28 Kasım 2012 Çarşamba

Maç Günlüğüm # 93


































Aylar sonra lig maçı, en son Süper Final'de Galatasaray ile oynanan maç için o stada gittik, aradan geçen aylar ve tekrardan lig maçı için oradaydık.

Rakip Orduspor, AEL maçından daha konsantreyiz, maçın günü de güzel, Pazar olduğundan iş yok, erkenden yollara düşüyorum.

Rıhtım'dan stada doğru yürüyor, Alex ile Lefter'e selamı çakıp Nazlı'nın Yeri'ne gidiyorum. Aldığım içki ile beraber tek başıma oturuyorum kaldırımda, özlemişim. Nazlı'nın Yeri bile değişmiş, kaldırımlar falan yapılmış. Hava soğuk olmasına rağmen Nazlı'nın Yeri insanın içini ısıtıyor. Henüz kimse yok etrafta. Tek başıma oradayım. Tek tük insanlar geçiyor. Kalamış tarafına doğru, mekanlar dolu.

Daha sonra yazlıktan arkadaşım geliyor, onun arkadaşı ve kuzeni ile beraber Kalamış Develi'ye geçiyoruz, ilk kez gidiyorum. Arkadaşım olmasa zaten gitmezdim. Maddi durumların böyle olduğu dönemler hele imkansız, düzelirse gideriz ama yine, çünkü güzel yerler.

Oturuyoruz, rakı, mezeler, kebaplar, tezahuratlar falan derken Galatasaray maçını izliyoruz, 0-1 olunca üzülüyor, Nobre'nin golünde mekanı '' Nobre Nobre Nobre Marcio Nobre'' tezahuratları ile inletiyoruz. Ortam 1-1 ile beraber daha da keyifli bir hâl alıyor. Zaten öyle bir mekanın, öyle insanlarla keyifsiz olma şansı yok, tabii alkolün de etkisi ile ortam zirve yapıyor. Benim de yaşadığım en güzel maç öncelerinden biri olarak tarihimdeki yerini alıyor.

Saat 18:00 gibi çıkıyor, stada doğru yürüyoruz, o yürüyüş bile keyifli, ezeli rakip, ebedi dost puan kaybetmiş, kafalar hafif iyi, stada doğru yürüyoruz. Aylar sonra Fenerbahçe'nin lig maçı...

Sezonun başlarında yaşanan sıkıntılar da yok, rahat rahat Okul Açık tribününe giriyoruz, Türkiye'de belli şeyleri yapmak çok kolay ama neden geç yapılıyor anlamıyorum, şu düzeni keşke sezonun ilk maçında kursalardı, yine de bu adım bile güzel, emeği geçenlere teşekkürler.

Okul Açık tribünü üst kata çıkıyor, G blok'taki yerimizi alıyoruz, her maç aynı yerdeyiz, gelen bizi orada bulur, demirin arkasında. yanımda Fırat Seymen ile beraber. #fbloggers ruhunu yaşatmaya devam...

Maç öncesi muhabbetler, maçı kafada oynatma derken maç başlıyor, tribünler iyi gibi, sahada mücadele eden bir takım, istenilen seviyede değiliz, bu da bir gerçek. Sow'un 11.dk gelen golü, ilk yarı bu skorla bitiyor, 2.yarı sahada oynanan oyundan çok tribünlere konsantreyiz...

Tribünler iyi, daha da iyi olacak, tamamen bağıran bir Okul Açık olacak. Napardım bilmem'i coşkuyla söylüyoruz, Migros ile yapılan şovlar keyifli, yine de tezahurat seçimleri daha iyi olsa tribün daha iyi olur. Sezon uzun, çok daha iyisi olacak, hatta seneye 2 kat komple bağıran bir Okul Açık görmemiz muhtemel.

2.yarı Sezer'in golüne 90+'da atılmış Santos golü gibi seviniyoruz, Santos'a da selamı çakalım. Sezer'in gol atması bizi çok mutlu ediyor. Zaten tribünlerin de sevincini, gol sonrası anonsunu görünce bunu herkes için söyleyebiliriz.

Uzatma dakikalarında gelen Orduspor golü sadece maçın skorunu belirliyordu. 

Fenerbahçe 2 Orduspor 1

Fenerbahçe aylar sonra erkek seyircili çıktığı maçı kazanıyor ve zirve yürüyüşünü sürdürüyordu.

Mücadele sonrası Kuyt'ın tek tek tribünleri alkışlaması bir maç sonu geleneği.

Aylar sonra gidilen lig maçı, öncesi, maç skoru, tribünü, maç sonu ile beraber bizi oldukça keyiflendiriyordu.

Yaşanan kişisel problemlerden dolayı Kadıköy'e ilk hangi maça gideceğimi bilmiyorum.

Maç günlükleri ben maça gittiğim sürece devam edecek...

Hiç yorum yok: