29 Kasım 2018 Perşembe

PSV 1 Barcelona 2


Bir kez daha aynı cümleyi kuruyorum. ''Messi gibi bir futbolcuyu izlediğim için çok şanslıyım.'' PSV karşısında maç boyunca çok iyiydi, her şeyi yaptı, 10 dakika içinde şahane bir gol ve şahane bir asist ile maçı tek başına Barcelona'ya getirdi. Barcelona bu sonuçla grup liderliğini garantiledi.

Messi Şampiyonlar Ligi tarihinde 106.golünü attı ve bir takımda en çok gol atan oyuncu oldu. Toplamda da Ronaldo'nun 15 gol gerisinde. Ancak Ronaldo Messi'den 29 maç fazla oynadı. Maç sayıları eşitlendiği zaman bu istatistiğin nerede olduğuna bakarız.

Messi bu sezon 3 maçta 6 Şampiyonlar Ligi golü. bu sezon 15 maç sonunda 15 gol, 8 asist.

PSV'nin ilk yarı 3 topu direkten döndü, karşı karşıya maç boyunca acayip pozisyonlar kaçtı. Şans yanlarında olsa Barcelona'yı yenerlerdi.

PSV tribünleri çok iyiydi. Özellikle 1-2 sonrası kendinden geçtiler.

Cocu maçı tribünden izledi.

28 Kasım 2018 Çarşamba

Vikings


Vikinglerin hayatını, savaşlarını, aile içi kavgalarını anlatan bir dönem dizisi. Aslında konu çok ilgi çekici. İzlemeden önce çok iyidir kesin diyorsun. Oyuncular ve oyunculuklar iyi. Yakışıklı adamlar, güzel kadınlar.  Her bölümde sevişme sahneleri, savaş sahneleri. Çekildiği yerler nefis. İrlanda'nın güzelliklerini görebiliyoruz. Bazı bölümler zirveye çıkıyor. İzlerken tüyler diken diken. Bazı bölümler oldukça durağan geçiyor. 59 bölüm yayınlandı. 28 Kasım 2018 bugün itibariyle 60.bölüm geliyor. Herhalde yıllar sonra düzenli takip edeceğim dizi olacak.

Ragnar Lothbrok, Floki, Lagertha, Rollo, Athelstan, Aslaug, Björn, Ivar, Sigurd, Siggy, Ubbe, Hvitserk, Heahmund, Ecbert, Judith, Aethelwulf, Kalf, Harald, Torvi, Horik gibi bir çok unutulmuş karakter. Zaman zaman değişik karakterleri sevmiş olsam da en sevdiğim 3 karakter saysam bir çok kişi gibi Ragnar, Floki ve Lagertha derim. En nefret ettiğim 3 karakter ise Ecbert, Rollo ve Judith.

Dizinin daha az bölümle efsanevi bir işe dönüşme ihtimali varmış ancak bunu kullanmamışlar. Bu kadar iyi konu çok daha kült bir dizi olmalıydı. Evet iyi dizi, izlenilebilir dizi ama işte o kült seviyesi çok başka. IMDB puanı 8.6. Hakediyor. Ama dediğim gibi daha da iyi olabilirmiş. 

Paris baskını ve Ecbert intikam bölümleri herhalde en sevdiğim bölümlerdir.

İlk bölümü 3 Mart 2013 tarihinde yayınlanmış, ben ilk bölümü 29 Ekim 2018 tarihinde izledim. 29 günlük sürede 59 bölümü bitirdim.


Lagertha.

Çok iyi çift.

Dönem dizisi izlemek istiyorsanız izleyin. Özellikle ilk 4 sezon çok iyi. Netflix'de mevcut.

Avrupa Deplasmanı


Takımının maçında tribünde olmak bir taraftar için en güzel ve keyifli anlardan biri. Hele bu deplasman tribünüyse çok daha anlamlı oluyor. 

4 maç sonunda alınan 1 puan, gruptan çıkmaları için mucizeler lazım, rakip çok güçlü Manchester United, iki şehir arası mesafe 1.326 km... Ancak bunlar Young Boys taraftarlarının maça gelmesini engelleyecek detaylar değildi. Tribünde yerlerini aldılar, sapsarı giyindiler, takım sahaya çıkarkan yaptıkları meşale şov ile güzel anlar yaşattılar, maç boyu susmadılar. Taraftarlığın nasıl yapılması gerektiğini, ne sonuca, ne iddiaya gerek olmadığını bizlere gösterdiler.

Her taraftar takımının maçını statta izleme şansı yakalasa keşke. Kulüp başkanı olsam bununla ilgili çalışma yapar, her iç saha maçına hayatında maça gelmemiş insanlardan 1 otobüs taraftar getiririm. 

27 Kasım 2018 Salı

Müslüm


Nereden başlayacağımı bilemediğim bir yazı. Ancak şuradan başlamak lazım. Film evet çok iyiydi, bir daha izlemek isterdim ama asıl iyi olan hikayenin insanı acıtan ve yaralayan kısmıydı.

Müslüm Gürses'i hayatımda dinlemiş biri değilim. Bana hitap etmediğini düşünüyorum. Normalde arabesk müzik dinlemiş olsam da Müslüm Gürses'in sesi ya da şarkıları bana her zaman zor gelmiştir. Açıp da hayatımda dinlemişliğim yoktur. Tanışmama gelince de 2008 yılında daha önce başka sanatçılardan dinlediğim şarkılara yaptığı yorumlarla oldu. Sandık albümünde Kenan Doğulu, Fikret Kızılok, Ajda Pekkan, Sezen Aksu gibi isimlerin şarkılarını söyledi ve ününü daha geniş bir kitleye duyurmuş oldu. Müslüm Gürses'i ilk kez bu şarkılarla dinlemeye başladım. Bu şarkılara yaptığı yorumları sevdim ancak yine açıp eskiden ne yapmış diye de bakmadım. Sadece Beyaz Show ya da İbo Show tarzı yerlerde izledim, dinledim. Sempatik tavırlarıyla iyi biri olduğunu oralarda görebiliyorduk.

Filmin adını ilk duyduğumda zaten biyografi filmlerine meraklı olduğum ve daha önce gidip de çok sevdiğim Ayla filminin yönetmeni tarafından çekildiğini öğrendiğim için ben bu filme giderim diye düşündüm. Ve bu iki sebepten dolayı filme gitmeye karar verdim.

Film Müslüm Gürses'in hayat hikayesini anlatıyor. Çocukluğundan ölümüne kadar olan süreçte yaşadıklarını aşama aşama görüyoruz. Çocukluğunda yaşadığı zorluk, babası ile yaşadıkları, müziğe giriş süreci, daha sonra ailecek çektikleri çileler, şehir değişiklikleri, hayata tutunma, kaza, Muhterem Nur yani eşi ile tanışma hikayesi, ameliyatlar, ölümler, acı dolu günler... Filmden kısa kısa devam edeyim.

Öncelikle benim yıllarca gördüğüm Müslüm Gürses profili ile filmde yansıtılan profil farklı. Kendini jiletleyen insanlar, daha arabesk şarkılar filmde kendine yer bulamamış. Sanki film Müslüm Gürses'i daha güzel göstermek istemiş. Hikayesinin büyüklüğüne zarar gelmemesi için belki de bunu böyle yansıttılar.

Açıkcası benim eksiğim mi bilmiyorum ama İbrahim Tatlıses ile özdeşleşmiş Mutlu Ol Yeter şarkısının koyulması ne derece doğru? Biraz araştırınca bu şarkıyı ilk olarak 1980 yılında Müslüm Gürses, 4 sene sonra 1984 yılında ise İbrahim Tatlıses'in söylediğini görebiliyorum ama film öncesi bana sorulsa bu şarkı İbrahim Tatlıses'in derdim. Acaba biraz da şarkının popülaritesi olduğu için mi böyle seçim yapıldı?

Oyuncu performanslarından ayrı bir paragraf olarak bahsetmezsem olmaz. Timuçin Esen Müslüm Gürses rolünü kusursuz oynamış, hareketleri, konuşması net olarak kusursuz. Zaten Müslüm Gürses'i yakından tanıyan herkes öyle diyor. Bu rol için Amerika'da eğitim aldığı söyleniyor. Bir de Müslüm Gürses ile beraber çalışan Burhan Bayar çok yardımcı olmuş. Muhterem Nur rolüyle Zerrin Tekindor yine kendine yakışan bir oyunculuk yapmış. Bir kadından bu kadar kalite akar. Müslüm Gürses'in gençliğini oynayan Şahin Kendirci henüz 2001 doğumlu ancak performansı ile büyük beğeni aldı. O Ses Çocuklar ile meşhur oldu ve bu işle büyük bir başarı elde etti. Limoncu Ali rolüyle Erkan Can Müslüm Gürses'i müzikle tanıştıran adam. Belki de o olmasaydı Türkiye Müslüm Gürses gibi biriyle tanışamayacak, böyle bir filmi izlememiş olacaktık. Müslüm Gürses'in kardeşi rolündeki Taner Ölmez Ahmet Akbaş rolünün hakkını sonuna kadar vermiş. Zaten tiyatro çıkışlı bir oyuncu. Her rolün üstesinden geliyor. 

Müslüm Akbaş kısmı Müslüm Gürses kısmından daha etkileyici ve iyiydi. 

Muhterem Nur'un ses sanatçısı olduğunu bu film sonrası öğrendim.

Çocukluğunda babasının hapse girmesi, daha sonra kardeşleri ve annesi ile tek başlarına yaşamak zorunda kalmaları, babasının hapisten çıktıktan sonra annesini ve kız kardeşini gözlerinin önünde öldürmesi, daha sonra kardeşini askerden kaçtığı zaman jandarmalara direnip da silahlı çatışmada kaybetmesi, tam işleri yoluna koymuşken kaza yapması, öldü diye morga konması, bir kulağını kaybetmesi, başına koruyucu plaka takılması, tüm hayatı boyunca baş ağrısı çekecek olması ve 60 yılda biten hayat. 

Hayat hikayesi bu kadar hüzünlü olmasaydı film bu kadar beğeni almazdı. İnsanlar biraz da hikayeden etkilenip filmi daha iyi yerlere koyuyor. Hikayenin de etkisi ile duyguyu sonuna kadar veren bir film izledik.

Müslüm Gürses annesini ve kardeşini öldüren babasını bile hapisten çıktıktan sonra bırakmıyor. Kendisini bıçaklayan genci bile hemen affediyor. Televizyonda duruşundan bu yapısını biliyorduk. Ancak filmde biraz daha fazla detayla gördük. Ve böylesi güzel bir adamın böylesi bir hayat yaşamış olduğunu bilmek insanı hüzünlendiriyor.

Muhterem Nur'a uyguladığı şiddeti de gördük. Hem tanışma anında hem daha sonra. Ancak yine bir araya gelmeyi başarmışlar. Acaba bu hayatları boyunca devam etti mi? Yoksa belli yerde kesildi mi? Yoksa ailesinden şiddet gören bir insanın bunu eşine uygulaması güzel hareket değil. 

Filmde söylenen şarkılar YouTube'a yüklendi. Tıklayın.

Müslüm Gürses'in Muhterem Nur ile otelde konuştukları sahneler ve otobüste Muhterem Nur'u izlediği sahneler çok iyiydi.

Oyunculuğunun yanında sesi de iyiymiş Timuçin Esen'in. Bazı insanlar filmde Müslüm Gürses'in sesini duyamadık eleştiri yaptı. Biraz araştırınca yapımcı Mustafa Uslu'nun ''Filmde Müslüm şarkılarını kullanmak için telif ödemeyecektim. 14 şarkıyı Timuçin Esen'e okuttuğum için eser sahiplerine 1.8 Milyon TL telif ödedim.'' açıklamasını görebiliyorsunuz. Klas düşünce.

Filmi izlediğim salonda benim haricimde 10 kişi daha vardı. Sanırım bütün şarkı anlarında telefonları çıkarıp kaydettiler. Belli bir yaşı geçmiş kesim paylaşım yapmasa bu filme gitmezdi. Özellikle 40 yaşını geçmiş kadınlar film boyunca telefonu elinden bırakmadı. Sürekli kaydedip Facebook ve Instagram hesaplarından paylaşıp yaptı. Hele son sahne tüm salonda ellerde telefon vardı.

''O hiç baba olamadı, babası gibi baba olmaktan korktu. Ama herkes ona baba dedi.''

10 üzerinden 8'lik film. Vizyondayken gidin ya da gitmiyorsanız bir şekilde Müslüm Gürses belgeselini izleyin. Pişman olmazsınız.

26 Kasım 2018 Pazartesi

40.İstanbul Maratonu'ndan İzlenimler

Geçen sene 39.İstanbul Maratonu sonrası seneye yine burada olacağımı yazmıştım ve öyle de oldu. 40.İstanbul Maratonu'na yine katılma şansı elde ettim. Şans derken de özel bir şey yapmıyorum. Gidiyorum sadece.

Aslında bu sene göğüs numarası alarak katılmak ve ciddi koşmak istiyordum. Ancak iş temposu nedeniyle son aylarda koşamamış olmak ve kayıtların online olarak değil de sadece İstanbul'dan yapılıyor olması sebebiyle katılamadım. Yine halk koşusuna katılma fırsatım oldu.

Sabah 07:00'de İzmit'ten başladı yolculuk. Pendik'e kadar otobüs, oradan metro, oradan marmaray, oradan metro şeklinde Altunizade'ye koşunun başlayacağı noktaya geldim.

İstanbul'da toplu ulaşım çok iyi desem? Hep keyif açısından geldiğim için ne kalabalığa genk geliyorum ne de bir soruna. Herhangi bir toplu taşımaya binip, rahat şekilde oturup gideceğim yere gidiyorum. İş-okul giriş-çıkış saatlerinde yolculuk yapsam belki de bu kadar keyif alamam.


Koşu geçen sene olduğu gibi yine gecikmeyle başladı. Tabii bunun sebepleri var. Binlerce insanı aynı anda köprüye almak istemiyorlar. O yüzden de sırayla başlıyor koşu.

Geçen sene olduğu gibi yine kadınlar, çocuklar, öğrenciler ağırlıktaydı. Yine köprüde yemek yiyenler, çay içenler, dans edenler, fotoğraf çekilenler, yerde piknik yapanlar. Zaten köprü geçişi olmasa katılımın düşeceğinden eminim. Köprü geçişi olması bu maratona büyük renk katıyor.

Maratona fotoğraf çekilmek için gelmek kötü bir şey değil.

İstanbul'u köprüden izlemek şahane olay. Her zaman söylediğimi yine söyleyeyim. Bu şehrin yönetimi daha iyi insanlarda olsaydı her bakımdan şehir çok daha yaşanılabilir bir yer olurdu.

Bu kez maratonu bitirmedim. Beşiktaş meydana kadar gittim ve oradan vapurla Kadıköy. Gerçi Beşiktaş meydandan sonra çok bir mesafe yoktu.

17.9 km, 25.441 adım ile tamamlanan bir gün. Km olarak geçen seneden az, adım olarak daha fazla.

Yürümek çok keyifli bir şey.




Fenerbahçe 2 Alanyaspor 0


Üzerinden günler geçmesine rağmen sadece arşivde dursun diye yazılan bir konu. İlk yarısı çok iyi, ikinci yarısı durağan geçen bir maçı 2-0 kazanmayı başardık. Valbuena yıldızlaştı, tribünler zaman zaman çok iyiydi, dolu tribünler önünde maç izlemek keyifliydi. 

20 Kasım 2018 Salı

Erwin Koeman'a İnanmak


Fotoğraf 20.11.2018 tarihinde çekildi. Erwin Koeman Fenerbahçe'nin Trabzonspor maçı hazırlıklarını yöneten isim. Fenerbahçe başında 3 maça çıktı. 1 beraberlik, 2 galibiyet aldı. Yenilgisi yok. Valbuena ve takım üzerinde önemli bir etkisi olduğu belli. İşler çok mu iyi gidiyor? Hayır. Ancak Koray Şener'in ölümü sonrası iyice kenetlenen -bence suni- Fenerbahçe'de söyledikleri ile, iyi saha içi sonuçları ile şu an tartışılmıyor. Yarın kötü sonuç aldığımız zaman ''Ersun Yanal varken neden bunu tuttuk'' diyenlerin gün yüzüne çıkacağından emin olsak da Fenerbahçe'nin sanılanın aksine gerek kadro olarak, gerek camia atmosferi olarak şu an zirveye oynayacak bir takım olmadığını bu yüzden de herhangi bir yeni hocaya gerek olmadığını söyleyen birisiyim. O yüzden de her detayından kalite akan Erwin Koeman ile yola devam etmenin bu sezon açısından iyi bir tercih olduğunu söylemeye devam ediyorum. Yarın 3 maç kaybedince de fikrim değişmez.

19 Kasım 2018 Pazartesi

13 Otobüs


Kocaelispor'un 3.ligde Çorum Belediyespor deplasmanında oynadığı maça Kocaeli'den 13 otobüs taraftar gitti. Kocaelispor zor günler geçirmesine rağmen taraftarları bir an olsun kulübü bırakmadı. 3.ligde yeni stadyumda iyi bir kalabalık önünde oynarken, deplasman maçlarında da tribünleri doldurmayı başarıyor. Bulunduğu ligde 13 hafta sonunda 23 puan toplayan Kocaelispor 4.sırada. Lider ile arasında 6 puan fark var. Cumartesi 13:30'da bir üst sırada bulunan Karacabey ile oynuyor. Bir önceki maça göre tribünlerin çok daha kalabalık olması muhtemel.

12 Kasım 2018 Pazartesi

Kocaelispor 0 Bayburt İÖİ 0


Kocaelispor'un yeni stadında izlediğim ikinci maç. İlk maçı buraya yazma fırsatım olmamıştı. Şimdi hem maçı hem stadı yazalım.

Aslında maçın varlığını tamamen unutmuştum. Cumartesi günü saat 12:00 civarı birden aklıma gelen maçtı. Hemen otobüse atlayıp stada gittim. Stat İzmit merkeze 6 km. Euro 2024 adaylığı sürecinde tramvay hattının stada kadar gideceği söylenmişti ancak adaylık kaybedildikten sonra bu devam eder mi bilmiyorum. Şu an ya şehir içi otobüslerle ya da arabayla gidebilirsiniz.

10 TL'ye fotoğrafı çektiğim tribünden bilet alarak stada girdim. Bilet satışı çok hızlı yapılıyor. Çok fazla giriş olduğu için girişler de çok rahat.

Biletin üstünde 10 Kasım sebebiyle ''Fikirler Ölmez, İzin Silinmez'' yazıyordu. Stada girerken de taraftarlara maç günlüğü dağıtılıyor. Şık hareketler.

Yaklaşık 10 bin Kocaelispor, 500 Bayburt İÖİ taraftarı statta yerini aldı.

Kocaelispor tribünleri Fenerbahçe taraftarı Koray Şener'i unutmadı ve yaptıkları pankartla Koray'ı andı.

Stadyum; Stat 33 bin kişilik. Süper Lig öncesi belki arada iddialı maçlarda dolar onun dışında dolacağını düşünmüyorum. Yine de ortalamanın şu an bir çok süper lig ekibinden bile fazla olduğunu söyleyeyim. Ayrıca açılış maçında bile sadece 20 bin kişi vardı. Maç izlemek keyifli, girişler rahat, zemin iyi, koltuklar açılır-kapanır koltuk, oldukça rahat. Deplasman tribünü oldukça iyi, tuvaletler temiz. Kısacası yıllarca bir çok yönden eksiği olan İsmetpaşa Stadyumu'ndan sonra bu stat çok başka seviyede. Umarım Kocaelispor hızla üst liglere tırmanır da bu statta dolu tribünler ile keyifle maçları takip ederiz.

Tribün; Hodrimeydan eski gücünde değil. Zaten az kişiler. Yine bağırıyorlar, yine susmuyorlar ancak çok iyi olduklarını söyleyemem. Atatürk tezahuratları güzeldi.

Stat zaman zaman iyi atmosfere giriyor. Ancak 2.yarı müthiş atmosfer oldu. Bayburtspor tribünleri ''Bayburt'' tezahuratı yaptı ardından tüm stat Kocaelispor için bağırdı. Bayburtspor tribünleri bu kez herkesin katılımıyla ''Her zaman heryerde en büyük Bayburt'' tezahuratı yaptı ve onunla beraber Kocaelispor tribünleri iyice havaya girdi ve maç sonuna kadar susmadı. 

Maç; Uzun yıllardır izlediğim en iyi Kocaelispor maçlarından biriydi. Zaten stat mı bu düşünceye itiyor beni bilmiyorum da geldiğim iki maçı da keyifle takip ettim. İsmetpaşa olsa maç izlerken sıkılabilirdim. Burada ciddi şekilde maça girebiliyorsun. Bayburt lider, iyi top oynuyorlar, iyi pas yapıyorlar. İlk yarı çok iyiydiler. Ancak 2.yarı Kocaelispor acayip net fırsatlardan yararlanamadı. Bayburt sadece kontra ataklardan etkili oldu. Kocaelispor önemli galibiyet alabilirdi. 

Bayburt 26 puanla yenilgisiz lider, Kocaelispor 20 puanla 5.sırada.

Burak Süleyman diye bir gerçek var. Kocaelispor forması ile izlediğim en iyi topçulardan birisi. Sahada bu kadar istediğini yapan, kendine güvenen topçu çok izlemedim.

Maç öncesi yapılan saygı duruşu için rahatlıkla şunu söyleyebilirim; Statta şahit olduğum en iyi saygı duruşuydu. Çıt çıkmadı. Dakikalar 09:05 olduğunda bir kez daha saygı duruşu yapıldı ancak o çok etkili değildi. Bayraklar, atkılar ve pankartların açılması güzeldi. Kocaelispor tribünleri Atatürk'ü unutmadı.

Bu statta hakemlik yapmak da zor. Acayip bir baskı hissediyorlar. Özellikle yan hakemler bunu yaşıyor.

Kocaelispor'un eski stadı için gelin bir maç tribüne şahit olun diyordum. Bu stat için her şeyiyle gelin bir maçı izleyin diyorum.

#yoksunuz

10 Kasım 2018 Cumartesi

Atamızı Anıyoruz

Atamızı sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Fenerbahçe camiasının Atatürk duruşundan gurur duyuyorum. Geçtiğimiz günlerde vefat eden Koray Şener'in ailesi de Ali Koç ile beraberdi.

Fenerbahçe 2 Anderlecht 0


Hep peşinden iz sürdük yol bilmeden,
Bir armaya canlar verdik yolunda...

Fenerbahçe-Anderlecht maçı benim statta 973 gün sonra gittiğim ilk Avrupa Kupası maçıydı. En son gittiğim maç 10 Mart 2016 tarihinde oynanan ve Mehmet Topal'ın golüyle 1-0 kazandığımız Braga maçıydı. Bir arkadaşımın kombinesini devretmesiyle bu maça gitme şansı yakaladım.

Fenerbahçe maçlarına gitmeyi ne kadar çok seviyorsam Avrupa Kupası maçlarına gitmeyi 2 katı daha fazla seviyorum. Hafta içi puslu, biraz soğuk havada oynanan maçlar atmosfer olarak mutlu ediyor. Anderlecht maçında da aynı şartlar geçerliydi. Tribünlerin dolu olması da maçı güzelleştiren başka bir etken oldu.

Fenerbahçe oyun kontrolünü Anderlecht'e bırakmış gibi gözükse de maçı 2.yarıda özellikle Valbuena'nın gösterdiği kişisel beceriyle 2-0 kazandı ve gruptan çıkma yolunda önemli bir adım attı. Valbuena maçı 1 gol, 1 asist ile tamamladı. Fenerbahçe topa sahip olamadı ancak pozisyon anlamında ve kalesini korumak anlamında kusursuz bir maç çıkardı. 2 gol yanında bir çok pozisyon yakaladık. Kalemizde de ciddi bir tehlike yaşamadık. Yani kısacası bir maç nasıl kazanılır derseniz işte böyle kazanılır.

Anderlecht'in maçta isabetli şutu yok.

Valbuena gol, asist, gollük pas, çalım, pas isabet oranının yüksekliği. Her şeyi kusursuz yaptı. Son 2 maç 2 gol, 2 asist. 4 gole direkt katkı.

Slimani'nin form düşüklüğü. Frey Slimani'yi performans olarak geçti.

Hasan Ali Kaldırım o golü yapmalıydı.

Zaman zaman kusursuz paslaşan bir Fenerbahçe. Maçın tekrarını izlediğimde tekrar tekrar izlediğim pozisyonlar oldu. Barcelonavari paslaşmalar.

Tribünler Koray Şener'in anısına siyahtı. Maç öncesi sade ama olması gereken bir koreografi vardı. Koray için pankartlar vardı. Tezahuratlar vardı. Özellikle ''Senin için can verenler, bizim için ölümsüzler, seni asla unutmayız, kardeşimiz Koray Şener'' tezahuratı duygusal anların yaşanmasına sebep oldu. Maç başında 4 dakika sessizlik sonrası girilen ''Koray Şener ölmedi, kalbimizde yaşıyor.'' tezahuratı ve hemen akabinde ''Fenerbahçe sen çok yaşa, canım feda olsun...'' tezahuratı ve ardından ''Giy formanı, çık sahaya'' tezahuratını da uzunca süre söyledik. 2.yarı başında dakikalarca ''Hep peşinden iz sürdük yol bilmeden, bir armaya canlar verdik yolunda... '' tezahuratını söyledik. Bu sezon 2.kez bir Fenerbahçe maçına geldim ve devamlı gelen arkadaşlardan bu maç oldukça iyi tribün vardı yorumunu aldım. En azından skor olarak da geriye düşmediğimiz için kaos dolu tribünler yoktu. Yine de sabırsızık, şımarıklık bitecek gibi değil. 

Hep peşinden iz sürdük yol bilmeden... tezahuratı Youtube'a yüklendiği tarihe bakarsak 2015 yılının tezahuratı. Tıks. Bundan daha eski yüklenme tarihi olan video göremedim. Kusursuz bir beste. Daha çok bilinse, daha çok kişiyle söylense acayip atmosfer oluşturabilir. Fenerbahçe tribünlerinin çok çok iyi besteleri var ancak bir bestenin peşine gidiyor, alışıyoruz ve diğer besteleri tamamen siliyoruz.

Bir kez daha karar verdim. Fenerbahçe tribünleri Fenerbahçe diye bağırmaktan çok Galatasaray'a, Beşiktaş'a, Fatih Terim'e, Şenol Güneş'e küfür etmeyi seviyor. Gol atınca oluşmayan atmosfer özellikle Fatih Terim'e küfür anında zirve yaptı. Ali Koç'un küfürsüz stat istediği sene son yılların en küfürlü tribünleri yaşanıyor. Bunun artık çözüleceğini düşünmüyorum. Bari azalsa ve Fenerbahçe seyircilerden mahrum kalmasa. Zaten küfürün kişisel zevk dışında bir faydası yok.

Yıllarca stat zemininden şikayet ettik ama çok şükür böyle bir sorun kalmadı artık. Kadıköy'de futbol oynamak için olması gereken zemin var.

Isıtıcı olayı büyük lüks.

Okul Açık'a girişler daha rahat olabilir. Ayrıca passolig sistemi iflas etmiştir. Artık iyice başkasının passoligi ile maçlara girilebileceğine emin oldum.

Maç öncesi Yoğurtçu Parkı'na gitmek.

Maç sonrası Koray Şener t-shirtleri giyerek tribünleri selamlamak, abileri ile sahada tur atmak. Fenerbahçe aile oldu. Koray Şener'in ölümü-keşke yaşanmasaydı- bizi birleştirdi. Bu birleşmenin suni mi, kalıcı mı olduğunu göreceğiz.

Fenerbahçe'nin bir sonraki Avrupa Ligi maçı 29 Kasım'da yine Kadıköy'de Dinamo Zagreb ile. Galibiyet diğer maça bakmadan gruptan çıkmak demek. Liderlik zor ihtimal. Avrupa Ligi'nde üst turlara gitmenin biraz motivasyon, biraz camia birlikteliği ile kolay olduğunu düşünüyorum. Yine de bunu zaman gösterecek.

Pazar günü Alanyaspor maçında yine Okul Açık'tayım. O maçın notları ile burada olurum. Maça gitmek dışında yazmayı da özlemişim.

9 Kasım 2018 Cuma

Biz Seninle Öldük, Sen Bizimle Yaşayacaksın

Fenerbahçe tribünleri olarak Koray Şener'i unutmadık. ''Biz seninle öldük, sen bizimle yaşayacaksın'' yazılı koreografi ile andık.

7 Kasım 2018 Çarşamba

Ali Koç'u Seviyoruz


Fenerbahçe'de sportif başarı anlamında neler başaracağı bilinmez ama Ali Koç Haziran ayından bu zamana geçen kısa sürede yaptıkları ile neden yıllarca onu sevdiğimizi, neden onu istediğimizi bizlere gösterdi. Benim için bu detaylar çok önemlidir. Bu yüzden de üzücü olayın yaşandığı ilk andan itibaren her türlü desteği veren Ali Koç asla unutulmayacak.


Hemen hastaneye giden, statta yapılan töreni organize eden, Koray'ın kombinesinin ait olduğu koltuğun bundan sonra satılmayacağını açıklayan, tabutu en önde taşıyan, Koray'ın annesinin, babasının koluna girerek tribüne çıkaran, Koray'ın cenazesinin yıkandığı yere kadar giren, taraftarların otobüslerle İstanbul'dan İzmit'e gitmesini organize eden, en ufak detaylarla ilgilenen, Koray'ın Kocaeli'deki evlerine gidip taziyede bulunan, camideki cenazeye katılan Ali Koç bizlere iyi insan olmanın nasıl olacağını gösterdi. İyi ki böyle bir başkana sahibiz. Kendisiyle gurur duyuyoruz, çok seviyoruz.



Koray Şener Unutulmayacak


Fenerbahçe için gittiği bir deplasmanda tribünde geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat eden Koray Şener'i asla unutmayacağız. 

1 Kasım 2018 Perşembe

Sadece Fenerbahçe


Fenerbahçe'nin mevcut durumda bir teknik direktörü yok ve bu durumdayken yarın Galatasaray deplasmanında bir maça çıkacak. Ancak Fenerbahçe taraftarlarının büyük kısmı şu an sadece hoca adayları ile ilgileniyorlar. Kimse Fenerbahçe demiyor. Fenerbahçe'nin durumundan da, nasıl düze çıkacağından da bahsetmiyor. Ortada bir kaos var.

Özellikle Twitter gibi Türkiye gündemini belirleyen bir sosyal medya sitesinde insanların farklı zamanlarda, bir çok hoca hakkında tweet atması, bunu getirmek zorundasınız, bu olmalı, bu olmazsa bittik gibi cümleler yazması bana acayip yanlış geliyor.

Ersun Yanal diyenler, Aykut Kocaman diyenler, Daum diyenler, Zico-Alex ikilisi diyenler, yabancı hoca olsun diyenler, Kemal Özdeş diyenler, trend listesine hoca adayı sokmalar, trend listesine hoca adayı soktukları için para alıyor diyenler, bunu hoca adayı yaptırıyor diyenler ve bunun bir gibi bir çok madde.

Fenerbahçe'nin yıllardır olduğu gibi yine daha hoca gelmeden bölündüğünü görüyoruz. Şimdi Ersun Yanal gelse onu sevenler ve isteyenler keyifle tweet atacak, istemeyenler karşısında duracak. Yarın 2 maç kazanınca Ersun Yanal'ı destekleyenler mutlu olacak, diğerli istedikleri olmadığı için övmemeye, bunu takdir etmemeye başlayacak, Ersun Yanal 2 yenilgi alsa diğer hoca adaylarını isteyenler ''Bakın biz demiştik'' diyecek ve bu böyle döngü şeklinde devam edecek. Twitter'dan yaratılan algı, sokağa, stada yansıyacak ve Fenerbahçe yine bir arada olmadan yoluna devam etmeye çalışacak.

Şahsen ben bu sebeple yıllardır her gelen hoca adayına ''Hocam'' diyorum çünkü gerçekten Fenerbahçe'nin bir yerlere gelebilmesi için birlik olmamız gerektiğine eminim. Fenerbahçe'nin bölünerek bir yere gelmeyeceğini de biliyorum. O yüzden de Galatasaray maçına çıkacak Erwin Koeman şu an benim için tek hoca. Fenerbahçe taraftarları da bir an önce ''Sadece Fenerbahçe'' demezse Fenerbahçe'den hiçbir şey olmaz. Ayrıca Ali Koç gelmeden söylenen cümlelerin de ne kadar yalan olduğunu çok kısa sürede gördük.

Ali Koç'u, yönetimini, Comolli'yi, Koeman'ı ya da gelecek x hocayı değil Fenerbahçe'yi desteklemeye devam edeceğim.

Şartlar mı Değişiyor?


27 Ekim 2018 - Ali Koç'un açıklamaları.


28 Ekim 2018 - Kulübün açıklaması.

İkisinden biri yanlış da bunu zamanla göreceğiz. Ancak şu an kesin olan bir şey var. Ali Koç'un ciddi bir iletişim eksikliği var.