26 Kasım 2018 Pazartesi

40.İstanbul Maratonu'ndan İzlenimler

Geçen sene 39.İstanbul Maratonu sonrası seneye yine burada olacağımı yazmıştım ve öyle de oldu. 40.İstanbul Maratonu'na yine katılma şansı elde ettim. Şans derken de özel bir şey yapmıyorum. Gidiyorum sadece.

Aslında bu sene göğüs numarası alarak katılmak ve ciddi koşmak istiyordum. Ancak iş temposu nedeniyle son aylarda koşamamış olmak ve kayıtların online olarak değil de sadece İstanbul'dan yapılıyor olması sebebiyle katılamadım. Yine halk koşusuna katılma fırsatım oldu.

Sabah 07:00'de İzmit'ten başladı yolculuk. Pendik'e kadar otobüs, oradan metro, oradan marmaray, oradan metro şeklinde Altunizade'ye koşunun başlayacağı noktaya geldim.

İstanbul'da toplu ulaşım çok iyi desem? Hep keyif açısından geldiğim için ne kalabalığa genk geliyorum ne de bir soruna. Herhangi bir toplu taşımaya binip, rahat şekilde oturup gideceğim yere gidiyorum. İş-okul giriş-çıkış saatlerinde yolculuk yapsam belki de bu kadar keyif alamam.


Koşu geçen sene olduğu gibi yine gecikmeyle başladı. Tabii bunun sebepleri var. Binlerce insanı aynı anda köprüye almak istemiyorlar. O yüzden de sırayla başlıyor koşu.

Geçen sene olduğu gibi yine kadınlar, çocuklar, öğrenciler ağırlıktaydı. Yine köprüde yemek yiyenler, çay içenler, dans edenler, fotoğraf çekilenler, yerde piknik yapanlar. Zaten köprü geçişi olmasa katılımın düşeceğinden eminim. Köprü geçişi olması bu maratona büyük renk katıyor.

Maratona fotoğraf çekilmek için gelmek kötü bir şey değil.

İstanbul'u köprüden izlemek şahane olay. Her zaman söylediğimi yine söyleyeyim. Bu şehrin yönetimi daha iyi insanlarda olsaydı her bakımdan şehir çok daha yaşanılabilir bir yer olurdu.

Bu kez maratonu bitirmedim. Beşiktaş meydana kadar gittim ve oradan vapurla Kadıköy. Gerçi Beşiktaş meydandan sonra çok bir mesafe yoktu.

17.9 km, 25.441 adım ile tamamlanan bir gün. Km olarak geçen seneden az, adım olarak daha fazla.

Yürümek çok keyifli bir şey.




Hiç yorum yok: