2 Eylül 2015 Çarşamba

Fenerbahçe 2 Antalyaspor 1


Moussa Sow'a veda, Nani'nin golleri, tribünde zirveye oynayacak sevinç. Günün öne çıkan 3 maddesi.

Fenerbahçe Antalyaspor maçına giderken keyifli maç olacak, Antalyaspor iyi takım, Eto'o gibi konuşmalar yapıyor ancak yine de Fenerbahçe'nin her geçen gün daha iyiye gideceğini düşünerek maçı bir şekilde kazanacağımızı söylüyorduk.

Maç öncelerinin keyifli yerlerinden Kalamış'da beklediğimiz maçın bu kadar güzel bir son ile biteceğini tahmin bile edemezdik.

Mücadelenin 90 dakikası olmasa da zaman zaman oldukça etkili bir Fenerbahçe vardı. Maçı ise tüm isimlerle beraber 90 dakika isteyen futbolcular topluluğu. Kimseden en ufak bir şüphem yok. Herkes forma için mücadele ediyor. Sahada yalancı hareket eden isim yok.

Van Persie'nin asisti ve Nani'nin golüyle devreyi 1-0 öne tamamladıktan sonra 2.yarı daha kolay olur desek de sakatlanan Ba'nın yerine giren Kadlec'in yaptığı hata ile şok bir gol yedik ve maç dengeye geldi. Uzatma dakikalarında ise kazanılan duran topu nefis bir şekilde kullanan Nani Fenerbahçe'yi milli maç arasına lider soktu.

Nani = Maçın adamı. Her geçen gün daha da ısınıyor. Golleri, asistleri tabiiki de konuşulur ama benim asıl beğendiğim olay bu kadar istekli olması. Toplu ya da topsuz oyun farketmiyor. Nani 90 dakika kazanmak için yılların Fenerbahçelisi gibi mücadele ediyor. O yüzden şimdiden bir çok Fenerbahçe taraftarı için sevilen isim oldu.

Kjaer çok iyi, Van Persie ilk 45 dakika iyiydi, 2.yarı yalnız kaldı çok top kaybetti. Yorgunluk da var tabii. Diego yine en çok eleştirilen ama sahada en çok bir şeyler yapmak isteyen futbolcumuzdu. Yaptı-yapmadı sabaha kadar konuşuruz ama gerçek olan bir şey var, Diego formayı vermemeye devam eder. Şener yine çok iyiydi, Gökhan formayı alamaz demeye devam ediyorum. Diğer oyuncularımız ise idare eder bir oyun oynadılar.

Nani ve vücudu. Kasları.

Tribünler bir olsun demiştik bu maç bir adım atıldı. Migros'un tezahuratına karşılık veren bir Okul açık. Anadolu GFB'den GFB'ye. Yaklaşık 1 dakika boyunca Migros - Okul Açık tezahuratına katıldık. Daha sonra yine herkes kendi tezahuratlarına devam etti.

Fenerbahçe'nin bir çok güzel tezahuratı olduğunu düşünüyorum ancak kullanamıyoruz. Eskiden ''Hep inandık, ne cimbom ne kartal, neyleyim cebimdeki milyon doları, çok sevdik çok, '' gibi bir çok beste söyleyen tribünler şimdi sabit beste sırasıyla devam ediyor. Bir de tribünün en ateşli yerinde, herkesin ayakta olduğu anda nasıl oluyor da arabesk besteye geçiliyor anlamıyorum.

Okul Açık'da olmaktan da, maçı izlediğimiz bölümden de çok memnunuz be.

Gol sevinci hayatımda statta en çok sevindiğim goller listesinde ilk 5'e girer, Kadıköy'de tribünde bu kadar karıştığımız maç çok yaşamadım. Harikaydı.

Normalde tribünde öyle frikiklerde falan ''Gol olacak kesin, rahat olun'' falan tazrı konuşmam ama bu golde net öyleydim. Yanımda bulunan arkadaşlara bunu defalarca söyledim. Hissetmek.

Maç öncelerini Kalamış'da geçirmek şu an Yoğurtçu Parkı'nda geçirmekten daha başarılı oldu. 4 maç öncesi Kalamış'a gittik. 3 galibiyet, 1 beraberlik. Parkta koku bitti-bitiyor ama ilk maç nerede olacağımıza ortak karar veririz.

15:30 İzmit'ten başlayan yolculuk gece 02:00'de Kayseri otobüsünün beni İzmit'te indirmesiyle son buldu. 

Kadıköy'de yine 5 gün içinde iki maça gideceğiz. Önce Avrupa Ligi'nde Molde ardından Bursaspor. Sezon yavaş yavaş daha da ısınıyor.

Daha gidilecek çok maç var.



Hiç yorum yok: