Mart 2016'da gittiğim Akhisarspor deplasmanından sonra ilk deplasmanım oldu. O gün Şener, Volkan Şen ve Fernandao'nun golleriyle 3-0 kazanmış İzmit'e mutlu dönmüştük. Burada da öyle olmasını umuyorduk ama olmadı.
Aslında yine her deplasman olduğu gibi maç planını konuşmaya günler öncesinden başladık. Maçın günü ve saati güzel olursa maça gitme planı yapacaktık. Maçın tarihi açıklandı. 7 Nisan. Saat 16:00. Buraya kadar her şey iyi gidiyor. Şimdi sırada en zor kısım. Biletler. Normalde passo sitesi üzerinden alabilmemiz gereken biletler ancak öyle bir şey mümkün değil. Eğer bir arkadaşınız, tanıdığınız yoksa bilet almanız mümkün değil. Bir de üstelik her sene en çok gidilmek istenen Ankara gibi deplasman olduğu zaman bu daha da zor oluyor. Neyse ki sevdiğimiz bir arkadaşımız tarafından bir şekilde biletleri hallettik. Normalde 7 kişi yola çıkacaktık ancak olağan dışı gelişmelerden dolayı 5 kişi yola çıkıyorduk.
Saat 04:30'da İstanbul hareket eden arkadaşlar saat 06:00 gibi İzmit'ten bizi aldı ve yolculuk başladı. Fenerbahçe için deplase olmak keyifli, bu herkesin yüzüne yansıyor.
Ankara'ya deplasman yapılırsa ilk durak Anıtkabir olmalı. Mustafa Kemal Atatürk'e bağlılığımızı bir kez daha göstermek için bu ziyareti gerçekleştirdik. Bir kez daha yattığı yerde selamımızı verip, müzeleri gezip duygu yoğunluğu yaşadığımız bir ziyareti geride bıraktık. Bir Pazar günü Türkiye'nin her yerinden otobüslerle, taksilerle insanların buraya gelmesi, Atatürk'e sevgilerini ve bağlılıklarını göstermesi çok güzel bir şey. Sonsuza kadar izindeyiz. Bu halk her türlü engellemelere rağmen seni 1 saniye bile olsa unutmayacak.
Ardından Ankara'da ne yenir? diye bir araştırma yaptığımızda karşımıza çıkan ilk şey Aspava oldu. Ve Google'a sorduğumuzda en doğru adresin ''Meşhur Özçelik Aspava'' olduğunu öğrendik. Anıtkabir'den rotayı oraya çevirdik. Aspava kısaca döner dürüm demek. İnce lavaş içine sarılan Ankara döneri, soğan ve domates sosu ile beraber servis ediliyor. Dileyen kaşar da ilave ettiriyor. Ancak Aspava'ları sanırım bu kadar meşhur kılan olay ikramlar. Hayatımda bu kadar çok bir şeylerin ikram edildiği yer görmedim. Masaya oturur oturmaz gelen salata, cacık, patates kızartması, mantar, lavaş, çiğ köfte ve yemek sonrası çay, irmik helvası, künefe ikram olarak bizlere sunuldu. Gerçekten bu kadar çok ürünün ikram edildiği ortamda bu mekanlar nasıl para kazanıyor anlamış değilim.
Yemeğin ardından istikamet Eryaman Stadyumu'ydu. Navigasyon aracılığı ile zorlanmadan stadın yanına gittik. Ancak ilk kez gittiğimiz için aslında biraz da risk aldık. Üstümüzde formalar, ürünler ile beraber stadın hemen yanında yer alan AVM otoparkına arabayı bırakıp Ankaragücü taraftarların içinden deplasman tribününün önüne gittik. Orada ufak bir galeyana gelme durumu olsa sıkıntılı anlar yaşayabilirdik.
Deplasman tribünü önünde 14:30'a kadar bekledikten sonra kapıların açılması ile stada girdik.
Stat; Oldukça beğendim. Kutu gibi. Tribünlerin tamamen dolu olduğu maçlar süper atmosfer oluşur. Ayrıca Türkiye'de yapılan diğer stadyumları düşününce bu kapasite belki de yeterli. Senede sadece 3 maç dolacak diye 30 bin üstü kapasiteli stat yapmak mantıklı değil. Kapasite az olsun, her maç dolsun.
Sarı-Lacivert stat.
Ankaragücü tribünleri; Zaman zaman oldukça iyiydiler, zaten neredeyse tüm stat olarak bağırıyorlar. Deplasman tribünü elbette susturabilir ama skor avantajını alamadığınız sürece Ankaragücü tribünlerini susturmak kolay değil. Göztepe gibi besteleri olsa Türkiye'nin en iyi tribünlerinden biri derdim ancak bu atmosfer, bu stat, bu kalabalık daha iyi besteleri hak ediyor. En büyük şanssızlıkları iyi besteleri olmamasıdır.
Fenerbahçe tribünleri; Ve gelelim bizim tribünlere. Öncelikle tribün kendi içinde nasıl bu kadar bölünüyor anlamış değilim. Deplasman tribününe ilk girenlerden birileri biziz. Bizim ardımızdan Anadolu GFB girdi ve hemen pankartlarını astılar. Ancak maça dakikalar kala içeri giren GFB ile pankart krizi çıktı. Pankartlarını kaldırmak için neredeyse 30 dk konuşma oldu. Polisler geldi, tribün liderleri en öne kadar gitti, Anadolu GFB pankartı kaldırıldı, Genç Fenerbahçeliler pankartı asıldı. Bu arada tribünler bu olay yaşanırken sürekli Sefa abi için tezahurat yaptı. ''Tribünün abisi her zaman Sefa reis'' tezahuratı açıkca mesajdı. Bu yaşanan gereksiz olay nedeniyle tabii futbolcular da tribünlere çağrılmadı, takıma tezahurat da yapılmadı. Pankart namustur ancak bu tartışmaların kimseye bir şey kazandırdığı yok. Bir diğer konudan da bahsetmek istiyorum. Belki yanlış anlaşılabilir bu yazdığım ancak 1 kere yaparsın, 2 kere yaparsın. Ankaragücü tribünleri ısrarla alkışla kesmesine rağmen tekrar tekrar aynı tezahuratı yapmaya çalışmak da bana göre abartılıydı. Deplasmanda omuz omuza... tezahuratını maç öncesi 30 dk söyledik sanırım. Maçın başıyla beraber oldukça iyi bir tribün oldu. Bu kadarını beklemiyordum. Hele bazı anlar yakalanan iyi tezahuratlarla beraber efsane tribün yaptık. Zaten karşı tribünlerden gelen ıslıklar da bunu gösteriyordu. Deplasman tribünlerinde Fenerbahçe diye bir gerçek var, Ankara'da da devam etti.
Tribün performansını izlemek istiyorsanız şuraya bakabilirsiniz. 30 dakikalık baya iyi video var.
Gündüz maçlarının güzelliği.
Maç; çok iyiydik, kazanmalıydık. 1-1 ile dönmek hayal kırıklığı oldu.
Mansur Yavaş'ın statta olması, maç öncesi tezahurat yapmamız, kalkıp bizleri selamlaması ve ardından tüm stadın ''Mustafa Kemal'in askerleriyiz'' diye bağırması tüyleri diken diken etti.
Ankaragücü tribünleri Sefa Kalya'yı unutmadı. Maç öncesi pankart açtılar. Fenerbahçe tribünlerinde de Eren ile Mert için pankartlar açıldı.
Yaşanan olayları da anlatmak lazım. Maçın sonlarında sahada yaşanan gerginlik tribünlere yansıdı. Ankaragücü tribünlerinden üzerimize bir kaç şişe atıldı ardından bizim de ipler koptu. ''Beşiktaş değiliz... '' tezahuratı, ''Her zaman her yerde en büyük Fener'' tezahuratı, Ankaragücü tribünlerinin ''Fenerbahçe kümeye'' tezahuratı derken ortalık iyice alevlendi. Üzerimize taş, sopa, para, şişe yağdı. Neyse ki kimseye bir şey olmadan sonlandı. Ancak bu olayı Ankaragücü tribün gruplarına bağlamak tam olarak doğru değil. Sonuçta maç öncesi deplasman tribününün önüne kadar gelen Ankaragücü tribün liderlerini hepimiz gördük. Yani bu dostluk öyle anlık olaylarla bozulmaz. Zaten bu ülkede bu tarz gruplar arasında dostluk olmasa çok daha ciddi olaylar yaşanır. Münferit olayları hiçbir yerde engelleyemezsin. Keşke yaşanmasa ama yaşanıyor.
Ankaragücü deplasman tribününün etrafında file falan yok. Seneye konulur.
Fenerbahçe eski futbolcusu Webo maçı hemen yanımızda locada takip etti. Hayran hayran bizleri izledi, maç sonunda kendisine de tezahurat yaptık.
Ankaragücü stadının da zemini de çok iyiymiş.
Deplasman tribününe gereksiz ve aşırı müzik yayını yapılmayan stadyum.
Maç sonrası 1 saat bekletildikten sonra stattan ayrıldık. Yolda Fenerbahçe takım otobüsünü gördüysek de takip ettik ancak yakayalamadık. Sanırım mola vermeden döndüler.
06:00'da İzmitten başlayan yolculuk 23:30'da sona erdi.
Deplasman yapmak oldukça keyifli olay. Keşke her sene 1-2 kere yapma fırsatım olsaydı.
Deplase olduğumuz ekiple ne güldük be... Seneye yine yapmak lazım... Ali Koç geliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder