3 Nisan 2023 Pazartesi

Fenerbahçe 2 Beşiktaş 4


Gece saat 02:10 bu yazıyı yazmaya başlıyorum. Elbette üzgünüm ama eskisi kadar değil. Eskisi kadar üzgün olmadığıma da kızıyorum-şaşırıyorum. Sanırım artık bazı şeyleri kanıksadık. Bize bunu kanıksattılar. Aziz Yıldırım'ın son dönemiyle başlayan Ali Koç ile devam eden Fenerbahçe'nin başarısızlıklarla dolu süreci. Ancak yine de Fenerbahçe'yi sevmeye, izlemeye, desteklemeye, yanında olmaya devam ediyorum-edeceğiz.

Beşiktaş maçı Fenerbahçe için sezonun devamı için çok kritikti. Bu maça kadar herhangi bir derbi galibiyeti alamamış bir Fenerbahçe varken Galatasaray ile yarış devam ederken mutlaka 3 puanla bitmeliydi. 

450 TL ile 7.000 TL arasında satılan maç biletleri her zaman olduğu gibi günler öncesinden bitti. Fenerbahçe taraftarları her zaman olduğu gibi-tribün performansını ayrıca bir yazıda konuşmak lazım- takımının yanında yerini alıyordu.

Arda Güler'in ilk 11'de olduğu maçta Fenerbahçe neredeyse bütün aksiyonlarını bu çocuk yaşta futbolcu üzerinden buluyordu. Penaltı pozisyonu bana penaltı değil gibi geldi ama oraya gelene kadar yaptıklarını sayfalarca övebilirim. Bu takımda o işleri yapacak tek isim. Valencia'ya kayarak attığı pas, ikinci yarı penaltı pozisyonunda yine Valencia'ya attığı ara pasını bu takımda atacak başka oyunu yok. Çok başka bir seviye ve her geçen gün çok daha iyiye gidiyor. 

1-0 öne geçtik, ikinci yarı kırmızı kart + penaltı kararı. Ancak o noktadan sonra işler değişiyor. Valencia topun başına geliyor ve penaltıyı dışarı atıyor. Beşiktaş 10 kişi kalmasından dolayı ortasaha çıkarıyor, savunma oyuncusu alıyor. Uzun toplar dışında bir planı yok. Ancak Redmond denilen bir futbolcu çıkıyor ve Kadıköy'ün gördüğü en büyük bireysel performanslarından birini sergileyip 3 asist, 1 gol ile beraber maçı bir taraftan alıp bir tarafa getiriyor. Fenerbahçe mutlaka kazanması gereken bir maçta tarihi yenilgilerinden birini alıyor.

Skor 1-0'ken hocanın neden hamle yapmadığını, neden bağıra bağıra ortasahayı güçlendirmenin gerektiği bir ortamda bu tercihi kullanmadığını, neden oyunu bizim gibi izlediğini anlamadık, anlamayacağız. Orada yapılacak 1-2 hamleyle beraber şu an bu yazıyı çok daha farklı bir açıdan yazıyor olabilirdim.

Jorge Jesus ile devam etmeli miyiz? Henüz buna karar veremiyorum. Ancak hemen gitsin diyenlere de bir şey diyemiyorum. Aynı şey Ali Koç ve yönetimi için de geçerli. Gitsin diyorlar. Nasıl demesinler. Ortada sportif anlamda başarısızlıklar, kulübün haksızlığa uğradığı çok sayıda an varken nasıl demesinler.

Taraftarlar da düşünceli. Ancak tepkiler de değişik. Maç başlıyor. Coşku tavan, gol atıyoruz, sevinçler normal. Rakip tribünleri geriyor, küfür ediliyor. Sessizlik oluyor. Maçı izliyor herkes. Beşiktaş golü atıyor, susuyoruz. Beşiktaş öne geçiyor. Oyuncu yuhalanmaları başlıyor. Valencia golü atsa ''şampiyon'' tezahüratları yapılacakken gol olmuyor ''istifa'' tezahüratları yapılıyor. Mesele sadece bu kadar mı? Bir top 2 metre yana gitmedi diye mi bu kaos? Elbette değil. Artık yorulduk. Herkes yoruldu. Fenerbahçe zaten zor hayat yaşanan ülkemizde insanları mutlu etmek zorunda mı? Değil. Ancak etse fena mı olur? Bu taraftar yıllardır sadece bunu istiyor. Diyorum ya tepkiler de değişik. Tüm stat rakip topçulara küfür ediyor, 2 metre sağa top gitmiyor, maç dönüyor, oyundan çıkan rakip oyuncu alkışlanıyor, rakip takım maç sonunda alkışlanıyor. İnsanların tepkilerine şaşırıyorum. Benlik tepkiler değil. Ben statta olsaydım böyle yapmazdım. Oyuncu da yuhalamıyorum, rakip de alkışlamıyorum. Sessizce evin yolunu tutup bir sonraki maça nasıl giderimi planlıyorum.

Fenerbahçe Perşembe günü Kayserispor ile Türkiye Kupası çeyrek final maçına çıkacak. Pazartesi ligde bir kez daha final maçı. Karagümrük deplasmanında hedef 3 puan. Aksi sonuçta üzücü ve kaos dolu günler devam edecek. 

Fenerbahçe'yi böylesi günler-akşamlar daha çok seviyorum. Perşembe maça gideyim mi diye düşünüyorum. Fenerbahçe diye bağırmak beni mutlu ediyor. Takıma destek vermek beni mutlu ediyor.

Hocanın tercihleri, hataları, Ali Koç'un yaptıkları, yapamadıkları, hatalar, kaoslar, oyuncu hataları, tercihleri, kırmızı kartlar, ağır yenilgiler, kaçan şampiyonluklar, kayıp yıllar... Fenerbahçe'yi tüm bunlara rağmen seviyorum. Çok yaşa Fener...

Hiç yorum yok: