Her maç aynı fotoğraf, bir klasik haline geldi. Ve bu fotoğrafları da sezon sonunda tablo yaptırma fikri buldum. Şu an bu yazıya başlarken geldi aklıma. 2015/2016 sezonunda gittiğim Fenerbahçe maçlarından çektiğim fotoğraflardan bir tablo. Her fotoğraf altında ufak bir maçın hikayesi, golleri atanlar. Asarım duvara. Tabii sonu kupayla biterse daha da anlamlı olabilir.
Fenerbahçe'nin bir maçına daha gidiyor olmanın mutluluğunu yaşıyordum, Kayserispor ile oynuyorduk ve hedef çeyrek finaldi.
İzmitten saat 14:30 otobüsü ile yola çıktım, trafik falan derken 17:00'de Kadıköy'de izleyeceğim Barcelona-Atletico Madrid maçına zar zor yetiştim.
Alican ve Aslı ile gittiğimiz, Ali Murat abi, İlker, Emre ile tesadüfen orada karşılaşılan bir Blue Pub günü. Biz Varol abinin tekel diyoruz. Maç izlemek için daha iyi yer yok. Yine keyifliydi. Muhabbet, makara, Barcelona galibiyeti. Daha ne olsun.
Tabii bir maç önü klasiği. Yoğurtçu Parkı. Yine oraya uğramadan stada gitmem. Gerçi park günleri artık az kişilik ama olsun, umarım seneye sayımız artar. Bir ara da ilk göz ağrımıza uğrayalım. Nazlı'nın Yeri.
Saat 20:30 gibi stada girdik, ilk yarı üst katta, ikinci yarı bizim önümüze atak olduğu için alt katta, uzatmaları yine üst katta izledik. Kimse bizim keyfimizi sorgulamasın.
Takım tatsızdı ve gol bir türlü gelmedi. Maç uzatmaya gitti, son otobüsü kaçırdım, erken çıkmayı düşünmedim. Diego uzatmada oyuna girdi ve penaltı atışlarını engelledi. Maç uzatmaya gidince ''inşallah gol olmaz da hayatımda ilk kez statta penaltı atışları görürüm.'' diye de düşünmedim değil. Yine olmadı, yine göremedim. Geçtiğimiz senelerde bir maç penaltılara kalmıştı ama o maça da gidememiştim. Statta seri penaltı atışları izlemeden ölmek istemiyorum.
Tribünler normale dönüyor, Sefa abi için tezahuratlar bu maç daha az yapıldı. Zaten insanların tepkisini çekmemek için sadece maç önü ve maç sonlarında bağırmak en doğru olanı. Yalnız ben Genç Fenerbahçeliler'in yerinde olsam Roma'nın bir klasik haline gelen ve her maçta yerinde olan ''No Totti, No Party'' tarzı sopalı pankartı tarzı bir Sefa abi pankartı ya da bayrağı yaptırırdım. Maç boyu orada dursun, 90 dk sallansın. Deplasman maçlarına da götür. Bence baya iyi fikir. Bunu kesinlikle yapmalılar.
Okul Açık'ta maç izlemek büyük keyif, girişi de rahat, çıkışı da. Tezahurat yapmak istersen de yaparsın, oturmak istersen de oturursun. Tribün gibi tribün. Sanırım hayatım boyunca burada olacağım. Statta bu sezon izlediğim 16.maçtı, cezalı Konyaspor ve sınav nedeniyle gelemediğim Rizespor lig maçı firelerim.
Vitor Pereira tezahuratı yapmak keyif.
Saat 14:30'da İzmitten başlayan maç günüm gece 00:15'de Harem'den bindiğim Kırşehir seyahat arabasıyla ve gece 01:50'de evde olmamla son buldu.
Fenerbahçe için ilk gideceğim maç 11 Şubat Fenerbahçe-Malaga basketbol maçı. 12 Şubat Kadıköy'de Kasımpaşa maçı da var.
Fenerbahçeyle yaşamak çok güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder