8 Aralık 2013 Pazar

Maç Günlüğüm # 116


13 Ocak 2011, Fenerbahçe'nin Yeni Malatyaspor yenilgisini aldığı gün. Fenerbahçe o gün sahadan tarihi bir yenilgiyle ayrılırken o maç stattan çıkarken ne kadar üzüldüğümü, hayal kırıklığına kapıldığımı düşünüyorum.  O gün sahada alınan yenilgiden daha çok maç sonunda oyunculara, hocaya yaptığımız tezahuratlara dönüp bakmamaları, tribünde taraftar yok gibi davranmaları bizi üzmüştü, bu kez daha farklı oldu.

4 Aralık 2013, Fenerbahçe Fethiyespor karşısında 2-1'lik yenilgi alıyor ve kupaya ilk maçtan veda ediyordu. Yenilgi üzücü, elenmek üzücü ama daha üzücü şeyler var. Hayal kırıklıkları var.

Çarşamba günü işten izin alırken ya da evde babamlara akşam maça gideceğimi söylerken böyle bir sonucu hayal etmemiştim. Kupa önemli değil, evet. Önemli değil derken en azından beni ligde alınan 3 puan hatta kupada alınan galibiyet daha çok mutlu ediyor. Final maçı oluyor, kazanıyoruz. Eee aldık ne oldu? cümlesi ile baş başa kalıyorum. Bu konuda bir çok kişi, aynı şeyleri düşünüyor.

Kadıköy'e vardığımızda etrafın sessiz, sakin olduğunu görünce maçın havasından daha da kopuyorsunuz. Sonra kadroyu öğrenince tekrardan o hava geliyor. Kadro kağıt üzerinde müthiş. Kalede Mert var, bir çok kişi ilk 11'e koyuyor, Bekir, joker adam, sağ bek de oynuyor, stoper de ama etkisiz, hatta çok kötü, Yobo, kalitesini hepimiz biliyoruz, Kadlec, çok seviyorum, çok tutuyordum ama bitti, bir sıkıntı var. Mehmet Topuz, ilk 11 adamı, bu maçta da en sahanın Fenerbahçe adına en iyisiydi, Cristian canı istediği zaman Alexvari oynuyoru, canı istemediği zaman benden kötü oynuyor, Selçuk Şahin, bu maçta da, Galatasaray maçında da aynı isteği ile oynadığını düşünüyorum. Sonuçta iyi bir Fenerbahçeli. Holmen, İBB'den geldiği zaman çok sevinmiştim, oynaması gerektiğini söylüyordum, hâlâ da aynı şeyleri düşünüyorum ama bu maç sergilediği futbol net hayal kırıklığı, Holmen dediğimiz adam bu maç iki pas, iki çalım, şut ile skora katkı yapacak, Salih Uçan, geleceğimiz, bu maç rahatsızlığı vardı herhalde, oynadı, hiçbir şey yapamadı, keşke oynamasaydı, Webo, ilk 11'in golcüsü, takımın en önemli oyuncularından birisi.

Sahaya çıkan isimlerin kalitesini bilip de -evet çok kaliteli isim var- bu kadar aciz futbol oynamaları beni hayal kırıklığına uğrattı. Sahada Fenerbahçe formasını giyen oyuncu mücadele edecek, koşacak, iş yapacak. Aksi halde Bank Asya'nın da en kötü takımı gelir, seni yener.

Mücadele etmediği zaman dünyanın en kötü takımı Fenerbahçe. Bunu bir kez daha gördük.

Tribünlere gelen 20 bin kişi, hafta içi 19:00 maçı dolmaz. Doğal. İnsanlar İstanbul trafiğinden bu maça gelemez. Ancak inşallah günün birinde Fenerbahçe'nin kupa maçı da tamamen dolu tribünler önünde oynanır.

Hafta içi kupa maçlarını çok seven biri olarak elenmemize çok üzüldüm, takımın böyle bir oyun oynamasından dolayı kızdım, hayal kırıklığına kapıldım ama yine de iyi ki stada gelmişim diyorum. Fenerbahçe'nin yanında olduğum zamanlar en güzel zamanlar.

Son cümle de benden-bizden Bekir'e gelsin. Bekir sen bu maç oynayıp, takımın en kötülerinden olup 15 bin Euro maç başı ücretini cebine koymuşken, ben ya da bizler cebinden para verdi. Fenerbahçe forması ağırdır, hakkını verin. Ben İzmit'ten gelmeye devam edeceğim ama sizler de en azından bize her maç layık olmaya çalışın.

Hiç yorum yok: