Kocaeli, İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Antalya, Malatya, Eskişehir, Manisa ve Sofya'da futbol maçı izledim. Bu şehirlerin yanına Yalova'yı eklemek için yola düştüm.
Aslında öyle planlı bir maç organizasyonu değildi bu. Evde maçkolik uygulamasına bakarken Yalova Kadıköy-Bigaspor Türkiye Kupası maçı olduğunu gördüm ve hemen nerede oynandığına baktım. Benim bulunduğum yere 30 km mesafede olduğunu görünce de hemen dolmuşa atlayıp Yalova yoluna düştüm.
Yalova özellikle deniz kenarı bir şehir olduğundan çok sevdiğim bir yer. Ağaçların arasında caddeler, güzel sahil. Atatürk sevgisini her saniye görebildiğiniz bir kent.
Atatürk heykellerinin, posterlerinin ve Türkiye bayraklarının bir hayli fazla olduğu bir kent.
Ne Mutlu Türküm Diyene.
Şehrin merkezinde altta fotoğraflarını koyduğum tarzda heykeller de var.
Bu tarz heykelleri geçerek böyle bir yoldan stada gittim.
Ağaçlı yollarda yürümek bile insana keyif katıyor. Yalova belediyesini tebrik etmek lazım böylesi bir şehir yarattığı için.
Stat merkeze yürüyerek 5 dakika mesafede. Stadın adı Atatürk. Yalova şehrinden de bu beklenirdi. İnternette araştırma yapınca stadın 8.900 kişilik olduğunu görüyorum. Bir tribünün ortası kapalı, diğer tribünler açık. Ve oldukça eskimiş durumda.
Zemin beklediğimden daha iyiydi, tribünlerin koltukları da oldukça temizdi. Yine de kapalı tribünün direkleri maçı izlemeyi engelliyordu. Türkiye'de bu tarz çok stat vardı.
Takımların seromonisi sırasından koyduğum fotoğrafa bakarsanız stadın ne kadar eski olduğu belli oluyor. Formalar ise 1 ile 11 arasında. İsim yok.
Santra anında maç.
Mücadele oldukça heyecanlı geçti. Her iki takımın da net pozisyonları vardı. Direkten dönen top var, 88.dk kaçan penaltı var. 120 dakika gol sesi çıkmadı. Maç penaltılara kaldı. Hayatımda bir süre önce ''statta penaltı atışları izlemeden ölmek istemiyorum.'' demiştim. 15 gün içinde önce Liverpool-Chelsea Süper Kupa maçında, şimdi bu maçta penaltıları canlı izleme şansı buldum.
Mücadeleyi Bigaspor kalecisi sayesinde kazanan deplasman ekibi oldu. Özellikle maç içinde şu oyuncu iyi oynuyor dediğim oyuncu yoktu. Herkes belli mücadele içindeydi. Ancak bir isim öne çıktı ve o da skoru belirledi. Normal sürede 1, penaltılarda 1 olmak üzere 2 penaltı kurtardı.
Ev sahibinin 2000, deplasman takımının da 300 kadar taraftarı maçta yerini almıştı. Açıkcası tezahürat anlamında da pek iyi bir maç olduğunu söyleyemem. Kadıköy tribünleri Fenerbahçe ve Göztepe tribünlerinden besteleri söylüyor. Bigaspor tribünlerine küfürlü tezahürat yapıyor. 2.yarı tezahürat yapan tribün yoktu mesela. Herkes maçı izledi. Hadi ev sahibi tribünleri anlarım da Çanakkale'den deplasman gelip sessiz kalmak bana çok anlamsız geliyor.
Yalova Kadıköy'ün teknik direktörü aynı Yılmaz Vural gibiydi. Sürekli hareket halinde, sürekli oyunculara hakaret ediyor, el kol hareketi yapıyor. Asıl enteresanı maçın devre arasında stat dışında sigara içiyor. Zaten sigara içmese herhalde futbolculara saldırırdı.
Maçın ücretsiz olmasına şaşırdım. Bari 5 TL gibi bir miktar yapılsın ve takıma biraz katkısı olsun taraftarların. Gerçi paralı olunca hafta içi bu kadar dolar mıydı bilmiyorum.
Protokol tribünü nasıl bu kadar doldu anlamadım. Sürekli ilave koltuk getirildi. Sanırım iki kulübün başkanları, belediye başkanları, vali statta yerini almıştı. Kalabalıktan görmek mümkün olmadı.
Karşılıklı yüzüne bakarak küfürleşen 2 taraftar grubu. Tek bir yabancı madde atılmadı. Maç sonunda ''koyduk mu'' tezahüratını bile bizim olduğumuz tarafa bakarak yaptılar.
Bozuk parayı sokamadığım statlar.
Son olarak bedavaya, farklı bir şehirde, farklı bir statta penaltılara kadar giden bir maçı izlemek keyif verdi. Stat gezginliği yapmak keyifli olay. Belki bu sene bu tarz bir kaç tane daha maç için şehir yolculuğu yaparım.
Futbol çok güzel.
1 yorum:
basketbol da güzel :)
Yorum Gönder