4 Nisan 2012 Çarşamba

Maç Günlüğüm # 85 - Euroleague Fenerbahçe-Galatasaray Maçı


Tek maç üzerinden yazalım her şeyi. Yoksa turnuva'nın devamını düşünürsek hiçbir şey yazamayız. Çünkü kahrolduk.

Fenerbahçe - Galatasaray MP maçı için günler öncesinden bilet almıştık. Fenerbahçe kadın basketbol takımına verdiğimiz önem, Euroleague final 8, yarı yarıya tribünler. Düşününce maç öncesi her şey mükemmeldi.

Kocaeli'den yola çıktığımızda akıllarda sadece galibiyet ve iyi bir tribün yapmak vardı. Galibiyet de geldi, iyi tribün de ...

Kocaeli'den Kadıköy, Kadıköy'den Eminönü, Eminönü'nden tren ile Abdi İpekçi. Gayet kolay ulaşım. Havanın da güzel olması nedeniyle yolculuk çok keyifli oldu.

Salonun oraya gittiğimizde etrafın Fenerbahçeliler ile dolu olduğunu gördük. Galatasaraylı pek yoktu. Biletlerimizi aldıktan sonra kısa bir kuyruğun ardından içeriye girdik. Pota arkasının çarprazında yerimizi aldık. Yanımda beercholic.

Tribünler ; Maç başında yaptığımız karşılıklı tezahuratlar enfesti. Tribünler tezahurat ederek kapışıyordu. Üstelik küfürsüz tezahuratlar ile. Ve daha sonra maç başlarken işler biraz çirkinleşti. Meşale yakan adam sahaya atmak istedi, Fenerbahçelilerin üzerine geldi, maytaplar atıldı, torpiller sahaya atıldı, Fenerbahçe oyuncularının üstüne kaç tane geldiğini sayamadım. Oyuncularımız hep tedirgindi. Ve o anlamsız şekilde yerde dönen '' Herkesin patlayacağını sandığı '' meşalemsi tarzı bir şey. Adını koyamadım. Maç içinde zaman zaman gerilen tribünler, sahaya ara ara atılan yabancı maddeler - gerek yok ! - . Bunun dışında yapılan şahane bir tribün, herkes bağırıyor, herkes istekli. Arkada patlatılan torpiller tribüne çok gaz verdi. Sahaya atmasak her şey mükemmel olurdu. Arkada patlayan torpillere lafım olamaz. Sonuç olarak son yılların en iyi tribünü.

Daha 3 gün önce polise küfür eden, daha 3 gün önce emniyet müdürünü istifa'ya çağıran Fenerbahçe tribünü, Galatasaraylılara saldıran polislere destek verdi, oley çekti, saldır dedi. Maçın en kötü anlarından biriydi. Eğer polise karşı bir tavrın, bir proteston varsa rakip takım taraftarlarına yapılan muameleye de tepki koy. Böylece ACAB lafının hakkını vermiş olursun.

Galatasaraylıların üzerine yabancı madde atıyorlar, adamlar polisten yardım istiyor, polis jopluyor, itiyor, kakıyor, bizim tribün onları alkışlıyor. Yakışmadı.

Takım ; İlk yarı kötü ancak 2.yarı müthiş. Özellikle Birsel, Babkina ve Tamame zaman zaman olağanüstü oynadı. Maçı getirdi. Babkina'nın asistleri, Birsel'in üçlükleri bizi inanılmaz sevindirdi. Penny'nin sakatlığı, Angel'ın faul problemi olmasına rağmen kazandık. İyi galibiyet.

Oaka'da meşale yanıyor ya, çok seviyoruz, helal diyoruz, yanar abi yanar. Bizim burada yanmaz. Çünkü meşale yakan adam 3.sn meşaleyi anlamsız şekilde sahaya atmaya kalkıyor. Meşale yakmanın amacını bilmiyor. Maksat kendini tatmin etmesi ! Yasaklanır tabii meşale yakmak.

Fotoğrafta da görüldüğü gibi senkronize olmak konusunda çok iyiydik. Bu sadece bir fotoğraf ama bütün maç aynıydık.

Ali Koç ve Yasemin Merçil büyüksünüz. Takımın her önemli sayılarında protokol tribününe baktım hep ayaktalardı. Üstelik Ali Koç ayağından rahatsız. Koltuk değneği ile yürüyor. Yalnız Ali Koç ile Yasemin Merçil çok yakın arkadaş. 3-5 dk onları izledim. İnanılmaz samimi muhabbet ediyorlardı. Tabii Yasemin Merçil Ali Koç gibi bir beyefendi ile konuşurken mutlu olsa gerek :)

Sarı Melekler oooo.

Maç sonunda bizi selamlamaları, tezahuratlara eşlik etmeleri, Ali Koç'un voleybolcuları alıp yanımızdan geçirip götürmesi güzel detaylardı.

Murat Özaydınlı'nın maç sonunda önümüzden geçerken yaptığı hareket, sevinç. Muazzam :)

Birsel'in annesi ve babası da hemen önümüzdeydi. Maç sonunda geldi uzun uzun sarıldı. Yalnız Birsel annesine sarılırken kimsenin onunla ilgilenmemesi ilginçti. Tribüne kadar çıktı kız ama ilgi yoktu :)

Matovic'e helal olsun. Maç sonu tribünlere geldi, teşekkürünü etti.

Sonuç olarak gerek skor ve gerek tribünler - yaşanan bir kaç olumsuzluğa rağmen - , olarak güzel bir maçı geride bıraktık. Maç sonunda 1.5 saatlik bir yolculuğun ardından Kocaeli'de olduk.

Unutmadan şunu söyleyim ; Fenerbahçeli olmanın gururu bizlere yeter ...

Hiç yorum yok: