30 Aralık 2019 Pazartesi

Fenerbahçe Beko 98 Valencia 100


Bazen gerçekten yaşananlar şaka gibi geliyor. Fenerbahçe Beko son 39 saniyesine 5 sayı önde girdiği maçı üst üste yaptığı saçmalıklar yüzünden 0-7'lik seri ile 98-100 kaybetti.

Normal sürenin sonuna doğru yapılan hatalar, uzatma bölümünde zirveye çıktı ve çok üzücü bir yenilgi aldık.

Normalde Fenerbahçe Beko maçlarında bu kadar sert duygular yaşamayı hayal etmiyordum ancak bu sene gittiğim her maç farklı bir hikaye yansıtıyor. Elbette böyle anlar bir taraftar için güzeldir, özeldir ancak sonunda neden hep üzülen biz oluyoruz?

Maçı mucizevi bir basketle uzatmaya götürüyoruz, uzatma bölümünde 7 sayı öne geçiyoruz ancak oradan maçı kaybediyoruz.

Aslında olması gereken 39 saniye kala pota altından başlarken bir oyuncuyla topu buluşturmak ve beklemek. Rakip takım zaten faul yapmak zorunda. Sadece topu tutmak yetecek. Ancak onu bile yapamadık, kaybettik. Hadi 23 saniye kaldı. Yine aynı fırsat geliyor. Topu tut, faul yapsınlar, at ve kazan. Yine kaybediyoruz ve yine basket yiyoruz. Basiret bağlanması mı, salaklık mı, acemilik mi, konsantrasyon eksikliği mi bilmiyorum.

Candace Parker'ın son saniye 2'de 0 atması gibi bir şey. Asla unutulmayacak.

Aslında gün mükemmel başlamıştı. İş çıkışı yağmurlu havada salona doğru giderken aklımızda sadece galibiyet ve iyi oyun vardı. Bir kısmı oldu zaten. Fenerbahçe iyi başladı, oyunun kontrolünü tuttu, son çeyreğe 11 sayı önde girdi ancak sonra işler değişti. Oraya kadar kusursuz işler yapan oyuncular o bölüm saçmalayınca bir kez daha sahadan yenilgiyle ayrıldık ve 16 maç sonunda sadece 5 galibiyette kaldık.

De Colo'nun 31 sayısı, Williams'ın 20 sayısı, Datome'nin 20 sayısı, Sloukas'ın 10 sayı, 9 asisti boşa gitti.

Maçın sonunda topu neden De Colo'ya veremiyoruz?

Maçı yine Sarı Tribün diye adlandırılan bölümde izledim. Bu maçla ilgili bir eleştirim var. Sarı Tribün Fenerbahçe sahada ne sonuç alırsa alsın hep yerinde olan, takıma destek veren, tezahürat yapan tek bölüm. Ancak bazen bana göre yanlış şeyler yapıyorlar. Mesela ilk başta yapılan ''kırmızı giyen bu salona gelmesin'' tezahüratı oldukça iyi bir tezahürat, elbette herkes bu salonda bir renk bütünlüğü sağlanmasını istiyor. Sarı giyerek gel, onu da yapmıyorsan kırmızı giyme. İnat etmenin mantığı yok. 0.4 kala basket yiyip maçı kaybetme noktasına geldiğimiz zaman salondan gidenler oldu. Bana göre Fenerbahçe'nin tek bir taraftarı skor ne olursa olsun o salondan erken çıkmamalı. Yerinde kalıp, takımı alkışlamalı. Ancak maçı kaybettik diye gidenler oldu. De Colo basketi atıp maçı uzatmaya götürünce Sarı Tribün hemen o sinirle mi, hırsla mı bilemiyorum bu salonu terkedenlerin geri gelmesi karşısında küfürlü tezahürat yapmaya başladı ve ortam gerildi. Bu tezahüratı kim başlattı, kimin fikriydi bilmiyorum ancak bana göre yapılmaması gerekiyordu. Eğer bir tepki verilecekse bu küfürsüz şekilde daha iyi şekilde yapılmalıdır. Sonuçta orada bir tribünün yaptığı bir tezahürat çok büyük sıkıntıların, kavgaların çıkmasına sebep olabilir. Bu tarz şeyler insanların bu oluşuma bakışını da değiştiriyor.

Maçı 8.211 taraftar izledi. Sanırım artık kemikleşmiş bir sayıya ulaşıldı. Hava şartları, takımın durumu, maçın önemi ne olursa olsun belli kitle hep yerinde, hep takımla.

Sezonun kalanı nasıl bitecek gerçekten bilmiyorum.

Üst üste 2 deplasman. Olympiakos ve Baskonia. En az birini kazanamazsak play-off hayalleri iyice sekteye uğrayabilir.

Ani performans değişimleri bu kulübün tüzüğünde var sanırım.

Bir takım bu kadar hücum ribaundu verir mi ya? Sadece son 39 saniye 4 tane verdik. Akıl almaz.

Hakemler yine maçın kaybedilmesinde etken oldu. Euroleague yönetimi özür açıklaması yaptı. Yakın zamanda 2 bu tarz hareket gördük. Neden hep Fenerbahçe'ye oluyor bunu da sorgulamak lazım.

Obradovic'e çok üzülüyorum.

Fenerbahçe için sonuçlar ne olursa olsun salonlara gitmeye devam edeceğim. 

Hiç yorum yok: