı daha önce söylemiştim di mi?


Vosvos var Nazlı'da. Gidenler bilir. Sürekli önümüzden geçiyor. Üstüne de bir Aziz Yıldırım posteri asmış. Kaputa. Ve bir taraftar alkolün de etkisiyle üstüne oturmuş. Arkadan gelen yorum '' Kalk ulan Aziz başkanın üstüne oturulur mu hiç, terbiyesiz. '' :) Yerlerdeyiz.


Bira, Votka falan derken kafamız ilk geldiğimiz gibi değildi. Sarhoş da olmadım. Herhalde bu yazıyı bu kadar detaylarla yazabilmem bunun kanıtı. Ama yatsam uyurdum o an :)


Saat 18: 30 gibi stada girdik. Atmosfer şahane. Migros tribününün alt katında güzel bir yer. Ara ara tezahuratlar.


Mücadele enfes. Gurur duyduk.


Tribünler vasat. Zaman zaman iyi.


Maçın sonlarında bütün stadın futbolculara tek tek tezahurat yapması unutulmaz. Daha önce de futbolculara tezahuratlar yapıldı ama sadece okul açık ve maraton tribünü. Tüm stat ilk kez bağırıyor galiba. Maraton alt ve Fenerium alt bile ayaktaydı.


Koreografi şahaneydi. Ancak ne yazıkki maçtan önce defalarca denenmesine rağmen maç anında sorun çıktı ve bir kardeşimiz yaralandı. İyi haberlerini aldığımız için şimdi burada koreografi'den bahsedebiliyorum.


Maç sonu Rıhtım'da yenen yemek ve 22:10 otobüsü ile İzmit'e dönüş. 


Gece otobüste unutulan fotoğraf makinası, daha sonra yapılan telefon trafiği, araç sürücüsüne ulaşmak, muavini koltuğa yollaması, makinayı bulması ve Pazartesi günü teslim almamız. Mükemmel gün mutsuz bitebilirdi. Çok şükür bir sıkıntı yok.


Beşiktaş maçı ile tekrardan buradayız.

Hiç yorum yok: